Görüş

Almanya'nın yıkılmayan duvarı

Berlin Duvarı'nın, gelecek nesiller ve turistler için restore edilmesi, bazı kesimleri duvarın Disneyland’e benzer bir cazibe merkezine dönüşeceği yönünde endişelendiriyor. Öte yandan, tüm bu kaygıların ortasında, Batı Almanya-Çekoslavakya sınırında sivillerin oluşturduğu "dua duvarı"nın hâlâ yıkılmadığı gerçeği gözümüzden kaçıyor.

Konular: Dünya, Avrupa
Almanya Başbakanı Merkel, 9 Kasım 1989'da Berlin Duvarı'nda ilk geçidin açılmasını gösteren posterin önünde konuşma yaptı. [Fotoğraf: EPA]

disneyland, pek çok avrupalı için sıradan bir eğlence parkı olmanın ötesinde bir anlam taşıyor. bu kesim disneyland'ı, geçmişi yeniden oluşturmaya ya da hatırlamaya yönelik abartılı çabaları küçümseyen bir küfür gibi kullanıyor. almanya, 9 kasım 2014'te berlin duvarı'nın yıkılışı ve beraberinde demir perde'nin de kesin şekilde yerle bir oluşunun 25. yıldönümünü kutladı. almanlar, sınırın ortadan kalktığı günü anarken, haklı ancak bir o kadar da öngörüsü zayıf disneyland sövgüleri de yeniden piyasaya çıktı.

şu kadarını söyleyebiliriz ki, askeri takviyelerden sivil simgelere kadar, soğuk savaş'ın fiziksel izlerinin hızla yok edilmesi, bu döneme dair her türlü anıyı da istenildiği gibi eğilip bükülebilir hale getirdi. bu konuda ilk akla gelen örneklerden biri, disneyland'ın orta avrupa'daki gayriresmi şubesi olarak görülen berlin'deki charlie kontrol noktası müzesi. özel işletme olan müzeyi yöneten alexandra hildebrandt'ın tartışma yaratan bu girişimi, uzun süredir berlin duvarı'nı görmek için her sene şehre gelen 11 milyona yakın ziyaretçiye hizmet veriyor.

turistlerin hayranlığını kazanan charlie kontrol noktası müzesi'ne yerli halkın pek tenezzül ettiği söylenemez. benzer bir durum, duvarın bugün ayakta olan 1,3 kilometrelik bir bölümünün bulunduğu doğu yakası galerisi (east side gallery) için de geçerli. sınırın açılmasından sonra, 1990 gibi bir tarihte duvarın artık erişilebilen doğu yüzüne yapılan resimler, beş parasız oluşuyla ünlü başkentte, her korumacının en kötü kâbusu ve de özgünlük tartışmalarının konusu olmaya devam ediyor.

dua duvarı, başkent berlin'in çok uzağında hâlâ ayakta. savaş sonrası çekoslovakya'dan sürülen binlerce etnik alman ve sayısız bavyera yerlisi açısından bir kilometre taşı sayılan bu duvar, bir zamanların batı almanya-çekoslovakya sınırının hemen batısında yer alıyor.

by Yuliya Komska

soğuk savaş döneminin böyle allanıp pullanmasından duyulan hoşnutsuzluk, başka kentlerde de mevcut. mesela 1989'da değişimin merkezi sayılan, bugün almanya'nın en yeni hipster yuvası olan leipzig'i ele alalım. eleştirmenler, kentte 1980'lerde düzenlenen mum ışığı nöbetleri benzeri bir eylemin ekim 2014'te gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkan başkaldırı komedisinin, adeta bir nevi disneyland devrimi olduğunu öne sürüyorlar.

hatıra nitelikli unsurlarla ilgili aynı duygusal tezat, thuringian lindewerra gibi küçük beldeleri bile etkisi altına almış durumda. beldede yaşayanlardan birinin temmuz 2014'te, belirsiz sınır hattını siyah, kırmızı ve altın rengi bir beton direkle işaretlemek istemesi, vatandaşları ufak çaplı bir bellek kavgasının eşiğine getirdi.

lindewerra sakinleri, direk yüzünden endişelenirken; alman devlet televizyonu zdf, çek cumhuriyeti'ne bağlı besno'da duvarla bölünmüş bir köy seti hazırladı. bu sette çekilen ve ocak 2015'te yayınlanacak tannbach adlı mini dizi, soğuk savaş döneminin ilk yıllarını konu alan bir aile draması. tannbach'ın, zdf'nin 20l3'te yayımlanan ve büyük ses getiren ikinci dünya savaşı (1939-45) konulu mini dizisi savaş kuşağı'nın başarısını devam ettirmesi umuluyor.

