Görüş

Avrupa'nın Suriyeli mülteci korkusu

Suriyeli mülteciler konusunda Avrupa Birliği üyelerinin münferit politikaları kadar, Birlik'in genel politikasının da revize edilmesi gerekiyor. AB'nin, ülkelerindeki savaş koşulları yüzünden zor duruma düşerek başka topraklara sığınmaya çalışan bu insanlara karşı daha stratejik ve ahlaki bir politika benimsemesi şart.

Suriyeli mültecileri taşırken kontrolünü kaybeden Ezadeen isimli yük gemisi, 3 Ocak 2015 akşamı İtalya'nın Corigliano Calabro Limanı'na çekildi. [Fotoğraf: EPA]

2015 yılının ilk günlerinde, akdeniz'de italya açıklarında mürettebatsız ve kontrolünü kaybetmiş şekilde kurtarılan [sierra leone bandıralı] ezadeen isimli gemide 450 kaçak suriyeli mültecinin bulunması, avrupa'nın suriye krizine yönelik tavrı açısından bir dönüm noktası olabilir. avrupa, yanı başında 200 bin kişinin ölümüne sebep olan bu savaşa şimdiye dek hep mümkün mertebe uzak durmaya çalıştı. ancak bölgedeki çatışmanın doğurduğu korkunç taktiklerin sonuncusu olarak ezadeen gibi "hayalet gemilerin" ortaya çıkışı, "varil bombası" terimini de tedavüle sokan iç savaşa ilişkin stratejinin, gerektiği üzere, yeniden değerlendirilmesini sağlayabilir.

ab bugüne dek deniz yoluyla gelen mültecilere yönelik insani desteğin azaltılması ve doğuda sınır güvenliğinin arttırılmasına dayalı, "avrupa kalesi" tarzı bir politika uyguladı.

by James Denselow

ezadeen olayı, akdeniz'de örnekleri her geçen gün artan ürkütücü mülteci hikayelerine bir yenisini ekledi. daha önce canlı hayvan taşımak için kullanılan gemi, italya sahillerinin 40 mil açığında, dalgaların arasında yol alırken bulundu. ezadeen, son haftalarda mürettebatı tarafından terkedilmiş halde bulunan ikinci gemi.

yeni bir eğilim, yeni bir ticaret

hayalet gemiler, hem yeni bir taktiği (insanları kışın uzun mesafeler boyunca taşımak için büyük kargo gemilerinden yararlanılmasını) hem de yeni bir eğilimi (suriye'den gelen mültecileri) temsil ediyor. 2014 yılında yaklaşık 230 bin kişi akdeniz üzerinden kaçak olarak avrupa birliği (ab) topraklarına giriş yaparken, aslan payı da 160 bin göçmen ile italya'ya düştü. kaçak göçmenlerin 3.500'ü ise yolda hayatını kaybetti. birleşmiş milletler mülteciler yüksek komiserliği (unhcr) tarafından yapılan açıklamaya göre, 2014 yılında ilk kez ağırlıklı olarak suriye'den gelen kişiler "bu trajik insan trafiğinin başlıca bileşenlerinden biri haline gelerek, kaçak göçmenlerin neredeyse yarısını teşkil eder hale geldi."

ab bugüne dek, deniz yoluyla gelen mültecilere yönelik insani desteğin azaltılması ve doğuda sınır güvenliğinin arttırılmasına dayalı, "avrupa kalesi" tarzı bir politika uyguladı. suriye'nin komşuları, sayıları 3 milyonu aşan suriyeli mültecilerin büyük bölümünü kabul ederken, avrupa'nın bu konudaki karnesi pek iyi sayılmaz. üstelik yakın tarihte düzenlenen bir zirve toplantısında, yeni mülteci kabullerinin 33 bin kişi ile sınırlandırılmasına karar verildi.

