Başkanlık sistemi
Başkanlığa uzman görüşleri
Al Jazeera, AK Parti ile MHP’nin üzerinde uzlaşmasıyla Meclis’e sunulan başkanlık sistemi teklifini siyaset bilimi ve hukuk hocalarına sordu. Teklifin olumlu yönleri olduğunu savunanlar da dahil tüm uzmanlar kuvvetler ayrılığının biraz daha güçlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
uzun süredir devam eden başkanlık sistemi tartışmaları ak parti ile mhp arasında varılan anlaşma ile nihayet ete kemiğe büründü ve meclis’e bir anayasa değişikliği teklifi sunuldu. teklifin komisyonda görüşülmesine bugün başlanıyor.
cumhurbaşkanlığı adıyla türkiye için yeni bir hükümet sistemi öngören 21 maddelik teklif, cumhurbaşkanı’nın yetki ve sorumluluklarını yeniden düzenliyor. cumhurbaşkanı’na kararname çıkarma yetkisi veriliyor, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile parlamento seçimlerinin aynı anda yapılması öngörülüyor, yürütmenin başı cumhurbaşkanı olduğu için başbakanlık kalkıyor. sistem ayrıca türk siyasetini iki yeni siyasi kavram ile tanıştırıyor; yedek vekillik ve cumhurbaşkanı yardımcılıkları.
cumhurbaşkanı’nın daha önce olduğu gibi vatana ihanet değil her suçtan hakkında soruşturma açılabilmesi ve parlamento’nun üçte ikisinin oyuyla yüce divan’a sevkine imkân verilmesi de iki parti arasındaki uzlaşmayla ortaya çıkan metinde yer alan maddelerden.
al jazeera, kısa bir süre içinde meclis gündemine gelmesi beklenen “cumhurbaşkanlığı sistemi” nin mevcut koşullarda nasıl işleyeceğini, doğabilecek sorunları konunun uzmanlarına sordu.
prof. haluk alkan: seçim sistemi ile desteklenmeli
istanbul üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi profesör doktor haluk alkan, meclis’e sunulan düzenlemeyi, “82 anayasası’nın başkanlık sistemine revize edilmiş hâli” olarak tanımladı. parlamenter sistemden farklı olarak yürütmenin başına seçilen kişinin kararname çıkarabileceğini, bakanların sorumluluklarının da cumhurbaşkanı’na karşı olacağını söyleyen alkan’a göre, sistemin sağlıklı işlemesi için mevcut metinde bazı değişiklikler yapılması gerekiyor.
“başkan’ın meclis’e karşı olan sorumluluğu, yüce divan’a sevki üçte ikiye çekildi. bu başkanlık sisteminin işlemesi açısından önemli. bakanlarda da bu oran aynı. oysa, bakanların soruşturulması için beşte üç gibi bir orana tâbi tutulması, bakanlar üzerinde meclis denetiminin biraz rahatlatılması daha doğru olur."
meclis’in denetleme yetkisini kullanabilmesi için gerekli bir unsur daha var, milletvekillerinin kendilerini bu denetimi yapabilecek kadar bağımsız hissetmesi. prof. alkan, bugünkü durumda, tüm siyasi partilerde var olan disiplinin buna engel olabileceği görüşünde.
“denetleme yetkisinin etkin olarak kullanılabilmesi için meclis’in birleşimi son derece önemli. parlamenter sistemlerde, disiplinli partiler olduğu için bu sistemlerde meclis denetimi çok iyi çalışmıyor. zaten biz de çok mükemmel bir meclis denetimi var diyebileceğimiz bir noktada değiliz. başkanlık sistemini seçim sistemi ile desteklerseniz, yani meselâ dar bölge sistemi ile desteklersiniz, milletvekilleri daha rahat hareket edebilir. zaten bu düzenlemeyle milletvekillerinin yürütmeye geçme ihtimali kalmadığı için yetkilerini de daha aktif bir biçimde kullanabilirler.”
alkan, cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisinin biraz daha ayrıntılı ve net olarak tarif edilmesi gerektiğini savundu. alkan'a göre, milletvekili seçimleri ile başkanlık seçimlerinin eş zamanlı yapılması sakıncalı bulunmuyor.
doç. murat somer: yetmez ve hayır demeyi gerektiren bir taslak
koç üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyelerinden doçent doktor murat somer ise meclis gündemine gelen düzenleme için, “bazı denge ve fren mekanizmaları oluşturulmaya çalışılmış fakat kilit noktalarda bu olmamış” ifadelerini kullandı. somer, denge ve fren mekanizmalarının gerektiği gibi oluşturulamamasının “iki grup halinde zaafları” bir araya getirdiğini söyledi.
