Görüş

‘Jeo-enerji’ döneminin kaynayan suları

Enerji yolları üzerinde yeni tıkanma noktaları ortaya çıkarken, olası parlama noktalarında gerilim yükseliyor.

Konular: Kafkasya, Ortadoğu, İran
Hürmüz Boğazı'nda İran askeri tatbikatı ve Yeşil Bereliler.
Dünya günlük petrol ticaretinin yaklaşık yüzde yirmisi İran’ın en son yaptırım dalgasının ardından kapatmakla tehdit ettiği Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor [EPA]

bir enerji taşıma yolunda oluşacak tek bir olayın, kanlı çatışmaları tahrik edip, petrol fiyatlarının yükselmesine sebep olup, küresel ekonomiyi risk altında bırakarak büyük bölgeleri ateşe verebileceği huzursuz bir dünyaya hoşgeldiniz! enerji talebinin yükselip kaynakların azalmasıyla birlikte yeni bir döneme giriyoruz. yaşamsal kaynakların dünya gündemine hakim olacağı ‘jeo-enerji’ dönemi bu. 2012 ve sonrasında, enerji ve çatışmalar daha önce hiç olmadığı kadar birbirine bağlı hale gelirken, kaynakların kısıtlı olduğu dünyamız üzerindeki bir dizi temel coğrafi parlama noktası giderek artan bir önem kazanacak.

2012’nin ilk günlerinde manşetlere çıkan ve enerji piyasalarını sarsan hürmüz boğazı’nı ele alalım. basra körfezi’ni hint okyanusu’na bağlayan bu boğaz, cebelitarık kayalıkları ve golden gate köprüsü gibi görkemli coğrafi özelliklere sahip değil. ancak, enerji konusuna son derece duyarlı bir dünyada, bu gezegendeki hiçbir geçiş yolunun sahip olmadığı kadar büyük bir öneme sahip olduğu söylenebilir. abd enerji bakanlığı’na göre, bu yaşamsal arterden her gün yaklaşık 17 milyon varil petrol tankerlerle taşınıyor (ingilizce rapor için tıklayın); yani dünya petrol ticaretinin yüzde yirmisi gerçekleşiyor.

işte bu yüzden, geçtiğimiz ay, washington’un yeni ağır ekonomik yaptırımlarına karşılık olarak yüksek düzeyli bir iran yetkilisi boğazı kapatma tehdidinde bulununca petrol fiyatları anında fırladı. abd ordusu boğazı açık tutma sözü verirken, petrol taşımacılığının güvenliğiyle ilgili kuşkular ve washington, tahran ve tel aviv arasında (muhtemelen bitmek bilmeyecek bir sinir savaşına dönüşecek) bir krizin ortaya çıkması kaygısı ışığında enerji uzmanları önümüzdeki aylarda petrol fiyatlarının yükseleceğini tahmin ediyor; bu da yavaşlamakta olan bir küresel ekonomi için oldukça olumsuz bir durum.

ancak hürmüz boğazı, 2012 yılı ve daha sonrasında enerji, siyaset ve coğrafyanın tehlikeli bir şekilde birbirine karışacağı çok sayıda sıcak noktadan sadece biri. gözlerinizi doğu ve güney çin denizi, hazar denizi havzası ve deniz buzunu kaybetmekte olan enerji açısından zengin kuzey kutbu’ndan da ayırmayın. bütün bu bölgelerde, ülkeler enerji üretimi ve nakli konusunda çekişiyor ve ulusal sınırlar ve/veya geçiş yollarıyla ilgili tartışmalar devam ediyor.

