Görüş

Cenevre 2... Fırsatlar ve korkular

Suriye rejiminin yanında güçlü bir şekilde duran İran, Cenevre 2 Konferansı'na katılmayı bölgesel gücünün tanınması olarak algılıyor. Fakat Tahran'ın asıl tercihi, Cenevre 2 öncesinde nükleer dosyasında ilerleme kaydetmek.

John Kerry ve Sergey Lavrov
ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile Rus mevkidaşı Lavrov, 14 Eylül 2013'te Cenevre'deki görüşmelerinde Suriye meselesinin çözümü yolunda uzlaştılar. [AP]

abd ve rusya dışişleri bakanları'nın 7 mayıs 2013'te moskova'da gerçekleşen görüşmeleri, iki ülkenin cenevre 2 konferansı'nın düzenlenmesi yönünde anlaşmasıyla sonuçlandı. bu anlaşma üzerine inşa edilen ikili ve çok taraflı görüşmeler, suriye dosyasında siyasi çözümden bahsedilmesinin kapısını araladı. aynı zamanda 30 haziran 2012'de kabul edilen cenevre 1 belgesi'nin uygulanması için suriye'de rejimle muhalefetin temasının yolunu açtı.

amerikan dışişleri bakanı john kerry ile rus mevkidaşı sergey lavrov'un moskova uzlaşmasını, 9 ağustos'ta dublin (irlanda), 14 eylül'de cenevre (isviçre) ve 27 eylül'deki new york (abd) görüşmeleri izledi. birleşmiş milletler ve arap birliği suriye özel temsilcisi lahdar brahimi'nin abd dışişleri bakan yardımcısı william burns ve rusya dışişleri bakan yardımcısı mikhail bogdanov ile 11 ocak 2013'te yine cenevre'de, abd başkan yardımcısı joe biden ile lavrov'un 2 şubat 2013 günü münih'te (almanya) görüşmeleri bu kapsamdaydı. kerry, suriye muhalif ve devrimci güçler ulusal koalisyonu (smdk) başkanı ahmed carba ile 25 eylül'de new york'ta, brahimi ile de 14 ekim'de londra'da (britanya) bir araya geldi.

tüm bu görüşme, çağrı ve tutumlar; suriye rejimi ile muhalefet arasında 'gönüllü' çözüme dair uluslararası bir yönelimin varlığını yansıttı. bu yönelim, askeri çözümün imkansızlığı ve savaşın sürmesi durumunda büyük hasarın oluşması, krizin komşu ülkelere yayılması ve cihatçıların gücünün artmasından duyulan korkudan kaynaklanıyor.

ancak savaş sahası ve siyasi alanın yanı sıra yerel, bölgesel ve uluslararası gelişmelerin dikkatli gözle okunması, arka planın farklılığını ortaya koyuyor. devrimle ilişkisini özel menfaatleri çerçevesinde çizen, suriye'deki olayı rakiplerine baskı unsuru ve aralarındaki sorunlarda pazarlık kartı gibi kullanan büyük devletler, suriye devrimi'nin sahada başarı kazanmasından itibaren kendilerini keskin bir çıkmazın önünde buldular.

suriye devrimi'nin kazanımları, rejimle anlaşma masasına oturması öncesi devrimcilere, rejime karşı zafer kazanma ve mücadelede son sözü söyleme fırsatı verebilir. devrimin başarısının, kendisi ve müttefiklerinin yerel, bölgesel ve uluslararası çıkarları üzerinde büyük ve önemli etkilere yol açacağı özellikle vurgulanmalıdır. devrimin mevcut vakıada siyasal, ekonomik ve sosyal değişiklikler gerçekleştirmesi için bölgedeki ortamın ve bölge halklarının teşvik edici rol oynadıkları da söylemelidir. burada, büyük güçlerin uğrayacakları zararların farkına varmaları sağlanmalıdır. aksi halde sonuç, abd ve avrupa'nın güvenilirliği açısından tam bir darbe olacaktır. rusya ve çin'in islam dünyası ve arap ülkeleri halkları ile ilişkilerinin geleceği de yara alacaktır.

suriye'de ne galip var ne de mağlup

bundan dolayı büyük güçler, sorunun 'galip ya da mağlup yok' ilkesi temelinde çözülmesi ve yansımalarının kontrol altına alınması amacıyla çatışan taraflar ve etkili devletler üzerinde baskı kurma formülüne sığındılar. hem rejimi hem de muhalefeti görüşme masasına oturtmak amacıyla bazı taktiklere başvuruldu: devrimcilere; faydalandıkları askeri ve ekonomik kaynakların kurutulacağı ima edildi. rejime; muhaliflerin silahlandırılacağı, suriye dosyasının uluslararası ceza mahkemesi'ne gönderileceği ve bm güvenlik konseyi'nden, uluslararası müdahaleyi düzenleyen bm antlaşması'nın 7. maddesi çerçevesinde, kimyasal silahlara ilişkin karar çıkarılarak ona karşı güç kullanılacağı havası yansıtıldı. büyük güçler bu suretle ılımlı bir hava yaratma ve tarafları zayıflatılma taktiğine sığındılar.