“birincisi, başkanlık sisteminin işlememesine neden olabilecek olan eksiklikler. ikincisi de, bazı mekanizmalar kurulmuş olsa bile, ancak bir kriz yaratılarak uygulanabileceği için otoriterleşmeyi beraberinde getirme olasılığı yüksek olanlar. yasama ve başkanlık seçimlerinin aynı anda yapılacak olması öngörülüyor. ideal olanı, bunların ayrı zamanlarda, hatta farklı yıllarda olması. aynı günde yapılsa bile yasamanın yarısının iki buçuk senelik aralıklarla yenilenmesi daha iyi olur. aynı anda yapılırsa bu, yasamanın ve başkanlık sisteminin aynı parti tarafından kontrol edilme ihtimalini kuvvetlendiriyor. bu da kuvvetler ayrılığını aşındırır.”
somer’in altını çizdiği bir diğer nokta ise siyasi partiler kanunu ve seçim sisteminde değişiklik ihtiyacı:
“yetmez ve hayır demeyi gerektiren bir taslak. siyasi partiler yasasında ve seçim sisteminde kayda değer değişiklik öngörülmüş değil. bütününe bakıldığı takdirde işlemeyecek bir sistem. siyasi partiler kanunu ve seçim sistemi bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi. seçim sisteminde herhangi bir değişiklik yapılacaksa barajın kaldırılması gerekir. ama bu yapılmamış. yerine çok açık bir şekilde düzenleme referandumda kabul edilsin diye seçilme yaşı 18 olarak belirlenmiş.”
prof. recep bozlağan: güçlü parti disiplinine son verilmeli
marmara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi dekanı profesör doktor recep bozlağan da, bu sistemle birlikte mutlaka siyasi partiler yasasının değişmesi gerektiğini düşünen bir isim.
“güçlü parti disiplinine son verilmeli. çünkü, başkanlık sistemlerinde güçlü parti disiplini olmaz. söz konusu kanunlar mevcut haliyle kalırsa, türkiye tam olarak başkanlık sistemine geçmiş sayılmaz. güçlü parti disiplini meclisteki milletvekillerinin hür iradesiyle tartışmalara katılmasını ve oy kullanmasını olumsuz etkiliyor. oysa, başkanlık sisteminin en önemli avantajlarından biri, yasama organının yürütme organı karşısında denk bir konuma kavuşturulması, yasama organının yürütmenin etkisinden çıkarılmasıdır. güçlü parti disiplini devam ederse bu avantaj kaybedilebilir. ayrıca sistemin demokratik karakterinin pekişmesi için milletvekili seçimi kanununun da değişmesi gerekir.”
bozlağan, meclis ile cumhurbaşkanının tek taraflı olarak seçim kararı almasına imkan tanıyan teklif maddesinin yeniden düşünülmesi gerektiğini belirtiyor. bozlağan, "her ne kadar teklifte siyasi istikrarı sağlayıcı hükümlere de yer verilmiş ise de, bu konunun müzakere edilmesinde fayda var" diyor.
bununla birlikte bozlağan, teklifin türkiye’nin en temel sorunu olarak adlandırdığı “siyasi istikrarsızlık” sorununa çare olacağını savunuyor. bozlağan'a göre sistem, mevcut durum ile karşılaştırıldığında kuvvetler ayrılığı açısından daha olumlu bir yapı vaat ediyor.
“teklif birçok açıdan klasik başkanlık sistemine benzemekte, bazı açılardan ise farklılık göstermektedir. teklifin iyi yanları ağır basmakla birlikte müzakere edilmesi gereken yanlar da söz konusu.
türkiye’deki mevcut sistemde anayasa mahkemesi üyelerinin büyük çoğunluğunun cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor olmasına karşılık, teklifte anayasa mahkemesi üyelerinin yarısının cumhurbaşkanı, yarısının da meclis tarafından seçilmesinin öngörülmesi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından olumlu bir gelişme olacaktır. bu durum başkanlık sisteminin temelini oluşturan “kontrol-denge” mekanizmasına da uygundur.”
meclis’e sunulan teklife dair al jazeera’nin sorularını yanıtlayan bir diğer isim ise istanbul üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi doçent doktor yunus emre oldu. emre’ye göre, ak parti ve mhp’nin üzerinde uzlaştığı metin kuvvetler ayrılığı içermiyor.
