Görüş

Gazze'de yeni bir egemenlik dönemi

Ortadoğu'da Arafat kuşağının büyük zorluklarla elde ettikleri, bugün tamamen heba olma riski ile karşı karşıya. Ancak Gazze Şeridi'nde, Filistinlilerin modern tarihleri boyunca mahrum bırakıldığı egemen güce ulaşmak için bir fırsat var.

Aronson: "Filistin, Gazze'de İsrail'in bile gönülsüz saygısını kazanan, 'tek silah ve tek otoriteyi' temsil eden bir ordu ve silahlı güce sahip." [Fotoğraf: AP/Arşiv]

bugün arap devletleri birer birer ulusal egemenliklerini, yani yabancıların gereksiz müdahaleleri olmadan, bağımsız ve özerk şekilde karar verme kabiliyetlerini kaybediyor.

yaser arafat bunu "filistinlilerin bağımsız karar alma gücü" olarak adlandırıyordu. filistinli liderin ait olduğu laik milliyetçi kuşak, cezayir'den kahire'ye, şam'dan bağdat'a kendi uluslarına bağımsız bir kader çizebilmek için, hepsi aynı ölçüde başarılı olamasa da mücadele etti.

ortadoğu'da arafat kuşağının büyük zorluklarla elde ettikleri, bugün tamamen heba olma riski ile karşı karşıya. ancak diğer yandan gazze şeridi'nde, filistinlilerin modern tarihleri boyunca mahrum bırakıldığı egemen güce ulaşmak için bir fırsat var.

gazze'de egemenlik

gazze şeridi'nde ramallah'taki mahmud abbas'ın hayal bile edemeyeceği objektif egemenlik yetkilerine sahip bir proto-devlet (ön-devlet) zaten mevcut.

gazze, dost düşman herkesin, her zaman saygı göstermeseler de tanıdığı, fiilî sınırları olan, münferit, komşu bir bölge. topraklarında daimi olarak konuşlandırılmış yabancı işgalciler ve en önemlisi israilli sivil yerleşimciler yok.

gazze şeridi'nde ramallah'taki mahmud abbas'ın hayal bile edemeyeceği objektif egemenlik yetkilerine sahip bir proto-devlet (ön-devlet) zaten mevcut.

by Geoffrey Aronson

gazze şeridi'nde işgal değil, savaş kanunları hüküm sürüyor. filistin, tarihinde ilk kez savaşıp ayakta kalan, çetin bir düşman olarak israil'i istemeye istemeye de olsa kendisine saygı duymak zorunda bırakan, "tek silah ve tek otoriteyi" temsil eden bir ordu ve silahlı güce sahip. benzer özelliklerin batı şeria'da olduğunu düşünmek bile zor.

gazze'deki bu filistin ordusu, israil tarafını bölgedeki filistin gücünü yok ederek, burayı yeniden işgal etmenin veya kukla bir hükümet kurmanın çok ağır bedelleri olacağına eski usûl yöntemlerle ikna etti.

israil, filistin'i sadece kontrol altında tutmanın değil, bağımsız bir devlet kurma kabiliyetini elinden almanın da peşinde. batı şeria, sımsıkı israil'in pençesinde. o kadar ki mahmud abbas dahil birçok filistinli "batı şeria'nın anahtarını israil'e versek daha iyi durumda oluruz" diye düşünüyor.

gazze modeli ise farklı. orada yönetim ve güvenlik kurumlarının kenara çekilmesini öneren kimse yok.

ariel şaron'un bu durumda önemli payı olduğu ve hamas'ın, önündeki imkânları başkalarına kıyasla daha net anladığı kesin; ki bu da pek çokları açısından bu teşebbüsü reddetmek için yeterli bir sebep.

mantıksız ve yanlış

fakat bu yapılırken, israil'e kapasitesinin ötesinde güçler veriliyor. filistinlilerin, israil'in kendi amaçları doğrultusunda yürüttüğü bir politikayı avantaja dönüştürmekten aciz olduğunu söylemek, mantıksız olduğu kadar tarihsel açıdan yanlış da. mesela israil'in 1975 yılında batı şeria'da seçim düzenleme kararını ele alalım. bu kibirli hareket, filistin kurtuluş örgütü'nün bölgedeki ilk zaferi ile sonuçlanmıştı.

bir diğer önemli kaygı da, gazze'nin hamas liderliğinde egemenliğini genişletmesi ve ekonomisini yeniden canlandırmasının filistin'in birliğine mal olacağı yönünde. böyle bir durumda tam da ariel şaron'un istediği gibi gazze ve batı şeria'nın kaderlerinin geri dönülmez şekilde birbirinden kopacağından korkuluyor.

