Görüş

İran yayılmacılığı ve Körfez ülkeleri

Niçin Körfez ülkeleri, bölgede İran nüfuzuna paralel bir güç olabilecekleri bir zamanda, böyle bir stratejik zafiyet gösteriyor? Acaba bu ülkelerin bir Körfez gücünü barındıran vizyonları var mı?

Şii Hizbulah örgütü, Suriye'de İran'ın desteklediği Esed yönetimiyle birlikte savaşıyor. [AFP]

akdeniz'e bakan lübnan kıyılarından umman denizi ve kızıldeniz üzerindeki yemen sahillerine, işgal altındaki golan tepeleri'nden (iran-irak sınırı da dahil) arap körfez sahillerine kadar uzanan bölgedeki jeopolitik ve stratejik yapı, (hem ideolojik hem de bu ülkelere yönelik nüfuzu ve seferberliği açısından) iran'ın büyüyen gücü lehinde değişti.

bölgedeki (suudi arabistan ve birleşik arap emirlikleri gibi) büyük devletler, kendi ulusal güvenlik bölgelerine yönelik iran'ın sergilediği aleni ve doğrudan yayılmacılık tehlikesinin farkında olmalarına rağmen, bu sorunla mücadele etmeye dönük statik stratejilerinde pek bir hareketlilik ortaya koymadılar. tam tersine yeni düşmanlar edinerek durumu daha da kötüleştirdiler. yeni düşmanların başında, müslüman kardeşler (ihvan) ve irak ve şam islam devleti (işid) yanında çoğunluğu islamcı başka örgüt ve güçler geliyor.

bazı körfez yönetimleri, ihvan düğümü konusunda pusulayı şaşırdılar. bu da onları meseleleler dar bir çerçevede bakmaya ve planlamaya sevk etti. bilinçli ve bilinçsiz olarak bölge gelceğinin belirlenmesi işin iran yönetimine bıraktlar.

by Faris El Hattab

bu temelde bahsi geçen devletler, yemen ve irak'ta yaşandığı üzere belirli ülkelerdeki iran varlığını, islamcı güçleri ve bu güçlerin halktaki tabanlarını bitirmek için yardımcı bir etken olarak gördüler. büyük bir körfez ülkesindeki ulusal güvenlik konularında uzman birisi bana, irak'ta iran müdahalesine karşı çıkan güçlere destek verilmemesinin sebebini, 'onların bir şekilde müslüman kardeşler örgütü ile bağlantılı olabileceği endişesi' şeklinde açıklamıştı.

ortadoğu ülkelerinin, özellikle de arap körfez devletlerinin stratejik düşünme yetersizliği, iran'ın yayılmacılığını bölge halkları arasında büyük bir tartışma konusu yapıyor. özellikle de iran yanlısı örgütler, yakın zamana kadar (iran devrimi'nin lideri humeyni'nin 35 yıl önce kurduğu) büyük iran projesine karşı takoz görevi görmüş irak, yemen, bahreyn ve birleşik arap emirlikleri (bae) gibi arap ülkelerini yakıp yıkıyor ve katlediyorlar. buna, iran'ın arap ülkelerinde (hiçbir arap-körfez tepkisi almaksızın) mezhepçi ideolojik düşünceyi yayması için seferber ettiği medya araçları da eklenebilir.

körfez'in ortak vizyon geliştirmesi şart

kaynaklar, nil sat ve arap sat üzerinden yayın yapan 40'tan fazla iran yanlısı televizyon kanalı olduğuna işaret ediyor; bu kanallarda eğitim ve eğlence amaçlı program ve filmlerle yeni nesli etkilemek için organize medya kampanyaları yapıldığını belirtiyorlar. hâl böyleyken körfez ülkeleri, iran kanallarıyla mücadele etmek için makul oranda karşıt fikir ortaya koyan birçok arap ve islami kanala kilit vurdu.

peki, durum buyken, kendi güvenlik bölgeleri etrafındaki iran yayılmacılığı konusunda körfez ülkelerinin takınacağı tavır ne olacak? niçin körfez ülkeleri, bölgede iran nüfuzuna paralel bir güç olabilecekleri bir zamanda, böylesine stratejik zafiyet içindeler? acaba bu ülkelerin (egemenliklerini ve bölgenin güvenliğini temin edecek, halklarına yüzlerce yıla uzanan ideolojik seçenekleri muhafaza edecek) bir körfez gücünü barındıran vizyonları var mı?

bu sorular, arap körfezi, irak, suriye, lübnan, ürdün ve yemen'de halkın farklı kesimlerince soruluyor. ben, kimsenin bunların bilimsel ve pratik yanıtlarına sahip olduğunu sanmıyorum. hatta birçok araştırma merkezinin analiz ve bakış açısına göre, körfez'in tutumunun alacağı şekil, tablonun en karanlık kısmı. çünkü bölge ülkelerinin toplumsal, siyasal ve yaşamsal şartları kırılgan. bazı körfez yönetimleri, belirttiğimiz üzere, ihvan düğümü konusunda pusulayı şaşırdılar. bu da onları meselelere dar bir çerçevede bakmaya ve planlamaya sevk etti. bilinçli ve bilinçsiz olarak bölge geleceğinin belirlenmesi işini iran yönetimine bıraktılar.