“teklif edilen bu sistemde kuvvetler ayrılığı yok. bununla ilgili hiçbir öneri de yok. seçim sistemi, siyasi partiler kanunu, siyasetin finansmanı ile ilgili bir şey söylenmiyor. 'belki geriden yaparız' deniyor. hem yürütmeyi, hem yasamayı meclis’teki çoğunluğu eliyle cumhurbaşkanı kontrol ediyor. oysa, türkiye’de yüzde 10 baraj var. partiler merkezi olarak örgütleniyor, genel merkez teşkilâtları görevden alabiliyor. grup disiplini çok katı. bu şartlarda yasama üzerinde çok açık bir kontrol var.”
yunus emre, anayasa'da yer almayan, yani cumhurbaşkanı’nın değiştirilmeyen bazı yetkilerinin, örneğin yüksek yargıya yapacağı atamaların, “tarafsız” olduğu düşünülerek verildiğini de sözlerine ekledi ve “hep kişi temelinde tartıştık bugüne kadar. ama şimdi parti genel başkanı, partizan bir kişilik olacak. 'başkanlık nedir? parlamentarizm nedir?' bunları konuşmadan, o kişi bunları nasıl kullanır konusunu konuşuyoruz. bu yanlış. bir adım geriye gelerek, türkiye’de ‘25-30 yıl sonra nasıl olacak?’ sorusuna cevap aramamız gerek” dedi.
prof. hasan tahsin fendoğlu: sistemin geliştirilmesi lâzım
hacettepe üniversitesi hukuk fakültesi anayasa hukuku ana bilim dalı başkanı prof. dr. hasan tahsin fendoğlu, sistemin geliştirilmesi gerektiğini düşüncesinde.
"yetmez ama evet diyorum… daha sistemin geliştirilmesi lâzım. belki daha sonra seçim sistemi ve siyasi partiler kanununda değişiklik yapılabilir. zaten metinden 2019 yılına kadar bir geçiş sistemi öngörülmüş gibi görünüyor. siyasi parti sistemi konusunda, milletvekillerinin biraz daha halka hesap verebilir olması ve daha güçlü, politika üretebilir olması lâzım. meclis yeterince politika üretemiyor. dar bölge, iki turlu basit çoğunluk sistemi düşünülebilir seçim sistemi olarak. meselâ, almanya’da bu yarı yarıya. milletvekillerinin yarısı bu yolla seçiliyor."
hasan tahsin fendoğlu'na göre ak parti ve mhp'nin uzlaşısıyla tbmm'ye sunulan teklifte kuvvetler ayrılığı da, denge ve denetleme mekanizmaları da gözetilmiş.
"burada cumhurbaşkanı ile başbakan’ın ve bakanlar kurulu’nun yetkileri birleştirilmiş. büyük bir sistem değişikliği yok. iki başlılık giderilmiş. bu, türkiye’ye ivme kazandırır. teknolojiyle buluşma, gelişme ve diğer sorunların çözümü konusunda hızlı karar alma mekanizmalarını geliştirir. bu değişiklik iyi oldu. iki tane denetleme mekanizması var. biri meclis, biri anayasa mahkemesi. meclis'in yetkisi azdı, artırılmış, bu olumlu. yargı tamamıyla ayrı. hsyk'da seçim sisteminin kaldırılmasını da doğru buluyorum. hakimler ve savcılar arasında gruplaşmalar oluyordu. kendileri de rahatsızdı bundan. eğer sorunlar çıkarsa yolda düzelir, yine anayasa değişikliği yapılır."
prof. fuat keyman: kuvvetler ayrılığı ve denge-denetleme kaale alınmıyor
sabancı üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi profesör doktor fuat keyman ise, başkanlık sistemi tartışmasına farklı bir açıdan yaklaşmayı tercih etti. keyman, başkanlık tartışmasının zamanlamasını sorunlu buluyor.
"şu anda en büyük eksiklik, ekonomi referansı olmadan, tartışmanın güvenlik ekseninde yapılması. güvenlik ve başkanlık sistemi ilişkisi içinde konuşuluyor her şey. oysa, sistem hem bugünü hem de geleceği içeriyor. güvenlik, siyasetin önüne geçmiş durumda. ben zamanlama açısından başkanlık tartışmasının sorunlu olduğunu düşünüyorum. yani, güvenliğin birinci planda olup siyasetin ikinci planda kaldığı bir bağlamda bunu tartışıyoruz."
keyman, tasarının içeriğine ilişkin tüm değerlendirmelerin bu "güvenlik kaygısı" dikkate alınarak yapılması gerektiği görüşünde.
"devletin güvenliğini sağlamak düşünülüyor. parlamentonun yapısı, seçimler bence ikinci plana düşüyor. milletvekili sayısının artması benim ilgimi çekti. böyle bir yapıda o kadar milletvekiline ihtiyaç olmayabilir. kuvvetler ayrılığı da görmüyorum bunun içinde. sonuçta bu teklif devlet bahçeli'den geldi. o yüzden de devletin güvenlik risklerine karşı güçlü olması gerektiği düşünüldüğü için kuvvetler ayrılığı da denge ve denetleme de fazla kaale alınmıyor."
kaynak: al jazeera
Yorumlar