Görüş

Koalisyon IŞİD'e karşı ne kadar başarılı?

Uluslararası koalisyonun hava saldırıları örgütü zayıflatmada ciddi bir başarı sağlayamadı. ABD, IŞİD tehlikesiyle olgunlaşmamış pragmatik bir ilişki kuruyor. Terörü büyüten ve yayan nesnel sebepler üzerinde durmaksızın ‘terörle’ savaşında askeri yaklaşımları benimsemekte ısrar ediyor.

ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri 23 Eylül'den bu yana, Kobani'yi kuşatan IŞİD unsurlarını havadan bombalıyor. [Fotoğraf: AFP]

uluslararası koalisyonun irak şam islam devleti örgütüne yönelik hava saldırılarının başlamasının üzerinden üç aydan fazla zaman geçti. ancak örgüt hâlâ iç kenetlenmesini koruyor, güçlü ve önemli atılımlar gerçekleştiriyor, irak ve suriye’de birçok cephede ilerliyor.

örgüt 10 haziran 2014’te musul’u ele geçirdi. amerikan ve müttefik hava güçleri ise 8 ağustos 2014'te örgütün irak'taki mevzilerini bombalamaya başladı. amaç kürt peşmerge güçleri, irak güçleri ve şii gönüllülerden oluşan 'halk topluluğu' milislerinden destek alarak örgütün ilerleyişini durdurmak, saldırılarını püskürtmek ve kontrol altına almaktı. hava saldırıları tek başına büyük askeri stratejik hedefleri gerçekleştiremedi. operasyonların başarısı, örgütün ilerleyişinin durdurulması, püskürtülmesi, kürdistan özerk bölgesi'nin, bağdat ve aynul arap'ın (kobani) örgütün eline geçmesinin engellenmesiyle sınırlı kaldı. 

koalisyon güçleri, saldırılarını irak cephesine yoğunlaştırırken örgüt tahminlerin aksine bağdat’a ilerlemek yerine suriye cephesine yöneldi; rakka’da kontrolündeki bölgeleri, rejimin askeri unsurlarından temizlemeye başladı. ardından yeni şartlar oluşturmak ve abd’yi muhtemel kürt müttefikinden mahrum bırakmak için aynul arap-kobani’de suriye'nin kürt bölgelerine saldırmaya başladı. bunun üzerine abd, 23 eylül'de örgütü durdurmak ve yeni jeopolitik bir atmosfer yaratma amaçlı planlarını başarısız kılmak için suriye’deki mevzilerini ve güçlerini bombaladı.

abd ve müttefikleri, örgütün gücünü biliyorlar ve sadece hava saldırılarıyla kritik bir askeri başarı elde etmenin zorluğunu da kabul ediyorlar. 

by Hasan Ebu Haniye

abd ve müttefikleri, örgütün gücünü biliyorlar ve sadece hava saldırılarıyla kritik bir askeri başarı elde etmenin zorluğunu da kabul ediyorlar. abd savunma bakanı chuck hagel, genelkurmay başkanı martin dempsey’le birlikte düzenlediği basın toplantısında işid örgütünün el kaide’den daha tehlikeli olduğunu, örgütün sadece hava saldırılarıyla yenilgiye uğratılamayacağını söyledi. hagel, ortadoğu’da örgüte karşı ortaklıklar kurmaya çalıştıklarını da belirtti ve "işid’le mücadele için uzun vadeli bir strateji belirlemeye çalışıyoruz" dedi. amerikalı bakan ayrıca işid'in kesinlikle başka örgütlere göre çok daha organize, çok iyi eğitimli ve çok iyi finanse edilen bir yapıda olduğunu, bunların yanı sıra sağlam askeri taktiklerinin ve stratejisinin bulunduğunu vurguladı.

abd, işid’i bitirmek için hâlâ etkili bir stratejiye sahip değil. hava saldırılarının sürdürülebilirliğine ve sahadaki yerel müttefiklerine askeri yardımlarda bulunmasına güveniyor; ancak washington'un ikilemi hem irak ve suriye’deki siyasi şartların karmaşık sorunlarını iyi biliyor hem de farklı uluslararası ve bölgesel ajandalara vakıf olmasında saklı. abd, bağdat ve erbil’de operasyon ve komuta odaları kanalıyla sahada irak güçlerine ve kürt peşmerge güçlerine bel bağlıyor.