ama tüm bu yeniden canlandırma çalışmaları ve onların yarattığı kaygıların ortasında, yıkılmayan demir perde, yani eski batı almanya ile çekoslovakya arasındaki sınır üzerinde bulunan "dua duvarı" gözden kaçıyor. o duvarın varlığının gözden kaçma sebeplerinden biri, soğuk savaş'ın travmatik fakat yine de harikulade merkezi olarak berlin'e olan saplantımız; diğeri de genel olarak sınırlara bakışımız.

dua duvarı, yoksul ama bir o kadar da çekici başkent berlin'in çok uzağında hâlâ ayakta. savaş sonrası çekoslovakya'dan sürülen binlerce etnik alman ve sayısız bavyera yerlisi açısından bir kilometre taşı sayılan bu duvar, bir zamanların batı almanya-çekoslovakya sınırının hemen batısında yer alıyor. berlin duvarı'nın aksine, dua duvarının uzaydan bile görülebildiğine dair söylentiler yok. kesintisiz, çevresine mayın döşenmiş veya devriyelerce korunmuş da değil. 

berlin'de devletin inşa ettiği duvara kıyasla, dua duvarı, çatışmanın en meşhur yer ve simgesindeki sivillerin yarattığı hareketliliğin ürünü. burası dikenli teller yerine, 50'lerden 80'lere kadar sayıları hızla artan şapel kuleleriyle dolu. fakat bu duvarın kaynağı, genel hatlarının meydana gelmesini etkilediği askeri sınırın çıkış noktasının bir parçası.

1950-51'de demir perde örülürken, oluşturulacak yeni güvenlik şeridinde uzanan arazilerin temizlenmesi gerekmişti. çekoslovakyalı sınır muhafızları, diğer sosyalist meslektaşlarından daha avantajlıydılar. temizlikten etkilenecek köylülerin akıbetine kafa yormuyorlardı; zira köylüler çoktan gitmişlerdi.

ikinci dünya savaşı sırasında hazırlanmış kararnameyle, bölge nüfusunun çoğunluğunu oluşturan almanlar, burayı terk etmeye zorlandılar. böylece sadık görünümlü çek ve slovak vatandaşlardan oluşan bir ulus-devlet yaratılmak isteniyordu. 1951'e gelinip sınıra asker takviyesi yapıldıktan sonra geriye tek bir iş kalıyordu: eski alman konutlarını ve toplantı yerlerini yıkmak.

özellikle kiliseler, doğudaki sınır bölgelerinde görülen o patlamaya hazır savaş sonrası etnik nefretinin ve soğuk savaş dönemi ateizminin cazip hedefi haline geldi.

lakin o ibadethaneleri yıkmakla görevlendirilen çekoslovak askerlerin kimi, geriye kalmış isa ve meryem ana heykellerini tahrip edemedi. suçluluk duygusuyla heykelleri batı almanya sınırına koyup unutmuş gibi yaptılar. bazıları da almanlardan kalma bu istenmeyen izleri baltalar ve alevlerin yardımıyla silmeye çalıştı.

8 şubat 1951'de, almanya'nın bavyera bölgesinin waldsassen kasabasının karşısındaki wies isimli çek köyünde düzenlenen uydurma bir törenle, yerel kilisenin haçı ateşe atıldı. ama kolları kırılmış bir isa heykeli bir türlü yanmıyordu. öfke ve dehşete kapılan yıkıcılar, sadece gövde kısmı kalan heykeli orada bırakıp kaçtılar. 1950 yılında benzer bir kabahat işleyen bir adam, birkaç gün içinde ölmüştü; onunla aynı kaderi paylaşmaktan korkuyorlardı.

fakat soğuk savaş'ın çalkantılı ortamında, bir kişinin laneti, diğerinin kısmeti olabiliyordu. olaydan kısa süre sonra "kirletilmiş kurtarıcı" adıyla anılmaya başlanan wies'teki isa heykeli gövdesi ve diğerleri, uzun süre terk edilmiş halde kalmadı. batı almanya'nın mucizelere meraklı katolikleri ve ilk başta anlatılanlara şüpheyle yaklaşan papazları, heykelleri görmek için bölgeye akın etti. heykelleri kurtarıp dua duvarının köşe taşlarının üzerine yerleştirdiler. heykelin şekli ne kadar bozulmuşsa o kadar iyiydi. bölgedeki rahiplerden biri şöyle diyordu: "doğu'daki sınırda ne kadar gözetleme kulesi varsa, batı'daki sınırda da o kadar çok kilise olsun." insanlar da onun bu sözlerine kulak verdi.

işte demir perde böylece almanya'dan ve tanıkların ifadelerine göre dünyanın dört bir yanından gelen hacılar ve ziyaretçilerin uğrak yerine dönüştü. bu beklenmedik cazibe, beraberinde avantaj kadar sorumluluk da getiriyordu.

