Türkiye

'Hiçbir yere ait değilim'

Ait olduğu tek bir yer var: O da annesinin yanı. Ama Azad Tokmak, cezaevindeki annesinden 16 yıldır ayrı. Türkiye'de Azad gibi annesi cezaevinde olan iki binden fazla çocuk-genç var. ‘Dışarıdaki Çocuk’ projesi onların yaşadığı travmaya ışık tutuyor.

Konular: Türkiye

annesi cezaevine girdiğinde azad tokmak henüz 1,5 yaşındaydı. bir yıl boyunca sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu (shçek) yuvasında kaldı. sonra da annesinin yanına bakırköy kadın kapalı cezaevi’ne gönderildi. yasa gereği 6 yaşına kadar çocuklar anneleriyle birlikte cezaevinde kalabiliyor. onlar da öyle yaptı, süre dolana kadar içeride kaldı.     

azad tokmak’ın annesi 2006 yılında serbest bırakıldı ancak yargıtay'daki dosyası onaylanınca tekrar cezaevine girdi.

azad bugün 21 yaşında. 16 yıldır annesinden uzak. 2032 yılında cezaevinden çıkacak. azad o tarihte 38 yaşında olacak.

‘ben hiç çocukça yaşamadım’

en büyük özlemi geçmişe. annesiyle birlikte yaşayabildiği, hayal meyal anımsadığı o dört buçuk yıla. cezaevindeydi ama annesinin kolları arasındaydı.

en büyük nefreti annesiz geçirdiği yıllara. azad’ın kartopu oynamak, denize birlikte girmek gibi hayalleri var. çocuksu ama hâlâ diri.

“annem olmadığı sürece kendimi hiçbir yere ait hissetmiyorum. eğer aidiyet bir evle ilintiliyse annem olmalı orada. içinde annemin ve benim birlikte yaşadığımız yer ait olduğum yerdir.

16 yıldır kendini ait hissetmediği çatıların altında. üç adres var sürekli dolaştığı. anneannesi, dayısı ve teyzesi… son üç aydır teyzesinin istanbul altınşehir’deki evinde. adresi henüz ezberleyebilmiş değil.

babasını tanımıyor, ondan bahsetmek de istemiyor. anneannesi, hayatında annesi ve teyzesinden sonra gelen en önemli figür. ama suçluyor. annesinin cezaevinde olmasının sorumlusu olarak görüyor.

Azad Tokmak şu anda teyzesinin İstanbul Altınşehir'deki evinde kalıyor. Bir sonraki adresi meçhul.
[[Fotoğraf: Güray Ervin / Al Jazeera Türk]]

‘en büyük korkum annem yanımda değilken ölmesi’

annesi fatma tokmak’ın uzun süredir devam eden sağlık sorunları var. görüş günlerinde annesinden duyamadığı sorunlar bunlar. ikinci üçüncü kişilerden öğrendiği hastalıklar son yıllarda gündelik hayatını çokça meşgul ediyor. en büyük korkusu kavuşamadan annesini kaybetmek.  

“annem çıkacak mı, çıkmayacak mı, artık bunu düşünmüyorum. annem yaşayacak mı, yaşamayacak mı? kalp sıkıntısı var, kalbin tam ortasında çürüme var. rahim ağzı kanseri de olduğunu biliyorum. bir süre sonra ölecek, bunu algıladım. son kez gözlerini kapatırken ellerinden ben tutmak isterim. en büyük korkum annem yanımda değilken ölmesi.”

azad’ın ciddi güven sorunu var, annesine bile. verdiği sözleri yerine getirmediğinden yakınıyor. terapiye gidiyor.

haftada bir görüyor annesini. o da sadece 25 dakika. anne çocuk ilişkisi yaratmaya çalışıyorlar. birlikte yaşayamadıkları için anne-evlât duygularına yabancılık çekiyorlar.

hayattan en büyük beklentisi annesine kavuşmak.

‘o benim üçüncü evlâdım’

vasfiye aydın, azad’ın teyzesi. çok iyi anlaşıyorlar. aralarından su sızmıyor. ancak 16 yıl boyunca azad'ın derin gelgitler yaşadığını anlatıyor. annesinin yanında olmayışından doğan boşluğu doldurmaya çalıştığını bir de... 

Vasfiye Aydın, "Azad hep yanımızda büyüdü. Küçüktü, zordu" diyor.
[[Fotoğraf: Güray Ervin / Al Jazeera Türk]]

“emanet gözüyle bakmıyorum. o benim üçüncü evlâdım. çok sıkıntılı bir süreç. hem annesi hem de azad için. çocuklarımın yanında onlara sevgi gösteremiyorum. sarılacağı vakit ‘azad burada’ diyorum. annesini aratmamaya çalışıyorum ama anne gibi olmuyor. görüş günü sonrası kötü oluyor. kimseyle konuşmuyor. yemek yemiyor. normale dönmesi bir, iki günü buluyor. elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz onun için.."

azad tek değil. türkiye’de azad ile aynı kaderi paylaşan yüzlerce çocuk var. bugüne kadar kimse ne yaptıklarını bilmedi, ne gibi sıkıntıları var duymadı. 