abd, işid tehlikesiyle olgunlaşmamış pragmatik bir ilişki kuruyor. terörü büyüten ve yayan nesnel sebepler üzerinde durmaksızın ‘terörle’ savaşında askeri yaklaşımları benimsemekte ısrar ediyor. zira irak’taki siyasi süreç hâlâ şii oluşumun elinde. abd ayrıca suriye’de beşşar esed rejiminin geleceğine değinmeksizin işid ve nusra cephesi’nin bitirilmesi önceliğinde ısrar ediyor. türkiye ise uluslararası koalisyona etkin şekilde girmenin şartı olarak esed rejiminin geleceği üzerinde duruyor. abd, açık olarak koalisyona alınmamasına rağmen iran'ı da bir müttefik olarak görülüyor. iran destekli yüzlerce şii milis unsur anbar eyaletinin batısındaki aynul esed askeri üssüne varırken aynı zaman dilimi içinde obama, irak’a ve özellikle de çoğunluğu işid kontrolü altındaki anbar’a 1500 yeni askeri danışman gönderdiğini açıklıyordu. bu şii milis unsurlar, aynul esed üssünde amerikan ordu unsurlarıyla eşgüdümlü çalışıyorlar. üs, hâlihazırda örgüt tarafından yoğun kuşatma altında. zira örgüt mensupları, hit kentini ve kusayba kasabasını ele geçirmesi akabinde anbar eyaletinde ilerlemelerini sürdürüyorlar.

koalisyonun hava saldırıları örgütün yapısının zayıflatmasında ciddi başarı sağlayamadı ve lider kadrosunu ortadan kaldıramadı. örgütün lideri ebu bekir bağdadi, öldürüldüğü veya yaralandığı yönündeki söylentilerin ardından 13 kasım 2014’te ‘kâfirler istemese de’ başlıklı ses kaydıyla ortaya çıktı. bağdadi kayıtta (amerikan kongresi'nin, savunma bakanı hagel ve genelkurmay başkanı dempsey’i dinlediği bir sırada) koalisyonun hava saldırılarının başarısız olduğunu vurguluyordu. hagel kongre'deki konuşmasında işid karşıtı koalisyonun saldırılarının irak kara güçlerinin performans ve verimliliklerinin iyileşmesiyle birlikte artacağını söylemiş, dempsey de örgütün ele geçirdiği toprakların ve suriye sınırlarının geri alınması için yaklaşık 80 bin etkili askere ihtiyaç olduğunu belirtmişti.

bağdadi ise ‘hava saldırılarının ve örgütün mevzilerine yönelik süren bombardımanlarının örgütün ilerleyişini durduramadığını, azmini kıramayacağını ve mücahitlerin ilerleyişini roma’ya varana kadar sürdüreceğini’ vurgulayarak ekledi: “bu haçlı seferi, en sert ve en şiddetlisi olmasına rağmen en başarısız ve en fazla hayal kırıklığına uğratan seferlerden biri oldu. abd ve müttefiklerinin korku, acziyet, zayıflık ve başarısızlık arasında sendelediğini görüyoruz.” bağdadi ayrıca "yakında yahudiler ve haçlılar yere inmek, kara güçlerini ölüme ve yıkıma göndermek zorunda kalacaklardır" dedi. örgütün kimlikçi yönteminin, sünni kimliğe ve ‘yakın düşmanla’ savaş önceliğine yoğunlaşan stratejisinin belirlenmesi bağlamında bağdadi, işid yanlılarına haçlılardan ve üslerinden önce 'rafizilere ve ibn-i selül (hz. muhammed döneminde medine'deki munafıkların lideri) ailesine' saldırmaları çağrısı yaptı, işid öncü kuvvetlerinin yakın zamanda tüm mekânlara erişeceğine vurgu yaptı. bağdadi ayrıca yemen’de husilere saldırılması ve ‘her yerde cihat volkanının patlatılmasını’ teşvik etti.

koalisyonun saldırıları işid'in ideolojik cazibesinin artmasına, irak ve suriye'nin yanı sıra diğer arap, islam ülkeleri ve bölge dışından yeni savaşçıların gelip örgüte katılmasına yol açtı. ayrıca aşiret ve cihatçı gruplar, saldırıların kendilerini de kapsaması sonrası örgütün yanında mücadele etmeye veya tarafsız kalmaya başladılar. suriye’de nusra cephesi ve cihatçı islamcı hareketler, abd’nin müttefikleri ve yerel ortaklarını ‘işbirlikçi’ görerek tutumlarını netleştirdiler. nusra cephesi son olarak idlib kırsalında bu 'işbirlikçi güçler'le silahlı çatışmaya girdi, suriye devrimcileri cephesi ve hazm hareketi'nin mevzilerini ele geçirdi. bölge tamamıyla nusra’nın kontrolüne geçti. bu durum abd ve müttefiklerinin suriye’deki büyük kaybı olarak görülüyor, koalisyon yanlısı ılımlı suriye muhalif güçlerinin eğitilmesi stratejisinin kırılganlığını ve etkisizliğini gözler önüne seriyor.