arap körfez ülkelerinin doğru şekilde kurulmuş bir projelerinin olması (geçmişte olduğundan daha fazla) isteniyor. özellikle de tahran'ın, sana'ya el atması ve umman sultanlığı hariç bir bütün olarak körfez işbirliği konseyi'ni (kik) kuzey sınırından yemen sınırındaki en uç güneyine kadar kuşatmaya başlaması sonrasında... böyle bir proje, bireysel hareket eden devletler olarak değil, kik çatısı altında bir bütün olarak körfez ülkelerinin ulusal güvenliklerini minimum düzeyde koruyacaktır. yeni suudi yönetiminin, iran projesine karşı daha iddialı yeni bir bakış açısı ve (tabii diğer arap körfezi ülkelerinin en üst düzeyde etkin olmaları halinde) bir karşı projeye imza atma imkanı var.

körfez'in ihvan algısı abartılı 

bae, iran projesi ile körfez tutumu arasındaki ilişkinin son örneğini oluşturuyor. abu dabi, üç adasındaki iran işgalini ve onlarca iranlı terör örgütünün kendi topraklarında yayılması meselesini unuttu. tüm endişe ve ilgisini, sadece kendi ülkesinde değil, tüm dünyadaki ihvan örgütü konusuna ayırdı. bu, gerçekten çok enteresan bir durum. gerek kendisini gerekse de içinde bulunduğu bölgeyi kuşatmaya başlayan asıl tehlike dururken, ihtimal dahilinde olan tehlikeye yönelik aşırı bir algı söz konusu.

iran istihbaratının üslubu, humeyni'nin arap ve arap olmayan tüm ülkelerdeki şii azınlıklarla ağ ilişkisine dayalı projesini hayata geçirme amacı taşıyordu. dolayısıyla, iran tehlikesinin her daim mevcut olduğu söylenebilir. bir ölçüde katar hariç tüm arap körfez ülkelerinde bu tehlikenin birinci sırada olması gerekiyor.

iran istihbaratının çalışma üslubu, humeyni’nin arap ve arap olmayan tüm ülkelerdeki şii azınlıklarla ağ ilişkisine dayalı projesini hayata geçirmek içindi. buradan hareketle iran tehlikesi her daim mevcuttur ve tüm arap körfez ülkelerinde bu tehlikenin birinci sırada olması gerekmektedir. 

by Faris El Hattab

körfez ülkeleri yönetimlerinin, mısır'da önce cumhurbaşkanı muhammed mursi ve ardından mevcut cumhurbaşkanı abdulfettah sisi dönemindeki siyasi değişimlerle tepkisel şekilde meşgul olmaları sonrası, iran ile şii azınlıklar arasındaki bu ağ ilişkisi büyüdü. şimdi ise iran'ın pakistan'dan lübnan'a ve güneyden yemen'e uzanan hilali oluşturma planının iç yüzü daha da netleşti. iran, arap körfez ülkelerinde yaşayan şii azınlıkların kaos trafiğini körükleyerek ve kendisini bu azınlıkların manevi babası ve fiili garantörü olarak atayarak planı hayata geçirdi.

arap körfez ülkeleri, iran yayılmacılığına karşı vatansever, milliyetçi ve enformasyon temellerine dayalı sağlam ve net bir tutum almak için açık stratejik bir çalışma planına muhtaçlar. ancak bu plan sayesinde iran projesi ve tahran ile işbirliği içindeki tüm taraflarla mücadele edebilirler.

körfez devletleri, iran-irak savaşı'nda (1980-88) kaybolan iran askerlerini arama komisyonu başkanı general bakırzade’nin arap ahvaz bölgesinde düzenlediği ve iran devrim muhafızları'ndan üst düzey komutan ve subayların katıldığı basın toplantısındaki açıklamalarını kesinlikle unutmamalılar. bakırzade şöyle diyor: "saflarımızı sıklaştırmalıyız ve iran halkının evlatları arasında ulusal safı yarmak için iç işlerimize müdahale eden düşmanlarımızdan daha güçlü olmalıyız."

bakırzade burada iç işleri ve ulusal saf derken bölgenin tüm şiilerini kast ediyor. iranlı generalin açıklamasındaki en önemli kısmı da şu ifadeler teşkil ediyor: "körfez ülkelerinin iran projesiyle mücadeledeki seçenekleri azalmıştır. bugün ne irak'ta saddam hüseyin var ne de afganistan'da usame bin ladin. iran, islam dünyasındaki zulme [yani sünni yöneticilere] karşı ayaklanan müslüman halklar [yani o ülkelerdeki şiiler) üzerindeki etkisi sebebiyle arap liderlerinin tasavvur edemeyeceği noktalara ulaşabiliyor."

faris el hattab, iraklı akademisyen ve iletişimci. 1961 yılında bağdat'ta dünyaya geldi. çeşitli arap gazete ve dergilerinde güncel uluslararası politik gelişmeler üzerine makaleler kaleme alıyor. irak ve birleşik arap emirlikleri’nde birçok radyo ve televizyon programı hazırlayan hattab’ın medya alanında yayınlanmış birçok kitap ve araştırması bulunuyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Faris El Hattab

faris el hattab, iraklı akademisyen ve iletişimci. 1961 yılında bağdat'ta dünyaya geldi. çeşitli arap gazete ve dergilerinde güncel uluslararası politik gelişmeler üzerine makaleler kaleme alıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;