Görüş

Çağımızın hastalığı: Obezite

Araştırmalara göre Türkiye'de her üç yetişkinden biri şişman. Çocuklarda ise obezite oranı yaklaşık yüzde 14. Obezite ile mücadele için sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gerekli.

Konular: Sağlık
Prof. Dr. Bağrıaçık, obezite sorunu yaşayan çocukların spor ve hareketli aktivitelere daha fazla zaman ayırması gerektiğini söylüyor. [Fotoğraf: Shutterstock]

şişmanlık (obezite), 21. asrın halk sağlığını menfi yönde etkileyen bir hastalık, bir sorunlar yumağı hâlini almıştır. çünkü kilo fazlalığı, fiziksel görünüş yanında organizmada meydana gelen birçok şimik (kimyevi) ve fiziki oluşumların başlatıcısı ve körükleyicisidir.

ülkelerin çoğunda ekonomideki artış ve gıda teknolojisindeki ileri gelişmeler, gazete, televizyon ve diğer iletişim araçları, insanları daha fazla tüketmeye teşvik etmektedir. göz ve damağa hitap eden reklamlar da bilhassa çocukları ve evde oturan çalışmayan kadınları yağ ve şeker miktarı fazla olan bu besinlere doğru yöneltmektedir.

7,5 milyar nüfuslu dünyamızda 1,5 milyar insan açlık ile mücadele etmekte, 3 milyar kişi ancak karnını doyurabilmekte, 1-1,5 milyar kişi de sağlıksız, dengesiz ve aşırı beslenmektedir.

obezite 25-30 bin yıldan beri (paleolitik dönemden bu yana) insanları uğraştıran bir sorundur. fakat 20. ve 21. asır şişmanlık prevalansının (sıklık) çok arttığı dönemler olmuştur. kronik bir hastalık olan obezite hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren, erişkinlerde olduğu kadar çocuk ve adolesan (ergen) yaştakileri de tutan bir hastalıktır. obezite, kronik yani hayat boyu süren bir hastalık olmasının yanında hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve tip 2 diyabeti gibi başka birçok kronik hastalık için de bir risk faktörü ve bazı kanser cinslerinin tetikleyicisidir.

obezite nedir?

obeziteyi vücutta aşırı yağ toplanması, depolanması olarak tarif edebiliriz. bu aşırılık birçok bilimsel yöntemle ölçülebilir. fakat daha pratik ve halkın anlayabileceği ölçüm iki türlüdür.

Bel çevresi kadında 88 cm, erkekte 104-112 cm geçmişse bu kimseler şişman kabul edilir. [Fotoğraf: Shutterstock]

1) beden kitle endeksi (bmi): bu oran, kilonun boya bölünmesiyle bulunur. misal, 1.70 cm boyunda bir insan 100 kg ise bu kişinin beden kitle endeksi bmi= 35 kg/m2'dir. beden kitle endeksinde normal oran 25 kg/m2 altındadır. 30 kg/m2 üstünde olanlar şişman olarak kabul edilir. beden kitle endeksi  35-40 kg/m2 üzerinde olanlar aşırı şişman veya "morbid obez" olarak değerlendirilir. 

2) bel çevresinin ölçülmesi: kalça kemiği üstünden geçip göbek üstüne gelen ölçüdür (mezura ile). eğer bu ölçü kadında 88 cm, erkekte 104-112 cm geçmişse bu kimseler şişman olarak kabul edilir.

bugün dünyada en fazla obezin olduğu ülkeler abd, suudi arabistan, kuveyt, katar ve avrupa ülkeleridir.

abd ve suudi arabistan nüfusunun yüzde 50'si şişmandır. araştırmalara göre 2000'li yıllarda bu ülkelerde sişmanlık sıklığı yüzde 30 artmıştır.  

türkiye'de ise obezite araştırma derneği'nin 6 ilde 13.878 kişi üzerinde yaptığı taramada fazla kilolu olanların oranı yüzde 39,6; şişmanlar yüzde 29,5; aşırı şişmanlar yüzde 3,4 olarak tespit edilmiştir. şişmanlık oranı kadınlarda yüzde 36,9; erkeklerde yüzde 21,8 çıkmıştır. ilköğretim okullarında 21.300 öğrenciyi tarayarak yaptığımız aynı çalışmada obezite sıklığını ortalama yüzde 14 olarak tespit ettik.

şişmanlık toplumun yarısına yakınını ilgilendiren, kilo fazlalığı yanında ortaya çıkan birçok rahatsızlıkla beraber organizmanın tüm sistemini içine alan bir hastalıktır.

by Nazif Bağrıaçık

obezitenin neden olduğu hastalık ve rahatsızlıklar

şişmanlık ile birlikte çeşitli hastalık veya yan oluşumlar da gelişmektedir.

