Suriye'de iç savaş

Kobani'den kaçan aile: Ölseydik kurtulurduk

Suriye’deki savaşta önce kocasını sonra oğlunu kaybetti. Çatışmalar yaşadıkları kasabaya sıçrayınca uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından çocukları ve torunlarıyla Diyarbakır’a geldi. Feride Haydar, sığındıkları evde de her günün eziyetle geçtiğini söylüyor.

feride-haydar
Feride Haydar ailesini bir arada tutmak için mücadele veriyor. [Fotoğraf: Abdülkadir Konuksever/Al Jazeera Türk]

diyarbakır’ın şehitlik mahallesi'nde derme çatma bir ev. evin avlusunda üzerlerinde yazlık giysiler yalınayak çocuklar... ellerinde bir parça ekmek, kimisi de ağlıyor. ortam sağlıksız. patlayan kanalizasyonun ağır kokusu sineklere davetiye çıkarmış. savaştan kaçan haydar ailesi, dört günlük zorlu yolculuktan sonra diyarbakır'da işte bu eve sığınmış. 

feride-haydar
Haydar ailesi bu evde yaşıyor.

savaştan kaçış

2011 yılında suriye’de baas rejimi ile muhalifler arasında ilk çatışmalar başladığında halep’te yaşayan ve ticaretle uğraşan haydar ailesinin bazı fertleri de eline silah aldı. kadınlar ve çocuklar, türkiye sınırındaki kobani ilçesine göç ederken baba cuma reşit ve oğlu muhittin muhaliflerin saflarına katıldı. bir yıl önce kocasının, altı ay önce de oğlunun ölüm haberini alan anne feride haydar, işid’in kobani’ye saldırmasıyla oğullarını, kızlarını ve torunlarını alarak yeniden yollara düştüğünü anlatıyor.

feride haydar ve ailesinin diyarbakır’a ulaşmaları kolay olmamış. paraları olmadığı için ipek yolu üzerinde seyreden kamyonlardan yardım istediklerini, vasıta değiştire değiştire dört günde diyarbakır’a vardıklarını anlatıyor:  

“işid saldırınca orada da kalamayacağımızı anladık. çocuklarımı ve torunlarımı toplayarak türkiye sınırına doğru yola çıktık. ne kimlik ne pasaportumuz var, bu nedenle sınıra yakın köylerden birine vardık. tel örgülerden geçerek türkiye’ye geçtik. köylüler ekmek ve su verdiler. yola çıktığımızda bize suriyeliler için kurulan kampa veya diyarbakır’a gitmemizi tavsiye etmişlerdi. kampa gidip başvurduk ama yer olmadığı için alamayacaklarını söylediler. biz de mecburen yeniden yola çıktık.”

benusen
Benusen Diyarbakır'ın en yoksul semtlerinden biri.

iş bulamıyorlar

“diyarbakır’a geldiğimizde ne yapacağımızı şaşırdık. hiç tanıdığımız yok. dolana dolana buraya kadar geldik. önce kimse yer vermek istemedi. daha önce suriye’den gelenlere elektrik ve suyu ödemeleri karşılığında kira almadan ev verenler olmuş ancak ödemeden gitmişler. zar zor başımızı sokacak bir yer bulduk. iki oğlum iş aramaya çıktı. bulabilirlerse hamallık yapıyorlar ama çok iş olmuyor.”

cocuk
Çocuklar kış aylarını yazlık elbiselerle geçirecekler.

bir evde 24 kişi

anne feride haydar’ın dört oğlu ve iki kızı var. onların da çocuklarıyla birlikte 24 kişi iki göz ve küçük bir avludan oluşan evde yaşıyorlar. dar sokaklardan ulaşılan ve diyarbakır’ın en yoksul semtlerinden olan benusen'deki (şehitlik) evleri küçük bir ailenin bile yaşamasına uygun değil. ama başka çareleri yok.

oğulları kobani'de savaşmak istiyor

feride haydar’ın iki oğlu kenhan ve halil, kobani’ye gidip pyd saflarında işid’e karşı savaşmak istiyor. bunun için de para biriktirmeye çalışıyorlar. anne ise savaşa iki kurban daha vermek istemiyor.

“ben kocamı ve bir oğlumu kaybettim. ailemizden toplamda 25 kişi bu savaşta öldü. şimdi iki oğlum gitmek istiyor savaşa. ancak onlar da giderse başımızda kimse kalmayacak. diğer oğlum sağır ve dilsiz. kadın başımıza buralarda dayanamayız. önümüz kış ve her şey daha zor olacak. belki de ölseydik kurtulurduk.”

feride-haydar
Feride Haydar

haydar ailesinin diyarbakır'daki en büyük desteği ise sedat üçgül adlı vatandaş. ferida haydar, onun sayesinde ayakta kaldıklarını anlatıyor:“sürekli yardımımıza koşuyor. ihtiyaçlarımızın neredeyse tamamını kendisi karşılıyor. doktorumuza, ilacımıza koşuyor. hakkını ödeyemeyiz.”

sedat-uvgul
Sedat Üçgül kendisini Haydar ailesine adamış.

‘benim de çocuklarım var’

feride haydar’ın sözünü ettiği sedat üçgül bir hastanede asgari ücretle çalışıyor. suriyeli haydar ailesiyle tesadüfen tanışmış:

“ailenin durumunu görünce içim parçalandı. benim de evlatlarım var ve onları yalnız bırakmak içime sinmedi. her gün 20-30 ekmek ihtiyaçları oluyor. ancak asgari ücretle çalışıyorum. ben de ailenin fotoğraflarını çekip sosyal medyada paylaştım. yurtdışından bile arayanlar oldu, para göndermek istediler. ama para kabul etmedim; 'gıda, giysi ve öteberiyi kargolarsanız ulaştırırım' deyince biraz yardım geldi.”

beyaz-haydar
Beyaz Haydar ülkesini ve arkadaşlarını özlüyor.

haydar ailesinin hayali savaşın bitmesi ve memleketlerine geri dönebilmeleri. feride haydar'ın torunu beyaz özlemini şu sözlerle dile getiriyor:

“diyarbakır’ı sevdim ama ülkemi daha çok seviyorum. arkadaşlarımı özledim. hiçbirinden haber alamıyorum. eğer bu savaş biterse ülkeme dönmek, arkadaşlarıma kavuşmak ve okuluma dönmek istiyorum.”

haydar ailesi hem yoksullukla hem de savaşla mücadele ediyor. çevreden gelen yardımlar ve bulabilirlerse oğullarının hamallıktan kazanabildikleriyle kışı geçirmeye çalışacaklar. derme çatma, ayazı geçiren evlerinde kış kolay geçmeyecek.

kaynak: al jazeera türk
 

Abdülkadir Konuksever

1971 yılında diyarbakır'da doğdu. 1990 yılında gazeteciliğe başladı. ulusal ve uluslararası yayın kuruluşlarında çalıştı. basılı iki öykü kitabı bulunan konuksever, al jazeera türk diyarbakır ofisi muhabiri olarak görev yapmaktadır.  Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;