Türkiye

Maden’in umudu maden

Cumhuriyet tarihinin en eski ve en büyük ağır sanayi fabrikasıyla bilinen Elazığ’ın Maden ilçesi, bakır fabrikasının kapanmasının ardından hayalet şehir görünümüne büründü. Bir zamanlar 30 bine yaklaşan ilçe nüfusu 5 binlere kadar düştü. Madenlilerin umudu 90'larda kapatılan fabrikanın yeniden açılması.

Konular: Türkiye
maden
Nüfusu 27 binlere kadar çıkan Maden'in tabelasındaki rakam eski günlerinden oldukça uzakta. [Fotoğraf: Abdülkadir Konuksever/Al Jazeera Türk]

sokaklar boş. tüten bacalar olmasa terk edilmiş bir ilçe bile sanılabilir.

elazığ’ın maden ilçesinde hissedilen duygu; terk edilmişlik. birkaç başıboş köpek ve kedi dışında sokakta az da olsa rastlayacağınız yaşlı yüzlere de mutsuzluk hâkim. ilçe derin bir sessizliğe bürünmüş.

maden'in nüfusu, 60 ve 70'lerde 27 binlerdeydi. binlerce işçi ve ailesine ekmek kapısı olan bakır fabrikası 90'lı yıllarda kapanınca ilçenin kaderi de değişti. nüfus 2000'lerde hızla 7-8 binlere düştü. son sayıma göre ise, ilçe nüfusu 5 bin 300.

cahit-karatas
Cahit Karataş eski hareketli günleri özlüyor.

‘madeni atatürk açtı’

tarihi milattan önce 2 binli yıllara dayanan maden ilçesi, en parlak dönemini bakır işletmelerinin açıldığı 1930’lu yıllarda yaşadı. kendisi de bakır işletmelerinde çalışmış olan cahit karataş artık zamanının çoğunu geçirdiği çay ocağında ilçenin kalabalık ve hareketli günlerini anlatıyor:

“bakır işletmelerini atatürk açtı 1938’de. birkaç ay sonra da öldü zaten. ben o yıl doğmuşum hep öyle anlattılar, fotoğraflar da var. 1960’lı yıllara kadar burası türkiye’ye en büyük gelirini sağlıyordu. bakırımız çok kaliteli, içinde binde üç oranında altın var. toprağı kazar, eritir ve büyük bakır külçeleri dökerdik. üzerine etibank mührü basılır ve yurt dışına gönderilirdi. türkiye’nin her yerinden mühendisler, teknisyenler, işçiler ve memurlar çalışırdı. beş bin kişiden fazla kişinin çalıştığı dönemleri oldu. fabrika paydos ettiğinde çıkan işçilerin ayakları altında ezilmesin diye analar çocuklarını kaçırırlardı yoldan.”

‘madenle büyüyen maden’

bakır işletmelerinin açılmasıyla nüfusu gittikçe artan maden ilçesi bölgedeki halk için de merkez olmuş. karataş o günlere büyük özlem duyuyor.

“sokaklarda kalabalıktan yürüyemezdiniz. çarşı, pazar, dükkânlar dolup taşardı. bolluk bereket vardı. kamyonlar girer tonlarca bakır taşırlardı. çevre köylerin tüm yoğurdu kova kova gelir ama yine de yetmezdi. sonra fabrikanın dumanı daha az tüter oldu. bacaların tütmemesi maden’in felaketi oldu.”

aga-tolan
Ağa Tolan Maden'in bu duruma gelmesinde kendilerinin de payının bulunduğunu söylüyor.

‘bunu kendimize biz yaptık’

doksanlı yıllara gelindiğinde önce işçi sayısı azaltılan ardından bir süre de kapalı kalan bakır işletmeleri daha sonra özelleştirilmiş. emekli maden işçisi ağa tolan başlarına gelen felaketin suçlusunun yine kendileri olduğunu düşünüyor.

“yıllarca demokrat parti ve halk parti’nin uğraştığı bir yer oldu maden. o kendi adamlarını işe soktu, bu kendi adamlarını. ilim bilen adamların başına cahiller amir yapıldı. peki biz ne yaptık kurban olduğum; işe gitmedik, kendimize ve işimize saygı duymadık. fabrika işçiyle şişirilince üretim gittikçe düştü verimsizleşti. devlette baktı ki olmuyor kilidi vurdu kapısına.”

maden
Maden'deki duvar resimlerinde bile fabrika var. Ancak o bacalar gerçekte artık tütmüyor.

‘önce mühendisler ve işçiler gitti’

ağa tolan’a en çok mühendis ve işçilerin gitmesi dokunmuş. o günlerde yaşananları hafızasından silemediğini anlatıyor:

“cami cemaatiyle, çarşı - pazar müşterisiyle hoştur. fabrikanın üretimi azalınca mühendisler ve işçiler birer ikişer gitmeye başladılar. sonra göç hızlandı. maden küçük yer, biri ortadan kaybolsa dikkatinizden kaçmaz. onar onar, ellişer ellişer gittiler. sonra meyve ağaçlarımız kurudu, anladık ki bakırın madeni zenginlik dumanı ilaçmış. duman tütmez olunca ağaçlar meyve vermemeye başladı. çık şimdi yola bekle bakalım kurban olduğum; kaç kişi geçiyor ve geçenlerin yüzüne bak. herkes mutsuz ve moralsiz.”

nihat-deprem
Çay ocağı işleten Nihat Deprem 2 bin çay sattığı günlerini özlüyor.

