Arap Baharı

Libya’nın petrolle imtihanı

Doğu Libya’da özerk yönetim talep eden silahlı grupların petrol ihraç limanlarını işgal etmesi ülkeyi yeni bir çatışmanın eşiğine getirdi.

Libya Petrol Bakanı Dr. Abdulbari El Alusi, ülkenin en stratejik milli serveti olan petrol ve doğalgazı yöneten isim. [Mustafa Değirmenci-AJT]

libya geçiş hükümetinin petrol bakanı dr. abdulbari el alusi ile başkent trablus’taki ofisinde röportaj yapıyoruz. röportajın son cümlesi ülkedeki petrol krizininin geldiği noktayı özetliyor. arusi, “arapça’da bir atasözü vardır. yara iyileşmezse geriye tek bir çare kalır, onu dağlamak”. libyalı bakanın “yara” dediği ülkenin doğusunda bulunan başlıca dört limanın işgal altında olması.

limanlardan üçünü, ras lanuf, el sidre ve zueitina’yı işgal eden  ibrahim el cudran, kaddafi’ye karşı savaşan bingazili devrimcilerin lideri. yeni libya yönetimi cudran’ı, devrim sırasında gösterdiği başarılardan dolayı ödüllendirerek bölgedeki petrol sahalarının güvenliğinden sorumlu komutan tayin etmişti. ancak 33 yaşındaki  komutan, libya’nın doğusunda, trablus’tan bağımsız, özerk bir yönetim oluşturma talebiyle, güvenliğinden sorumlu olduğu limanları işgal etti ve petrol akışını durdurdu. ülkenin en doğusundaki bir başka petrol limanı olan tubrug’ta çalışan işçiler de, el judran’a destek olmak için grev başlattı. toplamda günlük 600 bin varil petrol ihraç eden bu dört limanın devre dışı kalması, ülke üretimini yarı yarıya düşürdü. ihraç edilemeyen her petrol varili de, ana kalemini petrol satışlarının oluşturduğu bütçenin açık vermesi anlamına geliyor.

silahla siyaset olmaz

libya petrol bakanı alusi, devrimden sonra silahın siyaset aracına dönüşmemesi gerektiğini söylüyor: “demokrasiyi iyi anlamalıyız. demokrasi sandıkla olur. libyalıların bir bölümü federal sistem istiyorsa bu olabilir. ama bunu silahla değil seçimle, demokrasiyle gündeme getirsinler. eğer şiddeti yöntem olarak kabul edersek, bir başkaları da gene silah yoluyla kendi görüşünü dikta etmek isteyecektir. bu da kesinlikle uzak bir ihtimal olmaz. çünkü devrim sonrası silah yaygınlaştı ve herkesin silahı var. bunun olmamasını umarız. konuşmalı, tartışmalı ama saygı çerçevesinde…”

Alusi, işgalin her günü Libyalıların cebinden çıkıyor.[Mustafa Değirmenci-AJT]

tırmanan gerginlik bir çatışma tehdidini her geçen gün arttırıyor. polis ve ordu teşkilatlarını henüz oluşturamamış libya yönetiminin en büyük sorunlarından biri  güvenlik. alusi’ye göre petrol krizi bütün yatırımları yavaşlatıyor ama güvenlik bunların en vazgeçilmezi: “ kuşkusuz libyalıların güven içinde yaşamasını istiyoruz. ama para olmadan güvenliği sağlamamız mümkün olmaz. polisin eğitimi ve modern ekipmanlarla donatılması için para gerekiyor. dolayısıyla gerçek bir sorunla karşı karşıyayız. petrol bizim tek gelir kaynağımız. libyalıların ekmeğiyle oynanmamalı. bunu taa başından beri söylüyorduk ve artık uçurumun kenarındayız. hükumetimiz, işgal eylemini gerçekleştirenlerle görüşmeyi sürdürüyor. diyalog yoluyla bir çözüm bulmak istiyor. bu amaçla aşiretler, büyükler, toplumun önde gelenleri dâhil herkesin yardımına başvuruluyor. ama ufukta hala bir çözüm görünmüyor. ne olacağını bilmiyorum. belki de güç kullanmak zorunda kalacağız”

yeni yıl umutla başladı

yeni libya yönetimi, haziran 2013 itibari ile günlük 1,5 milyon varil ile kaddafi dönemi petrol üretim rakamlarına ulaştı. ancak krizin başlamasından sonra bu sayı, ağustos 2013’te 650 bin varile kadar geriledi. doğuda bulunan petrol sahaları çalışıyor. ancak üretimin dünya pazarına ulaşması, limanların işgal altında bulunması nedeniyle, mümkün olmuyor. batı libya’da ise limanlar çalışıyor ancak burada da, ülkenin en büyük petrol sahası olan el şerara kuyularının faaliyeti, bölgede yerleşik tuareg kabileleri tarafından durduruldu. merkezi hükümetten siyasi ve idari bir takım hak taleplerinde bulunan tuareglerin bu eylemi, üretimi eylül 2013’te 250 bin varile düşürdü. bu noktadan sonra her geçen gün, iç savaşın başlamasına, geri sayım niteliğindeydi. petrol bakanı ile görüştüğümde, durumun vahametini kurduğu her cümlede hissettiriyordu. neyse ki yeni yıl, yeni libya hükumeti için güzel bir gelişme ile başladı. libya petrol bakanı alusi, tuaregler ve hükumet arasında anlaşmanın sağlandığını ve el şerara petrol sahasının yeniden üretime başladığı müjdesini verdi. böylece günlük 350 bin varil üretim kapasiteli bu petrol sahasının katkısıyla ülke üretimi 600 bine yükseldi. ama sorun bitmiş değil.  doğu limanlarındaki işgal sürdükçe libya bütçesi yarı yarıya açık verme tehlikesiyle karşı karşıya. çalışma bakanı muhammet svalin, işgallerin sürmesi halinde devletin maaşları ödemede sıkıntı çekeceği uyarısında bulundu. bu durum, libya gibi 2013 yılı bütçesinin 21 milyar dolarlık bir kısmını devlet memurlarının maaşlarına ayırmış bir ülke için, ciddi sorun demek. limanların işgali, hükumetten sonra halkı da etkilemeye başlarsa petrol krizi ikinci faza geçmiş olacak. 