halk tabanından ileri gelen sınırlarla devletin koyduğu sınırların aslında birbirinden ayrılmaz olduğunu sık sık unutuyoruz. almanya'daki dua duvarı, bunu bize tam vaktinde hatırlatan bir örnek.

by Yuliya Komska

bölgeye hücum eden kalabalıklar, daha sağlam bir altyapı gerektiriyordu ve bölgede turizmin hızla yeniden doğmasında etkili oldu. savaş durumundaki batı sınırında dinin cesaretini ortaya koydu. dua duvarında kısa sürede yaklaşık bir düzine kilise inşa edildi veya tadilattan geçirildi. yazın hafta sonlarında kiliselerin yanındaki gözetleme kulelerini her gün binlerce kişi ziyaret ediyordu. geçmişe özlem duyan bu sürgünler, karanlık turizmin batı alman yandaşları ile kaynaşma imkanı buluyordu.

soğuk savaş turizminin özel bir dalı olan sınır bölgesi seyahatleri, 80'lerin sonlarına dek, dua duvarıyla bütünlük gösterdi; zira ziyaretçileri içinde bulunulan zamana dair aydınlatıyor ve onlara bölgenin geçmişine dair dikkatle düzenlenmiş örnekler sunuyordu.

yıkılmayan duvar

dua duvarı, yıllar içinde batı almanya'nın merkezden uzak, yoksul yörelerinin, insanların düşünceleri uğruna yürütülen küresel soğuk savaş kapsamında ün kazanmasında etkili oldu.

yine de her köşede bir tehlike vardı. din adamları, inananların geleneklere karşı yıkıcı bir tutumun eşiğinde olduğundan şüpheleniyorlardı. katolik kilisesi, onların bu coşkusunun, kilisenin kutsal mekanları belirleme ve koruma yetkisini riske atmasından korkuyordu. cahil, sarhoş veya aşırı heyecanlı gezginlerden oluşan güruh, her iki tarafta da sınır muhafızları açısından sıkıntı yaratıyordu.

ziyaretçiler, çitin üzerine yaslanıyor, hatta daha kötüsü, sınırın diğer yakasına geçiyor ve kimileri geri dönmüyordu. siyasetçiler, sınır bölgelerinin aşırılık yanlısı sağ ve sol grupların yuvası haline geleceğinden endişeliydi. sürgündekiler, işlemeli kostümleri kadar, toprak konusundaki revizyoncu yaklaşımları ile de biliniyordu.

bu kaygıların çoğu, 1989'dan sonra hafifledi. eskinin nostalji ve kırgınlıklarının yerini giderek sınır ötesi kilise ayinleri, okul müfredatları, gençlik grupları ve hac ibadetleri aldı. dua duvarının ziyaretçi sayısı azaldı. 2003 yılında duvarı görmek için bölgeyi ilk ziyaret ettiğimde, konuştuğum yöre sakinlerinin çoğu duvarın yerini doğru tarif edemedi. kirletilmiş kurtarıcı'nın son muhafızı, waldsassen katolik kilisesi rahibi peder thomas vogl, daha çok gencin duvarı ziyaret etmesini istiyordu. kendisiyle görüştüğümde,bana, soğuk savaş ve dinin rolü arasındaki ilişkiyi insanlara nakletmenin zorlaştığından bahsetti. ancak dua duvarı hâlâ ayakta duruyor. nasıl oldu da bu duvarı sürekli göz ardı edebildik? niçin burası henüz bir film seti olmadı?

sınırın bu bölgesi, soğuk savaş kaygılarımızın yol açtığı -casuslar, efsane kaçış hikayeleri, dikenli tellere takılan cesetler gibi- sinemalarda gördüğümüz türden fantezilere ters düşen bir örnek. burası son derece sessiz, tek tük olay çıkan bir yerdi. fakat bunun bir açıklaması daha var. devlet eliyle koyulan sınırlara, sivil sınırlara (ki buna kapalı sitelerden, ırk ve cinsiyete dayalı ayrımcılığa kadar pek çok şey dahil) kıyasla çok daha kuvvetli bir direnç gösterme eğilimindeyiz. halk tabanından ileri gelen sınırlar ile devletin koyduğu sınırların birbirinden ayrılmaz olduğunu sık sık unutuyoruz. almanya'daki dua duvarı ise bunu bize tam vaktinde hatırlatan bir örnek.

yuliya komska, dartmouth college öğretim üyesi. alman çalışmaları alanında ders veren komska, soğuk savaş döneminde atlantik ötesi kültürü ve medyası üzerine yoğunlaşıyor.

twitter'dan takip edin: @ykomska

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yuliya Komska

Yuliya Komska

dartmouth college öğretim üyesi. alman çalışmaları alanında ders veren komska, soğuk savaş döneminde atlantik ötesi kültürü ve medyası üzerine yoğunlaşıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;