"önce gazze" anlayışının "en son gazze" şekline dönüşmesinden duyulan kaygıyı tek dile getiren arafat'ın mirasçısı fetih değil. kısa süre önce yapılan bir söyleşide hamas liderlerinden musa ebu merzuk da mevcut ayrışma gerçeği karşısında birlik ilkesini korumanın zorluğuna değindi.

elbette mevcut durumun ve batı şeria ile gazze arasında ismen birlik ilan eden oslo şartlarının filistin'in bağımsız birliğini geliştirdiğini kimse öne süremez.

peki ya filistin'in bir bölümünün egemenliğe kavuşmasının diğer bölgelerdeki egemenlik şansını zayıflatacağı iddiası? tarih bize -abd örneğinden de görebileceğimiz üzere- genellikle bunun tam tersinin olduğunu söylüyor.

şu anda bu sürecin enstrümanı hamas. ancak tarihsel açıdan bakıldığında önemli olan sonuçtur. şüphesiz ki gazze'yi hangi tarafın yönettiği israillilerin umurunda değil. onlar için izak şamir'in bir zamanlar söylediği gibi "deniz aynı deniz, arap aynı arap". burada önemli olan, filistin tarihinde oslo sonrası yeni bir sayfanın yazılıyor olması. o sayfada, modern tarihte ilk kez filistin'in en azından bir bölümünde filistinliler için bağımsız bir güvenli bölge oluşturma vaadi var.

filistinliler, özellikle de fetih üyeleri, gazze'nin yetkilerinin genişletilmesinin batı şeria ve gazze şeridi'nin birliğini koruma şansını riske atacağı inancına takılıp kalmış durumda.

by Geoffrey Aronson

kasıtlı mahrumiyet

gazze'de yaşayan 1,8 milyon kişinin şu anda içine sokulduğu kasıtlı mahrumiyet düşünüldüğünde, şu anda gazze'nin sahip olduğu avantajlardan bahsetmek yersiz görünebilir. fakat şaron, gazze'yi artık vadesi dolmakta olan oslo anlaşmasından çıkararak -ki kendisini bu karara mecbur eden, gazze halkının israil yönetimine karşı kararlı muhalefetiydi- filistin'i kendi ulusal kaderinin amacı değil aracı hâline getiren bir süreci başlatmış oldu.

filistinliler, özellikle de fetih üyeleri, gazze'nin yetkilerinin genişletilmesinin batı şeria ve gazze şeridi'nin birliğini koruma şansını riske atacağı inancına takılıp kalmış durumda. lakin filistin'in birliği fikri, son 60 yıldaki her türlü toprak gerçeğinden daha güçlü çıktı.

herhangi bir anlaşmanın kalıcı olabilmesinin mutlak şartı şüphesiz ki gazze şeridi ve batı şeria'nın bağımsızlığına dayanıyor. ancak gazze'nin bağımsız bir şekilde hareket edip uluslararası toplumla etkileşim kurabilecek güce sahip olmasının, batı şeria'daki mevcut olumsuz duruma -taraflardan hiçbirinin etkin bir şekilde meydan okumadığı o açmaza- kıyasla çok daha ilham verici ve öğretici bir örnek teşkil ettiği de bir gerçek.

israil ve hamas şimdilerde geçen seneki savaşın ardından gazze'nin geleceği ile ilgili alınan mutabakat kararlarının uygulanmasını tartışıyor. söz konusu kararların merkezinde ise uzun süreli bir ateşkes ve gazze'de bir liman inşa edilmesi var. bu paket, her iki tarafın da menfaatlerinin giderek birbiriyle uyumlu hâle geldiğinin bir yansıması. zira geçici ateşkes üzerinde uzlaşma sağlanması, hem israilliler hem de filistinliler açısından güvenlik sağlamanın yanında, kuşatmanın sona ermesine ve gazze'nin muhtaç olduğu ekonomik canlanmanın temelinin atılmasına vesile olacak bir gelişme.

gazzeli liderlerin stratejik ulusal ve ekonomik hedefleri arasında uzun süreden beri yer alan konulardan biri de liman meselesi. filistin'in mısır ve israil ile olan kara sınırlarının aksine, liman, filistin'i tecrit edip yoksullaştırmaya kararlı komşuların boğucu gücünden çok daha bağımsız olarak gerçek bir kapı aralama şansı demek.

geoffrey aronson, dünya bankası eski danışmanı ve avrupa birliği'nin batı şeria ve gazze'deki filistin polis desteği koordinasyon ofisi eski mensubu.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Geoffrey Aronson

Geoffrey Aronson

geoffrey aronson, dünya bankası eski danışmanı ve avrupa birliği'nin batı şeria ve gazze'deki filistin polis desteği koordinasyon ofisi eski mensubu. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;