Görüş

İsrail zulmünde ABD'nin payı unutulmamalı

Hamas ile İsrail arasında kısa vadeli ateşkes ilan edilse bile, Batı, Filistinli sivilleri umursamadığından yine çatışma çıkacaktır. Yaşanan zulüm ve adaletsizliğe karşılık sadece İsrail'e yönelik boykot, tecrit ve yaptırım çağrısında bulunmak yetersiz. Bu durumdan ABD'nin de aynı ölçüde sorumlu olduğunu unutmamak gerekiyor.

Konular: Gazze, Filistin, İsrail, ABD
ABD, İsrail'e milyonlarca dolarlık askeri yardım yapmakla kalmıyor, BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail'e karşı yaptırım kararı alınmasını da engelliyor. [Fotoğraf: Reuters]

israil'in filistin saldırılarını eleştirmenin, özellikle israil'i yılda 3,1 milyar dolarlık askeri yardımla desteklemekle kalmayıp, işlediği savaş suçları yüzünden birleşmiş milletler (bm) güvenlik konseyi'nin ona yaptırım uygulama girişimlerini de sürekli veto eden abd gibi bir yerde yaşıyorsanız, sizin için ne denli tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dair 30 temmuz 2014'te yayımlanan bir makale yazmıştım.

illinois üniversitesi'nin başarılı toplum bilimcisi steven salaita'ya yaptığı iş teklifini, salatia'nın israil'in gazze saldırılarını eleştirmesi üzerine geri çekmesi de sürpriz olmadı. abd'de israil'in tutumunu alenen kınayanlardan kiminle konuştuysam hemen hemen hepsi aynı şeyi yaşamış olduğundan, böyle bir netice de kaçınılmaz görünüyor.

israil destekçileri, ülkeyi yahudilik ile özdeşleştirerek - hatta haham michael lerner'in haber sitesi salon için kaleme aldığı yazısında da kısa ve öz bir şekilde ifade ettiği gibi, 'israil ulus devletini, "yahudi devleti" olarak görüp algılamak ve diğer siyasi teşekküllerin aksine adeta tapılası bir idole dönüştürmek suretiyle - filistin halkına uygulanan zulümle ilgili haklı eleştirileri "yahudi karşıtlığı" olarak yaftalıyorlar.

abd dışişleri eski bakanı hillary clinton'ın the atlantic dergisinde 10 ağustos 2014 tarihinde yayımlanan röportajında, israil'in son saldırılarında 2.000'den fazla filistinlinin ölümünün sorumlusunun – abd'nin israil'e yolladığı silahlar değil – hamas'ın "yahudi karşıtlığı" olduğu söylemesi, washington'ın tutumunu mükemmel biçimde özetliyordu. 

abd hükümeti, kendisini yabancı ve güçlü çıkar çevrelerinin vereceği paraya bağımlı hale getirmesi bakımından dünyadaki diğer hükümetler arasında istisnai bir yere sahip. 

by Ruth Fowler

times of israel gazetesi "soykırım mübah olunca" başlıklı görüş yazılarına yer verdiği; israil meclisi (knesset) başkan yardımcısı moşe feiglin, gazze'nin israil topraklarına katılması ve filistinlilerin sina yarımadasına sürülmesi çağrısında bulunduğu halde hiçbir şey değişmedi. keza, yahudi karşıtlığının yükselişi, new york times gibi ana akım gazetelerce detaylı biçimde belgelenirken, benzer şekilde giderek artan müslüman ve arap karşıtı bağnazlığa pek az vakit ayrıldığında da netice aynıydı.

abd hükümetinin dünyaya verdiği mesaj açık: amerika, israil'den hesap sormayacak. ve buna karşılık bizler de israil'i sessiz ama bir o kadar da bariz bir biçimde, ütelik sürekli destekleyen hükümetimizden hesap sormayacağız.

devasa savunma bütçesi sayesinde, israil, dünyanın en güçlü 11. ordusuna sahip olmakla övünüyor. yaşanan son çatışma, abd kongresi'nin ağustos 2014'te israil hava savunma sistemi demir kubbe'nin yenilenmesine yönelik 225 milyon dolarlık yardımı onaylamasıyla beraber, ülkenin bu konumunu daha da pekiştirdi. bu bağlamda, amerika'nın yozlaşmış lobicilik ve seçim siyaseti uygulamaları, amerikan israil kamu işleri komitesi'nin (aipac) niçin başkent üzerinde böylesi bir baskı kurmayı sürdürdüğünü açıklıyor.