alanda yaşananlardan kopuk bu çağrılara rağmen devrimcilerin taleplerine karşı askeri seçeneğe yaslanan rejim, hâlâ söz konusu konumunu koruyor. zira devrimi ve muhalefeti reddetmeyi sürdürüyor. durmaksızın terörist ve tekfirci cemaatlerin komplosundan bahsediyor. diyalog meselesinde; alışılageldik 'vatan çatısı altında' söylemine, muhalefeti de savaşılması gereken teröristler, makul muhalefet ve dışarıya dayalı gibi sınıflara ayırmaya devam ediyor. bu da diyaloga kapıyı kapamaktan başka bir anlam taşımıyor.

yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde ortaya konan olumlu ya da olumsuz tutum ve çağrılar, gerek oturduğu arka plan gerekse uluslararası konferansın yapılma şartlarına ilişkin yerel, bölgesel ve uluslararası anlaşmazlıklar ışığında düşünüldüğünde, ümit ve korku hissini bir arada uyandırıyor.

öte yandan rejim, terörist ve gayri milli olmakla itham ettiği muhaliflerin katılımı hususunda çekinceler serdediyor. rejime göre onlar, silaha sarıldılar ya da yabancı müdahale çağrısı yaptılar. bundan dolayı cenevre 2'ye katılmaları için konferanstan önce silah bırakmaları gerekiyor.

suriye'deki muhalefet ise değişik ve birbiriyle çelişen tutumlar sergiliyor. şartlı katılımı (arap ve islam ülkelerinin garantisiyle) kabul eden smdk ile katılımı reddeden ve katılma kararı alınması halinde smdk'dan çekilme tehdidinde bulunan suriye ulusal konseyi (suk) arasında tenakuz derecesinde bir ihtilaf var. özgür suriye ordusu (öso) da cenevre 2'ye katılmayı reddediyor ve suriye devlet başkanı beşar esed'in çekilmesi ve suçluların yargılanmasını şart koşuyor. öso dışındaki gruplar ise özgün ajandaları ve siyasal projeleri kapsamında kendilerini bu konuyla ilgili görmüyorlar.

konferans düşüncesini kendi görüşü gibi sunan ve katılmaya hazır olduğunu açıklayan ulusal koordinasyon komitesi (ukk) yanında devletin inşası akımı da cenevre 2'yi destekliyor. değişim ve kurtuluş halk cephesi (kadri cemil ve ali şeyh haydar) gibi rejime bağlı muhalif platformlar ve rejimin gözetiminde kuruldukları halde kendilerini muhalif sıfatıyla tanımlayan partilerin de aralarında bulunduğu başka muhalefet gruplarının da konferansa katılmaları söz konusu.

rejim ya da muhalefet ile saf tutan bölgesel güçler ise farklı bir dalga boyundalar. suriye rejiminin yanında güçlü bir şekilde duran iran, konferansa katılmayı bölgesel gücünün tanınması olarak algılıyor. fakat tahran'ın asıl tercihi, cenevre 2 öncesinde nükleer dosyasında ilerleme kaydetmek ve bunu nükleer müzakerelerinde bir kart formunda masaya sürmek. bundan dolayı iran, mütemadiyen suriye'de dış müdahalesiz bir çözümden bahsediyor. abd'den gelen "cenevre 2'ye katılabilmek için önce cenevre 1'i tanı!" talebine iran net bir cevap vermedi.

suriye rejimini, iran'a bağımlılıktan dolayı destekleyen nuri maliki liderliğindeki irak rejimi ise irak ve şam islam devleti (işid) örgütünün suriye'de savaşmasından dolayı krizin ona da yansıyacağı korkusuyla siyasi çözüm istiyor.

suriye devrimi'ni destekleyen bölge ülkelerinin tutumlarına gelince, orada tam bir muğlaklık hakim. bu devletler, iran ve onun bölgesel projelerini etkileme hedefiyle suriye'deki rejimin yıkılmasını kuvvetle destekliyorlar. hatta washington'ı razı etmek için konferansın yapılmasından yana görünüyorlar. ama washington ile tahran arasında, nükleer dosyası bağlamında iran'ı suriye ve bölgede karlı çıkaracak bir anlaşmanın yapılmasından da korkuyorlar. iran'ın, baas rejimine verdiği desteği durdurmadıkça ve tabilerini (filistin'deki islami cihat örgütü'nün askeri kanadı kudüs tugayları, lübnan hizbullahı, irak hizbullah tugayları ve yemen'deki hûsiler) geri çekmediği müddetçe, cenevre 2'ye katılımı noktasında çekince ortaya koyuyorlar. ve suriyeli askeri ve siyasi muhalif kesimleri, konferansı reddetmeleri için yönlendiriyorlar.

rusya ve abd, cenevre 2'de yer alacak muhalefet heyeti konusunda da fikir ayrılığı yaşıyor. moskova, muhalefetin bağımsız heyetler şeklinde temsil edilmesinden yana. washington ise muhalefetin, smdk çatısı altında, birleşik tek bir heyet olarak katılması taraftarı.

