Görüş

Körfez'de yüksek gerilim: Sebepler ve sonuçlar

Arap Baharı ve Mısır Darbesi konularında Doha ile ayrı düşen Riyad ve Abu Dabi'nin Katar'dan büyükelçilerini çekmeleri, Körfez İşbirliği Konseyi'nin işleyişini derinden etkileyecektir.

25. Arap Birliği Zirvesi'ne ev sahipliği yapan Kuveyt, Katar ile Suudi Arabistan ve BAE arasındaki krizde arabuluculuk rolü oynayabilir. [Reuters]

körfez'in üç ülkesi suudi arabistan, birleşik arap emirlikleri (bae) ve bahreyn, körfez işbirliği konseyi'nin (kik) 1981'de kurulmasından bu yana bir ilke imza attılar. 5 mart 2014 günü, büyükelçilerini doha'dan çektiler ve yayınladıkları ortak bildiri ile bu kararı, katar'ın körfez ülkelerinin iç işlerine, onların güvenlik ve siyasi istikrarlarını tehdit edecek şekilde, müdahale etmesiyle gerekçelendirdiler.

bu alışılmadık diplomatik kriz, körfez'de ve özellikle de bölgenin sahne olduğu gelişmeler bağlamında kik örgütüne üye ülkeler arasında yaşanıyor. bu gelişmelerin en önemlisi, 3 temmez 2013'teki askeri darbe sonrası mısır arap cumhuriyeti'nde yaşanan olaylar olarak görünüyor.

mareşal abdulfettah sisi, mısır toplumunun tüm kesimlerinin kapsamlı katılımıyla gerçekleşen seçimlerin sonuçları doğrultusunda, islamcı hareketlerden biri olan müslüman kardeşler (ihvan-ı müslimin) cemaatini iktidara getiren meşruiyete darbe yapmıştı.

körfez'in üç ülkesinin hükümetlerinin, böyle bir zamanlama içinde gerginliği tırmandırmasına ilişkin ilk okuma, arap baharı'na odaklanıyor. böylesi bir okuma, katar'ın orta doğu bölgesindeki bazı eksen dosyalarda - özellikle de mısır'da - işaretleri açıkça görülen etkisini azaltma çabasın öne çıkarıyor. birinci derecede suudi arabistan ve akabinde bae'nin, arap baharı devrimleri sürecini aşma yönünde ciddi şekilde çalışma eğilimini gözler önüne seriyor. zira arap baharı devrimleri, birçok arap ülkesini sarmış ve bölgede hakim çoğu rejimi endişelendirmişti.

 körfez'in üç  ülkesinin gerginliği tırmandırmasına ilişkin ilk okuma, bu ülkelerin katar'ın orta doğu'daki bazı eksen dosyalardaki etkisini azaltma çabasını ve arap baharı devrimleri sürecini aşma eğilimleri gözler önüne seriyor.

by Cemal Abdullah

bölgesel değişimler ortasında diplomatik çatlak

katar ile suudi arabistan ve bae arasındaki anlaşmazlığın içyüzünü ve derinliğini anlamak için bölgede kurulan stratejik dengelere bakmak gerekiyor. taraflar arasındaki anlaşmazlıklar, mısır'ın seçilmiş cumhurbaşkanı muhammed mursi'yi 3 temmuz 2013'te deviren askeri darbeden sonra aleni şekilde patlak verdi. suudi arabistan ve bae'den oluşan darbeyi destekleyenler ile katar ve türkiye gibi başka taraflarda darbeye karşı çıkanlar arasında bölgede bir bloklaşma doğdu. dolayısıyla sanki ittifaklar tablosundaki yeni haritanın işaretleri, gelişim evresindeymiş gibi bir görüntü ortaya çıktı.

mısır'ı 2013 yazında sarsan siyasi kriz, dünyayı kahire'deki yeni hükümetin müttefiki ve önceki yönetimi deviren darbenin karşıtı diye ikiye bölen siyasi bir deprem yarattı. ki bu darbe, önceki yönetimi yani müslüman kardeşler'i, uluslararası örgütlerin denetimi altında yapılan ve mısır toplumunun geniş kesimlerinin katıldığı seçimlerle iktidara taşıyan demokrasinin değerleriyle çelişiyordu. bu da olayın destekçisi ve muhalifi taraflar arasında soğuk bir savaşın ateşlenmesine yol açtı.

bölgedeki bazı rejimlerin arap dünyasının yaşadığı değişim hareketinin kendilerine uzanmasına yönelik korkuları, 2010 sonlarından itibaren birçok arap ülkesinde esen özgürlük rüzgarlarının artçılarından korunmak için önleyici mücadele stratejileri izlemeye sevk etti. bu çerçevede suudi arabistan, bölge dengelerini kendi çıkarına olmayacak şekilde değiştirecek her şeye karşı çıkıyor. mısır'da askeri kurumun iktidara geri dönüşünü suudi arabistan, kendi çıkarları, ittifakları ve dengelerinin baskın gelmesi için bir güvence olarak görüyor. belki de cumhurbaşkanı mursi'yi deviren askeri darbenin getirdiği hükümete olan sınırsız desteğinş bu bağlam içinde gerçekleştiriyor.

