meslek hayatımın en ilginç maçlarından biri için yola çıkarken ülker arena'da bizi nelerin beklediğini herkes gibi merak ediyordum. bu durum benim için de bir ilkti.

ülker arena'ya vardığımda ilk dikkatimi çeken yoğun güvenlik önlemleri oldu. galatasaray'ın gelmeyeceğini açıklamasından haberi olmayan biri, konuk takımın son anda bir değişiklik yapıp gelmeye karar verdiğini düşünebilirdi. salonun çevresinde toma'lar ve zırhlı araçlar yerini almıştı. etrafta taraftardan çok güvenlik görevlisi vardı neredeyse. salonun kapıları da taraftara henüz açılmamıştı.

taraftarın bekleyişi sürerken sohbetlerin konusu da doğal olarak galatasaray'ın gelmemesiydi.

içlerinden biri gelmeleri durumunda maçta olay çıkacağını ve salonun boşaltılacağını söylüyordu. her maçı bençin arkasında izlediğini gururla söyleyen bu taraftara göre böylesi daha iyiydi.

soyunma odası koridorlarında da sessizlik vardı. hem oyuncular hem yöneticiler keyifsizdi. içeriden gelen bilgilere göre özellikle fenerbahçe başantrenörü obradovic çok sinirliydi.

maçın biletleri satışa sunulduğu an tükenmişti ama tribünlerden bunu anlamak zordu.

maçın hemen başında tribünler az da olsa hareketlendi. taraftarlar " korkak galatasaray" tezahüratı yaptı.

küfürlü tezahürat yapan küçük bir grup, diğer seyirciler tarafından ıslıklanarak susturuldu.

takım sahaya çıkınca "bir şarkısın sen" ve " işte taraftar, işte şampiyon" sloganları atıldı.

15 dakikalık bekleme süresi başladı. hakemler ve fenerbahçe sahadaydı.

sürenin bitmesine üç dakika kala ömer onan tribünlerin çağrısına kulak verdi ve takımı toplayarak seyircilere gitti.

üç dakika sonra, hakemler eşorfmanlarını çıkardı, fenerbahçe'nin ilk beşi sahaya çıktı ama rakip takım yoktu. hakemlerin maçı bitirmesiyle şampiyonluk coşkusu başladı.

fenerbahçeli oyuncular adına ömer onan teşekkür konuşması yaparken küçük bir grup tekrar küfretmeye başladı ancak salonun kalanı onları yine susturdu.

lig tarihinin belki de en ilginç maçı ardında, sürüp giden polemikler, soru işaretleri ve kavuşulamayan bir kupa bıraktı.

kaynak: al jazeera