Eğitim

Üstünlere 'farklı' eğitim şart

Türkiye'de 0-14 yaş grubunda 377 bin üstün yetenekli çocuk olduğunu tahmin ediliyor. Bu çocukların çoğu üstün yetenekli olduğunun farkında bile değil, bilinenlerin çoğu ise özel eğitim alamadığı için sistem içinde kaybolup gidiyor.

Konular: Türkiye
Oğul, 7 yaşında üstün yetenekli bir çocuk. Karikatür çizmeyi çok seviyor. [Fotoğraf: Umay Aktaş Salman/Al Jazeera Türk]

dokuz yaşındaki irmak’ın ilgi alanları yaşıtlarından farklı. sek-sek oynayan arkadaşlarının yanlarına yaklaşıp; “vücudunun sol tarafında kalbin var ve dakikada 5 litre kan pompalıyor biliyor musun?” diye soruyor. öğretmenine "kara delikleri", "altının kaç derece eridiğini" soruyor. insan beyninin yapısını inceliyor.

oğul ise yedi yaşında. altı aydır piyano çalıyor. üçüncü ayında iki beste yapmış. karikatür çiziyor. 

her ikisi de; üstün yetenekli çocuklar. eğitim hayatında yaşadıkları sıkıntıların çoğu da ortak.

MEB: Üstünler için eğitim modeli yok

milli eğitim bakanlığı, üstün yetenkil çocukların eğitimiyle ilgili özel yetenekli bireyler strateji ve uygulama planı (2013-2017) hazırladı. planda yapılması gerekenler, güçlü ve eksik taraflar anlatılıyor.  üstün yetenekli çocukların eğitimdeki eksikler şöyle özetleniyor:

  •  eğitsel değerlendirme ve tanılamada kullanılan yeterli ve güncel araçların (gözlem formları, zeka/yetenek testleri, müzik resim, yaratıcılık ve liderlik testleri)  yetersizliği.
  • türkiye’deki özel yetenekli öğrencilerin büyük bir bölümünün tanılanmamış olması.
  • eğitimlerine yönelik farklılaştırılmış eğitim modellerinin  ve programlarının olmaması.
  • farklı eğitim modelleri içeren akademik çalışma sayısının azlığı ve lisans düzeyindeki ilgili ders programlarının yetersizliği.
  • özel yetenekli öğrencilerle çalışabilecek eğitimcilerin nitelik ve niceliğinin yetersiz olması.
  • özel yeteneklilerin tanılanması sürecinde aile hekimi, çocuk doktoru, okulöncesi öğretmeni işbirliğinin yetersiz olması.

milli eğitim bakanlığı (meb), 22 mart pazar günü özel yetenekli öğrencilerin tespiti için türkiye genelinde ilk kez merkezi bir sınav yapacak. 228 bin öğrencinin katılacağı sınav sonrasında üstün yetenekli olduğu tespit edilen öğrenciler, okul sonrasında eğitim veren bilim ve sanat merkezleri'ne kabul edilecek.

al jazeera türk, bu önemli sınav öncesinde üstün yetenekli öğrencilerin eğitimde karşılaştığı sorunları araştırdı.

avantaj mı, dezavantaj mı ?

tüik verilerine göre, türkiye nüfusunun yüzde 2’si yani 1 milyon 500 bini üstün yetenekli olduğu varsayılıyor. 0-14 yaş grubunda ise 377 bin 249 üstün yetenekli çocuk olduğu hesaplanıyor. üstün yetenekli çocuklar eğitim hayatında pek çok sıkıntı ile karşı karşıya. yeteneklerine uygun eğitim alabilenler şanslı ancak özel bir eğitim alamadığı için yetenekleri körelenler var.

üstün yetenekli çocukların ihtiyaçlarına göre eğitim veren bir devlet okulu yok. istanbul üniversitesi hasan ali yücel eğitim fakültesi işbirliğiyle beyazıt ford otosan ilköğretim okulu, üstünlere özel eğitim veren tek devlet okuluydu. ancak 4+4+4’ten sonra bu uygulamaya devam edilmedi. pek çok özel okulda üstün yetenekli çocuklar için sınıflar açıyor. lise kademesinde sadece üstünlere eğitim veren tek okul türk eğitim vakfı inanç türkeş özel lisesi. gebze’deki yatılı okul öğrencilerin yüzde 80'i tam ve kısmi burs veriyor.

devletin üstünlere sunduğu eğitim imkânı ise bilim ve sanat merkezleri (bilsem). öğrenciler okul sonrasında bilim ve sanat alanlarında dersler alıyor. okullarda üstün yetenekli çocuklar için bireysel eğitim planı yapılması ve destek odaları açılması zorunluluğu var. ancak pekçok okulda bu hayata geçemiyor.  kimi aileler bu haktan habersiz. üstün yetenekli tanısının ardından uygun eğitim veren okul bulmak için uğraşan ailelerin işi zor.  