koalisyonun saldırıları işid'in ideolojik cazibesinin artmasına, irak ve suriye'nin yanı sıra diğer arap, islam ülkeleri ve bölge dışından yeni savaşçıların gelip örgüte katılmasına yol açtı.

by Hasan Ebu Haniye

işid’e destek çalışmaları sadece irak ve suriye ile sınırlı kalmadı, başka ülkelere de uzandı. birçok islami cemaat, grup ve şahsiyetin, bağdadi’ye ‘biatleri’ birbirini izledi. bağdadi şöyle diyordu: “sizlere 'islam devleti'nin yeni ülkelere, harameyn’in (mekke-medine) ülkesine, yemen’e, mısır, libya ve cezayir’e uzandığını müjdeliyoruz. bu ülkelerdeki kardeşlerimizden bize biat edenlerin biatlerinin kabul edildiğini, bu ülkelerdeki grupların lağvedildiğini, islam devleti'nin yeni vilayetleri olduğunu ve valilerin tayin edildiğini ilan ediyoruz.” bağdadi bir karşılığı olmayan rastgele propagandalarla genişleme müjdesinde bulunmadı. 10 kasım 2014’te beş arap ülkesinden beş cihatçı grup bağdadi’ye biat etti. işid’e ait battar ve bunyan adlı medya organları bağdadi’nin hilafetine katılan cihatçı grupların beş ses kaydını ve yazılı bildirilerini yayınladılar.

en önemli biat sina’nın kuzeyinde faaliyet gösteren ‘ensar beytil makdis’ cemaatinden geldi. cemaat bir ses kaydı yayınlayarak “halife ibrahim bin avvad kureyşi’ye zorlukta ve kolaylıkta biat ediyoruz’ dedi ve ismini ‘sina eyaleti’ olarak değiştirdiğini açıkladı. bağdadi’nin ses kaydının ortaya çıkmasından bir gün sonra, yani 14 kasım'da cemaat ‘ensar’ın saldırısı’ başlığıyla bir video yayınlayarak savaşçı gücüne ve medya yeteneğine dair gelişimini gösterdi. video, örgütün 24 ekim'de sina’nın kuzeyinde şeyh zuveyd kenti yakınlarında kerem kavadis bölgesindeki bir askeri kontrol noktasını hedef alarak gerçekleştirdiği 'kerem kavadis operasyonu'nun temiz görüntülerini içeriyordu. o saldırıda 31 mısır askeri hayatını kaybetmişti.

ensar beytil makdis cemaatinin işid’e katılma bildirisinden saatler sonra örgüte ait bunyan ve battar adlı internet sitelerinde suudi arabistan, yemen, cezayir ve libya’dan bağdadi’ye biat ettiklerini açıklayan dört grubun daha bildirisi yayınlandı. bunlar, suudi arabistan’dan ‘arap yarımadası mücahitleri’ (mücahidu ceziretil arap), cezayir’den ‘hilafet askeri’ (cündul hilafe), yemen ve libya’dan ‘mücahitler’ (mücahidun) idi. daha önce de pakistan taliban hareketinden beş yönetici biat ettiğini açıklamıştı.

koalisyonun stratejisi yanlış

abd ve müttefiklerinin terörle savaş stratejisi kırılgan ve zararlı bir pragmatizmi barındırıyor. zira aşırı şii milisler gibi terör eylemlerinde bulunan güçlere güvenilmesi, bu milislerin güçlenmesine ve kırılgan irak devletinin tüm organlarını ele geçirmesine katkıda bulunacaktır. ayrıca sünni oluşumun marjinalleştirici ve dışlayıcı politikalarını derinleştirecektir. keza iran’ın irak üzerindeki nüfuzu ve hegemonyasının daha da güçlenmesine destek olacaktır. bu durum işid'e sünni safları seferber edebilme kabiliyeti kazandırıyor. şii oluşumların iran'ın desteğine dayanarak irak ve suriye’de kontrol alanlarını ve nüfuzlarını sağlamlaştırdığı, kürtlerin, konumlarını ve bağımsızlıklarını genişlettiği bir zamanda irak ve suriye’deki sünni oluşum sünni ülkelerden kritik stratejik destek almamaktadır. bununla birlikte abd hâlâ 2003’teki irak işgalinden bu yana benimsediği yanlış siyasi ve kimlik temellerine dayanıyor. ayrıca hâlâ 'istikrar doktrini' adı altında bölgede totaliter rejimleri desteklemekte ısrarcı.

