Türkiye

Ankara'da 'belirsizliğin kaygısı'

Son 5 ayda patlayan üç bombanın ardından Ankaralılar güvenlik endişesi ve tedirginlik yaşıyor. Güvenli olmadığı için metroya binmeyen de var, çocuklarını okula göndermeyen de. Hatta evden hiç çıkmayan da... Bu endişeleri, sosyal medyada yayılan "asılsız" mesajlar da körüklüyor. Ankaralılara korkularını, Psikiyatrist Burhanettin Kaya’ya ise bu ruh halinin adını sorduk.

Patlamanın olduğu noktaya karanfiller bırakılıyor. [Al Jazeera-Zahidin Köşüş)

10 ekim’de gar önünde meydana gelen patlamadan 5 ay, 17 şubat’ta merasim sokak’ta askeri servis araçlarına yönelik bombalı saldırıdan 28, kızılay’daki patlamadan 2 gün sonra... türkiye'nin başkentinin bir süre öncesine kadar tıklım tıklım olan hareketli sokakları, caddeleri neredeyse bomboş. bunun iki sebebi var. birincisi; saldırıların yarattığı moral bozukluğu ve etki, ikincisi ise yeni bir saldırı olma endişesi. bu endişeyi sosyal medyada yayılan “yeni canlı bomba patlayacak, alışveriş merkezleri boşaltılıyor, 18-21 saatleri arasında bazı yerlere gitmeyin” gibi yetkililer tarafından “asılsız” olarak nitelenen mesajlar körüklüyor.

Salı günü yayılan Tunalı'da canlı bomba var mesajlarından sonra Kuğulu Park bugün de bomboştu.
[[Al Jazeera-Zahidin Köşüş)]

şüphe ve korku bir arada

hızla yayılan bu mesajlardan biri dün ankara’nın en gözde mekânlarının bulunduğu tunalı hilmi caddesi ile ilgiliydi. akşam trafiğinin en yoğun olduğu caddelerden biri olan tunalı dün akşam bomboştu. hatta bazı işyerleri bile erkenden kapatmıştı. tunalı’nın en kalabalık mekânlarından birini işleten yunus savaş, yaşananları al jazeera’ye anlattı.

Yunus Savaş,Tunalı'nın en işlek mekânlarından birini işletiyor.
[[Al Jazeera-Zahidin Köşüş)]

“her şey öğlen 12 gibi başladı. yazıştığımız esnaf gruplarında arkadaşlar ‘canlı bomba varmış tunalı’da’ diye yazmaya başladılar. ‘kuğulu park’ta bomba varmış, polis parkı boşaltmış’ dediler. benim işyerim kuğulu park’ın yanı. ‘öyle bir şey yok’ yazdım, kimse inanmadı. bir anda boşaldı buralar. biz de korkuyoruz. önümüzdeki yoldan her tür insan geçiyor. hepsine şüpheyle bakıyoruz. çünkü kimin ne olduğunu bilmiyoruz. dün öyle bir şey olmadığını gördüm ama ben dükkândan dışarı çıkmadım. toplu alanlarda bulunmamaya çalışıyorum. dün eve giderken bir araç yanımda durdu, şüphelendim.”

yunus savaş, yalnız değil... ankara’da hemen herkes “bir daha bomba patlarsa ne olur?” endişesi yaşıyor. tunalı hilmi caddesi’nde esnaflık yapan turan dinç de benzer düşünceler içinde.