Suriye'de rejimin bombardımanları dışında muhalif gruplar arasındaki çatışmalar da ölü sayısını artırıyor.

suriye'deki iç savaşın uzaması, sivil kayıpları çoğaltırken ülkedeki yıkım ve bölünmeyi de derinleşiyor. [reuters]

suriye muhalefetinin zorunlulukları

bütün bu çelişkilerle birlikte cenevre 2 konferansı'na dönük çağrılar, iç siyasi ve askeri pozisyonlar, muhalefete bazı zorunluluklar dayatıyor. muhalefetten; uluslararası camia ile ilişkilerini derinleştirmesi, diplomatik çabalara olumlu ve yumuşak karşılık vermesi, taleplerini mantıklı ve gerçekçi bir biçimde sunması, masada uygun şekilde ve bütüncül bir tasavvurla bulunması, çözümün ve dengenin bir parçası olması isteniyor.

suriye muhalefeti, ona dayatılan zorunlulukları, aşağıdaki sınırlar dahilinde hayata geçirmelidir:

1) herhangi bir inisiyatifin kabulü halinde konumunu, suriye'de meydana gelenlerin hakikati üzerine oturtmalıdır: diktatör ve yolsuz bir ailenin yönetimine karşı çıkan ve yönetimin el değiştirmesiyle suriye'yi çoğulcu demokratik bir rejime kavuşturmak isteyen devrimin amaçlarını gerçekleştirmeye çabalayan bir halk ayaklanması.

2) herhangi bir inisiyatifin kabulü, devrimci güçler ve aktivitelerinin kabulüne bağlı olmalıdır. muhalefet, onları devrimin meşruiyetinin kaynağı olarak görmelidir. özellikle de bölgesel ve uluslararası güçler ile varılacak bir anlaşma hususunda devrimcilerin onayını almadıkça, siyasal muhalefetin hiçbir değeri yoktur. devrimcilerin onayının, bir anlaşmaya inandırıcılık ve tatbik imkanı sunduğu unutulmamalıdır.

3) bm eski genel sekreteri kofi annan'ın hazırladığı planın (şiddetin durması, ordunun kışlasına çekilmesi, tutukluların serbest bırakılması, barışçıl gösterilere izin verilmesi, olayları aktarması için medyanın çalışmasına ve insani yardımların girişine izin verilmesi) maddelerinin işletilmesi ve tam tatbikini talep etmelidir. herhangi bir siyasi çözümün başlangıcının ilk şartı olarak ölüm ve yıkımın durdurulmasını istemelidir.

4) öncelikle direnmeleri ve ilerleme kaydetmek, devrimin yararına güçlü dengeler dayatmalarını sağlayan yeni bir yapı oluşturmak için sabırla devrimin siyasi ve askeri ihtiyaçlarını gidermek için çalışmalıdır. çünkü devrimciler, kendi çıkarlarını yürütmeye çalışan büyük güçlerin baskıları karşısında diplomatik güçlerini takviye etmedikleri sürece, rejim de devrimcilerin taleplerini kabul etmeyecek ve onların 'yönetimin el değiştirme' hedeflerine teslim olmayacaktır.

suriye muhalefetinin dayanakları

şu anda içinde bulunduğumuz karmaşık ve tehlikeli siyasi vaziyet, askeri ve siyasi muhalefetin siyasal alandaki tüm verileri göz önünde bulundurarak sabit ve değişken stratejik adımlar atmasını gerekli kılıyor. bu adımlar atılırken muhalefet, öncelikle şu unsurlara dayanmalıdır:

1) siyasi bir hareketin, siyasal bir seçeneği mutlak şekilde reddetmesi mümkün değildir. siyaset, savaşın diğer yüzüdür. lakin siyaset, bu öze bağlı kalınarak yapılmalıdır. dolayısıyla çözüm, devrimin aleyhine olacak şekilde gelmemelidir. önerilen bir siyasal çözüm karşısındaki tutum, bunun devrimcilerin talepleri ve devrimin hedeflerini ne düzeyde karşıladığına bağlıdır. dolayısıyla siyasal çözüme açık olunabilir ve devrimcilerin istekleri doğrultusundaki ilerlemelerle ilgilenilip siyasal çözüm yoluyla bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için çalışılabilir.