‘2 bin çay satıyordum, şimdi elli tane’

doksanlı yıllarda bir süre kapalı kaldıktan sonra özelleşen ve sadece hammadde çıkarılan işletmede bugünlerde sadece 150 kişi çalışıyor. etkilerini madenli esnafta görmek mümkün. çay ocağı işletmecisi nihat deprem günde ancak elli çay satabildiğini anlatıyor.

“eskiden günde iki bine yakın çay satardım. şimdi elli tane ancak satıyorum. çay ocağıma emekliler geliyor. gençler durmuyor buralarda. dışarıya da çay dağıtıyorum ama esnafa müşteri gelecek ki o da çay ikram etsin. ne esnafa müşteri geliyor ne de bana.”

osman-pulat
Fırıncı Osman Pulat; 'işler kesat' diyor.

‘müşterilerimizin çoğu gitti’

fırıncı osman pulat’ın da satışları düşmüş. eskiden günde 2-3 bin ekmek satılırken bu sayı şimdi ancak yedi yüz civarında:

“çok değil on yıl önce günde 2-3 bin ekmek satıyordum. eskiler daha çok satarlarmış. müşterilerin çoğu göç etti. haksız değiller, onları tutacak bir şey kalmadı. tarla yok, dağlık ve o dağlarda da maden var. maden de küçülünce gitti insanlar. buralar bitmiş durumda.”

seref-savci
Şeref Savcı'yı artık çocukları dahi ziyaret etmiyor.

‘kaç bayram geçti, çocuklar gelmedi’

bakır işletmelerinin hareketli günlerinde fabrikada şoförlük yapan şeref savcı’nın üç çocuğu da izmir’de yaşıyor. çocukları bayramda bile maden’e gelmemişler.

“gençleri burada tutacak bir şey kalmadı. fabrika kapandıktan sora sosyal hayat da öldü. ne okul imkânı ne de iş imkânı var. üç çocuğum var, üçü de izmir’de yaşıyor. bayramlarda bile gelmiyorlar artık. böyle giderse bizim neslimiz bittiğinde buralarda hiç kimse kalmayacak. çünkü gidenlerin yeri dolmuyor.”

maden
İlçedeki pek çok bina eski günlerinden uzakta ve harabe halde.

‘fabrika açılsın’

maden’de emeklisinden esnafına konuştuğumuz herkesin cümlesi tek bir istekle sona eriyor; madenlerinin yeniden ve eskisi gibi açılması. ancak 49 yıllığına özelleştirildiği belirtilen fabrikanın eski günlerine dönme şansı en azından 30-40 sene için görünmüyor. sadece ham ürün satan işletmede çalışan yaklaşık 150 kişinin kazancı da ilçenin varlığını korumasına yetmiyor.

ismet-karaca
İsmet Karaca Maden'in taşınması düşüncesine karşı çıkıyor.

taşınma söylentisi var

maden ilçesinin gün geçtikçe nüfusunu yitirmesi taşınmasını da gündeme getirmiş. bu söylentiye ilişkin henüz bir netlik yok ancak her seçim öncesi gündeme gelen ve maden’in 25 kilometre uzaklıktaki gezin’e taşınması söylentilerine hiç sıcak bakılmıyor.

atatürk
Atatürk'ün açtığı bakır madenleri artık sadece fotoğraflarda kalmış.

maden yardımlaşma ve dayanışma derneği başkanı ismet karaca bu söylentilere karşı çıkanlardan. ona göre bir ilçeyi taşımanın mantığı yok, tek çare imkânların kullanılarak maden’in kurtarılması.

“maden’in gezin’e taşınmasını istemiyoruz. osmanlı döneminde burası vilayetken gezin ile birlikte pek çok yer maden’e bağlıydı. buradaki yanlıştan biz sorumlu değiliz. düşünün ki bakır buradan çıkarılıp ham halde yurtdışına satılıyor. sonra adamlar bundan kablo gibi ürünler yapıp bize geri satıyorlar. bu bakırı biz çıkarıp biz işlesek hem memlekete hem de madene faydası olacak. düşünün ki eskiden burada iki sinema, tenis kortu ve balo salonu dahi vardı. şimdi düşen bir tuğla dahi yerine konamıyor. buraların katili hep siyaset oldu, şimdi o siyasetin buradan aldıklarını geri vermesi gerekiyor.”

saat-kulesi
Hükümet konağı ve tarihi saat kulesi hala ayakta.

maden ilçesindeki bakır işletmeleri son büyük sevkiyatını kıbrıs barış harekâtı zamanında kırıkkale’ye yapmış. stoklardaki tüm bakır kırıkkale’de mermi yapılarak kıbrıs’a gönderilmiş. kentin duvarlarındaki solmuş resimlerden birinin altına düşen dörtlükteki gibi bakır çağını başlatan maden, bakıra geri dönmek istiyor:

“şu maden’in daşları / yüksek uçar kuşları / tarihin bakır çağı / bu diyardan başladı.”

kaynak: al jazeera türk

Abdülkadir Konuksever

1971 yılında diyarbakır'da doğdu. 1990 yılında gazeteciliğe başladı. ulusal ve uluslararası yayın kuruluşlarında çalıştı. basılı iki öykü kitabı bulunan konuksever, al jazeera türk diyarbakır ofisi muhabiri olarak görev yapmaktadır.  Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;