önümüzdeki yıllarda, enerji kaynaklarının bulunduğu yerler ve enerji ticareti güzergahları (boru hatları, petrol limanları ve tankerlerin rotaları), küresel stratejik harita üzerindeki en önemli yer işaretleri olacaktır. körfez gibi kilit üretim bölgeleri kritik öneme sahip olmaya devam ederken, üretim bölgelerini yabancı pazarlarla birleştiren hürmüz boğazı, (hint denizi ve güney çin denizi arasındaki) malakka boğazı ve “deniz ikmal yolları” (denizcilik stratejistlerinin verdiği adla sloc) gibi petrol ticareti geçiş yolları da aynı şekilde önemli olacaktır. en başta abd, rusya ve çin olmak üzere, büyük güçler, askeri kuvvetlerini giderek bu bölgelerde savaşacak şekilde yapılandıracaktır.

bunu 5 ocak’ta, pentagon’da, başkan obama ve savunma bakanı leon panetta tarafından açıklanan “abd’nin küresel liderliğini sürdürme” adındaki ayrıntılı savunma stratejisi kılavuz belgesi’nde şimdiden görebilirsiniz (orijinal ingilizce rapor için tıklayın). söz konusu belge, daha küçük kara ve deniz piyade birlikleri öngörürken, hava ve deniz kapasitesine, özellikle de uluslararası enerji ve ticaret ağlarının korunması veya kontrolüyle bağlantılı olanlara daha fazla vurgu yapılmasını istiyor. abd’nin avrupa ve ortadoğu’yla olan tarihi bağlarının üzerinden pek da canlı olmayan bir üslupla geçtikten sonra, “batı pasifik ve doğu asya’dan hint okyanusu ve güney asya’ya uzanan hilal” üzerinde abd’nin gücünü destekleme konusuna son derece büyük bir vurgu yapıyor.

içinde bulunduğumuz ‘jeo-enerji’ döneminde, enerji ve enerjinin pazara iletilmesini kontrol etmek, tekrarlanacak küresel krizlerin merkezinde yer alacak.

hürmüz boğazı

iran’ı, umman ve birleşik arap emirlikleri’nden (bae) ayıran dar bir su şeridi olan hürmüz boğazı, petrol açısından zengin körfez ülkeleriyle dünyanın diğer bölgeleri arasındaki tek deniz bağlantısıdır. iran, irak, kuveyt, katar, suudi arabistan ve bae tarafından üretilen petrolün yüzde olarak önemli bir bölümü her gün tankerlerle bu geçiş yolundan taşınmakta ve boğaz bu yüzden abd enerji bakanlığı’nın ifadesiyle “dünyanın en önemli petrol geçidi” olarak ortaya çıkmaktadır. bazı uzmanlar, boğazın uzun süre kapatılması durumunda, petrol fiyatlarının yüzde elli oranında artacağına ve dünya çapında bir iktisadi durgunluğa ya da buhrana yol açabileceğine inanmaktadır.

DOSYA: İRAN - BATI'NIN KORKTUĞU GÜÇ

abd liderleri, hürmüz boğazı’nı çok uzun bir süredir, küresel planlarının (maliyeti ne olursa olsun korunması gereken) stratejik bir demirbaşı olarak görüyor. bu görüşü, ilk kez başkan jimmy carter, ocak 1980’de, sovyetlerin afganistan’a saldırıp işgal etmesinin hemen ardından kongre’deki bir konuşmasında dile getirmişti: “[işgal], sovyet askeri güçlerini hint okyanusu’nun sadece 300 mil [yaklaşık 500 kilometre] uzağına ve dünya petrolünün çoğunun geçmek zorunda olduğu bir suyolu olan hürmüz boğazı’nın çok yakınına getirmiştir” (konuşmanın orijinal ingilizce metni için tıklayın). abd’nin net bir şekilde karşılık vermesi gerektiğinde diretmiş ve saldırgan güçlerin bu su yolunu kapatmaya yönelik çabaları bundan sonra “amerika birleşik devletleri’nin hayati çıkarlarına yönelik bir saldırı olarak görülecek” ve “askeri güç kullanımı dahil, her türlü yola başvurularak geri püskürtülecektir” demiştir.

