Libya

Ankara'dan Libya atağı

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, günübirlik ziyaret için Libya'da. Dışişleri Bakanlığı, Çavuşoğlu'nun 2014'te tahliye edilen Trablus Büyükelçiliği'nin yeniden faaliyete başlaması için de süreci başlatacağını duyurdu. Çavuşoğlu, iç çatışmaların etkisindeki ülkede gıda ve ilaç yardımında da bulunacak. Kaddafi'nin devrilmesinden bu yana siyasi istikrarsızlık içinde olan Libya'da yaşananları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Libya Özel Temsilcisi Emrullah İşler'le konuştuk.

Çavuşoğlu, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Mustafa Sarrac ile görüştü. [Fotoğraf: AA]

libya devlet başkanı kaddafi’nin 2011’de devrilmesinin ardından farklı milis grupların arasında çatışmaların sürdüğü libya’da, uluslararası toplumun ve birleşmiş milletler’in desteğiyle aralık ayında kurulan ulusal mutabakat hükümeti lideri fayez sarrac, göreve başlamak üzere trablus'a gitti. ancak 10'a yakın toplantı çağrısına rağmen yeterli sayı toplanamadığı için yeni hükümet henüz güvenoyu alamadı.

bu süreçte sarrac, 23 mayıs'ta da dünya insani zirvesi için geldiği istanbul'da cumhurbaşkanı erdoğan'la görüştü.

ülkede yaklaşık iki yıldır varlığını sürdüren iki farklı hükümetle görüşmeler yapan, cumhurbaşkanı erdoğan’ın libya özel temsilcisi ak parti milletvekili emrullah işler de çavuşoğlu'nun ziyaretine eşlik ediyor.

emrullah işler, ziyaret öncesinde libya’da yaşananları ve ulusal birlik hükümeti kurulması sürecini al jazeera’ye anlattı.

aralık ayında bm’nin de aracılığıyla bir hükümet kuruldu ancak güvenoyu alması aylar aldı. bu kadar uzun sürmesinin sebebi nedir?

hükümet ilk kurulduğunda, güvenoyu verilmesi gerektiği zaman general hafter’e yakın insanların baskılarından dolayı tobruk’taki meclis'e girilemedi. iki hükümet vardı, iki meclis vardı, ikisi de itiraz etti. bu anlaşmayı destekleyen milletvekillerine hem psikolojik baskı var hem tehditler de vardı. bu sebeple güvenoyu uygulanamadı.
başkanlık konseyi 30 mart’ta trablus’a gittikten sonra, ilk ziyareti cumhurbaşkanı’nın özel temsilcisi olarak ben yaptım. o ziyaretim, libya açısından tarihi bir ziyaret oldu. ulusal birlik hükümeti lideri fayez sarrac ile görüştüm. ulusal kongre başkanı ile görüştüm, müftülüğü ziyaret ettim. bazı siyasi aktörlerle de bir araya geldim.
biliyorsunuz libya ile çok yakın ilişkilerimiz, tarihi ve kültürel bağlarımız var. kardeşliğimizden de hareketle ilk desteği veren ülke olmak istiyoruz.

neden ulusal mutabakat hükümeti için sarrac seçildi?

geçmişten gelen güçlü bir siyasi aktör değil. güçlü bir siyasi aktör olsaydı bir tarafa yakın olmuş olacaktı. herkesin kabul edebileceği, itirazın daha az olacağı bir kişilik üzerinde bm özel temsilcisi martin kobler çalıştı.

iş adamı olması da bazı şeylere daha hızlı çözüm bulma olanağı sağlayacağı için başarılı olma ihtimâli var. bizler de gerekli desteği vereceğiz. arkasında ciddi bir uluslararası destek var. biz ilk fırsatta büyükelçiliklerimizi açacağız. bu, libya’da istikrar, huzur ve güvenliğin yeniden sağlanması konusunda önemli bir adım olacak.
ama libya artık çok sayıda insanın elinde silahların olduğu, çok sayıda milisin bulunduğu bir yer. ülkenin en büyük sorunu güçlü bir siyasi geleneği olmaması. kaddafi döneminde bu insanlar siyasi faaliyetlerde bulunmadığı için yeni tecrübe kazanıyorlar. sosyal yapı da buna müsait değil. iç dinamikler ve psikolojik alt yapı da hazır olmadığı için birbirleriyle çatışmaya girebiliyorlar. zaman içinde uzlaşma kültürünü kazanacaklarını ben düşünüyorum.

