Görüş

HSYK ve yargının bağımsızlığı

TBMM’de görüşülmekte olan kanun teklifi, HSYK'nın yapı ve işleyişine ilişkin 2010 öncesine dönüş niteliği taşıyan değişiklikler içeriyor.

HSYK Genel Kurulu
2010'da seçilen HSYK üyelerinin görev süresi 25 Ekim'de doldu. [Fotoğraf: AA]

17 aralık operasyonu ile başlayan süreçte yürütülen soruşturmalara adalet ve kalkınma partisi (akp/ak parti) hükümetinin verdiği tepkilerden en önemlisi, hakim ve savcılar yüksek kurulu'nun (hsyk) yeniden düzenlenmesi girişimiydi. bu girişim, yargı bağımsızlığını ve bunu sağlamanın kurumsal mekanizmalarını yoğun siyasal gündemin tartışma noktalarından biri haline getirdi. süreç, komplo ve hükümete karşı darbe girişimi olarak tanımlandı ve çözüm, sürece dâhil olan kamu görevlilerinin görev değişikliğinde görüldü.

devlette paralel bir yapılanmanın olduğu ve bunun tasfiye edilmesi gerektiği tespiti, yalnızca somut soruşturma süreçlerinde yer alanların değil, ileride bu tür girişimlerde bulunması ihtimali bulunduğu düşünülen kamu görevlilerinin de toplu olarak görevlerinden alınmalarıyla uygulamaya geçirildi. önce sayıları binlerle ifade edilen polis amir ve memurlarının görev yerleri değiştirildi. ardından savcı ve hakimlerin atamaları ve görev yeri değişikliklerinde yetkili olan hsyk 1. dairesi'nin üye yapısının ve sonrasında bazı savcıların görev yerlerinin değiştirilmesi yanında iletişimin tespit ve dinlenmesiyle görevli telekomünikasyon iletişim başkanlığı'ndaki görevden almalar, çeşitli kamu görevlilerine yönelik sürecin devam edeceğini gösteriyor.

hükümetin bu yaklaşımı, hsyk ile ilgili değişikliklerin temel motivasyonunu ve sonuçta nasıl bir düzenlemeyle karşılaşılabileceğinin de göstergesidir. kanun ve anayasa düzenlemeleri, buna ihtiyaç duyan tarafından ve tespit edilen somut ihtiyacı karşılamak üzere yapılır. bunun da başta anayasa olmak üzere hukukun evrensel ilkelerine uygun yapılması gerekir. ancak, bir fiili olağanüstü durum algısı ve buna yönelik önleme refleksiyle gerçekleştirilecek düzenlemelerde hukuka ilişkin temel değerlerin göz ardı edilmesi ihtimali yüksektir. olağanüstü durum tespitiyle hareket düsturunun, 'zor, oyunu bozar' formunda benimsenmesi, evrensel değerlere dayalı bir sistemin yeniden kurulmasını da engelleyebilir.

mevcut 1982 anayasası'nın hsyk'nın yapısı ve işleyişini belirleyen 159. maddesi, 2010 anayasa değişiklikleriyle önceki dönemde yöneltilen eleştirilerin önemli bir kısmını karşılayacak biçimde değiştirilmişti. bu çerçevede, adalet bakanı'nın hsyk başkanlığı ve adalet bakanlığı müsteşarı'nın da hsyk'daki doğal üyelik konumu devam ettirilmişti. bununla birlikte kurul'un üye sayısı artırılarak, birinci sınıfa ayrılan hakim ve savcılar arasından da kurul üyesi seçilmesi yolu açılmış, böylece temsil yeteneği yüksek bir yapı oluşturulmuştu. ayrıca kurul'un üç daire halinde çalışması öngörülmüştü. yine yargı bağımsızlığı açısından önemli bir engel olarak görülen 'kurul sekretaryası'nın adalet bakanlığı tarafından yürütülmesi uygulaması' kaldırılarak genel sekreterlik kurulmuş, kurul müfettişliği tesis edilerek denetim yetkisi de büyük ölçüde adalet bakanlığı'ndan alınmıştır. yine daha önce kurul kararlarına karşı yargıya başvuru yolu kapalıyken, 2010 düzenlemeleriyle bu kez meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu açılmıştı. tüm bu değişiklikler, genel olarak venedik komisyonu (avrupa hukuk yoluyla demokrasi komisyonu) tarafından da olumlu karşılanmıştı.