carter, “carter doktrini” olarak adlandırılan ünlü ‘fermanını’ yayınladıktan ve bu boğazı koruma amaçlı abd merkez kuvvetler komutanlığı’nı (centcom) kurduktan sonra körfez bölgesinde çok şey değişti; ancak washington’un bu suyolunda petrolün herhangi bir engelle karşılaşmadan taşınmasını sağlama konusundaki kararlığı hiç değişmedi. hatta başkan obama, centcom kara kuvvetleri birliklerinin, (irak’ta olduğu gibi) afganistan’dan ayrılması durumunda dahi, komutanlığın körfez’in etrafındaki geniş bölgede bulunan hava ve deniz güçlerinin sayısının azaltılmayacağını açıkça söylemiştir.

iran’ın, bu konuda washington’un kapasitesini test etmesi muhtemeldir. 27 aralık’ta, iran cumhurbaşkanı birinci yardımcısı muhammed rıza rahimi şunları söylemişti: “[abd], iran’ın petrol ihracatına yaptırım uyguladığı takdirde, hürmüz boğazı’ndan tek bir damla bile petrol geçemeyecektir.” o tarihten bu yana, başka üst düzey yetkililer tarafından da benzeri açıklamalar yapıldı (bazı yetkililer ise bununla ters düşen açıklamalarda bulundu). ayrıca, iran, geçtiğimiz günlerde, arap denizi’nde, boğazın doğu ağzına yakın bir yerde kapsamlı bir tatbikat yaptı ve buna benzer harekatların yakınlarda tekrarlanacağı söyleniyor. aynı zamanda, iran ordusunun komutanı, körfez’den ayrılmak üzere olan uss john c. stennis uçak gemisinin geri dönmemesini tavsiye etti. “iran islam cumhuriyeti uyarısını tekrarlamayacaktır” gibi kaygı verici ifadeler kullandı.

iran, boğazı gerçekten de kapatabilir mi? birçok uzman, rahimi ve meslektaşlarının açıklamalarını, batılı liderlere meydan okuma, petrol fiyatlarını yükseltme ve ülkenin nükleer programının yeniden başlamasıyla ilgili yeni müzakerelerde ellerini güçlendirme amaçlı kabadayılık gösterileri ve blöf olarak değerlendiriyor. diğer taraftan iran’daki ekonomik koşullar giderek umutsuz bir hale geliyor. ülkenin baskı altındaki tutucu liderleri (her ne kadar abd’nin güçlü bir karşı saldırısını davet edecek olsa da) her an dramatik bir eylem yapmayı isteyebilir. ne olursa olsun, hürmüz boğazı, 2012 yılında uluslararası ilgi odağı olmaya devam edecek ve dünyadaki petrol fiyatları oradaki gerilimin azalıp artmasından etkilenecektir.


iran, olası bir saldırı karşısında hürmüz boğazı'nı kapatacağını çok kez tekrarladı. [reuters]

güney çin denizi

güney çin denizi, batı pasifik okyanusunun bir bölümüdür. kuzeyde çin, batıda vietnam, doğuda filipinler ve güneyde brunei, endonezya ve malezya’nın paylaştığı borneo adası ile sınırlanmış kısmen kapalı bir denizdir. üzerinde paracels ve spratlys adındaki gayrı meskun iki büyük ada grubu da bulunmaktadır. çok eskiden beri, balıkçılık sahası olan deniz, doğu asya ile avrupa, ortadoğu ve afrika arası ticari taşımacılık açısından belli başlı bir geçiş yolu olmuştur. yakınlarda ise, önemli bir potansiyel petrol ve doğalgaz kaynağı olarak öne çıkmıştır. paracels ve spratlys adalarının etrafındaki deniz dibi alanlarında büyük rezervlerin bulunduğu düşünülmektedir.

