Çözüm süreci

Öcalan'ın Nevruz mesajının ipuçları

Nevruz öncesi çözüm sürecinde gelinen aşamayı “tarihi bir eşik” olarak tanımlayan HDP’li İdris Baluken, Nevruz mesajında Öcalan’ın silah bırakma ile ilgili niyet beyanını yeniden ortaya koyacağını söyledi.

Baluken, Nevruz'da Öcalan'ın daha güçlü bir niyet beyanında bulunmasını beklediklerini söyledi. [Fotoğraf: Zeki Öztürk/Al Jazeera]

hdp’nin imralı heyeti üyelerinden idris baluken 3 yıldır imralı-kandil-hükümet üçgeninde mekik dokuyan isimlerden biri. süreç ile sembolleşen 2013'teki ilk nevruz’dan bu yana yaşananları al jazeera’ye değerlendiren baluken, gelinen noktayı “tarihi bir eşik” olarak tanımladı. baluken, öcalan’ın niyet beyanını ortaya koyduğu için önemli bulduğu dolmabahçe açıklamasının hükümet açısından bir niyet beyanı olmadığı görüşünü dile getirdi.

baluken’e göre sorunu sadece silahsızlanma üzerinden gören hükümet, demokratikleşme yönünde yeterli adımları atmadı. öcalan’ın nevruz’da okunacak mesaj ile ilgili de ipuçları veren hdp’li baluken, dolmabahçe'de okunan 10 maddenin önemine yeniden vurgu yapılabileceğini belirtti. baluken, "nasıl bir türkiye, nasıl bir ortadoğu tahayyülü olduğunu sayın öcalan bu newroz bildirgesinde ortaya koyabilir ki bizce bu son derece önemlidir.” dedi.

süreç başladıktan sonra bu üçüncü nevruz. ilk nevruz’dan bu yana sağlanan ilerlemeyi nasıl tanımlarsınız?

tarihi bir eşikte olduğumuzu düşünüyoruz. gönül isterdi ki 2015 nevruzu'nu gerekli adımların atılmış olması, toplumsal barışın sağlanmış olması ve yeniden inşa ve bölgesel yeniden inşa ile ilgili gelişmelerle karşılayalım. ama maalesef çok mümkün olmadı. özellikle hükümet’in demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesi konusunda gerekli adımları atmamış olması süreç açısından belli zorlanmaları beraberinde getirdi. bu konuda sayın öcalan zaman zaman yaşanan zorluklarda çözümleyici birtakım hamleler geliştirdi ve sürecin bugüne kadar sağ salim gelmesinde de çok önemli bir rol oynadı. özellikle son zorlanma noktasında da yine sayın öcalan’ın yeni bir hamlesi hem süreci hem de bu nevruz’u tarihi bir dönemeç olacak şekilde çözümledi ve bir umut noktasına taşıdı.

“son zorlama” sözleriyle kastettiğiniz 4 şubat krizi mi?

evet. özellikle dolmabahçe’de yapılan ortak açıklama, orada 10 madde ile formüle edilen ama aslında metnin tamamında tam bir demokratik öz içeren formülasyonu biz son derece önemli ve değerli buluyoruz. şu anda bütün türkiye halkının beklentisi hükümet'in bu 10 madde ile ilgili bir an önce belli çalışmalar yapması ve bunu müzakere masasına taşıması, müzakere masasında 10 başlık ile ilgili ortaklaşma aramasıdır. newroz heyecanı bu yıl bu 10 maddenin kamuoyuna açıklanması sadece kürt halkı açısından değil bütün türkiye ve aslında bölge halkları açısından bir demokratik geleceğin orada olduğunun ortaya çıkması açısından son derece önemli. ben sayın öcalan’ın yapacağı çağrının da halklarımızın bu beklentisini bir üst noktaya taşıyacak, barış ile ilgili özgürlükler ile ilgili çok güçlü bir mesaj içerebileceği kanaatindeyim.

yolun ne kadarı geride kaldı?

böyle bir oranlama yapmamız doğru olmaz. şunu söyleyebiliriz; resmi olarak müzakerelere geçildiği anda yolun yüzde 50’si geride kalmıştır diyebiliriz. şu anda resmi müzakerelere geçmemiz için kurulması gereken resmi müzakere mekanizmalarında hala eksiklikler var. sekreterya ile ilgili son durum konusunda net bilgi sahibi değiliz. izleme heyeti’nin devreye girmesi henüz söz konusu olmadı. tamamlanmış müzakere mekanizmaları ile müzakere aşamasına geçilmedi. müzakere başlıkları ile ilgili bir tartışma yürütülmedi. dolayısıyla bunların giderilmesi durumunda yani ilk müzakere başlıklarını tartışmaya başladığımız toplantıda biz yolun yarısını geçtiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz.

geçen 3 yılda müzakerelerin içindeydiniz, nasıl tanımlarsınız bu süreci?