koalisyonun stratejisi, işid ve nusra cephesi'nin ortaya çıkışının gerçek sebeplerine ciddi şekilde eğilmedikçe başarısız olacaktır. bu sebeplerin başında ise sünnilerin dışlanması, mezhepçiliğin büyümesi, siyasi sürecin başarısız olması ve otoriter rejimlerin yerleşmesi gelmektedir.

by Hasan Ebu Haniye

hiç kuşkusuz abd liderliğindeki uluslararası koalisyonun iran’la nesnel bir ittifak kurmaya ve şii milislere güvenmeye dayalı stratejisi, işid’in geçici olarak zayıflatılmasına ve kısa vadede gücünün bir nebze kırılmasına katkıda bulunacaktır; ancak örgüt, varlığını korumak ve yeniden yapılanmak için yeni stratejiler bulma gücüne sahiptir, tıpkı general david petraeus döneminde yaşandığı gibi... o dönem kara güçlerinin sayısı artırılmış ve sünni sahva güçleri kurulmuştu. işid’in ortaya çıkışına, gelişim ve yayılmasına yol açan sebepler ve nesnel şartlar çözülmedikçe sünni toplumsal destek örgüte arka çıkacak ve koruma ağları sağlayacaktır. bu sebeplerin başında (geçen haziran’dan beri 170’den fazla gencin kaçırıldığı samarra’da yaşandığı üzere) sünnilerin marjinalleştirilmesi, şii milisler eliyle sünni şehirlerdeki mezhepçi ihlallerin sürmesi, curf el sahr'da yaşandığı üzere şiilerin sünni halka karşı intikam eylemlerine yönelik artan korku gelmektedir. curf el sahr'da geçen ekim ayında 41 naaşın gömülü olduğu bir toplu mezar ortaya çıkarıldı.

sünnilere karşı sistematik ihlallerde bulunan ve cinayetlerini sürdüren şii milislerden destek alan koalisyon güçlerinin politikaları, sünnilerin çoğunu işid kontrolündeki bölgelerde kalma tercihinde bırakıyor (şii güvenlik güçlerinin bir kez daha sünni kentlere dönmeleri karşısında) ve sünni 'ulusal muhafız güçleri kurma' girişimlerini boşa çıkarıyor. ayrıca işid'e yönelik son savaşlar bu şii 'halk topluluğu' milislerinin örgütü yenilgiye uğratmaktaki başarısızlığını gösterdi. başbakan haydar ibadi bu şii milisleri irak ordusunun yatay omurgası olarak nitelemişti.

birbirini izleyen olaylar sünniler ile şiilerin kontrolünde bulunan güvenlik organları arasındaki güvensizlik hâlini gözler önüne serdi. ayrıca parlamentonun onayı sonrası "ulusal muhafız güçleri" adıyla  (irak ordusu subaylarının komutasında ve sünni aşiretlerin çocuklarının yer alacağı, 120 bin ile 200 bin arasında) bir sünni gücün oluşturulmasının hayal olduğu ve yarar getirmeyeceği de anlaşıldı. işid aşiretlere nüfuz edebildi, yeni bir ‘sahva’ deneyimi girişimini sonuçsuz kılacak teşvik ve gözdağına dayalı etkin bir strateji izledi.

koalisyonun stratejisi, işid örgütü ve nusra cephesi'nin ortaya çıkışının gerçek sebeplerine ciddi şekilde eğilmedikçe başarısız olacaktır. bu sebeplerin başında ise sünnilerin marjinalleştirilmesi, dışlanması, mezhepçiliğin büyümesi, siyasi sürecin başarısız olması ve otoriter rejimlerin yerleşmesi gelmektedir. 

hasan ebu haniye, islami hareketler uzmanı. 1963 yılında ürdün’de doğdu. 'müslüman kardeşler ile iktidar arasındaki ilişki paradoksu', 'ürdün’deki islami hareketlerin gözünde kadın ve siyaset' ve ‘ürdün’de cihatçı selefilik’ adlı kitapları bulunan haniye, arap medyası için analizler kaleme alıyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Hasan Ebu Haniye

islami hareketler uzmanı ürdünlü yazar. 1963 doğumlu. ‘müslüman kardeşler ile iktidar arasındaki ilişki paradoksu’, ‘ürdün’deki islami hareketlerin gözünde kadın ve siyaset’ ve ‘ürdün’de cihatçı selefilik’ gibi kitapları bulunuyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;