doha'dan üç elçinin çekilmesi adımı, riyad ve kahire'nin tutumlarının örtüştüğü bir zamanlama içinde atıldı. müslüman kardeşler hareketi, suudi arabistan'da terörist örgüt olarak görüldü. filistin, hamas örgütünün mısır topraklarındaki faaliyetleri yasaklandı ve bae'deki katarlı aktivist dr. mahmud ceyyide, 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. tüm bu adımlar üç taraf arasında (suudi arabistan, bae ve mısır'daki askeri darbe hükümeti), halkların kendi geleceklerini belirleme taleplerinin en önemli destekçilerinden biri olan katar devleti ile diplomatik kriz çıkarma zamanının seçimi yönündeki eşgüdümü yansıttı.

suudi arabistan'ın ihvan cemaatine yönelik hassasiyeti, cemaatin suud içindeki reformcu selefi harekete yakınlaşmasına dayandırılabilir. her iki taraf (ihvan ve reformcu selefiler) demokrasiye geçmenin ilk adımı olarak siyasi reform çağrısında bulunmuştu. mısır'da ihvan, tunus'ta nahda ve türkiye'de adalet ve kalkınma partisi (ak parti) gibi islam dünyasındaki bazı islamcı hareketlerin başarısı, uluslararası gözlem altında yapılan seçimlerdeki demokratik pratiğe uygun şekilde seçim sandıkları kanalıyla iktidara gelmelerinde görüldüğü üzere, suudi karar organlarının hoşuna gitmedi. sonuç, suudi arabistan'da iktidarla nikah kıyan selefi akımın yöntemiyle örtüşmeyen islamcı hareketin yükselmesi oldu.

hiç kuşkusuz riyad ve başka bazı körfez başkentleri, bihassa da abu dabi, arap baharı volkanının patlamasından itibaren katar devletinin birçok uluslararası ve bölgesel aktör üzerindeki etkisini kontrol altına alma yönünde maksimum çaba harcıyorlar. tabi tüm bunlar, riyad'ın birçok büyük arap ülkesindeki güçlü rejimlerin düşmesi sonrası arap dünyasında liderlik dümeninin başına geçme çabasının sonucudur. 2003'te irak, 2011'de ise mısır rejimleri düştü. suriye'deki durum ise mart 2011'de devrimin patlak vermesinden beri kötüleşiyor.

katar ile suudi arabistan ve bae arasındaki anlaşmazlığın içyüzünü anlamak için bölgedeki stratejik dengelere bakmak gerekiyor. riyad ve körfez'deki diğer başkentler, arap baharı volkanının patlamasından itibaren katar'ın birçok uluslararası ve bölgesel aktör üzerindeki etkisini kontrol altına almak istiyorlar.

by Cemal Abdullah

değişim döneminde egemenliğin talepleri

körfez'in üç ülkesinin doha'dan elçileri çekmesiyle ilgili ortak bildiriden anlaşılıyor ki bu ülkelerin öfkesi, esasen şu hususlardan kaynaklanıyor: 'kik ülkelerinden hiçbirinin içişlerine doğrudan veya dolaylı müdahale etmemesi, kik ülkelerinin güvenlik ve istikrarını (gerek doğrudan çalışması yoluyla gerekse de siyasi etkide bulunmak suretiyle) tehdit eden örgüt ve bireyleri desteklememesi ve düşman medyaya arka çıkılmamasını sağlayan ilkeleri yerine getirmemesi'. sonrasında sızan bilgilere göre katar hükümetine sunulan en önemli suud talepleri; 'al jazeera kanalının kapatılması, doha'daki al jazeera araştırma merkezi'nin kapatılması ve aranan isimlerin teslim edilmesi' şeklindeydi.

bu bağlamda, mareşal sisi'nin 3 temmuz 2013'te yaptığı askeri darbe sonrası dahi mısır sahnesiyle ilgili özel yayınına devam eden al jazeera kanalına işaret edilebilir. al jazeera ayrıca müslüman kardeşler hareketi de dahil çekişmenin tüm taraflarına ekranlarını açmaktan çekinmedi. bu tutum, bölgedeki bazı arap rejimlerinin dış politikadaki eğilimleriyle örtüşmedi.