işin garibi iki parlamentonun başkanı bir araya gelemezken, bu anlaşma imzalanma aşamasına geldiğinde gittiler malta’da görüştüler. yeni sürece karşı blok oluşturdular. ikisi de karşı çıkıyor. ben bu eleştirimi bizzat trablus’taki ulusal kongre başkanı’na görüştüğümde söyledim.

sadece siyasiler değil, onlara bağlı milisler de yeni hükümete destek konusunda ayrışıyor. hükümet göreve başladıktan sonra bu milislerin çatışmalarının duracağını düşünüyor musunuz?

şu an yeni bir ordu, polis gücü oluşturulacak, bütün bu milisler belli kriterlerle oralarda istihdam edilecek. aksi takdirde zaten büyük sıkıntılara yol açar. hükümetin öncelikli işlerinden birisi de bir an önce güvenlik güçlerini oluşturmak olacak.

biz türkiye olarak gerek orada gerek burada kendilerine her türlü desteği vereceğimizi söyledik. 2012’de de biliyorsunuz silahlı milisler orduya veya polis gücüne katılsın diye biz burada eğitimler vermiştik. son gittiğimizde türkiye’de eğittiğimiz insanlar bize koruma sağladı.

avrupa ülkelerinin libya’ya asker gönderme planları olduğu konuşuluyor. bunun olması halinde türkiye’nin de destek vermesi öngörülüyor mu?

biz başından itibaren libya’ya dış müdahalelere karşı çıktık.

ulusal mutabakat hükümeti, daeş’le mücadelede destek isterse işin şekli değişebilir ama o da olursa bm’nin gözetiminde bir destek olur. tabii ki esas itibariyle türkiye olarak biz dış müdahalelerin sıkıntıya yol açtığını çevremizdeki ülkelerde gördük. yeni sıkıntılara yol açacak adımların atılmamasının daha doğru olacağını düşünüyoruz. libya devletinin ordusunun güçlendirilerek terörle mücadelenin devam ettirilmesi doğru olur.

hükümetin göreve başlamasıyla yeni bir ordu kurulacak dediniz. bu süreçte halife hafter’in konumu ne olacak?

anlaşma gereği onun konumu şu an boşlukta. 20 gün içerisinde genelkurmay başkanı olarak atanmış olsaydı olurdu ama süre geçti, o makam şimdi boş, ileride bir atama yapılabilir. ama ben o ismin hafter olacağı kanaatinde değilim. çünkü sevenleri olduğu kadar sevmeyenleri de var. ayrıştırıcı isimlerin, askeri zevat içinde bir grup tarafından şiddetle reddedilen kişilerin yeni süreçte yer alması mümkün görünmüyor. geçmişte bölünmeye neden olan başlıca faktör olması nedeniyle bu ismin ben aktif bir görev alacağı kanaatinde değilim.

hafter’in ülkenin doğusunda önemli bir desteği ve gücü var ama…

hükümet orduyu teşekkül ettirdikten sonra belki başlarda hükümetle mücadeleye girebilir ama bunu fazla devam ettirmesi mümkün değil. çünkü bu anlaşmaya ve yeni hükümete mısır da desteğini açıkladı. bu süreçte ayrıştırıcı şahsiyetlerin aktif rol alması süreci baltalar diye düşünüyorum ben.

[[Fotoğraf: Zahidin Köşüş / Al Jazeera Türk]]

libya’da ne olmuştu?

