Görüş

Ahilik kültürü ve kapitalizm

Ahilerin tasfiyesi, onların pazara mal sunamaması neticesinde ortaya çıktı. Bu da ailenin dağılarak her bireyin ihtiyaçlara uğratılmasına yol açtı. Batı, Yunan-Roma geçmişindeki polis-metropolis ekonomi-politiğini güncellerken bize ait ve denenmişliği üzerinden henüz 250-300 yıl geçmiş ahilik tasavvurunun güncellenmesi ütopik değildir.

Konular: Türkiye
Ahilik sisteminin temeli olan bedestenlerden günümüze kalanlarında bugün de ticari faaliyetler devam ediyor. [Fotoğraf: Getty/Arşiv]

ahilik; mesleki bir organizasyon, lonca, meslek odası olmanın ötesinde, çok farklı bir müslüman toplum pratiğidir. ancak yahudi-hristiyan geleneğini de havidir. kural olarak ahiliğin, feta/fütüvvet teşkilatının anadolu’da doğu-batı çatışması tezine uygun yeniden üretimi olarak görülmesi gerekir. bilindiği üzere feta kavramından gelen fityan/fütüvvet; yiğit, cesur, delikanlıca ortaya atılan adam demektir. fütüvvet kelimesi sözlükte "soy temizliği; mertlik, gençlik, yiğitlik, delikanlılık; cömertlik, el açıklığı" anlamlarına gelir. feta- fütüvvet meselesini üç katmanlı bir tasavvurdan hareketle izah edebiliriz:

1) hz. âdem’den beri gelen nebevi zincir içindeki feta;

2) hz. peygamber’in (sav) getirdiği kitap/kuran-ı kerim öncesinde toplumsal yapılarda yer alan sosyal bir kavram olarak feta;

3) hz. peygamber’in irşadı sonrası ortaya çıkan bir ahlâk-mertlik uygulaması olarak feta.

hz. peygamber’in irtihalinden sonra feta-fütüvvet üç değişik koldan yürümüştür: ali fetası: şii direniş ve teşkilat sistemi olarak fütüvvet; abbasi fütüvvetçiliği ve anadolu fütüvvetçiliği: ahilik. ali fetası ve abbasi fütüvvetçiliğinin "yukardan aşağı" oluşturulmuş siyasi niteliği baskınken, anadolu fütüvvetçiliğinin askeri-iktisadi öze sahip yarı-otonom yapılar olduğu tartışmasızdır.

ahilik ve işletme toplumu

ahilik (anadolu fütüvvetçiliği), geçmişin birikimini içselleştiren, fakat bunu iktisadi yapı, sosyal düzen, kollektivist pazar-üretim ilişkileri halinde düzenleyen bütüncül bir yapının dinamiklerinden biridir. islam toplumlarında kurumların (vakıf-tımar sistemi, ahilik-mahalle teşkilatı-hane-çarşı-hukuk sistemi ve iskân politikasının) birbirinden müstakil ele alınmaları imkânı yoktur. ahiliği vakıf sisteminden kopararak ele almak mümkün değildir. müslüman toplumlarda ideal toplumsal tasavvur, piramit inşa etmez. tepede yönetici azınlık, tabanda emeği istismar edilen bir çalışan platformu yani sömürü nesnesi bulunmaz. islam toplumlarında yöneten-yönetilen ilişkisi "adalet dairesi" denilen ve her zümrenin diğer bir zümre ile ilişkisini/muhtaçlığını zaruri kılan bir yapı arz eder. bu yapının sürdürülebilmesi için burjuvalara yer verilmemesi kaçınılmazdır.

