Görüş

Esed'in geleceği ve klor gazı silahı

Can çekişen Suriye ekonomisi, Esed'in yerinin sağlam olduğu efsanesini de yerle bir etmiş durumda. Umutsuzluğa kapılan rejim, müzakere masasına mı gelecek, yoksa ayakta kalabilmek için klor gazını daha yaygın şekilde kullanma yoluna mı gidecek, göreceğiz.

BMGK'nın kimyasal silahları yasaklayan kararına rağmen Suriye rejiminin klor gazı kullanmaya devam ettiği belirtiliyor. [Fotoğraf: AA/Getty Images]

suriye'de muhaliflerin bulunduğu bölgelere klor gazı saldırıları düzenlendiği yönündeki son iddialar, ülkenin hâlâ ne denli çaresiz durumda olduğunu hatırlatıyor. klor, imalat sektöründe yaygın olarak kullanılmasından dolayı teknik açıdan kimyasal silah sayılmasa da ülkeyi yerle bir eden varil bombalarıyla birleşince bir terör silahı oluyor.

suriye rejimi, bu taktiği kullandığında eylemlerinin uluslararası kamuoyunun daha çok dikkatini çekeceğini fark etmeli. sonuçta abd ve rusya'nın suriye'nin kimyasal silah stoğundan arındırılması konusunda anlaşması, daha açık bir müdahaleyi önleme yönünde önemli bir dönemeçti. bununla birlikte, kimyasal silah kullanımına başvurulması, olayların gidişatına dair giderek artan çaresizliğin bir yansıması.

suriye politika araştırmaları merkezi'nin tahminlerine göre, suriye ekonomisinin uğradığı toplam zarar 203 milyar doları buluyor. bu rakam, 2010 yılı gsyh'sinin yüzde 383'üne eşit.

by James Denselow

abd'nin eski suriye büyükelçisi robert ford, geçen hafta açıklamada idlib'de iki önemli kalesini kaybeden rejimin günlerinin sayılı olabileceği uyarısında bulundu.

"esed krizi atlattı" şeklindeki söylemin "esed gidiyor"a dönüşmesi, dört yıldır devam eden savaşın devleti nasıl kuruttuğunu açıklamak için rejimin durumuna ve özellikle de suriye ekonomisinin vahim hâline yakından bakmayı gerekli kılıyor.

rejimin yaptırım tedbiri

beşşar esed'in babası hafız esed, suriye'yi yaptırımlara karşı dirençli kılabilmek için ülke içinde büyük çaplı bir rezerv tutmaktan yanaydı. ancak savaşın başında 30 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilen bu döviz rezervi, şimdilerde 1 milyar dolara gerilemiş durumda.

suriye politika araştırmaları merkezi'nin tahminlerine göre, suriye ekonomisinin uğradığı toplam zarar 203 milyar doları buluyor. bu rakam, 2010 yılına ait, yani savaşın patlak vermesinden bir yıl önceki gayrisafi yurtiçi hasılanın (gsyh) yüzde 383'üne eşit.

nüfusun yarısını yerinden yurdundan eden göç, uluslararası yaptırımlar ve gittikçe ilerleyerek ülke topraklarının ve sınır karakollarının yarısını ele geçiren muhalif grupların yükselişi, suriye'yi her yönden sıkıştırmış durumda.

nisan ayı başında ürdün, 375 kilometrelik suriye sınırındaki son resmî hudut kapısını kapattı. savaş öncesinde ürdün-suriye serbest bölgesinin yıllık cirosunun 1,4 milyar dolar olduğu düşünülürse, bu çok büyük bir darbeydi. al watan web sitesine göre, 2010 yılında 11 milyar dolar olan suriye'nin ihracat hacmi, 2014 itibarıyla 1,8 milyar dolara geriledi.

rejim, ithalatı azaltıp ihracatı artırmak için çaresizce tedbirler alıyor. yine de geçen hafta amerikan doları suriye poundu karşısında rekor bir artış göstererek en yüksek seviyesine ulaştı. reuters'a göre, dolardaki artış, enflasyonun yükselmesinde etken. resmî enflasyon oranı yüzde 120 olarak açıklansa da, gerçek rakam muhtemelen çok daha yüksek; zira insanlar tercihlerini rejimin belirsizliklerinden ziyade doların risksizliğinden yana kullanıyor.