çocukluk ve gençlik yaşlarında; yemeklerden sonra uyku, derslere veya okul aktivitelerine katılmada isteksizlik, arkadaşları ve öğretmenleri ile işbirliği yapmada zorlanma, sık acıkma, tatlı isteği ve doyma hissinin azalması nedeniyle yemek öğünleri haricinde devamlı atıştırma, ergen yaşa gelince de aşırı kilo nedeniyle fiziki görünüş dışında arkadaşlarının giyimlerine ve aktivitelerine uyamama sıkıntısı ile psikolojik sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

bunların dışında organik ve hormonal bozukluklar da önemlidir. aşırı kilo çocuklarda püberteyi (ergenlik) geciktirir, cinsel organların gelişimi gecikir.

erişkin yaştaki obezlerde ise birçok organ hastalığı komplikasyonu ortaya çıkabilir. en çok ve sık görülen, solunum sistemi bozukluğu, nefes darlığı, gece oluşan uyku apnesi, horlama, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, insülin direnci ve şeker düşmeleri (reaktif hipoglisemi) ve sonunda tip 2 diyabet gelişmesidir.

obezite ile mücadele

dünya sağlık örgütü (who) ve avrupa obezite örgütü yıllar önce şişmanlıkla mücadele stratejisi başlattı. 1999 yılında milano'da 24 avrupa ülkesinin katılımı ile yapılan toplantıda “milano deklerasyonu” yayınlandı ve obezite ile savaşı tüm ülkelerin işbirliği içinde hükümet ve devlet politikası olarak ele alması benimsendi. bu toplantıya türkiye adına ben katıldım ve deklerasyonu imzaladım. 2000 yılından itibaren obezite ile mücadele programını sağlık bakanlığımızla beraber ele aldık. bunun içinde neler vardı?

1- aşırı kilolu ve obezlerin sorunlarının tanımlanması.
2- obezite görülme sıklığının ve eğiliminin belirlenmesi, bunun için okullarda kilo ve boy taramaları yapılması.
3- aşırı kilolu ve obezlerde sağlık taraması yaparak obezitenin sebep olduğu başka hastalıklar, bilhassa diyabet, hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları gelişiminin araştırılması.
4- obezlerde fiziki ve mental problemlerin araştırılıp, bunların şişmanlıktaki etkisinin tespit edilmesi.
5- çocuk ve erişkin obezitede sağlık sorunları.
6- aşırı kilo ve obezitenin ekonomik yükü.
7- aşırı kilo ve obezitenin önlenmesi ve tedavisi, toplumun ve hastaların bilgilendirilmesi ve uygulamalar için "obezite önleme ve tedavi kılavuzu" hazırlanması.

sağlık bakanlığımız, "obezite ile mücadele ve kontrol programı" kapsamında 2010-2014 yıllarında çalışmalar yürüttü ve bunları bir kitap hâline getirdi.
fakat bu stratejilerin tespit edilip basılması yeterli olmuyor. bunların sağlık kurumlarında, sağlık servislerinde uygulaması önemlidir. bunun için tüm ülkede bu çalışma gruplarını dernek veya vakıflar yolu ile halk içinde daha etkin hâle getirmek gerekiyor.

şişmanlığın önlenmesi ve tedavisinde ne yapmalı ?

çocukluk çağından başlayarak, ailenin, annelerin ve aile çevresinin şişmanlık ve yan etkileri konusunda bilinçlendirilmesi gerekir. şişmanlığa götüren beslenme şekli ve gıdaların neler olduğu öğretilmelidir.

7,5 milyar nüfuslu dünyamızda 1,5 milyar insan açlık ile mücadele etmekte, 3 milyar kişi ancak karnını doyurabilmekte, 1-1,5 milyar kişi de sağlıksız ve aşırı beslenmektedir.

by Nazif Bağrıaçık

okul çağına geldiğinde de öğretmenleri ve okul arkadaşlarının obez çocuğu zararlı gıdalar yönünden uyarmaları, enerji sarfı yani hareket, oyun ve jimnastik yüzme gibi sporlara teşvik etmeleri, hatta bu aktiviteler için zorlamaları gerekir. yeme alışkanlıklarını çok zorlamadan ve anlatarak uygulamasına yardım edilmelidir.

bir endokrin ve metabolizma uzmanı ile diyetisyen ve eğitim hemşiresinin kontrolüne girerek kilolarını vermesi ve geriye dönüşün önlenmesine çalışılmalıdır.

erişkin yaş obezler ise ciddi bir metabolizma bozukluğu hastası olarak ele alınmalıdır. alışılmış yaşam şeklini değiştirmek, yeme alışkanlıklarını bırakarak verilen diyet listesini hastanın ekonomik durumu, çalışma şartları ve hane nüfusu göz önüne alınarak hazırlamak gerekir. aksi takdirde medyada yer alan ve bilimsel hiçbir niteliği olmayan diyetlere zorlamak hastayı psikolojik ve bedensel sıkıntılara sokar.

sonuç olarak şişmanlık toplumun yarısına yakınını ilgilendiren, kilo fazlalığı yanında ortaya çıkan birçok rahatsızlıkla beraber organizmanın tüm sistemini içine alan bir hastalıktır. obezite ile savaş, çocuk yaşlarda, okulda ve iş yerlerinde olmalı; doktor, diyetisyen, obezite ve metabolizma hastalıkları ile uğraşan hemşire, psikolog işbirliğine başvurulmalıdır.

mutlaka alışkanlıklar bırakılmalı, fiziksel hareket düzenli ve enerji sarf ettirecek şekilde olmalı, aşırı şeker, yağlardan kaçınmalı, yeşil sebze ve salata  bolca tüketilmeli, et ve süt grubu proteinler ölçülü tüketilmeli, yağsız olanlar tercih edilmeli, erişkinlerde uyku süresi 7 saati geçmemeli, hasta güne erken saatte başlamalı, çabuk ve aşırı açlık diyetlerden kaçınmalıdır. 

prof. dr. nazif bağrıaçık, türkiye obezite araştırma derneği başkanı.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Nazif Bağrıaçık

Obezite Araştırma Derneği Başkanı Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;