[[Fotoğraf: Umay Aktaş Salman/Al Jazeera Türk]]

yedi ayda iki beste 

oğul güney, 7 yaşında. halkla ilişkiler uzmanı bir anne ve doktor bir babanın oğlu. yedi aydır piyano çalıyor ama daha üçüncü ayında iki küçük beste yapmış. odası kitaplarla ve çizdiği karikatürlerle dolu. okuma yazmayı öğrenmeden önce pekçok hikâye resmetmiş. yazılarını da o dönem anne babasına yazdırmış. istanbul halkalı’da bir devlet okuluna giden oğul, okul dışında da aikido, satranç, piyano kurslarına gidiyor.

oğul, birinci sınıfa başlamadan üstün yetenekli tanısı almış. anne ayşegül güney üstünlerin desteklenmemisinden şikâyetçi. tanı sonrası süreçte yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"anaokuluna 4 yaşında başladı.  orada da farklı olduğunu fark ettiler. ancak sınıf öğretmenimizden bir yönlendirme alamadık. çevremizde çok fazla öğretmen arkadaşımız vardı. onların yönlendirmesi ile tüm üstün zekalılar derneği’ne (tüzder) gittik. orada testler yapıldı ve üstün yetenekli çıktı. tanıyı söyledikten sonra orada bize hayatımızın bundan sonra hiç de keyifli olmayacağını söylediler."

aile tanıyı aldıktan sonra okul arayışı içine girdi. anne güney, "her gittiğimiz kapıdan hüsranla geri döndük" diyor.  üstün yetenekli bir çocuğun ailesi olmanın maddi ve manevi zorlukları olduğunu anlatan güney,  "ayda 500-600 tl’lere kaldıramayacağımız ücretlerde kurslar dolu ortalık. bakmadığım, yazışmadığım özel okul yok diyebilirim. özel okulların çoğu 3 ve 4. sınıftan önce burslu öğrenci almıyor. üstün yeteneklilere eğitim veren kimi özel okulların ücretleri daha pahalı. normalda 15 bin ise üstün yetenekli çocuktan 25 bin tl isteyenler var" diyor.

sonunda oğullarını devlet okuluna göndermeye karar verdiklerini söyleyen güney, şöyle devam ediyor:

"öğretmeni oğul’a daha farklı ve ileri düzeyde ödevler veriyor.  sınıfta bir soru verildiğinde o önceden bitiriyor. birinci sınıfa başlayınca çok sıkıldı.  ilk dönem nefret ederek gitti. anaokulunda okuma yazmayı öğrenmişti. bir gün boyunca öğretmenine ne zaman matematik ve fen bilgisi öğreneceğim diye ağladı. yine de şanslıyız 25 kişilik bir sınıfta olduğu için öğretmeni ilgilenebiliyor.  rehber öğretmenlerin de daha bilgili olması lazım. onların bize kitap önermesi gerekiyorken biz onlara kitap öneriyoruz. "

Oğul, kendi hikâyelerini yazıyor. [Umay Aktaş Salman/Al Jazeera Türk]

anne güney’in de her anne gibi kaygıları var. oğlunun hayatı boyunca hiç anlaşılmadığını düşünmesinden ve boşvermesinden korkuyor. güney'e göre üstün yeteneklilerin eğitimi ailelerin maddi durumlarına terk edilmeyecek kadar önemli bir konu. önce eğitim sisteminin düzelmesi lazım. çünkü sistem içinde bu çocuklar da fark edilmeden, tükenip gidiyor.

"kızınız sorunlu"

dokuz yaşındaki izmirli irmak güntav ise, ilkokul üçüncü sınıfta ama bu dördüncü okulu.  ev hanımı bir annenin ve serbest meslek sahibi bir babanın kızı. annesi serap  güntav’ın anlattıklarına göre, eğitim hayatı travmalarla dolu. sorunlar anaokulunda başlamış. öğretmenin söylediği  kurallarının sebebini soran ve mantıklı bir açıklama gelmedikçe kabullenmeyen irmak ile öğretmeni arasında sorunlar yaşanmış.  kızına ilkokul birinci sınıfta tanı koyulduğunu anlatan anne güntav, özel bir okulda sorun yaşadıklarında psikiyatriste gittiklerini anlatıyor:
[[Fotoğraf: Al Jazeera Türk]]

"kızım haksızlık gördüğü zaman söyleyen, sorgulayan bir çocuk. okulda da bunu yapıca sorunlar yaşandı. birgün stresten kusmuş okulda. öğretmeni bize ‘sizin çocuğunuzun sümüğüyle, sidiğiyle mi uğraşacağım’ dedi. bir özel okula aldık. burada da çok disiplinli bir öğretmenimiz vardı. 4 yaşında okumayı öğrenmesine karşın ilkokula başladığında okumadı. ‘okuyamıyor, yazmıyor, sorunlu’ dediler. içine kapandı, konuşmaz oldu, beni ısırmaya, babasını tekmelemeye başladı."