petrol ve doğalgaz yataklarının keşfiyle beraber, güney çin denizi, önemli bir uluslararası sürtüşme alanı olmuştur. kıyısındaki ülkeler, bu enerji açısından zengin bölgedeki adaların en azından bazıları üzerinde hak iddia etmektedir. bu ülkelerden biri olan çin, adaların tümünü talep etmiş, bölgede hakimiyet kurmak için askeri güç kullanmaya hazır olduğunu göstermiş ve diğer iddia sahibi ülkelerle beklendiği üzere ihtilafa düşmüştür. bu ülkeler arasında abd ile yakın askeri ilişkide olan ülkeler de vardır. özetlemek gerekirse, çin ve güneydoğu asya uluslar birliği (asean) üyelerinden bazıları arasında bölgesel bir mesele olarak başlayan sorun, dünyanın önde gelen ilki gücünün kapışmasına sebep olabilecek bir konuya dönüşmüştür.

çok taraflı bir yaklaşımın çin ile birebir uğraşmaya göre kendilerine daha fazla müzakere gücü sağlayacağını düşünen brunei, malezya, vietnam ve filipinler, taleplerini bastırmak için asean kanalıyla ortak çalışmaya yönelmiştir. çin ise, ekonomik ve askeri güçleri üzerinden daha fazla baskı uygulayabileceği bir durum yaratmak üzere, söz konusu anlaşmazlıkların tek tek ve iki taraflı olarak çözümlenmesi gerektiğinde ısrar etmiştir. artık, irak ve afganistan’la uğraşmayı bırakan abd ise kavgaya, pekin ile yapılacak toplu müzakere çabalarında asean ülkelerine tam gaz destek vererek katılmıştır.

çin dışişleri bakanı, yang jiechi, abd’yi, derhal, soruna karışmaması için uyarmış ve böylesi bir hamle “sorunu kötüleştirmekten ve çözümü zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır” demiştir. bunun sonucunda pekin ve washington arasında bir söz savaşı çıkmıştır. dönemin abd genelkurmay başkanı amiral mike mullen, temmuz 2011’de çin’in başkentine yaptığı bir ziyarette, söz olası bir askeri etkinlik konusuna geldiğinde pek de üzeri kapalı olmayan bir tehditte bulunmuştur: “kimileri gibi ben de devam eden olayların yanlış hesaplamalarla kimsenin beklemediği bir patlamayı ateşlemesinden kaygılanıyorum.” abd, daha inandırıcı olmak için, güney çin denizi’nde bir dizi dikkat çekici askeri tatbikat da yapmıştır; bunlar arasında vietnam ve filipin gemileriyle birlikte yapılan müşterek harekatlar da var. çin de, altta kalmamak için, abd’ye deniz tatbikatları düzenleyerek karşılık vermiştir. böylece, gelecekte bu denizde “ani gelişmelere” yol açabilecek bir formül hayata geçmiştir.

güney çin denizi, uzun bir süredir asya’da olan bitenleri izleyenlerin radarlarından çıkmıyor; ancak bütün dünyanın ilgisini, başkan obama’nın, kasım ayındaki avustralya gezisi sırasında, abd’nin asya ve pasifikte çin’in gücüne karşı çıkmayı amaçlayan yeni stratejisinden büyük bir açık sözlülükle bahsetmesiyle çekti. obama, canberra’daki avustralya parlamentosu’nun üyelerine “gelecek için plan yaparken ve bütçe belirlerken, bu bölgedeki güçlü varlığımızı korumak için gereken kaynakları ayıracağız” dedi. bu sürecin temel konularında biri güney çin denizi’nde “deniz güvenliğinin” sağlanması olacaktır.

başkan obama avustralya’dayken ayrıca, endonezya ve filipinlerle askeri bağları geliştirme niyetini ifade etmenin yanısıra, ülkenin kuzey kıyısındaki darwin’de yeni bir abd üssü kurulacağını da açıkladı. başkan, ocak ayında, abd’nin dünyadaki askeri duruşundaki değişiklikler konusunu görüşmek için gittiği pentagon’da, abd’nin bölgedeki gücünü koruma meselesini aynı şekilde özellikle vurguladı.