Turan Dinç, üç gündür dükkânını erken kapatıyor.
[[Al Jazeera-Zahidin Köşüş)]

“dün hiç kimse yoktu buralarda. zaten ben de üç gündür erken kapatıyorum. ‘bombalı araç var’ diye bir söylenti dolaştı. polis’e sorduk, ‘yok’ dediler. kendim korkmuyorum desem o da yalan olur. çok tedirginiz. trafikte korkuyorum. en çok da dükkânın önüne bir araba park edip gittiğinde korkuyorum. hemen esnaf arkadaşlarla başlıyoruz, ‘o araba kimin? bu araba kimin?’ demeye...

metroya binmeyenler, eve kapananlar, çocuğunu okula göndermeyenler...

kızılay’da da durum çok farklı değil. birçok insan mecbur kalmadıkça kızılay’a gitmiyor, toplu taşıma aracı kullanmıyor, ‘güvenli olmadığı için metroya bir daha hiç binmeyeceklerini’ söylüyor, hatta bazıları çocuklarını okula göndermiyor.

canlı bombanın aracı patlattığı otobüs durağında konuştuğumuz 62 yaşındaki sultan er, bir yandan ağlıyor, bir yandan çocukları için çok endişeli olduğunu anlatıyor.

62 yaşındaki Sultan Er, çocuklarını ve torunlarını Kızılay'a göndermiyor.
[[Al Jazeera-Zahidin Köşüş)]

“torunumun ödevini almak için mecburen geldim kızılay’a. çocuklarımıza 'kızılay’a gitmeyin, kalabalık yerlere gitmeyin' deyip duruyoruz. biz yaşadık yaşayacağımız kadar ama çocuklarımız için endişe ediyoruz. metroya biniyorum, güvenlik yok. elimde poşet ile girdim, kimse bakmadı. bir daha bombanın nerede patlayacağı belli değil.”

fotoğrafının çekilmesini istemeyen remziye barış da o durakta otobüs bekliyor. dışarı çıkmaya korktuğunu anlatan barış, işe gitmek için mecburen kızılay’a geldiğini söyledi. ancak kızını kızılay’a göndermiyor. aynı durakta birgül adıgüzel de otobüs bekliyor. adıgüzel, “endişeliyim ama korkmayacağım” diyor.

Birgül Adıgüzel, patlamanın olduğu otobüs durağında Al Jazeera'nin sorularını yanıtladı.
[[Al Jazeera-Zahidin Köşüş)]

“çok endişeliyim, tedirginim. metroya biniyorum, insanları dikkatle izliyorum. yanımdan geçen, duran arabalara çok dikkat ediyorum. ama korkmayacağım. gezmeyin diyorlar, çocuğunu okula göndermeyenler var. ama bu çözüm değil.”

kızılay’da patlama yerine birkaç metre uzaklıkta büfe işleten dilaver turgut da insanların endişelerinin yakın tanıklarından biri. turgut, hem kendi endişelerini hem de kızılay’da gezip kendisinden alışveriş yapanların endişelerini şu sözlerle anlatıyor:

Turgut, patlamanın olduğu durağa bir kaç metre uzaklıkta bir büfe işletiyor.
[[Al Jazeera-Zahidin Köşüş)]

“geçen birisi geldi doğalgaz kartını buradan doldurmak istedi. metronun altına gitmesi gerektiğini söyledim, “ben canımı pazarda mı buldum? metroya gitmem” dedi, gaz almadan geri döndü. biz de endişeliyiz. geçen gün buralarda dolaşan bir araç gördüm, polise gittim meğer sivil polismiş. tipini beğenmediğim biri olursa hemen polise koşuyorum.”

“insanlar travmatize oldular”

tüm bunlar 5 ayda meydana gelen 3 patlamanın sonucunda ankara’nın yaşadığı stresin, endişenin dışa vurumu. bu ruh halini değerlendiren türkiye psikiyatri derneği medya koordinatörü doçent doktor burhanettin kaya, ankara’lıların durumunu “belirsizlikten kaynaklanan yoğun kaygı ve travmatize olma durumu” olarak tanımlıyor:

“insanlar ne olacağını bilemiyorlar, her an, her yerden tehlike gelebileceğini düşünüyorlar. belirsizliğin kaygısını yaşıyorlar. anksiyete ya da kaygı insanların bu tür tehdit durumlarında sergilediği bir ruh halidir. şu anda anksiyete, bunaltı ya da kaygı yaşanıyor. kaynağında travma var. kaygının ötesinde insanlar travmatize oldular. bir de bu yaşanıyor. travma, insanların fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü tehdit eden deneyimler karşısında ortaya çıkan ruhsal belirtileri anlatır.”

bu travmayı yaşamak için buna tanık olmak hatta sadece görüntüleri izlemek de yeterli. çünkü her biri kişinin de tehdidin bir nesnesi olabileceği anlamına geliyor.

