Görüş

Brexit: AB bu uyarıyı dikkate alacak mı?

İngiltere’nin ayrılma kararını “popülizme” bağlayan Avrupa Birliği şimdiye kadar uyguladığı demokratik olmayan yöntemlerin bu sonuçtaki rolünü inkâr ediyor.

İngiltere'de 23 Haziran'da yapılan referandumda seçmenlerin yüzde 52'si AB'den ayrılma, yüzde 48'i Birlik bünyesinde kalma yönünde oy kullandı. [Fotoğraf: Getty Images]

kamuoyu yoklamalarına ve siyasi seçkinlere aldırmayan ingiliz seçmenler, 23 haziran'da yapılan referandumda kısaca brexit olarak tanımlanan avrupa birliği’nden ayrılma seçeneğini tercih ettiler.

bu tercihin ardından sadece ingiltere’de değil bütün avrupa’da mazeretler üretilmeye başlandı. muhalefetteki işçi partisi sonuçtan başbakanlık koltuğunda oturmaya şimdilik devam eden david cameron’ı sorumlu tutarken, işçi partisi lideri jeremy corbyn’i hedef alanlar da bıçaklarını bilemeye başladı.

brüksel’deki yetkililer ise, ingiltere’nin ab’yi reddetmesini “popülizme” bağlıyor, ki bu, ab’nin yıllardır izlediği demokratik olmayan yöntemlerin bu sonuçtaki etkisini tamamen inkâr etmek demek.

aslında, ingiliz halkı brüksel’in boyunduruğu altında yaşamaktan bıkmış durumda. bitmek bilmeyen sözleşmelerle ulusal egemenliğin ab’ye devredilmesi, halkın büyük bir kısmını “inceldiği yerden kopsun” noktasına getirdi.

aslında birçok açıdan bakıldığında söz konusu olan şey, brexit’in olup olmayacağı değil, ne zaman olacağıydı.

yeniden dünyayla bütünleşmek

ab’den ayrılmak kısa vadeli bazı belirsizliklere yol açabilir, ama bu karar uzun vadede ingiltere’nin ekonomik açıdan ve uluslararası politikada güçlenmesini sağlayacak.

ingiliz şirketlerinin yüzde altısından daha azı ab ile ticaret yapıyor, ama hepsi ab’nin lüzumsuz formalitelerine ve düzenlemelerine uymak zorunda.

brexit, sadece ab’den ayrılmanın ötesinde ingiltere için dünyanın geri kalanıyla yeniden bütünleşmek için yapılan bir tercih.

ingiltere’deki birçok insan açısından ab’den ayrılma kararı, üzerinde uzun uzadıya düşünülecek bir şey değildi. ingiltere, dünyanın beşinci büyük ekonomisi. 53 ülkeden oluşan ingiliz milletler topluluğu’nun bir üyesi. bm güvenlik konseyi’nin daimi üyesi ve abd ile “özel ilişkileri” var. dünyanın en güçlü ordularından birisine ve nükleer silahlara sahip.

ab ile yaptığı ticaretten daha fazlasını ab dışındaki ülkelerle yapıyor ve ab’den ayrıldıktan sonra da avrupa’yla ticaretini sürdürecek.

ingiliz şirketlerinin yüzde altısından daha azı ab ile ticaret yapıyor, ama hepsi ab’nin lüzumsuz formalitelerine ve düzenlemelerine uymak zorunda.

demokrasi eksikliği

1950’lerde esas olarak kömür ve çelik sanayine odaklanarak doğan bir organizasyon, şimdi her ab üyesi ülkede neredeyse hayatın her alanını etkileyen uluslar üstü bir yapıya dönüşmüş durumda.

iktidar, yıllar içinde giderek artan bir biçimde, üye ülkelerin başkentlerinden brüksel’e kaydı. bunun sonucunda alınan kararlardan en fazla etkilenen insanlardan daha da uzaklaştı. ab’nin başlıca karar organlarının önemli bir kısmı seçimle işbaşına gelmiyor ve büyük ölçüde ulusal hükümetlere hesap vermiyor.

ab, seçimle göreve gelmeyen uluslar üstü bir komisyon tarafından yönetiliyor. ab komiserleri üye ülkelere hesap vermiyor, üye ülkeler tarafından görevden alınamıyor ve bir kere atandıktan sonra üye ülkelerle bütün bağlılıklarını koparıyor.

