Orta Asya

'Çocuklarım okula gitsin'

Türkiye, sadece Suriye'den gelenler için değil Orta Asya ve Kafkasya'dan gelenler için de büyük bir umut kapısı. Bir çoğu Türkiye'ye yasal olmayan yollarla geliyor. Ancak başta eğitim olmak üzere çeşitli haklardan yararlanmak istiyor.

Göçmen aileler çocuklarının Türk okullarında eğitim almasını istiyor. [Fotoğraf: Sümeyye Ertekin / Al Jazeera Türk]

“çocuklarım okula gitsin istiyorum, okuma yazma öğrensin istiyorum. ikâmetimiz olmadığı için çocuklarımı okula gönderemiyorum. 12 yaşındaki kızım türkçe okuma yazmayı bilmiyor.”

bu cümleler türkiye’de yaşayan özbek bir anneye ait. tam ismini güvenlik gerekçesiyle açıklamak istemeyen 38 yaşındaki f.y. beş yıl önce özbekistan’dan türkiye’ye geldi. ülkesini terk ediş nedenini şöyle anlatıyor:

“özbekistan’da dinimizi yaşamamıza izin vermiyorlardı. ben başımı örtüp sokağa çıkamıyordum. namazımıza, kur’an okumamıza, çocuklarımıza kur’an-ı kerim öğretmemize yasak koymuşlardı. türkiye’de dini yaşamanın yasak olmadığını duyduk burada özgürlük varmış bu yüzden geldik. elhamdülillah burada mutluyuz.”

f.y’nin 12, 17 ve 18 yaşlarında üç çocuğu var. 17 ve 18 yaşlarındaki çocukları özbekistan’da okula gidiyordu. ancak türkiye’ye geldiklerinde ikâmetleri olmadığı için eğitimlerine devam edemediler. küçük kızı da kardeşleriyle aynı kaderi paylaştı. o da okula gidemedi. bu yüzden istanbul’da muhacirlerin açtığı, sadece dini eğitimin verildiği kurslara katılıyor. en küçük kızı 12 yaşındaki t.y. türkçe okuma yazma bilmiyor. anne f.y. çocuklarının türk okullarında okumalarını, okuma yazma öğrenmelerini ve eğitim almalarını istiyor. 

"çocuklarım okula gidiyor ama resmi değil"

bir başka özbek göçmen e.f. ise 35 yaşında... dört çocuğu var. biri 9, biri 6, ikizleri ise 3 yaşında. iki çocuğu özbekistan’da doğdu, ikizleri türkiye’de. o da benzer nedenlerle 2012'de geldiğini anlatıyor. ilk geldiklerinde ikâmet alabilmişler. ancak altı aylık ikâmet süreci bitince yeniden alamamışlar. e.f’nin 9 ve 6 yaşlarındaki çocukları okula gidebiliyor. ancak resmi olarak değil.

“biz ilk geldiğimizde ikâmet almıştık ama süresi geçti. üç okul gezdik. hiçbiri ikâmetimiz olmadığı için çocukları almadı. en son gittiğimiz okul müdürüne yenisini çıkaracağımızı söyledik. okul müdürü merhamet etti, çocuğumuzu okula kabul etti. öğleye kadar burada muhacirlerin gittiği kurslarda kur’an-ı kerim eğitimi alıyor, öğleden sonra kendi okuluna gidiyorlar. ama okula resmi olarak kayıtlı değiller, sadece okula gidip geliyorlar. resmi olarak karne ya da diploma alma şansları yok.”

e.f. bir kaç kez ikâmet almayı denediklerini ancak alamadıklarını söylüyor. çocuklarının üniversite eğitimi almasını istiyor. üstelik burada dünyaya getirdiği ikizlerinin kimlikleri yok. özbekistan konsolosluğuna gidip kimlik alamıyor. giderse ülkelerinden kaçtıkları için kendilerine kimlik verilmeyeceğini söylüyor. hâlâ memleketinden akrabaları olduğu için kimliğini acık etmekten de korkuyor. e.f'nin talepleri şöyle:

“ikâmet belgesi istiyoruz, çünkü çocuklarımızın resmi olarak okula gitmesini istiyoruz ama alamıyoruz. suriye’de savaş olduğu için suriyelilere bazı haklar veriliyor. bizim ülkemizde savaş yok ama ülkemizde baskı ve zulüm var. bundan sonra dönersek bizi uçaktan iner inmez direkt hapse atarlar. zaten gitmek de istemiyoruz. bize ikâmet verilmesini istiyoruz."

türkiye bir göç ülkesi

türkiye özellikle kafkasya, orta asya ve doğu türkistan’dan yoğun göç alıyor. ekonomik nedenlerle gelenler de var ancak büyük bölümü ülkelerindeki baskı, şiddet ve dinlerini özgürce yaşayamadıkları için türkiye'yi seçmiş... insan hakları izleme örgütü'nün 2015 yılı raporunda, özbekistan'da dinlerini yaşamak isteyen insanların hapse atıldığı belirtiliyor. yaklaşık 12 bin kişinin "aşırıcılık, anayasaya aykırı hareketler" gibi suçlardan hapse atıldığını kaydediliyor.