mevcut "ahi dernekleri"nin ahilikle ilgisi olmadığı gibi esnaf ve sanatkâr odaları ve lonca teşkilatlarının da "ahi" sayılamayacağını söylemeliyiz. bunun sebepleri şöyle sıralanabilir:

i) ahi esnafları, hane işletmeleridir. her ahi ustası, bir işletme ve bir hane demektir. haneler vergi birimidir. hanelerin birleşmesi "mahalle" sistemi, mahallelerin birleşmesi ise "şehir" yapısı ortaya çıkarır. ahilik, şehir kurucu bir iktisadi örgütlenmedir. islam şehirlerinde meskenler arasında fabrika imalatı yapılamaz. günümüz ticari işletmesi ise hane değil birey (burjuva) işletmesidir ve kent mesken-işyeri-imalathane gibi alanları henüz keskin olarak ayıramamıştır.

ii) ahiler tek çeşit ürün üretirler. bu, ahi işletmesinin başka mesleki sahaya yatırım yapamaması demektir. bir mesleki intisabın aynı anda lokantacılığa, turizme, otomotive yatırım yapmaya kalkışması ahiliği bozucu olarak algılanır. somuncu baba, sadece somun satabilir.

iii) ahilik bir "birikim ideolojisi" değil bir "geçim ideolojisi"dir. kapitalist birikime ahi felsefesinde yer yoktur. örneğin; taksiciler odası'na kayıtlı taksi sahiplerinin ahilik içinde yeri olduğu söylenemez. çünkü pek çok kentte taksi plakası, sermaye olarak ticaret kanunu’nun belirlediği şirketlerin sermaye sınırından daha yüksek bir bedele sahiptir. limited şirketlerin asgari sermaye zorunluluğu 10.000 ve anonim şirketlerin asgari sermaye zorunluluğu 50.000 tl iken, ticari taksi plakası bedelleri büyük kentlerde 500.000 tl’yi geçer.

iv) ahi felsefesinde işveren-işçi dikotomisi kurulamaz. usta-çırak ilişkisi kurulabilir; bu ise kayınpeder-damat gibi bir ilişki ya da bağlanma tarzıdır. hz. musa (as) ile hz. şuayb arasındaki ilişki böyledir. dolayısıyla "çırak"lık, "adam yetiştirmek" ve aileye "oğul katmak" ile ilgili bir iktisadi-irşadi kurbiyeti ifade eder ki başka türlü "akı/ahi/kardeş" kavramlarına erişmek mümkün olmaz.

anadolu’da böylesi bir sistem kurulmuştur. ancak bu sistemin kurulması için birkaç dinamik de işleme konmuştur:

1) çırak olmayan kişi, sermayesi var diye meslek erbabı kabul edilmemiştir.

2) meslek erbabına, sermaye birikimi için fırsat verilmemiştir. müslüman toplumda işletme sahiplerinin yoğunluğu önemsenmiş, işçi sayısının artmaması esas kabul edilmiştir.

3) çok işletme prensibi, "yaygınlaşmış pazar" demektir.

4) pazarın lüks tüketim mallarından korunması asıldır. ahiler şehrinde her hane, kendi imal ettiği emtiaların tüketicisidir.

dindar burjuvanın işletmesini dualarla açması, ahilik felsefesinin yürütüldüğü anlamına gelmez. ahi felsefesinde bedestenin mülkiyeti kamuya aittir; bir mesleği (ustalığı) olmayanın dükkân işletmesi mümkün değildir; işveren/işçi dikotomisi kurularak ticari hayat belirlenmez. ahi fikrinde, toplumun hemen tamamı kendisi için üretim yapan küçük işletmedir, hane işletmedir; bunlar ancak ürün fazlasını piyasaya sürer. 

by Lütfi Bergen

kapitalist kıtlık ekonomisi karşısında ahilik

ahilik felsefesinin hareket noktası "üreticilerin pazarı"nın büyümesidir. üretici pazarının büyümesi, mal arzı ve bolluk demektir. kira bedeli, sermaye kazanma yolu olarak görülmediğinden emtia fiyatlarını yükseltmez. kapitalizmin hareket noktası, "tüketicilerin çarşısı" ve mal-hizmet lojistiğinin tekelleşmesidir; mülkiyet bir sermaye birikimi olup kamuya ait değildir. üretim arzı, görünüşte bolluk oluştursa da bu bolluk stoklanır; ürünler cadde mağaza/alış veriş merkezi (avm)/zincir mağaza depolarında yığılır.

