Görüş

İsrail'in göz boyama taktikleri

İsrailli sözcülerin, Gazze meselesini yumuşak sorular ve üstü kapalı cevaplarla geçiştirmesi, gerçekleri saptırmak için 2009'da özel olarak hazırlanan bir medya stratejisinin parçası.

İsrail, Gazze konusundaki pozisyonunu Batılı izleyicilerin gözünde haklı çıkarmak için titiz bir medya stratejisi izliyor. [Reuters]

merak ediyor musunuz, gazze'deki israil geriliminin artmasıyla ilgili pek çok soru niçin yanıtsız kalıyor? sorular neden böyle yumuşak; yanıtlar neden böyle kapalı; kullanılan ifadeler, yapılan açıklamalar neden klişelerle dolu ve öncekilerle aynı? bazı röportajları izlerken zekânıza hakaret ediliyormuş gibi hissediyor musunuz?

israil'in resmi sözcüleri, kendi tabanları bu kadar öfkeli, agresif ve ırkçıyken nasıl böyle sakin, güler yüzlü ve nazik konuşabiliyor diye düşünüyor musunuz? öfkeli bir sunucunun sorularıyla sıkıştırıldıktan sonra bile, "teşekkür ederim. sizlerle olmak güzeldi" diyecek gibiler, değil mi? yasadışı yerleşimlerin genişletilmesi ile ilgili soru sorulduğunda, neden barışın tesisinden; sivillerin bombalanması sorulduğunda, israilli ve filistinli tüm çocuklar için daha iyi bir gelecek kurmaktan bahsediyorlar?

merak etmenize gerek yok. tüm bunlar, kafaları karıştırma, göz boyama ve hatta gerçekleri saptırma amacı taşıyan, son derece ince düşünülüp planlanmış bir medya stratejisinin parçası. çoğu da israil projesi'nin 2009 küresel lisan sözlüğü'nde yer alıyor.

fakat bu, israil'e özgü bir şey değil. hükümetler, düşmanlarına ve rakiplerine hedef şaşırtmak istediklerinde, bu iş için koskoca kurumlar, bakanlıklar kuruyor. aslına bakılırsa, aksini beklemek saflık olur. alaycılık gibi, saflık da gazeteciler açısından özellikle tehlikeli.

proje, bizzat israilli liderlerin zihinleri bulandırma konusundaki en başarılı örneklerini temel alarak, israil'i eleştirenleri etkisiz kılan ve ülkenin medyadaki konumunu iyileştiren bir strateji oluşturuyor.

by Marwan Bishara

onu söyleme, bunu söyle

"israil projesi" adındaki abd merkezli sivil toplum kuruluşu, bundan beş yıl önce siyonist cumhuriyetçi anket uzmanı frank luntz'dan "medya savaşının ön cephelerinde israil lehine savaşan liderler" için yeni ve güncel bir medya kılavuzu hazırlamasını istedi. proje, bizzat israilli liderlerin zihinleri bulandırma konusundaki en başarılı örneklerini temel alarak, israil'i eleştirenleri etkisiz kılan ve ülkenin medyadaki konumunu iyileştiren bir strateji oluşturuyor.

batılılarla konuşurken "hangi kelimelerin işe yarayıp, hangilerinin işe yaramadığının" altını çizerek adım adım yol gösteren bir rehber. tüm pazarlama ve halkla ilişkiler kampanyalarında olduğu gibi, burada da önerilen kod kelime, ifade ve açıklamalar anket sonuçlarına dayanıyor.

rapor, 2008'deki gazze savaşının ardından abd başkanı barack obama'nın israil yerleşimlerini kınaması ve iran açılımı sonrasında yazıldı. sadece iç kullanım amacıyla hazırlanan ve gizli tutulan rapor, nihayet 2009 sonbaharında basına sızdı.

raporda örneğin amerikalıları israil yerleşimleri konusunda ikna etmek için şöyle denilmesi öneriliyordu: "pozitif olun. konuyu yerleşimlerden uzaklaştırıp barışa getirin. etnik temizlik meselesini hatırlatın."

israil yanlısı uzmanlara, izleyicilerin desteğini kazanabilmek için üsluplarına dikkat etmeleri talimatı veriliyordu.