şüphesiz ki bu tarz süreçler sadece türkiye’de değil dünya örneklerinde de tıkanma noktasına gelen zorlanmalarla geçer. güney afrika deneyiminde de ingiltere, ispanya deneyiminde de yıllara yayılan ve zaman zaman çok ciddi zorlanmaların hatta kopmaların olduğu dönemler yaşamıştır. türkiye’de yürüyen çözüm sürecinde kopma noktasına gelen bir durum yaşanmadı. bu tabi son derece sevindirici ama ciddi zorlanmaların olduğu dönemleri yaşadık. burada temel sorunu doğru koymak lâzım. süreç iki hat üzerinden yürüyor. birinci hat demokratikleşme ve özgürlükler ile ilgili hattır. ikinci hat ise çatışmasızlık ve silahların devreden çıkması ile ilgili hattır. bu iki hattı birbirinden bağımsız olarak ele alırsanız çözüme ulaşmak mümkün olmaz. bizim baştan bu yana söylediğimiz iki hat içinde eş zamanlı senkronik adımların atılmasıdır. tabii ki çatışmasızlık ve silahların devreden çıkması hattında önemli gelişmeler yaşandı. sürecin başından bu yana silahlı çatışmadan kaynaklı can kayıpları olmadı. bu çok kıymetlidir, bir gerillanın, bir polisin, bir askerin, bir korucunun, tarafların silahlı çatışmasından dolayı yaşamını yitirmemiş olmasını son derece değerli buluyoruz. yine silahların devreden çıkması ile ilgili dolmabahçe’de sayın öcalan tarafından bir niyet beyanının ortaya konması da son derece önemli.

başlı başına dolmabahçe açıklamasının yapılması bile hükümet açısından da önemli bir niyet beyanı değil mi?

değil. biz hükümet’in silahların devreden çıkması konusu gerekli çalışmaları yaptığı kanaatinde değiliz. koruculuk sistemi, kontrgerilla sistemi vari bir takım paramiliter yapılar, toplumsal olaylarda çocukların yaşamını yitirmesi, 6-7 ekim olaylarında 50’nin üzerinde vatandaşın yaşamını yitirmesi hükümet’in çok da iyi bir sınav vermediğini ortaya koyuyor. yaşanan can kayıplarından sonra cezasızlık süreçleri ve hükümet’in toplumsal olaylarla ilgili güvenlik yasası gibi can kayıplarını daha da çok artıracak bir yasa ile cevap vermesi çatışmasızlık ve silahların devreden çıkması konusunda hükümet’in kendisinden beklenen tempoda bir çalışma performansı ortaya koymadığını bence gösteriyor. diğer hat üzerinden yine değerlendirme yapmak lazım. demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesi konularında da paralel, eş zamanlı bazı düzenlemelerin yapılmış olması gerekiyordu. bu konuda da hükümet tam olarak sınıfta kalmıştır. türkiye’de demokratik siyasetin önündeki engellerin ortadan kaldırılması, türkiye’de demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılması, toplantı gösteri hakkı ile ilgili adımların atılması, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması, seçim barajı gibi antidemokratik bir ucubenin hala bulunuyor olması, basın özgürlüğü ile ilgili iyileştirmenin olmaması bu hat üzerinde hükümet’in duruşu ile ilgili bize yeterli ipuçlarını veriyor. her iki hat üzerinde hükümet daha duyarlı, daha cesur ve sürecin ruhuna uygun bazı adımları ortaya koymuş olsaydı bu newroz daha başka bir anlam taşıyabilirdi. hükümet aslında adımlar atacağının taahhüdünü orada halklarımıza vermiştir ama bunu ete kemiğe büründürecek, yaşama geçirecek hangi hazırlıkların olduğu ortaya konmalı.

fakat bir yandan da takvim daralıyor. iki hafta sonra meclis kapanacak. sizce bu adımların atılmasını beklemek gerçekçi mi?