modern toplumda kapitalizme direnç gösterilemiyor. çünkü kentin kendisi hem tekelci pazar, hem proleterleşmiş toplum, hem emek dışı gelirin büyütüldüğü "çitleme yani insanlar arasında eşitsizlik alanı" ve hem de lojistiğin yani mal ve sermayenin serbest dolaşımının kapitalistleştiği sahadır. diğer taraftan kentler burjuva/köle-meta emek çatışmasının sahasıdır.

ahilerin tasfiyesi, onların pazara mal sunamaması ve pazarın "çarşılaşması" neticesinde ortaya çıkmıştır. bu, ailenin (hane) dağılarak her birey için konut, her birey için otomobil, vs. gibi ihtiyaçlara uğratılmasına sebebiyet vermiştir. ihtiyaçların ferdileşmesi/şahsileşmesi de borçlanma doğurur. batı, antik yunan-roma geçmişindeki polis-metropolis ekonomi-politiğini diyalektik bir süreçle güncellerken bize ait ve denenmişliği üzerinden henüz 250-300 yıl geçmiş bir iktisat tasavvurunun yeniden güncellenmesi ütopik değildir.

çarşı, kapitalistik bir yapıdır; mülkiyetin metalaşmasının sonucunu yansıtan bir kavramdır. kelimenin etimolojisine girmeden bu ayrımı yapıyorum. müslümanların ticaret zihniyetinde "rekabet" bulunmaz. ahi düşüncesinde, dünya pazarı için üretim yoğunluğuna gerek duyulmaz ve rekabetçi ticaret yapılmaz. islam şehirlerinde, merkezde bir pazar-bedesten varsa da bu, günümüzdeki gibi yoğun mülkiyet değerine maruz değildir. bunun nedeni, bedestenin vakıflarca kurulmasıdır. mülkiyet kamusaldır, kamu yararınadır. vakıf, mülkiyetin sahibi olarak esnaftan kira toplasa da geliri kamuya harcamak zorundadır. vakıflar hamam, han, köprü, medrese inşa eder. şehirlerde nüfus yoğunlaşması halinde devletin ahaliyi mahalle olarak iskân zorunluluğuna tabi tutma hakkı vardır. nüfusun yoğunlaşmasına izin verilmemesi, küçük esnafın asırlarca "ahilik/anadolu fütüvveti" geleneğini sürdürebilmesine imkân vermiştir.

islam toplumlarında bir diğer önemli husus, her hanenin "barınma hakkının asıl kabul edilmesi" düsturudur. bu çerçevede hanelerin kendi evlerine sahip olduğu, evleri için borçlanmadığı, mülkiyete dayalı bir borçlanma/kölelik mekanizmasının çalıştırılmadığı ortadadır. büyük sermayenin rekabet gücü, pazarın tasfiye edilmesine sebebiyet vermez. nüfus yoğunluğu ve mülkiyetin kamu kontrolünden çıkarılmasıyla oluşturulan "çarşı" fikri, ahi şehirlerini bozmuştur. ne olursa olsun talebi yoğunlaştırdığınız her ilişkisellikte rekabet, yıkıcı ve sınıfsal bölünmeye uğratıcıdır. kentleşme, ahilik düzeninin bozulmasının ana sebebidir.