bir de üye ülkelerden gelen bakanların oluşturduğu avrupa birliği komisyonu var. ancak bu komisyonun kararlarının çoğu, ulusal bakanlar veya liderler tarafından değil, seçimle gelmeyen daimi temsilciler tarafından alınıyor.

avrupa parlamentosu’nu da unutmamak lazım. her ne kadar ab’nin doğrudan seçimle oluşturulan tek karar organı olsa da, bütün karar verici organlar arasındaki en güçsüzü parlamento. her ne kadar çeşitli sözleşmelerle avrupa parlamentosu’na daha fazla yetki verilmiş olsa da, hâlâ ulusal parlamentolarda olan temel yasama yetkilerinden bazılarına sahip değil. bir yasa teklifinde bulunma hakkı bile yok. kendi adına böyle bir teklifte bulunmasını resmi olarak komisyondan istemesi gerekiyor.

yıllar içinde egemenliğin devredilmesinden dolayı, ingiltere kendi sınırlarını kontrol edemiyor, kendi serbest ticaret anlaşmalarını imzalayamıyor (ab üyesi olmayan 330 bin nüfuslu izlanda, kısa bir süre önce çin’le ticaret anlaşması imzaladı) ve sürekli avrupa parlamentosu ile ab mahkemelerinin ülkenin anayasası gibi davranmasına izin vermek zorunda kalıyordu.

avrupa, demokrasinin temel ilkelerine dönmeli. brüksel’deki şeffaflıktan uzak kurumların siyasi yetkilerini artırmak yerine, iktidar üye ülkelere ve halka iade edilmeli.

dünyanın en güçlü ülkelerinden biri için bu durumu kabullenmek çok zor.

bir ikaz işareti

23 haziran'daki oylama ab seçkinleri tarafından bir ikaz işareti olarak algılanmalı. ama bunun yerine hâlâ inkârcı bir tavır içinde görünüyorlar. ab’ye daha sonra üye olan 21 ülkeyi dışlayacak biçimde altı kurucu üyenin toplanması çağrısı yapıldı. bu, ileri gitmek değil, 1952’ye geri dönmek demek.

küreselleşme, sosyal medya ve internetin bireyi güçlendirdiği bir tarih diliminde ab kurumları, iktidarı daha önce benzeri görülmemiş bir biçimde merkezileştirmeye çalışıyor. bu, 21. yüzyılda modern ve liberal demokrasilerin doğal akışına aykırı bir durum. iktidarın üye ülkelerden alınması değil, tam tersine onlara geri verilmesi gerekiyor.

avrupa, demokrasinin temel ilkelerine dönmeli. brüksel’deki şeffaflıktan uzak kurumların siyasi yetkilerini artırmak yerine, iktidar üye ülkelere ve halka iade edilmeli. müdahaleci ve haddi aşan ab düzenlemeleri azaltılmalı. büyümeyi hedefleyen ekonomik politikalar izlenmeli.

bu, ab’yi yıkmak anlamına gelmez. mesele, ulus devletin üstünlüğü ve ulusal egemenliğin kutsallığı meselesi. şimdi ingiltere, her nesle ancak bir kez nasip olacak biçimde, hayatın ab dışında da akabileceğini gösterme şansına sahip oldu.

ancak diğer üye ülkelerin de kendi mücadelelerini vermeleri gerekecek: iktidarı brüksel’den geri almak kolay olmayacak. avrupa birliği’nde yaşayan insanlar inançlarını daha da yitirirken ve brüksel’deki seçkinler daha da kayıtsızlaşırken, ileriye gitmenin başka bir yolu yok.

brexit sonrasında ab’de ne olursa olsun, işler eskisi gibi gidemez.

luke coffey, washington merkezli bir düşünce kuruluşunda atlantik ötesi ve avrasya güvenliği uzmanı. geçmişte ingiltere savunma bakanlığı özel danışmanı ve abd ordusunda muvazzaf subay olarak görev yaptı.

twitter'dan takip edin: @lukedcoffey

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Luke Coffey

Luke Coffey

luke coffey, washington merkezli bir düşünce kuruluşunda atlantik ötesi ve avrasya güvenliği uzmanı. geçmişte ingiltere savunma bakanlığı özel danışmanı ve abd ordusunda muvazzaf subay olarak görev yaptı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;