istenirse kürt meselesinin çözümü ile ilgili ya da türkiye’nin demokratikleşmesi ile ilgili yasal düzenlemeler bir hafta içinde yapılır. müzakere mekanizmalarının tamamlanması, meclis’te hakikat komisyonu’nun kurulması bunlar çok kısa süre içinde atılabilecek adımlar. tabii ki 10 maddenin son maddesi olan ve aslında bütün maddeler ile ilgili taahhütleri sözleşme altına alan anayasa ile ilgili seçim öncesi bir gelişme beklemek gerçekçi değil. ama bu konuda müzakere masasında belli tartışmaların yapılması, belli mutabakatlara varılması, bu mutabakatların da güvence altına alınması söz konusu olmalı. bu konuda henüz hükümet’ten bırakın anayasa'yı, yasal değişiklikler ile ilgili tek bir güvence altına almış değiliz. güvenlik yasasının bile hala çekilmemiş olması hükümet’in gündemine yansıyan hiçbir demokratikleşme adımının olmaması da bizim kaygılarımızı artırıyor diyebiliriz.

abdullah öcalan’ın daha güçlü bir mesaj vereceğini söylediniz. ne bekliyorsunuz?

niyet beyanı son derece önemlidir, kıymetlidir. sayın öcalan’ın ağzından çıkıyorsa bu niyet beyanı bütün bölgesel dinamikleri etkileme gücüne sahiptir. niyet beyanının pratikleşmesi aşamasında birtakım devreye girmesi gereken mekanizmalar vardı. bunu bizler de kamuoyuyla paylaştık. meclis bünyesinde bir hakikatleri araştırma ve yüzleşme komisyonu kurulması, izleme heyeti’nin çalışmaya başlaması, anayasa'ya hakim olan hukukçuların sürecin içine katılması gibi adımlar atılmış olsaydı belki onama aşaması ile ilgili bazı şeyleri konuşacaktık. ancak bunlar yapılmadığı için sayın öcalan’ın yapmayı düşündüğü onama çağrısı ile ilgili hala toplumda birtakım beklentiler var. hükümet bu beklentileri karşılama noktasında da ortaklaşan bir tutum sergilemiyor. bunlar süreç açısından sıkıntılı alanlardır. sayın öcalan niyet beyanı ile ilgili mevcut durumu newroz bildirgesinde yeniden ortaya koyabilir. 10 maddenin önemine yeniden vurgu yapabilir. pratikleşme ile ilgili bazı uyarıları tekrar hatırlatabilir. bölgesel gelişmeler içerisinde hedeflediği şeyin ne olduğunu çok güçlü vurgularla tekrar kitlelere sunabilir. tüm bunları bir araya getirdiğimizde de nasıl bir türkiye, nasıl bir ortadoğu tahayyülü olduğunu sayın öcalan bu newroz bildirgesinde ortaya koyabilir ki bizce bu son derece önemlidir. dolmabahçe’de ortaya koyulan 10 madde ile ilgili olarak türkiye toplumunda süreç ile ilgili olarak beslenen kaygıların bir çoğu bir kenara bırakıldı. büyük bir toplumsal rahatlama oldu. özellikle süreç karşıtlığını 'kürtler ülkeyi bölüyor' üzerinden formüle eden kesimler, bu metinde böyle bir durum olmadığını gördü. yine 'kürtler sadece kendi hakları için pazarlıklar yürütüyorlar, türkiye’nin geri kalanını akp hegemonyasına teslim edecekler' diyen kesimler de bunun doğru olmadığını gördüler. şimdi sayın öcalan bunun bir üst aşamasında nasıl bir türkiye ve nasıl bir ortadoğu tahayyül ettiğini bildirgede ortaya koyarsa bence bu tüm bölge halkları açısından büyük bir rahatlama meydana getirecektir.

sözü edilen silah bırakma aşamasına nasıl bir takvimle gelineceğini düşünüyorsunuz?

akp süreç ile ilgili olarak bütün algıları silahsızlanma üzerine odaklamak istiyor, bu sağlıklı bir yaklaşım değil. dünya örneklerini de incelediğiniz zaman salt silah meselesinin konuşulduğu bir yerden sağlıklı bir çözüm çıkamayacağı, barış ya da demokratik bir ilerlemenin sağlanamayacağı görülür. burada özellikle demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesi ile ilgili hükümet önünde hangi planlamaların, hazırlıkların olduğunu ve neler yapacağını kamuoyuna ve halkımıza aktarmak durumundadır diye düşünüyoruz. meseleyi popülist gündemler yaratarak yönetmek yerine gerçekten barışa hizmet edecek gündemler üzerinden ele almak sağlıklı sonuca götürür.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;