din: sermayenin rıza üreticisi değil, iktisat

sermayenin kazanç yolları hakkında eleştirel bakışı olmayan ahi dernekleri ile esnaf ve sanatkâr odaları’nın, "proleter emek ile sermayenin kazanç hırsı, ahlâki değerlerin eşliğinde rıza üretmeli." anlamına gelecek perspektife yaslandığı açıkça görülüyor. ahilik meselesi, gerek merkezi dini söylem gerekse siyasi seküler söylemin içinde "ahlâk, toplam kalite ve iş güvenliği" kapsamında ele alınıyor; kapitalizm sorunlaştırılmıyor. oysa ahilik egzotik bir figürasyon değil, toplumun bütününü kucaklayan ve belirleyen nizam sisteminin uzamıdır. osmanlı şehrinde mahalleler, merkezdeki cami ve bedestene göre biçimlenmişti. ahilik de şehri ve ticari hayatı belirleyip kontrol eden; hakları, fiyatları, mesleki belirlenmişlikleri ve standartları koruyan bir müesseseydi. ahilik felsefesi, müslüman pazarının her türlü tekel zihniyetinden kurtarılmasını temel almaktaydı.

müslüman bir tacir-esnafın, başkasını batıracak kadar kazanması caiz değildir. pazarın özgürleştirilmesi, pazarda kimsenin tekelleşmemesi, pazarın şahsi mülklere dönüştürülmemesiyle mümkündür. ahiliği, meslek ahlâkı içinde tanımlayarak kapitalist sürece eklemlemek, işçi kültürüne dönüştürmek şeklindeki yaklaşımlar bu sisteme ait değildir. çünkü ahilik esasen işçi kültürü değil, küçük işletme kültürüdür.

ahiliğin tasfiye edilmesi, iki sonuç ortaya çıkarıyor:

i) serbest emek, "kendi için emek" proleterleşerek "meta emeğe" dönüşüyor.

ii) türkiye halkı, proleterleşirken toprağını kaybediyor. zira kentleşme, aynı zamanda topraksızlık demektir.

dindar burjuvanın işletmesini dualarla açması, ahilik felsefesinin yürütüldüğü anlamına gelmez. yukarıda da ifade edildiği üzere; ahi felsefesinde bedestenin mülkiyeti kamuya aittir; bir mesleği (ustalığı) olmayanın dükkân işletmesi mümkün değildir; işveren/işçi dikotomisi kurularak ticari hayat belirlenmez. ahi fikrinde, toplumun hemen tamamı kendisi için üretim yapan küçük işletmedir, hane işletmedir; bunlar ancak ürün fazlasını piyasaya sürer. dolayısıyla çarşı/avm/cadde mağazacılığı/zincir marketler, "ahi" olamayacak derecede kapitalist işletmelerdir.

lütfi bergen, yazar ve serbest avukat. istanbul üniversitesi hukuk fakültesi'nden mezun oldu. 1995 yılında dergâh dergisinde yazın hayatına başladı. 2009'dan itibaren internet platformlarında makaleleri yayımlanmaya başladı. 'edebi metinde din-iktisat' (ayışığı kitapları, 2000) başlıklı eseri 2012 türkiye yazarlar birliği edebi tenkit ödülü aldı. bergen'in kitaplarından bazıları: 'isyandan dirliğe' (ebabil yayıncılık, 2010), 'kozmosta yerlilik: evlerimizi kaybediyoruz' (hitabevi, 2013), 'kenti durduran şehir' (mgv yayınları, 2013), 'islamcılık söylem ve eylem: bir şiddet eleştirisi' (mgv yayınları, 2014), 'kent-islam ve kapitalizm: şehre yürüyelim batı yıkılacak' (doğu kitabevi, 2014), 'medeniyet: müslüman toplumsallığın inşası' (mgv yayınları, 2014) ve 'devlet ve allah: anadolusol bakış' (doğu kitabevi, 2014).

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Lütfi Bergen

yazar ve serbest avukat. 1964 yılında ankara'da doğdu. istanbul üniversitesi hukuk fakültesi'nden mezun oldu. 1995 yılında dergâh dergisinde yazın hayatına başladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;