abd hükümeti, kendisini – israil destekçileri de dahil – yabancı ve güçlü çıkar çevrelerinin vereceği paraya bağımlı hale getirmesi bakımından dünyadaki diğer hükümetler arasında istisnai bir yere sahip. ortadoğu'da beyaz, batılı, "demokratik" ve bilhassa da komşu arap ülkelerini birbirine düşürme ya da abd'nin istediği bölge ülkelerinde askeri operasyon yapmasını teşvik etme konusunda başarılı bir kaleye sahip olmak, washington'ın işine gelen bir durum. ve eğer the ecologist dergisinin haberi doğruysa, gazze'de bir süre önce, çıkarmaya hazır zengin doğalgaz yatakları bulundu.

batı, ölen filistinlileri umursamıyor

hamas ile israil arasında imzalanacak kısa vadeli herhangi bir ateşkes sürse de sürmese de, yakın gelecekte yeniden ve aynı neticeleri doğuracak bir çatışma yaşanacağı kesin. diğer bir deyişle, yine çok sayıda filistinli sivil ölecek; israil tarafının kaybı ise aynı ölçüde mühim olmakla beraber çok daha az olacak. bu süre zarfında, israil'in işgal altındaki topraklarda devam eden askeri kontrolü yüzünden ölen filistinliler – bir israilli ölünceye kadar – aylarca, belki de yıllarca dikkate alınmayacak.

naom chomsky, truthout isimli haber sitesinde çıkan köşe yazısında, ortadoğu uzmanı mouin rabbani'nin şu sözlerine yer veriyordu: "filistinlilerin canına dair batı'da var olan adeta kurumsallaşmış umursamazlık... filistinlilerin niçin şiddete başvurduğunu açıklamaya yardım ediyor."

amerikan hükümetinin tel aviv'e yönelik sarsılmaz desteği, israil destekçilerinin yahudi karşıtlığı yaygaraları ve – katar ve türkiye hariç – komşu arap ülkelerinin, hamas'ın müslüman kardeşler ile arasındaki bağ yüzünden, filistin davasını açık bir şekilde desteklemekteki isteksizliği, israil'i kınayan her harekete ket vuruyor. bu koşullar altında, chomsky'nin de sürekli ifade ettiği gibi, israil'e değil, abd'ye baskı yapılmadığı müddetçe hiçbir şey değişmez.

israil'e karşı boykot, tecrit ve yaptırım hareketinin, filistin halkının karşı karşıya kaldığı zulüm ve haksızlıkların diğer sorumlusunu [yani abd'yi] yeterince hedef almadığı kesinlikle doğru.

by Ruth Fowler

abd, geçmişte aşırı sağ kanada mensup paramiliter gruplara, darbelere, diktatörlere ve meşruiyeti kendinden menkul hükümetlere verdiği destek ve finansman yardımları ile meşhur bir ülke. chomsky ve diğer aydınların, israil'e karşı boykot, tecrit ve yaptırım (bds - boycott, divestment and sanctions) hareketine getirdikleri eleştirilere tamamen katılmıyorum. ama bds hareketinin, filistin halkının karşı karşıya kaldığı zulüm ve haksızlıkların diğer sorumlusunu [yani abd'yi] yeterince hedef almadığı yönündeki gözlemlerinde kesinlikle haklı olduklarını düşünüyorum.

toplumsal ve etnik temelde ırkçı ve anti-demokratik ayrımcılık yaptığını resmen ilan eden bir ülkeyi sistemli bir biçimde destekleyen abd, bu konudaki iş birlikçi tutumunu ısrarla kabul etmiyor. gazeteci dostum arun gupta'nın da dediği gibi, "nesillerdir abd'nin new york şehrinin brooklyn semtinde yaşayan insanlar, israil ve işgal altında tuttuğu topraklarda her türlü vatandaşlık hakkına sahipken, yüzlerce yıldır o bölgede yaşayanların neredeyse hiçbir hakları yok."

öyle görünüyor ki, israil için nihai aşama, filistin'in devlet olma ihtimalinin tamamen ortadan kaldırılması ve filistin halkının bertaraf ya da tecrit edilmesi olacak. abd'nin oyununun nerede biteceğinin şifrelerini kırmak ise daha zor. ancak tarihin de gösterdiği üzere, hükümetimiz, insanların gereksiz yere acı çekmesi ve savaşlarda perişan olmasına neden olacak koşulları yaratmakta hiçbir beis görmüyor. ama sorun şu ki, eninde sonunda sonunda ne ekerseniz onu biçeceğinizi bir türlü anlamıyorlar.

ruth fowler, abd'de yerleşik ingiliz asıllı gazeteci ve senarist.

twitter'dan takip edin: @fowlerruth

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ruth Fowler

Ruth Fowler

abd'de yerleşik ingiliz asıllı gazeteci ve senarist. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;