Suriyeli Mülteciler

Suriyelilerin 'kara' yolculuğu

Ege'de art arda facialar meydana gelirken, Türkiye'nin Avrupa ülkelerine kara sınırı olan kentleri, Edirne ve Kırklareli'de de sığınmacı trafiği artmış durumda. Bu yolu daha güvenli bulan sığınmacılar sınırı geçmek için her çareyi deniyor. Sınır hattı boyunca, karşı tarafa geçmeyi bekleyen sığınmacılar ve bölge halkıyla konuştuk.

türkiye’nin batısında, karadeniz kıyılarından başlayıp ege denizi'ne kadar 472 kilometrelik hat boyunca uzanan bulgaristan ve yunanistan sınırı, tarihinin en yoğun yasadışı geçişlerine sahne oluyor. geçtiğimiz günlerde bir ilk yaşandı. edirne valiliği'nin 10 eylül'deki açıklamasına göre, sadece bir günde, sınırı yasadışı yollardan geçmeye çalışan tam 712 kişi yakalandı. sığınmacı trafiğinin arttığı 2015 yılında günde ortalama 100-150 kişi hakkında işlem yapmaya başladıklarını söyleyen edirne valisi dursun ali şahin, yaşanan bu ani yükselişe bazı avrupa ülkelerinin sığınmacı kabul ettiğini duyurmasının sebep olduğunu savunuyor. 

ege'de meydana gelen facialar ve sonbaharla birlikte denizden geçişlerin daha da tehlikeli hale gelecek olması nedeniyle, bölgedeki sığınmacı trafiğinin daha da artması yüksek olasılık.

türkiye’nin batısında yer alan kara sınırı boyunca yasadışı sınır geçişlerinin yapıldığı bölgelere gittik, çeşitli noktalardan sınırı geçmeyi bekleyen sığınmacılarla ve bölge halkıyla konuştuk. 

'akın akın geliyorlar'

türkiye’nin kuzeybatı noktası olan kırklareli'ye bağlı iğneada, bulgaristan sınırının en sarp arazi koşullarına sahip bölgesi. dağlık ve sık ormanlarla kaplı bu bölge, yaz mevsiminde gelen tatilciler dışında çok sakindir. ancak bu yıl durum farklı. çoğunluğu suriyeli yüzlerce sığınmacı bu bölgede. tek amaçları bir yolunu bulup sınırın diğer tarafına geçmek.

Sınır boyunca uzanan 'askeri yasak bölge' yazılı tabelaların sonrası Avrupa Birliği toprakları. [Fotoğraf: Can Hasasu / Al Jazeera Türk]

sınır bölgesinde rastladığımız jandarma devriyesinin komutanı "sabahtan beri bir an durmadık" diyor. bir yandan yol denetimlerine, diğer yandan köylülerin ihbarlarına yetişmeye çalışıyorlar. ancak orman yolları ve bölgenin sarp dağlık yapısı nedeniyle geçişleri tamamen engellemeleri mümkün görünmüyor.

iğneada’nın sislioba köyünde yaşayanlar, haberlerden tanıdıkları sığınmacıları köy meydanında ilk kez gördüklerinde işin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmediklerini anlatıyor. köy sakinlerinden habip abakos şaşkın:

“özellikle havaların ısınmasıyla birlikte beş aydır hareketlilik en üst düzeyde. akın akın geliyorlar. sınır köyü olduğumuz için buradan geçiyorlar. bazen sınıra gitmeden önce bakkaldan alışveriş yapıyorlar. günün her saati çıkabiliyorlar. çoluk çocuk geliyorlar. bazen 20 kişi, bazen 50 kişi.”

sınır hattındaki bir diğer köy de beğendik. orman köylüsü ömür özkan geçimini odunculukla sağlıyor. ormanda çalışırken başta suriye olmak üzere birçok ülkeden yasadışı göçmenle karşılaşıyor:

“bu yıl çok suriyeli geliyor. bir yanlışlarını görmedik şimdilik. ama başımız belaya girecek bunlarla. gelip bizden yardım istiyorlar. yardım etsen bir türlü, etmesen bir türlü. geceleri ormanda ısınmak için ateş yakıyorlar. onlar yüzünden orman yangını çıkacak. tek geçim kaynağımız bu orman zaten.”