aile, istanbul’da psikaytriste gitti. irmak’ın ağır depresyon geçirdiğini tespit ettiler. ve üstün yetenekli tanısı konuldu. irmak, izmir’de başka bir devlet okuluna kaydoldu ancak bir süre sonra burada da sorunlar başladı.  birgün öğretmen eve geldi ve aileye "siz bu çocuğa ne yaptınız? altın kaç derece erir, kara deliklere girince neler oluyor diye acayip sorular soruyor" dedi. kızının o okulda da psikolojik şiddet gördüğünü iddia eden anne, yeniden okul arayışına gidi. sonunda üstünlere eğitim veren özel bir okul buldular. annesinin deyişiyle irmak çok mutlu,  okuldan eve dans ederek geliyor. güntav, doğru öğretmenle ve yaklaşımla çocuğun hayatının değiştiğini söylüyor. öğretmenlerin de bu konu de desteklenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. 

uzaya çok meraklı olan irmak’ın çok geniş bir ilgi alanı var. stephan howking’in kitaplarını okuyor. keman çalıyor, resim yapıyor.  insan vücuduna çok meraklı. damarların yapısını inceliyor. annesine kasaptan beyin aldırıp, üzerinde inceleme yapıyor.

"farklılaştırılmış program şart"

maltepe üniversitesi eğitim fakültesi özel eğitim ve üstün zekâlılar eğitimi ana bilim dalı başkanı prof. dr. ümit davaslıgil, üstünlerin farklılaştırılmış bir öğretim programına ihtiyaç duyduklarına vurgu yapıyor. davaslıgil’e göre farklılaştırılmış öğretimin amacı, öğrencinin gelişimini ve bireysel başarısını en üst düzeye çıkarmak. geleneksel okulun amacı ise, herkesi o sınıfın gerektirdiği düzeye getirmek. davaslıgil,  "farklılaştırmanın yapılmaması durumunda: öğretim üstün öğrencinin hız ve düzeyine uygun  olmaz. öğrencinin sınıfta sürekli  sıkılması, okula, öğrenmeye karşı olumsuz tutum geliştirmesi söz konusu olabilir." diyor:

Üstün yetenekli çocuklar Bilim ve Sanat Merkezleri'nde okul sonrasında eğitim alıyor.
[[Fotoğraf: AA-Arşiv]]

"üstün öğrencilerin bazıları uyum gösteriyormuş gibi bir tablo çizebilirler. başlangıçta çaba göstermeden başarı elde edebilirler, ama ne yazık ki çalışma alışkanlığı kazanmayabilirler,  potansiyellerini tam olarak gerçekleştiremeyebilirler. bunların sağlanabilmesi için öğretimin öğrencileri biraz zorlaması gerekir.  sınıflar yükseldikçe başarısızlık da görülebilir. sınıftaki derslerle hiç ilgilenmeyip kendilerini sınıftan soyutlayabilirler. sınıfta öğretilen bilgiler onların ilgisini çekmemesine karşın, ansiklopedik bilgilere sahiptirler. diğer bazı öğrenciler ise, tepki göstererek dersi kaynatan sınıfın  palyaçoları durumunda olabilirler"

davaslıgil’e göre eğitimde  acil olarak yapılması gereken mevzuat değişiklikleri var. bunların başında sınıf atlamaya esneklik getirilmesi, öğrencileri ilköğretimdeyken liseden, lisedeyken üniversitelerden ders alabilmesi, yabancı dil derslerinin birinci sınıftan itibaren başlatılması geliyor.  davaslıgil, üstün yetenekli çocukların tanısı ve eğitimine ilişkin özerk bir kurumun gerekliğinde de vurgu yapıyor.  

meb: 2 yıl içinde destek odaları tamamlanacak

meb, üstün yetenekli çocukların eğitimi üzerinde çalıştığını belirtiyor. özel  eğitim ve rehberlik genel müdürü celil güngör, türkiye genelinde ilk ve ortaokullarda destek odalarının artırılması için çalışmalar yapıldığını şöyle anlatıyor: 

"ankara’da sınıf öğretmenleri için ‘özel yetenekli öğrencilere yönelik destek eğitim odalarında verilecek zenginleştirilmiş eğitim uygulamaları’ eğitimi gerçekleştirilecek. destek odalarını iki yıl içinde tamamlamayı planlıyoruz. öğretmenler, özel yetenek odasında, öğrenci müziğe kabiliyetliyse müzik enstrümanlarıyla yeteneğini ayakta tutacak. onun ilgi duyabileceği aletleri orada tutarak belirli bir süre diğer öğrencilerle birlikte okurken, farkedilen yeteneğinin kaybedilmemesine çalışacak. çocuklar bilsem'e kazandırılana kadar bu odalarda ilgilerini kaybettirmemeyi hedefliyoruz. ilkokullarda ve ortaokullarda bu destek odalarının açılmasını planlıyoruz."

yarin: bilim ve sanat merkezleri'ne gidenler anlatıyor

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;