"üstünlük taslayan, otoriter bir üslup, amerikalıların ve avrupalıların hoşuna gitmezdi" çünkü içinde bulunduğumuz dönemde yahudiler – ve özellikle israil – "artık mazlum bir halk olarak görülmüyordu".

eğitimli, kültürlü, ukala amerikalı ve avrupalı izleyicilerin gözünde "israilliler çoğu zaman işgalci ve saldırgan konumundaydı. böyle bir yükünüz olunca, israil yanlısı sözcüler tarafından verilecek mesajların kibirli ve küçümseyici görünmemesi kritik önem taşıyordu."

abd'de dindar kesim israil'i zaten desteklediğinden, kılavuz, batılı solcu ve liberaller karşısında dini argümanların kullanılmaması konusunda da uyarıda bulunuyor. fakat "solun büyük bölümü" her iki tarafı da aynı derecede hatalı gördüğü ve israilliler daha güçlü olduğu için, israil lehine destek sağlamanın en etkili yolu olarak, "bölgedeki herkesin haklarına saygılı, kalıcı bir barışın tesisi yönünde çalışmaktan" bahsetmek gösteriliyor.

peki sürekli barıştan söz etmek neden bu kadar önemli? rapor burada iki sebebe işaret ediyor. birincisi, amerikalılar, ortada bir barış olasılığı görmezse, yani tek gördükleri 2 bin yıllık bir kan davasının devamı olursa, ödedikleri vergilerin ya da başkanlarının sahip olduğu nüfuzun israil'e yardım için kullanılmasını istemeyecektir. ikincisi ise, "en barış yanlısı olarak görülen konuşmacı tartışmanın galibi olur."

raporda bahsi geçen aldatma girişimleri için en sevdiklerimden biri de şu:

"amerikalılar, israil'in sınırlarını savunma hakkı olduğunu kabul ediyor. ama bu sınırları tanımlamanın size bir faydası olmaz. sınırlar konusunda 1967 öncesi ve sonrası bazında konuşmaktan kaçının, zira bu, amerikalılara israil'in askeri geçmişini hatırlatmaktan başka bir işe yaramaz. özellikle sol kesim nezdinde zararınıza olur."

gazze serisi

toplam 18 bölüm ve 117 sayfadan oluşan kılavuzun altıncı bölümü, son gazze savaşından alınması gereken derslere ağırlık verip, bir sonraki (yani şimdiki) saldırı için daha etkili bir kamu diplomasisi izlenmesini öneriyor.

ilk önerilerden birinde şöyle deniyor:

"israil, barışa şans vermek adına sancılı fedakârlıklarda bulunup risk aldı. gazze ve batı şeria'da 9 binden fazla yerleşimciyi gönüllü olarak tahliye ederek, buradaki evleri, okulları, işletmeleri ve ibadet yerlerini, barış sürecini yeniden canlandırmak umuduyla terk etti."

ve "gazze'den çekilerek barış için girişimde bulunduğu halde, israil hâlâ roketatarlarla olsun, masum israillilerin hareket halindeki araçlardan açılan ateşle vurulması şeklinde olsun, terör saldırıları ile karşı karşıya. israil, kalıcı barış için, savunulabilir sınırlar içinde, terör olmadan yaşamaları gerektiğini biliyor."

tabii bu ifade büyük ölçüde yanıltıcı. yasadışı yerleşimcilerin çoğunluğu, filistin direnişinin tırmanması yüzünden zaten bölgeden çıkmıştı ki, bu da sonuç olarak israil'i askerlerini filistin yönetimi ile hiçbir koordinasyon olmaksızın yeniden konuşlandırmaya itti. yani 1,5 milyon yoksul filistinli'den demografik olarak kopma ihtiyacının yön verdiği bu karar, barış stratejisine değil, fayda-maliyet analizine dayanıyordu. tüm bunlar, israil'in niçin gazze'yi abluka altında tutup istediği zaman askeri müdahalede bulunma hakkına sahip olduğunu düşündüğünü kısmen açıklıyor.