tek silahımız petrol

başkent trablus ve çevresinde arabayla yaptığım seyahatlerde, yol kenarında sıkça rastladığım iki reklam panosu dikkatimi çekiyor. birincisi “silahımız petrol”, ikincisi de “tek gelir kaynağımız petrol” başlıklarını taşıyor. hükümet tarafından hazırlanan bu ilanlar aslında libya’nın özeti niteliğinde. nüfusu 6 milyondan biraz fazla olan bu kuzey afrika ülkesinin yoksulluğa, eğitimsizliğe, sağlık sorunlarına, geri kalmışlığa, işsizliğe ve güvenlik zafiyetlerine karşı en büyük silahı gerçekten de petrol. akdeniz üzerindeki 2 bin kilometrelik pırıl-pırıl sahiline, onca tarihi antik kentine, tarım arazilerine ve gerek ticari gerekse siyasi olarak önemli jeopolitik konumuna rağmen libya’nın tek gelir kaynağı petrol.

libyalıların kanı petrolden değerli

Abdülvahab El Kaid, bütün sıkıntılara rağmen, soğuk kanlı olunması gerektiğini düşünüyor. [Mustafa Değirmenci-AJT]

trablus’un doğusunda bulunan feşlum semtindeyiz. bir zamanlar kaddafi’nin tek kızı ayşe’ye ait evin önünden geçiyoruz. şoförümüz söyleniyor: “yıllarca petrolün keyfini onlar sürdü. şimdi sıra bizde”. bingazi’den trablus’a, kaddafi’yi devirmeye gelen silahlı direnişçiler başkente bu semtten girdi. binalarda o günlerin izini görmek, üç yıl geçmiş olmasına rağmen, mümkün. muammer kaddafi, büyük bir özgüvenle bab el aziziyye’deki karargahından tehditler savururken direnişçiler bu semtin ara sokaklarında örgütlenmeye başlamıştı bile. her sabah polis devriyelerini hedef alan bombalı saldırılarla başlayan kalkışma, kaddafi’nin kızına ait evin ele geçirilmesi ile devam etti. bu silahlı direnişe birinci günden tanıklık eden ve bizzat silahlı gruplardan birine komutanlık eden abdülvahap el kaid artık libya ulusal meclis üyesi. trablus’ta devrimin başladığı semt olan feşlum’da mütevazı bir evde buluşuyoruz. el kaid, tıpkı ülkenin doğusundaki petrol ihraç limanlarını işgal eden ibrahim el cudran gibi silahlı direnişin içinden geldiğinden, onun petrol krizi ile ilgili görüşünü çok merak ediyordum. el kaid, gün geçtikçe yükselen tansiyona rağmen, sorunun diyalog yoluyla çözüleceğine inanıyor: “bana kalırsa, libya halkının yüzde 95 ile 97 si petrol tesislerinin kapatılmasına karşı. sorunun bu kadar uzun süre devam ediyor olması libyalıların kan dökülmesinden bıkmış olmasından kaynaklanıyor. sorunu çözmek için güç kullanılmasını istemiyorlar. halka göre libyalıların kanı petrolden daha değerli. bir ay, iki ay veya üç ay gecikebiliriz. ama onarılması yıllar sürecek yaralarla insanlar, kabileler ve gruplar arasında yeni kan davaları ve fitnelerin doğmasını istemiyorlar. bununla ilgili görüşmeler sürüyor. ama ordusu ve diğer kurumları olmadığı için devlet bir zaaf içindedir. dolayısıyla da bazıları bunu istismar edebiliyor”. el kaid’e göre krizin uzaması libya hükumetini zor durumda bıraktı ama cudran’ın da durumu pek iç açıcı değil. merkezden para akışı azaldığında veya kesildiğinde bingazi ve doğu libya’da yaşayan insanların sabrı da taşacak. cudran’da halkın baskısını hissettikçe tutumunu gözden geçirmek zorunda kalacak.

son durum

yeni yılın ilk ayı sona ererken kriz devam ediyor. el kaid haklı çıktı. cudran parasızlığın baskısını hissetmeye başlamış olmalı ki petrolü kaçak olarak dünya pazarına sunmayı denedi. merkezi hükumet, birinci ağızdan, işgal altındaki doğu limanlarından petrol yüklemeye çalışacak ülke ve şirketleri uyardı. başbakan ali zeydan, libya ulusal petrol şirketinin bilgisi dışında yükleme yapacak tüm petrol tankerlerinin donanma tarafından hedef alınacağını, mecbur kalınırsa batırılacağını açıkladı. libya petrol bakanı alusi, krizin aralık 2013 itibari ile libya bütçesine maliyetinin 7 milyar doları aştığını söylüyor. devlet diyalog yoluyla, bütçenin bu kanayan yarasını tedavi edebilecek mi, yoksa güç kullanarak dağlamak zorunda mı kalacak, bekleyip göreceğiz...  

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;