denizden korkan ormanı deniyor

köylülere göre, gelen sığınmacıların büyük bir bölümü çocuklu ailelerden oluşuyor. ege denizi'nden botla yunanistan’a geçmeyi riskli görenler, iğneada’nın ormanlık sınır hattını daha güvenli görüyor.

bu bölgede karadeniz’e dökülen mutlu deresi türkiye ile bulgaristan arasında sınır hattını oluşturuyor. "derenin düşük debisi nedeniyle bazı bölgelerden karşı tarafa yürüyerek bile geçmek mümkün" diyor köylüler. işte bu nedenle özellikle çocuklu aileler avrupa’ya geçiş için buraya geliyor.

ormanın derinliklerinde uzun bir yürüyüşün ardından sınır hattına ulaşıyoruz. yol boyunca gördüğümüz çocuk bezleri, yedek çocuk giysileri, biberonlar ve mama kutuları köylülerin anlattıklarını doğrular nitelikte.

Parası biten Tunuslu genç, elindeki akıllı telefonun yardımıyla sınırı bulup geçmeye çalışıyor. [Fotoğraf: Can Hasasu / Al Jazeera Türk]

akıllı telefonla sınırı geçmeye çalışanlar var

ormanda tunuslu abdullah (21) ve suriyeli adnan (35) ile karşılaşıyoruz. iki sığınmacı ellerindeki akıllı telefonun harita uygulaması yardımıyla bulgaristan sınırına ulaşmaya çalışıyor. ayakkabıları ve elbiseleri çamur içinde olan gençler iki gündür ormanda yolu bulmaya çalışıyor. akıllı telefonu kullanan abdullah umutsuz:

“dünden beri aynı bölgede daire çizip duruyoruz. telefonun şarjı bitti, harici batarya ile idare ediyorum. dün gece yağmur vardı. ormanda çok üşüdük ve yorulduk. ilk denememizi kaçakçılar yardımıyla yapmıştık. bulgar polisi bizi yakaladı ve iade etti. paramız kalmadığı için bu yola başvurduk. ama artık tükendim, dönüyoruz.”

edirne’de yeni önlemler

yasadışı sınır geçişlerinin daha yoğun olduğu edirne’de ise polis ve jandarma ekipleri 24 saat nöbette. valilik yasal belgesi olmayan yabancıların kente girişini engellemeye çalışıyor. içişleri bakanlığı'na bağlı il göç idaresi’nin kampına sabahın ilk saatleriyle birlikte sınırda yakalanan gruplar taşınmaya başlanıyor. buraya gelen sığınmacılardan kimlik tespiti tamamlananlar, otobüslerle kent dışına çıkartılıyor. suriyeliler kayıtlı oldukları illere veya kamplara gönderilirken, başka ülke vatandaşları için sınır dışı işlemleri başlatılıyor. 

türkiye-yunanistan sınırının büyük bir bölümünü oluşturan meriç’in, erdirne kent merkezi ile uzunköprü ilçesi arasında kalan kısmı en çok yasadışı sığınmacı kaçakçılığının yapıldığı bölge. hava karardıktan sonra sığınmacıları taşıyan araçlar ile güvenlik güçleri arasında kovalamaca başlıyor. botlarla meriç nehri'ni geçebilenler için avrupa yollarında 2 bin kilometreye varan serüven henüz başlamış oluyor. geride kalanların büyük bir kısmı ise, sınır dışı edilseler bile aynı yolculuğu tekrar deniyor.

çoğu zaman insansız ve yasaklı bölgelerde yapılan bu uzun yolculuklar birçok tehlikeyi içinde barındırıyor. ilk yardım ve tıbbi müdahale olanaklarıın bulunmadığı kırsal alanlarda meydana gelen en ufak kazalar bile ölümle sonuçlanabiliyor. vakaların birçoğu gözlerden uzak gerçekleştiği için kayıt dışı kalıyor ve sığınmacıların yaşadığı tehlikeler gündeme gelmiyor.

yerel edirne haber gazetesi'nin sahibi gazeteci kerim yurk bölgeyi çok iyi biliyor. yurk kara sınırının birçok sığınmacı tarafından deniz yolculuğuna oranla daha güvenli görünmesine rağmen, kendine özgü zorluklar  ve tehlikeler içerdiğinin altını çiziyor:

"yolculuğun tehlikesinin yanı sıra bir de sığınmacıların yolda karşılaştığı kötü muamele var. gerek yunan gerekse bulgar güvenlik güçlerinin kötü muamelede bulunduğu yönünde çokça vakayla karşılaşıyoruz. sınır muhafızlarının ellerindeki köpekleri sığınmacıların üzerine salması gibi. sığınmacılar sahip oldukları uluslararası haklara rağmen, korkup türkiye'ye geri dönmek zorunda bırakılıyor." 