hiç kuşku yok ki pekin de, güney çin denizi’ndeki artan çıkarlarını korumak için kendi adımlarını atacaktır ve bunlar [abd’den] daha az saldırgan olmayacaktır. bütün bunların nelere yol açacağı ise tabii ki bilinmiyor. ancak kesin olan bir şey var: güney çin denizi, bugün, hürmüz boğazı’ndan sonra, küçük hataların ve provokasyonların büyük çatışmalara yol açabileceği ikinci küresel enerji geçiş yoludur.

hazar denizi havzası

hazar denizi; rusya, iran ve üç eski sscb cumhuriyeti azerbaycan, kazakistan ve türkmenistan ile çevrili bir iç denizdir. hemen etrafında, eski sovyet cumhuriyetleri ermenistan, gürcistan, kırgızistan ve tacikistan vardır. söz konusu eski cumhuriyetler, öyle ya da böyle, moskova’dan tamamen bağımsız hareket etmek istemekte ve abd, avrupa birliği, iran, türkiye ve giderek de çin ile özel bağlar kurmak istemektedir. tümü, ülke içi hizipler sebebiyle harap olmuş durumda ve/veya komşularıyla sınır anlaşmazlıkları yaşamaktadır. bölge, hazar havzası dünyanın en büyük geliştirilmemiş petrol ve doğalgaz rezervlerinden birine sahip olmasa dahi, sıcak çatışmalara yataklık edebilecek niteliklere sahip. bu durum ise bölgeyi kaynama noktasına kolayca ulaştırabilir.

hazar, büyük bir petrol kaynağı ve olası bir çatışma noktası olarak ilk kez görülmüyor. on dokuzuncu yüzyılın sonlarında, bakü şehri etrafındaki bölge (o zamanlar rus imparatorluğu şimdi azerbaycan toprakları) verimli bir petrol kaynağı, dolayısıyla da stratejik açıdan çok değerliydi. geleceğin sovyet diktatörü josef stalin, militan petrol işçilerinin lideri olarak burada ün kazanmıştı. hitler de, 1941 yılında, başarısızlıkla sonuçlanan sscb’yi işgal etme girişimi sırasında burayı ele geçirmeye çalışmıştı. ii. dünya savaşı’ndan sonra, bakü’nün karadaki petrol sahalarının kurulmasıyla birlikte bölge petrol üreticisi olarak önemini kaybetti. şimdi, hazar’ın kıyıları ve kazakistan ve türkmenistan’ın daha önceden araştırılmamış kesimlerinde yeni keşifler yapılmakta.


hazar denizi havzası'nın enerji güvenliği pek çok devlet için
büyük önem taşıyor. [luigig, flickr]

enerji devi bp’ye göre, hazar bölgesi’nde, çoğu azerbaycan ve kazakistan’da gömülü 48 milyar varil petrol ve en büyük kaynak türkmenistan olmak üzere 12,7 trilyon metreküp doğal gaz bulunuyor (raporun orijinal ingilizce metni için tıklayın). bölge, bu değerlerle, toplam gaz rezervinde kuzey ve güney amerika’nın, petrol rezervinde ise asya’nın önüne geçiyor. diğer taraftan, bütün bu enerjiyi üretmek ve yabancı piyasalara sunmak, muazzam bir çalışma gerektiriyor. bölgenin enerji altyapısı acınacak derecede zayıf ve hazar denizi’nin diğer denizlerle suyolu bağlantısı olmadığı için, gaz ve petrolün boru hattı veya demiryolu üzerinden iletilmesi gerekiyor.