anayasa'da mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulacağı ve görev yapacağı öngörülen hsyk, içerik olarak yargısal bir faaliyet yerine getirmez. hakim ve savcıları mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, yükseltme, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma vb işlemlerini yapmakla görevlidir. bu tür işlemler tipik idari işlem niteliğindedir ve bu açıdan hsyk, yargının idaresiyle ilgilenir. meşru varlık nedeni de yargının bağımsızlığını sağlama işlevini üstlenmiş olmasıdır. hakim ve savcıların hsyk'nın kendileri hakkındaki işlemlerine karşı yargı yoluna başvuramamaları, hukuk devleti açısından önemli bir eksikliktir. bu durum, adalet dağıtmakla görevli olanların adalete başvurma hakkını engelliyor. hsyk'nın bütün idari nitelikli işlemlerine karşı yargı yolu açık olmalıdır.

adalet bakanı'nın yetkileri artıyor

tbmm’de görüşülmekte olan kanun teklifi, hsyk'nın yapı ve işleyişine ilişkin 2010 öncesine dönüş niteliği taşıyan değişiklikler içeriyor. bu açıdan bakıldığında, hsyk düzenlemesinin yargı bağımsızlığını güçlendirmeye yönelik yeni bir girişim olarak değerlendirilmesi mümkün değil. zira teklif, farklı kanunlarda değişiklik öngören bir torba kanun niteliğinde. fakat değişiklikler temel olarak 4954 sayılı türkiye adalet akademisi kanunu ve 6087 sayılı hakimler ve savcılar yüksek kurulu kanunu üzerinde yapılıyor. teklifin genel yaklaşımı, hsyk'nın görev ve yetkilerinin azaltılarak adalet bakanı'nın yetkilerinin artırılması yönünde. böylece adalet bakanı'nın hsyk'nın oluşum ve çalışmalarında belirleyici hale gelmesi hedefleniyor. teklifle, adalet bakanı'na hsyk başkanı sıfatıyla şu yetkilerin verilmesi öngörülüyor:

"teftiş kurulu başkanı'nı, teftiş kurulu başkan yardımcılarını ve genel sekreter yardımcılarını atamak. yargı yetkisinin kullanımına ilişkin hususlar hariç olmak ve kurul'un görev alanına giren konulara münhasır olmak üzere ilgili dairelerin görüşü alınmak suretiyle yönetmelik çıkarmak ve genelge düzenlemek. dairelerden birine gelen ve olağan çalışmalar ile karşılanamayacak oranda artan işlerden bir kısmını diğer bir daireye vermek. kurul üyeleri hakkındaki suç soruşturması ile disiplin soruşturma ve kovuşturma işlemlerini yürütmek ve bu konuda gerekli kararları vermek."

hsyk daireleri'ne ilişkin değişiklik teklifine göre; kurul'un birinci ve ikinci dairesi beş, üçüncü dairesi onbir üyeden oluşacak, başkan (adalet bakanı), üyelerin hangi dairede asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacağını belirleyecek ve daire başkanları, her dairenin kendi üyeleri içinden başkan tarafından teklif edilecek iki üye arasından genel kurul tarafından seçilecek. kurul personelinin atanmasında da yetkili kılınan adalet bakanı, böylece hsyk üyelerinin seçimi dışında, üyelerin hangi dairede görev yapacağını belirlemek, soruşturma açılmasına karar vermek, genel kurul'un toplantı günleri ve gündemini belirlemek gibi kurul'un hem oluşumu hem de işleyişinde önemli yetkilerle donatılıyor.

'geçici madde'nin önemi

teklifle getirilen geçici madde ise öngörülen düzenlemelerin derhal uygulanmasını sağlamaya yönelik. teklifin kanunlaşması durumunda, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kurul'da görev yapan genel sekreter, genel sekreter yardımcıları, teftiş kurulu başkanı, teftiş kurulu başkan yardımcıları, kurul müfettişleri, tetkik hâkimleri ve idari personelin kurul'daki görevleri sona erecek; kurul başkanvekili ve daire başkanlarının bu görevleri ile kurul üyelerinin dairelerdeki görevleri sona erecek ve on gün içinde adalet bakanı, kurul üyelerinin asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacakları daireleri belirleyecek ve teftiş kurulu başkanı, teftiş kurulu başkan yardımcıları ve genel sekreter yardımcılarını atayacaktır. ayrıca kurul tarafından çıkarılan yönetmelik ve genelgelerin tamamı yürürlükten kalkacaktır.