2011’de 42 yıllık devlet başkanı muammer kaddafi’nin devrilmesinin ardından bir geçiş hükümeti kurulmuştu. ancak istikrar sağlanamadan, kaddafi’ye karşı birleşmiş olsa da sonrasında birbirinden kopan milis gruplar arasında çatışmalar başladı.

haziran 2014’te seçimler yapıldı. başkent trablus’taki mevcut meclis ve hükümet kazanamayınca, parlamento ve hükümet binalarından ayrılmayı reddettiler. bunun üzerine seçimle işbaşına gelen yeni meclis ve hükümet, tobruk’ta işbaşına geldi. bu sebeple bir yılı aşkın süredir libya’nın doğusunda ve batısında iki ayrı hükümet mevcut.
bu hükümetlere bağlı olan silahlı kanatları ve bunlardan kopan milis gruplar, bu tarihten beri çatışmaları sıklaştırdı ve hepsi farklı bölgelerin kontrolünü ele geçirdi. topraklarının çoğu çöl olan ülkenin 6.4 milyon nüfusunun çoğu akdeniz kıyısındaki şehirlerde yaşıyor.

batı’daki trablus’ta kontrolü sağlayan ve eski meclis üyelerinden oluşan milli genel kongre ve ona bağlı fecr ordusu (libya şafağı) çatısı altında birleşen milis gruplar, muhafazakâr kesimler tarafından destekleniyor.

doğuda, tobruk’ta kurulan temsilciler meclisi ise uluslararası toplum tarafından meşru kabul edilen yönetim. tobruk’un silahlı kanadı libya ulusal ordusu, daha düzenli birliklere sahip.

türkiye bm sürecini destekledi

mısır’da darbeyle iktidarı alan ve türkiye ile ilişkileri donma noktasına gelen sisi yönetimi temsilciler meclisi’ni destekliyor.

ankara, tobruk hükümetiyle emrullah işler’in ziyaretleri sırasında temas kurdu. trablus’taki hükümetin lideri ghweil ise haziran 2015’te istanbul’a gelerek doğrudan başbakan davutoğlu ile görüştü. ankara bu süreçte yaptığı açıklamalarda, iki tarafı da ulusal mutabakat hükümeti’ni desteklemeye teşvik ettiğini duyurdu. ancak hem mısır’da hem batı medyasında, türkiye’nin trablus hükümetiyle yakın ilişkide olduğu haberleri çıkmaya devam etti.

halife hafter’den türkiye’ye tehdit

2014 öncesinde de tobruk’ta kontrolü elinde bulunduran temsilciler meclisi üyeleri, libya ulusal ordusu’nun başına komutan halife hafter’i getirmişti. kaddafi döneminin etkili komutanlarından olan hafter, ayaklanmalar sırasında muhaliflerin safına geçmiş ve ülkenin doğusundaki silahlı gruplar üzerinde etkili olmuştu. ülkede ilk siyasi ayrılık hafter’in emrindeki gruplarla batı’daki milis gruplar arasında yaşanan anlaşmazlık sonrası başladı. ankara bu süreçte hafter’i ayrıştırıcı olmakla suçladı.
hafter, şubat 2014’te trablus’taki milli genel kongre’nin faaliyetlerinin durdurulduğunu açıkladı ancak bu darbe girişimi başarısız oldu. hafter’le ilgili trablus’un verdiği gözaltı kararı hiçbir zaman uygulanmadı.

mısır’ın desteğini alan hafter, mayıs 2014’te ‘onur operasyonu’ adı altında, ‘ülkedeki islamcı milislere’ savaş açtığını açıkladı ve bingazi’ye operasyon düzenledi. bu sırada, islamcı milisleri desteklediğini öne sürdüğü türkiye ve katar vatandaşlarının ülkeden ayrılmazsa, tehlike altında kalacaklarını söyleyerek tehdit etti. mayıs 2014’te türkiye’nin bingazi başkonsolosluğu faaliyetlerine ara verme kararı aldı ve diplomatlar bingazi’yi terk etti.

tini'den türkiye’ye suçlama 

tobruk hükümeti, trablus ve bingazi’de etkili olan el kaide bağlantılı ensar ül şeria’yı desteklediği iddiasıyla trablus hükümetine suçlamalar yöneltiyor. türkiye’nin trablus hükümetini ve dolayısıyla ensar ül şeria’yı desteklediğini ileri sürüyor.