Kaya, Ankaralıların hem tedirgin hem kuşkulu olduğunu söyledi.
[[Al Jazeera-Zahidin Köşüş)]

kaya, patlama sonrası yayılan mesajlarla ankara’nın en işlek caddelerinin boşalmasını ise insanların bunlara inanmasına bağlıyor.

“uzaylılar gelecek, her yeri yakacak deseniz kimse kaybolmaz. genel bir kitle tepkisi görmezsiniz çünkü inandırıcılığı yoktur. ama 5 ayda 3 kez bombalar patlamışsa insanlar niye etkilenmesin ki? veriler var. insanlar ölmüş. sizi rahatlatacak hiçbir açıklama yok, güvende hissettirecek bir uygulama yok. elbette ki etkilenirsiniz. bu doğal bir tepki. sokağa çıkarken ‘helalleşerek çıkıyoruz’ diyenler var patlamadan sonra. akıllarından bir 'hoşçakal' deme ya da daha derin bir söz söyleme ihtiyacı hissettiğini söyleyenler var. çünkü insanlar çok tedirgin. bir ruh hali de kuşku. insanlarda, ‘acaba bu adam ya da kadın orada niye o kadar uzun durdu? bana niye uzun baktı?’ diye birbirinden şüphelenme hali de başladı. ”

“belirtiler uzun sürerse psikolojik soruna dönüşür”

peki bu sürekli endişe hali psikolojik bir sorun yaşandığı anlamına geliyor mu? kaya’ya göre belirtilerin ne kadar devam edeceği önemli.

“bu tepki uzun sürerse, bireyin yaşamını etkilemeye başlarsa artık o zaman ruhsal bozukluk olarak tanımlıyoruz. ilk iki gün ile bir ay içinde buna akut stres bozukluğu, belirtiler bir aydan fazla sürerse travma sonrası stres bozukluğu diyoruz. üç aydan uzun sürerse kronikleşir.”

bir diğer soru da "bu korkuyla nasıl yaşanır?" kızılay meydanına çok yakın bir sokakta ofisi bulunan kaya, sokaklarda gezerken kendisinin de artık ‘daha gözü açık olmaya çalıştığını, etrafa daha dikkatli baktığını, birçok ankaralı gibi çocuklarını da kalabalık yerlere gitmemeleri ve çok dikkatli olmaları konusunda uyardığını' anlatıyor. “bir hastalığım yok, sadece kaygılıyım” diyen burhanettin kaya, sorunun çözümü için türkiye’yi yönetenlerin insanlara güvenli bir hayat sunacak önlemler alması gerektiğini belirtiyor:

“bireyler ne yapacaklar ki? ben onlara ne söylesem, ‘güvenin, sokağa çıkın, korkmayın’ desem ne işe yarar. ben de bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum. bazen terapide güvence verebiliriz, fizyolojik temeli vardır. ama burada ben nasıl söyleyebilirim insanlara? önce güvenlik, şiddetin bitmesini talep etmeliler. korkunun üstüne gitmek, onu yenmenin en önemli yolu. üstüne gitmez ve hep kaçınırsa bu bir ruhsal bozukluğa dönüşecektir. ama üzerine gidebilmek için de gittiğim bölgenin güvenli olması gerek. türkiye genel olarak tüm olaylarda yası yaşatmamakla ünlü bir ülke. oysa yası yaşama, dayanışmayı beraberinde getirir.”

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;