adalet bakanı'na tanınan bu yetkilerin, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre düzenlenmesi öngörülen hsyk'nın yapı ve işleyişine uygun olmadığı ve anayasa'ya uygunluk konusunda ciddi kuşkuları ortaya çıkaracağı açıktır. ayrıca böyle bir kanunun yürürlüğe girmesiyle yukarıda belirtilen geçici maddede öngörülen sonuç, kendiliğinden gerçekleşecektir. anayasa mahkemesi tarafından verilebilecek bir iptal kararı ise geçmişe yürümeyeceğinden, iptal kararının doğuracağı hukuki sorunlar, hsyk işleyişini fiilen imkânsız kılabilecektir.

bu kanun teklifinden vazgeçilerek anayasal bir değişiklik ve hsyk'nın yeniden yapılandırılması konusunda kamuoyuna yansıyan bazı önerilerin ise yargı bağımsızlığı açısından tatmin edici olmadığı görülmektedir.

'rtük modeli' yargıyı siyasileştirir

bu aşamada hsyk üyelerinin tamamı ya da önemli bir kısmının, radyo ve televizyon üst kurulu'nda (rtük) olduğu gibi meclis'te grubu bulunan partilerin göstereceği adaylar arasından seçilmesi önerisi, hsyk açısından yıpratıcı olabilir. rtük için bile uygunluğu tartışılır bir yöntemin hsyk'ya uygulanması ve partilerle özdeşleşmiş üyelerin seçilmesi, alınan her kararı daha baştan tartışılır hale getirecek, yargı görünüm itibarıyla da siyasi partilerden bağımsız olamayacaktır. avrupa insan hakalrı mahkemesi (aihm) kararlarında yargılama faaliyeti için sıklıkla kullanılan, "adaletin yerine getirilmesi yetmez, aynı zamanda yerine getirildiğinin görülmesi de lazımdır." deyişi, yargının bağımsız ve tarafsız yönetimi için de geçerli sayılmalıdır. bu açıdan 1961 anayasası'nın ilk halinde yer alan yüksek hakimler kurulu'nun 18 üyesinden 6'sının, yüksek mahkemelerde hakimlik yapmış veya bunlara üye olma şartlarını kazanmış kimseler arasından parlamento tarafından seçilmesi örnek alınabilir. venedik komisyonu'nun da yargı konseyi üyelerinin esaslı bir kısmı veya çoğunluğunun, yargının bizatihi kendisi, demokratik meşruiyeti sağlamak amacıyla da kalan üyelerin parlamento tarafından seçilmesinin uygun olduğunu düşündüğü ortadadır.

cumhurbaşkanı abdullah gül'ün gündeme getirdiği 'avrupa birliği kriterlerine uygun bir anayasa değişikliği' ise sorunun niteliği gereği fazlasıyla zor görünüyor. öneriler arasında yer alan, savcılar için ayrı bir kurul oluşturulması ise bir zorunluluk değildir. lakin savcıların hakimlerden farklı görev ve konumları nedeniyle adalet bakanlığı'nın savcılar üzerinde kullanabileceği ve makul görülebilecek yetkilerin hakimlere de uygulanmasını engellemek ve hakimler için yürütmenin müdahalesine tamamen kapalı bir yapı oluşturabilmek için bu öneri düşünülebilir. ancak bu, savcıların güvencesiz bırakılması anlamına da gelmemelidir.

venedik komisyonu raporu'nda geçen, "birçok ülkenin tecrübesi, en iyi kurumsal kuralların, bu kuralların uygulama ve yürütmesinden sorumlu olanların iyi niyetleri olmadan işe yaramayacağını göstermektedir." ifadesi, hsyk değişiklikleri yapılırken zihinlerin bir köşesinde mutlaka tutulmalıdır.

ayhan tekinsoy, 1971 yılında gaziantep'te doğdu. ankara üniversitesi hukuk fakültesi'nden mezun oldu. 1994'te aynı fakültenin idare hukuku anabilim dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1996 yılında ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü kamu hukuku anabilim dalı’nda "anayasa mahkemesi kararları işığında kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin hukuksal niteliği ve yetki yasaları" başlıklı yüksek lisans tezini tamamladı. 2002 yılında "idari sözleşme rejiminin temel özellikleri" başlıklı teziyle doktor unvanını aldı. yayımlanmış birçok makale ve araştırmaya imza atan yrd. doç. dr. tekinsoy, idare hukuku ve idari yargılama hukuku alanlarında incelemelerini yoğunlaştırıyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ayhan Tekinsoy

ayhan tekinsoy, 1971 yılında gaziantep'te doğdu. ankara üniversitesi hukuk fakültesi'nden mezun oldu. 1994'te aynı fakültenin idare hukuku anabilim dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;