ab politikası, akdeniz'de ölüm kalım mücadelesi veren mülteciler gibi savrulur vaziyette. suriye'den bölgeye kaçmaya çalışan mültecilerin ve yüksek risk arz eden hayalet gemilerin sayısındaki ani artış karşısında, ab üyelerinin ulusal politikalarının yanı sıra ab'nin uluslar üstü politikası da güzden geçirilmeli. suriye'deki kriz, an be an kötüye gidiyor. her gün 5 bin (diğer bir hesapla dakikada üçten fazla) suriyeli ülkeyi terk ederken, 2015 itibarıyla mültecilerin sayısının 4 milyonu aşması bekleniyor.

avrupa, suriyeli mülteciler krizi konusunda artık daha stratejik ve ahlaki bir politika benimsemeli. zira mevcut tutumun yanlışlığı, akdeniz'de hayatını kaybedenlerin sayısının artmasından belli.

açık denizde terör

terörle mücadele argümanı, politika belirleyicilerin dikkatini çekmede insani argümanlara kıyasla çok daha büyük kolaylık sağlıyor. insan kaçakçıları, 100.000-150.000 usd arasında bir bedel ödeyerek satın aldıkları gemileri, kişi başı 6.000 usd para aldıkları, perişan durumdaki yüzlerce mülteci ile doldurarak ciddi miktarda yasadışı gelir elde ediyorlar.

uzmanların uyarılarına göre "milyonlar kazanan" kuzey afrika ve ortadoğu'daki suç çeteleri, özellikle irak ve şam islam devleti (işid) gibi uluslararası örgütlerle yaşanan mevcut kriz düşünüldüğünde, bir tehlike işareti olarak alınmalı. giderek zenginleşen bu kaçakçıların faaliyet göstermesine elverişli sahalarda güvenliğin sağlanması için yürütülecek ortak çabalara kaynak ayrılmalı.

çoğunluğu komşu ülkelere sığınan bu mültecilerin, oralarda içinde bulundukları koşulların kötüye gitmesi halinde hayatlarını riske atarak başka yerlere gitmeye çalışmaları da sürpriz olmayacaktır.

by James Denselow

unhcr'nin tabiriyle "dünyanın en tehlikeli rotasında" bu yolculuğa çıkan suriyeliler, her şeylerini riske atıyorlar. ezadeen'deki mültecilerden birinin italyan sahil güvenlik birimlerine dediği gibi "yapayalnız durumdalar ve yardım edecek kimseleri yok". 3.500'ü geçtiğimiz yıl olmak üzere, 12 binden fazla çocuğun ölümüne yol açan bu krizin, insanları daha iyi bir gelecek umuduyla vahim yollara iteceğini anlamamız şart.

avrupa'nın, mülteci kotasını arttırmayı ve savunmasız durumdaki bu insanların avrupa'ya meşru yollardan ulaşabilmeleri için gereken imkanları sağlamayı ciddi şekilde düşünmesi gerekiyor. öte yandan, çoğunluğu komşu ülkelere sığınan bu mültecilerin, oralarda içinde bulundukları koşulların kötüye gitmesi halinde hayatlarını riske atarak başka yerlere gitmeye çalışmaları da sürpriz olmayacak. birleşmiş milletler dünya gıda programı'nın (unwfp) aralık 2014'te kaynak yetersizliğini gerekçe göstererek suriyeli mültecilere yönelik gıda yardımını durdurma kararı alması gibi bir skandalın bir daha gerçekleşmesine asla izin verilmemeli.

son olarak, elbette büyük tabloyu da asla gözden kaçırmamak lazım. ister lübnan'ın bekaa vadisi'nde kış koşullarından korunmaya çalışıyor ister akdeniz'in dalgaları arasında dayanmaya çalışıyor olsunlar, tüm bu mülteciler, sonu yakın görünmeyen bir krizin belirtileri. yeni yıl ise avrupa'ya, bu en zorlu soruna yeni bir bakış açısıyla dahil olma şansı sunuyor.

james denselow, ortadoğu siyaseti uzmanı. londra merkezli düşünce kuruluşu the foreign policy center'da araştırmacı olarak görev yapıyor.

twitter'dan takip edin: @jamesdenselow

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

James Denselow

James Denselow

ortadoğu siyaseti ve güvenlik meseleleri uzmanı. londra merkezli düşünce kuruluşu the foreign policy center'da araştırmacı olarak görev yapıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;