uzun yıllardır bölgede hakim güç olan rusya, hazar petrolü ve doğalgazının pazara ulaştığı güzergahlar üzerindeki kontrolü elinde tutmaya devam ediyor. rusya, sovyet dönemi boru hatlarını yenilerken, yenilerini de inşa ediyor. bu boru hatları, bütün bu enerjinin pazarlanması üzerinde neredeyse tam bir tekel oluşturmak amacıyla, enerji kaynaklarının rusya üzerinden nakledilmesini sağlayacak şekilde eski sovyet cumhuriyetlerini birleştiriyor. çoğu sovyet bürokrasisinde görev yapmış bölge liderlerine baskı yapmak için geleneksel diplomasi, sindirme taktikleri ve doğrudan rüşvet kullanılıyor. rising powers, shrinking planet (yükselen güçler, küçülen gezegen) adlı kitabımda naklettiğim gibi, abd, rusya’nın bu çabasına azerbaycan, gürcistan ve türkiye’den akdeniz’e ulaşacak alternatif boru hatları (en önemlisi btc veya bakü tiflis ceyhan boru hattı) inşasına sponsorluk yaparak; çin de hazar bölgesi’ni çin’in batısına bağlayan kendi boru hatlarını kurarak köstek olmaya çalışıyor.

bu boru hatlarının tümü etnik huzursuzlukların yaşandığı bölgeler içinden ve rusya’ya başkaldıran çeçenistan ve gürcistan’dan ayrıldığını ilan eden güney osetya gibi anlaşmazlıkların yaşandığı bölgelerin yakınından geçiyor. dolayısıyla, hem çin hem de abd, söz konusu güzergahların üzerindeki ülkelerdeki boru hattı operasyonlarını askeri destekle birleştiriyor. abd’nin, askeri veya herhangi başka bir amaçla sovyetler birliği’nin eski topraklarında varlığından korkan rusya, askeri harekatlarla karşılık vermekte. bunlar arasında, 2008 yılı ağustos ayında btc güzergahı üzerinde gerçekleşen kısa süreli gürcistan savaşı da var.

hazar bölgesi’nin petrol ve doğalgaz rezervlerinin büyüklüğü paralelinde, çok sayıda enerji firması, petrol ve doğalgazı pazara getirmek için gereken boru hatlarının yanısıra, bölgede yeni üretim faaliyetleri planlamakta. örneğin, avrupa birliği, azerbaycan’dan başlayıp türkiye ve avusturya’dan geçecek nabucco adı verilen bir doğalgaz boru hattı kurmayı umuyor. rusya, güney akım adında rakip bir nakil boru hattı önerisinde bulundu. bütün bu girişimler, büyük güçlerin jeopolitik çıkarlarını içinde barındırıyor ve hazar bölgesi olası bir uluslararası kriz ve çatışma merkezi olmaya devam ediyor.

yeni ‘jeo-enerji’ döneminde, enerjiyle ilgili çatışmaların ateşlenebileceği noktalar sadece, hürmüz boğazı, güney çin denizi ve hazar denizi havzası değil. çin ve japonya’nın deniz altındaki doğalgaz sahaları için çekiştiği doğu çin denizi bunlardan bir diğeri. aynı şekilde, britanya ve arjantin’in deniz altı petrol sahalarında hak iddia ettiği falkland adaları etrafındaki sular da var. ayrıca, kaynakları üzerinde birçok ülkenin hak iddia ettiği, küresel ısınma mağduru kuzey kutbu da bunlardan biri olacak. bu çerçevede net olan bir şey var: 2012’de, sularında petrol bulunan her yerde havada kıvılcımlar uçuşabilir ve tehlikeli durumlar yaşanabilir.

michael t. klare, hampshire college’da barış ve dünya güvenliği çalışmaları alanında uzmanlaşmış bir akademisyendir. tomdispatch’de sürekli yazıları yayınlanan klare’in son kitabı rising powers, shrinking planet idi. yeni kitabı (the race for what's left: the global scramble for the world's last resources) mart ayında yayınlanacaktır.

bu makalenin bir nüshası tomdispatch.com tarafından yayınlandı.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Michael T. Klare

hampshire college’da barış ve dünya güvenliği çalışmaları alanında uzmanlaşmış bir akademisyendir. tomdispatch’de sürekli yazıları yayınlana klare’in son kitabı rising powers, shrinking planet idi. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;