2) çözüm önerilerine; her bir grubun sahadaki gücü oranında isteklerine ulaşmasını öngören, siyasi ve askeri çekişmelere yön veren yasalar temelinde cevap verilmelidir. bundan dolayıdır ki; genel güç denge göstergesi niteliğindeki siyasi, diplomatik, ekonomik ve toplumsal dinamiklerin bir tarafın lehine belirleyicilik taşıdığı su götürmeyen görüşmeler, belirli neticeye ulaşmaz. o ortamda yapılacak müzakereler ya sonuçsuz kalacak ya da 'ne galip var ne de mağlup' durumunu derinleştirecektir.

böylesi bir yaklaşım, sahadaki güç dengeleri ile bölgesel ve uluslararası pozisyonları dikkatle değerlendirmeyi, uygun siyasi kararı ve hareket zamanını belirlemeyi gerektirir. siyasetin mümkün olanı gerçekleştirme sanatı olduğu doğrudur. ama siyaset aynı zamanda güç dengelerini değiştirme sanatıdır.

3) siyasi çözüm önerilerine açık olunmalıdır; bu bağlamda sorumlu ve ciddi davranılırken, akılcılık ile pratiklik temelinde hareket edilmelidir. siyasal gerçekçilik, görüşmelerin başarısı için her şeyden önce vakıanın yerel, bölgesel ve uluslararası güç dengeleri ile ilişkileri anlamında hassasiyetle değerlendirilmesinin varlığını gerektirir.

ikincisi;, istenilen hedeflere ulaşma yolunda müzakere stratejisi belirlemek için teori ve pratik projeler hazırlanmalı ve bunun için uygun zaman belirlemelidir.

üçüncüsü; müzakere heyetinin planını yürütememe ihtimali karşısında, tek bir seçenek çıkmazına düşülmesini önleyecek alternatifler geliştirilmelidir.

dördüncü ve son olarak; müzakere heyetinin temsil ettiği güçler, tutum ve genel anlamda fikir birliği içinde bulunmalıdır. mücadelenin (rejimle mücadeleden çıkıp) bu güçler arasında bir mücadeleye, müzakerelerin de parçalayıcı bir unsura dönüşmemesi için bu zorunludur.

mevcut koşullar ışığında bakıldığında siyasal akılcılık, muhalefet ve devrim güçleri arasında bir siyasi birlik ya da atılacak adımda bir fikir birliği oluşturmayı öne çıkarıyor. bu da ortak bir tutuma varmak için kendi aralarında derinlemesine bir tartışmayı, sahada başarı kazanmak ve rejimi onların taleplerini kabul etmeye mecbur bırakmak için mücadelenin ihtiyaç duyduğu şeyleri yerine getirmeyi gerektiriyor.

4) kontrollü ve koordineli hareket edilmelidir. böylece hamlelerimiz çalışılmış ve ölçülü olacağı gibi alınan tepkiler de dikkatle ölçülebilecektir. ayrıca uluslararası güçlerin, sınama balonu mesabesindeki projeleri önünde de dikkatli olunması sağlanacaktır. gayrı ciddi projelerden dolayı vakit ve enerji kaybını engelleyecektir. şimdilerde dinamikleri ve hedefleri belirlenmeksizin masaya konulan projelerde gördüğümüz gibi, aşamaları belirsiz ve unsurları kapalı projelerin tuzağına düşmekten koruyacaktır. iyi hazırlanmadıkları gibi çerçevesi, hedefleri ve zaman dilimi belirlenmemiş konferanslar tuzağına düşmekten koruyacaktır.

suriye halkı daha iyi bir yönetimi hak ediyor. bundan dolayı onurlu devrimin hedeflerine ulaşmak için ciddi ve çalışılmış bir harekete fazlasıyla ihtiyaç duyuluyor.

suriyeli muhalif bir yazar ve aktivist olan ali salih abdullah, 1950 yılında deyr ezzor’da doğdu. 1977'de lübnan'ın başkenti beyrut'a gitti ve orada filistin planlama merkezi'nde çalıştı. 2005 'demokratik ulusal değişim için şam deklarasyonu' girişiminin üyelerindendi. 17 aralık 2007 günü tutuklandı. ekim 2008'de, şam deklarasyonu’nun ileri gelenlerinden 11 kişiyle birlikte 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 19 nisan 2010'da serbest bırakıldı. akabinde tekrar tutuklandı ve 17 temmuz 2010 tarihinde bir kez daha serbest bırakıldı.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ali Salih Abdullah

suriyeli muhalif bir yazar ve aktivist olan ali salih abdullah, 1950 yılında deyr ezzor’da doğdu. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;