eğitim tek sorunları değil. ikâmet belgeleri olmadığı için hasta olduklarında hastanelere de gidemiyorlar. sağlık hizmeti alamıyorlar. eczanelere gidip yarım türkçe ile dertlerini anlatmaya, eczacının verdiği ilacı kullanarak tedavi olmaya çalışıyorlar. çalışma izinleri olmadığı için günlük ağır işlerde iş bulabiliyorlar. 

milli eğitim bakanlığı'ndan adım bekliyorlar

türkistan derneği başkanı burhan kavuncu, türkiye’de orta asya ve kafkasya'dan gelen göçmenlerin sayısının 100 binden fazla olduğunu tahmin ettiklerini söylüyor. net rakamı vermenin ise çok zor olduğuna dikkat çekiyor. çünkü büyük çoğunluğu yasa dışı yollarla geliyor. dernek 10 bin aileyle ilgileniyor, onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. burhan kavuncu, bu ailelerin çocuklarının eğitimi ile ilgili ciddi sorunları olduğunu söylüyor:

“daha çok dini sebeplerle gelenler bizimle irtibat kuruyorlar. bu ailelerin çocukları eğitimden mahrum kalıyor. bu konuda milli eğitim bakanlığı (meb) çok duyarsız davranıyor. aslında istanbul milli eğitim müdürlüğü, bu çocukların durumuna duyarlı davranmıştı. bu ailelerin çocuklarının okullara misafir öğrenci olarak kabul edilmesi için istanbul’daki bütün ilçe milli eğitim müdürlüklerine yazı gönderdi. 2015-2016 öğretim yılına kadar da iki yıl boyunca bu ailelerin çocukları okullara misafir öğrenci olarak kabul ediliyordu. yani çocuklar resmi olarak kayıtlı değiller, karne ve diploma alamıyorlar ama en azından okula gidip eğitim alıyorlardı. bu geçici bir çözümdü. ama 2015-2016 öğretim yılında meb bunu da kaldırdı. bu çocuklar mağdur oldu. meb’in kaldırış gerekçesi bu imkânın yasadışı oturmalara kolaylık sağlayan bir uygulama olduğu iddiasıydı. biz ankara’ya başvurduk ama bir cevap alamadık. sonuçta çocuklarını okula gönderen bir aile yasadışı bir faaliyette bulunmaz hem de bu yolla bu aileler de kayıt altına alınmış olur."

buhan kavuncu, orta asya ve kafkasya'dan gelen göçmenlerin geri gönderilme korkusuyla da oturuma izni icin başvuramadıklarını söylüyor.

"geldikleri ülke istihbaratlarının ihbarları sonucu bu kişilere tahdit kodu konuluyor. daha önce bir kaç kişi göç idaresi'ne oturum uzatma için gittiğinde tahdit kodu nedeniyle ülkelerine iade edildi. iade edilenler hapse atılıyor. bu korkuyla bazıları, oturum uzatmak için ilgili yerlere gitmeye korkuyorlar."

kavuncu'nun da dile getirdiği eğitim talepleriyle ilgili görüş almak, bu konuda bir planları olup olmadığını öğrenmek için milli eğitim bakanlığı'na başvurduk. ancak sorularımıza bir yanıt alamadık. 

"baskıdan kaçıyorlar"

uluslararası mülteci hakları derneği başkan yardımcısı ibrahim ergin de, orta asya ve kafkasya'nın sovyet rusya tarafindan uzun yıllar yönetilmesi sonucu dini ve kültürel baskı altında yaşadıklarını hatırlatıyor. sscb’nin çöküşünün ardından da bu baskının devam ettiğini belirtiyor. ergin, dini gereklerini yaşayamayan ve baskı gören kişilerin türkiye gibi ülkelere kaçtığını anlatıyor:

"orta asya ve kafkasya'daki ülkelerde dinini ve kültürünü yaşamak isteyen insanlar rahatsız ediliyorlar, haksız suç isnatları ile işkence dolu hapis cezası çekiyorlar. buralarda polis hakim güçtür, hukuk devleti ilkesi yoktur, kaderini polis belirler, istihbarat etkindir, devlet mal varlığına el koyabilir, mülkiyet garantisi yoktur, halk korku ile yaşatılmaya mahkum edilmiştir. örneğin tacikistan'da camiye (18) ve hacca (35) gitme yaşı vardır, sakal bırakmak, kadınların başını örtmesi yasaktır, siyasi muhalifler başka ülkelere gitse bile orada öldürüyor."

türkiye, suriye'deki iç savaş nedeniyle beş yıldır, orta asya ve kafkasya'dan ise 20 yılı aşkın süredir göç alıyor. yani sadece suriye'den gelenler için değil orta asya ve kafkasya'dan gelenler için de türkiye büyük bir umut kapısı. suriyeliler kitlesel göçle geldikleri için türkiye art arda onları koruyan yönetmelikler çıkardı. ancak ülkelerindeki baskıdan kaçarak daha özgür bir hayat için diğer ülkelerden türkiye'ye gelen sığınmacılar bu haklardan yararlanamıyor. onlar da sisteme kaydolmak ve haklardan yararlanmak için gerekli düzenlemeler bekliyorlar.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;