Suriyeli Muhammet Ali sınırı geçmek için iki haftadır Edirne'de kaçakçıların aramasını bekliyor. [Fotoğraf: Can Hasasu / Al Jazeera Türk]

edirne sokaklarından sığınmacı hikâyeleri

yeni uygulama kapsamında polis, edirne’de bulunan otel ve pansiyonlarda da kimlik kontrollerini sıkılaştırdı. yasalara aykırı müşteriler hemen tunca barınma merkezi’ne alınıyor. bu nedenle suriyeliler artık edirne sokaklarında eskisi kadar rahat dolaşamıyor. ama kaçakçılar gene bir şekilde müşterileriyle buluşmanın yolunu buluyor.

muhammet ali süleyman (17) suriye’nin haseke kentinden geliyor. avrupa’ya gitmek için ilk denemesini yaz başında yapmış:

"hava çok sıcaktı. kaçakçı beni ve yanımdaki üç kişiyi bir tırın dorsesine yerleştirdiler. polis yaptığı kontrolde bizi buldu. bu ikinci denemem. iki haftadır edirne’de bekliyorum. kaçakçı, koşullar müsait olduğunda beni arayacak."

muhammet almanya’ya gitmek istiyor. kaçakçı ile 7 bin amerikan doları karşılığında teslim garantili anlaştığını söylüyor. yani parayı insan kaçakçılarına ancak almanya’ya vardığında verecek.

muhammet gibi onlarca suriyeli edirne’de kaçakçılardan haber bekliyor. jandarmayı ve yollardaki polis kontrollerini izleyen kaçakçılar, koşullar oluştuğunda onları bekleyen sığınmacılara hazır olmalarını söylüyor. genelde gece saatlerinde bir minibüs herkesi toplayıp sınıra götürüyor.

iraklı karrar (19) bir grup arkadaşıyla birlikte almanya hayalleri kuruyordu. bağdat’taki ailesini terk ettikten iki hafta sonra almanya’ya ulaşan arkadaşları ailesini aradı. karrar’ın kaçarlarken meriç nehri'nde boğulduğunu söylediler.

Yunanistan'a geçerken Meriç'te boğulduğu söylenen Iraklı gencin babası oğlunu arıyor. [Fotoğraf: Can Hasasu / Al Jazeera Türk]

bunun üzerine babası hasan ve amcası haydar karrar’ın akıbetinden emin olmak için türkiye’ye geldiler. amcası olayı şöyle anlatıyor:

"meriç nehri'nin türkiye-yunanistan sınırındaki kısmı geçmişler. yunan topraklarında, meriç’in ana koluna geldiklerinde polis onları kovalamış. grubun bir kısmı ormana kaçmış. karrar, suriyeli arkadaşlarıyla nehre atlamış. arkadaşlarına göre karrar bir daha sudan çıkmamış.”

baba hasan, cuma gününden beri oğlu karrar’ı arıyor. ölü ya da diri ona ulaşmak istiyor. suriyeli arkadaşları, karrar’ın kaybolduğu bölgenin gps koordinatlarını akıllı telefonlarına kaydetmiş. ailenin tek umudu bu gps konumu. 

ne var ki bir sonuca ulaşılması çok da kolay görünmüyor. her yıl yunanistan’a geçmeye çalışırken meriç nehri'ne kapılarak kaybolan göçmenler oluyor. nehir yatağının dibinde yatan büyük ağaç kalıntıları ve bölgenin yasaklı olması nedeniyle kaybolan sığınmacıların birçoğundan hiçbir zaman haber alınamıyor. 

suriyeli, afgan, iraklı, tunuslu... arap, peştun, kürt, ezidi... hepsi aynı hayalle yola çıkıyor. türkiye sınırını yasadışı yollardan geçmeye çalışırken karşılaştıkları tehlikeler yalnızca bir başlangıç. birçoğu 2 bin kilometrelik yol boyunca daha bir çok badire atlatacak. umut yolculuğunun bu güzergâhında kaç kişinin, ne şekilde yaşamını yitirdiğini ise kimse net olarak bilmiyor.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;