suriye ekonomisi

suriye ekonomisinin çöküşü, esed'in iktidarda kalıp kalamayacağı konusunda hayati bir etken olabilir. syria report internet sitesinin yazı işleri müdürü cihad yazigi, geçen yıl kaleme aldığı bir makalede "hükümetin artık anlamlı sayılabilecek bir gelirinin kalmadığı" uyarısında bulunuyordu.

uluslararası kriz grubu'nun suriye'ye ilişkin son tahminleri, ülkenin geleceğine dair umutsuz bir tablo ortaya koyuyor, ki bu durumda esed'in elinde iktidarını ayakta tutmaya yetecek kadar para kalmaması da kuvvetle muhtemel.

by James Denselow

çalışanların içinde bulunduğu koşulların iyice kötüleştiği ve işsizliğin yüzde 58 olarak bildirildiği ülkede, özellikle iş gücünün genç üyelerinin mücadelesi, krizden önce de önemli bir meseleydi ve aslına bakılırsa krizin esas sebebiyle de bağlantılıydı.

rejim, büyüyen mali kriz yüzünden, suriye büyükelçiliklerine ödenen pasaport harçlarını iki katına çıkarırken, bu işlem için gereken güvenlik soruşturması adımını da kaldırdı. syria report'a göre, bu kararlar, rejimin "umutsuzca yeni döviz kazancı kaynakları aradığını" gösteriyordu.

chatham house'tan christopher philips ise, bir makalesinde rejimin "savaşı devam ettirebilmek adına yardım ödeneklerini kesip vergileri artırdığını" yazdı. bu adımların şimdiye dek rejime sadık kalanların desteğini de sarsacak, olumsuz adımlar olduğuna şüphe yok.

suriye ekonomisinin hâli görmezden geliniyor, zira medya tüm dikkatini bbc'nin kısa süre önce yayınladığı bir belgeselde "acımasız milyarderler" olarak nitelendirdiği, belki de gelmiş geçmiş en zengin "terör" örgütü olan işid'e vermiş durumda. tabii işid'in vergilerden ve doğal kaynakların satışından elde ettiği paranın büyük bölümü, eskiden olsa rejimin kasasına gidecekti.

para sıkıntısı

diğer yandan rejim, bazı bölgelerde savaşma işini toptan milis güçlerine ve müttefiklere devrederek ciddi bir ek maliyetin altına da girmiş durumda. amerikan dolarıyla maaş alan hizbullah savaşçıları ile maaşları hızla değer kaybeden suriye poundu üzerinden ödenen suriyeli askerler arasında yaşanacak gerilimlere tanıklık etmek ilginç olacak.

rusya ve iran'dan alınacak borçlar ve karaborsacılık, suriye ekonomisinin çöküşünü değiştiremez, sadece yavaşlatır. üstelik uluslararası kriz grubu'nun suriye'ye ilişkin son tahminleri, ülkenin geleceğine dair umutsuz, çatışma ve dağılmanın damga vurduğu bir tablo ortaya koyuyor, ki bu durumda esed'in elinde iktidarını ayakta tutmaya yetecek kadar para kalmaması da kuvvetle muhtemel.

can çekişen suriye ekonomisi, esed'in yerinin sağlam olduğu efsanesini de yerle bir etmiş durumda. 5 mayıs'ta bm arabuluculuğunda cenevre-3 görüşmeleri başlarken, suriye'deki mali kriz, esed yönetimini ülkeyi mahveden savaşa ciddiyetle bir son bulmak üzere ilk kez müzakere masasına getirecek mi, yoksa umutsuzluğa kapılan rejim, bunun yerine ayakta kalabilmek için klor gazını daha yaygın şekilde kullanma yoluna mı gidecek, göreceğiz.

james denselow, ortadoğu siyaseti ve güvenlik meseleleri uzmanı. dış politika merkezi'nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır.

twitter'dan takip edin: @jamesdenselow

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

James Denselow

James Denselow

ortadoğu siyaseti ve güvenlik meseleleri uzmanı. londra merkezli düşünce kuruluşu the foreign policy center'da araştırmacı olarak görev yapıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;