'dışarıdaki çocuk'

projenin adı ‘dışarıdaki çocuk’. bugüne kadar dokunulmamış bir alan. cezaevinde anneleriyle birlikte kalan çocukların yanı sıra bir de annelerinden uzakta yaşamak zorunda kalanlar var. işte bu proje onların yaşadığı sarsıntılara, mahrumiyet duygusuna, etiketlenme korkusuna, utanç ve öfkelerine ışık tutuyor.

türkiye’de yaklaşık 6 bin kadın cezaevinde. annesiyle birlikte parmaklıklar arkasında yaşayan çocuk sayı da 417. dışarıda annelerinin yolunu gözleyenler de 2 binden fazla. çocukların yaş ortalaması 13. yani henüz 7. sınıf öğrencisi.

proje, avrupa birliği sivil toplum örgütleri arasında diyaloğun geliştirilmesi hibe programı kapsamında destekleniyor. projenin yürütücüsü türkiye çocuklara yeniden özgürlük vakfı (tcyov). vakıf 1992 yılından bu yana çocuk suçluluğu alanında faaliyet gösteriyor. projeye elim sende derneği, türk psikologlar derneği ve ceza infaz sisteminde sivil toplum derneği katılıyor. ceza ve tevkif evleri genel müdürlüğü de projeyi destekliyor. 

utanç ve öfke iç içe…

çalışma, gebze ve bakırköy kadın kapalı ceza infaz kurumlarında yürütüldü. yüz yüze gelinen 100 kadın var. annelerin oluruyla görüşülen çocuk sayısı da 17. amaç daha fazla çocuğa ulaşmaktı ama kimilerinde ailelerin çekinceleri devreye girdi, kimilerindeyse mesafeler.

görüşülen çocukların yarısı anneleriyle haftada bir ya da iki kere görüşüyor. geri kalanı daha uzun aralıklarla hasret giderebiliyor.

annelerinin tahliyesi hakkında konuşmaktan imtina ediyorlar. anneye özlem ve duygularını saklama had safhada. annelerine kavuşacakları günü bekliyorlar. mahrumiyet hayatlarının her evresinde onlarla birlikte. etiketlenme endişesi yaşıyorlar. utanç ve öfke de cabası. öfke bazen anneye karşı da gelişebiliyor. annelerini cezaevinden çıkarabilecek güçlerine sahip olamama çaresizlik olarak omuzlarına yük bindiriyor.

baba konusu onlar için bahsi açılmaması gereken bir bölge. karmaşık duygulara sahipler. annenin cezaevinde bulunmasından doğrudan ya da dolaylı babalarını sorumlu tutuyorlar. anneleriyle birlikte babalarını kaybetmiş durumdalar. 

çocuklarda davranış problemleri, okul başarısızlığı ve sosyal ilişkilerde uyum sorunu yaygın. 

'bu çocuklar görünmez'

tespiti yapan klinik psikolog doç. dr. aslı akdaş mitrani, projenin akademik danışmanı. akdaş mitrani için bu proje özel ve farklı. nedeni de bugüne kadar türkiye'de dışarıda kalan çocuklarla hiçbir çalışmanın yapılmaması.  

‘bu çalışmayı özel kılan daha önce bu gruba, genel olarak mahpus çocuklarına sistematik bir psikososyal hizmet götürülmemiş olmasıdır. şu an türkiye genelinde 170 bin civarı toplam mahpus sayısı düşünülürse, binlerce mahpus çocuğu bulunmakta. ama tam sayıyı, ne durumda olduklarını, psikolojik, eğitimsel, sosyal ihtiyaçları neler, bakım verenler ne tür güçlükler yaşıyorlar bilmiyoruz. dezavantajlı tabir edilen birçok farklı grup arasında, bizim karşılaştığımız en görünmez grup diyebilirim.’

akdaş mitrani çocukların bir bölümünde suç ve şiddete tanıklık etmekten dolayı travma sonrası stres bozukluğu olduğunu söylüyor. bu nedenle psikososyal destek odaklı programlara ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. klinik psikolog, anneden yoksun çocukların devlet tarafından ihmal edildiğini düşünüyor ve görüş saatlerinin anne-çocuk ilişkisine 'saygılı' bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini de...   

"çocuklar annelerini açık görüşlerde bir saat civarı görüyorlar. telefon saati haftada bir, ancak çocukların okul saatine rastlıyor, bu bir sorun. kapalı görüş ise haftada bir, ancak anneyi camın ardından görüp sarılamamak çocuğa açıklanması çok güç, acayip bir hal. ve çoğu aile kapalı görüşe bu yüzden çocukları götürmüyorlar. annelerini çok özlüyorlar, temasları çok sınırlı, çok yetersiz. oysa hem anne hem çocuk açısından ilişkinin sürdürülmesi, çocuğun yaşamında annenin varlığının devamı psikolojik sağlıkları için çok önemli. " 

Aslı Akdaş Mitrani: Anneanneler dedeler tekrar bir çocuk yetiştirme sorumluluğuyla baş başa kalıyor ve zorlanıyorlar.
[[Fotoğraf: Kemal Soğukdere / Al Jazeera Türk]]

çalışma sonunda en az altı çocukta travma tespit edildi. çocuklardan üçü babalarının öldürülmesine şahit oldu. üstelik ikisinden şahit oldukları bu olayı gizlemeleri istendi. beşi uyuşturucu işinin içinde büyüdü. dördü annenin yakalanmasını gördü.

en büyük sorunlardan biri de çocukların yaşadıkları yer ve bakımlarını karşılayanlarla ilgili. çocukların büyük bölümü akrabalarının yanında yaşıyor. sadece yüzde 8’i yuvada.

bakımını üstlenen aileler tarafından bu çocuklara emanet gözüyle bakılıyor. anneden ayrı geçen yıllarda onlar her türlü ihtiyaca cevap vermeye çalışıyor. bu da beraberinde tükenmişlik, yalnızlık, suçluluk duygusunu besliyor.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;