tobruk hükümeti lideri abdullah tini, türkiye ve katar’ın ülkedeki iş adamları aracılığıyla libya’ya silah soktuğunu ve bu silahların ensar ül şeria ve çevresindeki gruplara gittiğini iddia etmişti. emrullah işler ise bu iddialara ‘tehlikeli karalama kampanyaları’ diyerek yanıt vermişti.

en büyük sorun işid ve mülteciler

ülkede artan istikrarsızlık yeni bir sorunu beraberinde getirdi; zengin petrol yataklarının bulunduğu sirte ve çevresindeki milis gruplar, 2015 yazında işid’e bağlılıklarını bildirdi. hem petrolden elde ettikleri gelir hem de kaos ortamından yararlanarak güçlenen işid, iki farklı hükümetin idare ettiği doğu ve batıda da bazı bölgeleri ele geçirdi. 2015 sonunda yayınlanan bm raporuna göre ülkede yaklaşık üç bin işid üyesi bulunuyor. bunların yarısı sirte’de.

çatışmaların artmasıyla birlikte ülkeden kaçışlar arttı. hem afrika kıtasının farklı bölgelerinden avrupa’ya ulaşmak isteyenler hem de çatışmalardan kaçanlar, libya’dan yasa dışı yollarla italya’ya ve yunanistan’a göç etti. sadece 2015 yaz sonuna kadar libya’dan avrupa’ya ulaşan kaçak göçmenlerin sayısı 300 bine yaklaştı. yüzlercesi de akdeniz’de batan teknelerde hayatını kaybetti.

abd ve avrupa libya’ya odaklandı

hem işid tehlikesinin büyümesi hem de göçmen kriziyle birlikte dikkatleri üzerine çeken libya’da, başta abd, italya ve fransa olmak üzere batı ülkelerinin liderliğinde ve birleşmiş milletler aracılığıyla, iki tarafın da desteğini kazanacak bir hükümet kurulması için çalışmalar başladı.

avrupa birliği, hükümet kurma çalışmalarını engellemek ve hem libya’nın, hem bölgenin güvenliğini tehlikeye atmakla suçladığı üç siyasetçiye yaptırım uyguladı. bunların ikisi, tobruk ve trablus’ta bulunan meclis başkanları. ancak asıl önemli olan, ab ile birlikte washington’ın da yaptırım uyguladığı, trablus’ta ‘islamcı milisleri desteklemekle suçlanan’ hükümetin başbakanı halife ghweil.

aralık 2015’te, politik kişiliğiyle ön plana çıkmamış olan iş adamı sarrac başbakanlığında yeni hükümet oluşturuldu. ancak trablus ve tobruk’taki liderlerin baskıları sebebiyle hükümet göreve başlayamadı. 30 mart’ta yeni hükümetin yedi kişilik başkanlık heyeti trablus’a ulaştı.

nisan ayında ingiltere, ispanya ve fransa’nın büyükelçileri ülkeye geri döndü. böylece iki yıldır faaliyetleri durdurulan diplomatik misyonlar çalışmaya başladı. ardından ingiliz, fransız ve italyan dışişleri bakanları sırayla ülkeye resmi ziyaretlerde bulunarak sarrac’la görüştü.

güvenlik sebebiyle trablus’taki deniz üssünde bekleyen hükümetin güvenoyu alması ve başkent trablus’taki meclis ve hükümet binalarına yerleşmesi için 10'a yakın toplantı çağrısı yapıldı; ancak oylama yapılamadı.

ulusal kongre'nin tüm üyeleri devlet konseyi üyesi

aralık ayında bm aracılığında tek hükümetin oluşturulmasına karar verilen anlaşmaya göre; tobruk’taki milletvekilleri yine parlamentoyu oluşturacak. güvenoyu alınmasının ardından artık toplantılarını başkent trablus’ta yapacaklar.

trablus’taki ulusal kongre’nin tüm üyeleri ise devlet konseyi’nin üyeleri olacak. devlet konseyi istişare heyeti olarak görev yapacak. yeni dönemde etkili bir makam olması planlanan devlet konseyi ilk toplantısını yaparak yönetim kurulunu belirledi.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;