şu veya bu şekilde, kılavuz, israil'in yürüttüğü savaşı savunup destekleyenlere ne tür bir dil kullanmaları gerektiğini anlatarak, "kimilerine bu şekilde konuşmak zor gelse de, yapılan tüm araştırmaların bunun israilli bir sözcünün gerçekten sesini duyurabilmesi ve dolayısıyla da fark yaratabilmesi için en iyi yaklaşım olduğunu doğruladığını" söylüyor.

abd'de dindar kesim israil'i zaten desteklediğinden, kılavuz, batılı solcu ve liberaller karşısında dini argümanların kullanılmaması konusunda da uyarıda bulunuyor. 

by Marwan Bishara

birkaç örnek vereyim: "israil, gazze'yi bombalamak durumunda değil. tekrarlıyorum. israil, gazze'yi bombalamaya mecbur bırakılmamalı. benzer şekilde, hamas da israil'de sivillerin yaşadığı bölgelere kasten roket atmamalı. roketler durursa, filistinli ve israilli çocukların güven içinde yaşayacakları barışı yakalayabiliriz."

"konu roketlere geldiğinde, en iyi kelime 'kasten'dir. hamas'ın 'israil'e gelişigüzel roket attığını' söylemeyin. 'hamas, israil'deki kentlerin, toplulukların ve sivil nüfusun üzerine kasten roket atıyor' deyin."

"israilli siviller ve çocuklar için sürekli roket tehdidi altında yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair etkileyici bir tablo çizin. gazze'nin sebebini ve israillilerin haftalar, aylar, hatta yıllardır ne yaşadıklarını insan üzerinden anlatmalısınız."

5 adımda kalpleri kazanma rehberi

kılavuz, israil taraftarı kesimlere "israil'in eylemleri konusunda izleyiciden izin alabilmek için retorik sorulara başvurmalarını" tavsiye ederek şu örnekleri sunuyor:

"israil ne yapsın? düşünün, her gün, her gece üzerinize binlerce roket atılıyor. o zaman sizin ülkeniz ne yapardı? ne yapmasını isterdiniz? vatandaşlarımızı korumak, görevimiz değil mi?"

bu da kandırmacanın en kötü kısmı:

"amerikalılar, roketlerin barışa engel olduğunun farkında; ama bunu, barıştan vazgeçmek için bir mazeret olarak kabul etmiyorlar. israil sözcülerinin orantılılıktan ve roket saldırılarının önlenmesinden bahsetmesi bekleniyor. oysa beklenmedik olanı yapıp, halkın en çok önem verdiği kavram olan barıştan bahsederseniz, ciddi itibar sağlarsınız."

işte size beş adımda gazze'deki sivil ölümlerinden bahsetme rehberi:

empati göster: "insan hayatı kıymetlidir. masum bir filistinlinin kaybının, en az bir israillinin ölümü kadar trajik olduğunu anlıyoruz."

kabul et: "israil'in sivil ölümlerini önleme konusunda her zaman başarılı olamadığını kabul ediyoruz."

çabanı öne çıkar: "sivil ölümlerini önlemek için elimizden geleni yapma konusunda kararlılığımızı koruyoruz."

örnekler ver: "filistinli sivillerin emniyetini sağlamak için silahlı kuvvetlerimizin nasıl eğitim görüp görevlendirildiğinden ve operasyon yaptığından bahsedeyim."

tartışmanın yönünü değiştir: "iran destekli hamas'ın kendi bölgesinde saklanarak sivil vatandaşlarımıza roket atması trajik … bu, her iki tarafta da trajik ölümlere sebep oluyor."

kılavuzun bu bölümü, olabilecek en kötü tavsiye ile bitiyor:

"israil, barış adına daha fazla toprak vermemeli, zira ne zaman bunu yapsa, karşılığını daha fazla savaş olarak alıyor."

marwan bishara, al jazeera'nin baş siyaset uzmanı. 'the invisible arab: the promise and peril of the arab revolutions' (2012), 'palestine/israel: peace or apartheid: occupation, terrorism and the future' (2003) ve 'palestine/israel: peace or apartheid: prospects for resolving the conflict' (2001) kitaplarının yazarı.

twitter'dan takip edin: @marwanbishara

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

 

Marwan Bishara

al jazeera'nin baş siyaset uzmanı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;