suudi arabistan ve bae'nin katar devletinden topraklarında ikamet eden bazı aktivistleri teslim ettikleri iddiası şayet doğruysa bu durum hiç kuşkusuz uluslararası hukuk tüzüklerinin ve uluslararası örgütlerin sözleşmelerinin muhafaza ettiği ülkelerin egemenlik ilkeleriyle çelişmektedir. görünen o ki üç körfez ülkesinin doha'dan elçiliklerini çekmek suretiyle yaptıkları manevra, katar devletini arap dünyasını saran değişime destek bağlamında benimsediği metottan geri adım attırmaya mecbur bırakma yönündeki temel hedefini gerçekleştiremedi.

suudiler ve başkaları, yeni emir şeyh tamim bin hamad al tani'nin 25 haziran 2013'te iktidarın dizginlerini babası şeyh hamed bin halife al tani'den teslim alması sonrası yönetime gelmesiyle birlikte katar devletinin dış politikasının bir başka yöne kayacağına bel bağladılar. ancak şeyh tamim ülke yönetimini üstlenmesi münasebetiyle yaptığı konuşmada babasının izlediği yolu sürdüreceğini ve bunu pratiğe aktaracağını vurgulaması, dış politikaları katar'la temelde farklı olan bazı dış çevreleri katar'a baskı yapmaya sevk etti ancak nafile.

bu durum bu çevreleri kızdırdı ve elçiliklerin çekilmesi düzeyine çıkan gerilimi tırmandırıcı bir adım attırdı. bu adım benzer bir misillemede bulunmama kararı almak ve körfezli kardeşlerle anlaşmazlığın sebeplerinin körfez evinin iç konularıyla değil, bölgesel boyuta sahip konularla irtibatlı olduğunu vurgulamak suretiyle katar devleti tarafından sakin bir tepki aldı.

bu kriz, üyeleri arasındaki güvenin sarsılması sonrası kik örgütünün işleyişini derinden etkileyecektir. zira kuruluşundan itibaren riyad bu bölgesel örgüt üzerinde hegemonya kurmaya çalışıyor. oysa bölgesel ve uluslararası etkileşimler dengelerin ve kavramların değişmesine yol açtı. körfez manzumesi içindeki küçük ülkelerin büyük kardeş suudi arabistan'ın politikalarının dikte edilmesini ret etmeleri bundan kaynaklanıyor. kuveyt ve umman sultanlığı, doha'dan elçiliklerin çekilmesi konusunda riyad, abu dabi ve manama'yı örnek almadı. bu iki devletin tutumunun suudi tutumunun peşinden gitmeye karşı çıkışlarının göstergesi olduğu ve körfez manzumesi içinde bölünmenin varlığını su yüzüne çıkardığı açık. bu yapı da ortak körfez kararı alınamamasına sebebiyet verdi.

geçmiş yakın dönemde bu farklılaşma özellikle de muskat'ın, kik'in gerçek bir birliğe dönüştürülmesi yönündeki suudi önerisine karşı çıkmasında ortaya çıktı. körfez birliği riyad'ın arap yarımadasını ele geçirme çabasını güçlendirecekti. buradan hareketle bu krizin uzun vadede katar devletini yalnızlaştırmayacağı ve tam aksine kendisi ile diğer körfez ortakları arasında yakınlaşmaya yol açabileceği sonucu çıkarılabilir.

ortada suudi arabistan'ın giriştiği, bae ve bahreyn'in desteklediği gerginliği tırmandırmanın, 'suudilerin kendi evlerinin içini düzenleme seçenekleri ifade eden bir tutum olduğu' şeklinde bir varsayım var. suud kralı abdullah bin abdulaziz'in sağlığının kötüleşmesi ve veliaht selman bin abdulaziz'in yine sağlık sorunlarından dolayı kral abdullah'ın halefi olabilecek seçenekler içinde uzak görülmesi dikkate alındığında, suud kraliyet ailesi içinde sert güç araçlarına sahip güçlü bir kanat olduğu görülüyor. içişleri ve milli muhafız bakanlıkları'nın kurumlarında yoğunlaşan bu kanada "şahinler grubu" deniyor.

dolayısıyla kral abdullah'ın halefinin kim olacağı çekişmesinin patlak vermesi söz konusu. bu yüzden arap dünyasında demokratik değişimleri destekleyen katar devletiyle diplomatik krizin özellikle de şu zamanda çıkarılması, ülkenin gelecekte muhtemel kralını belirlemek için suud kraliyet evi içinde seçenekler dayatma eğilimine yaramaktadır.

krizden çıkış yolu, 25. arap birliği zirvesi'ne ev sahipliği yapan kuveyt'in yakın gelecekte soyunabileceği arabuluculuk sayesinde, ortak bir formülde anlaşmaya varmak olacaktır. ancak daha derin sorun, çelişkili politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkan ve taraflar arasında kök salan güvensizliktir.

by Cemal Abdullah

özetler

1) katar'ın, kriz gölgesini kik örgütünün geleceğine olumsuz şekilde yansıyacak olsa dahi bu krizden güçlenerek çıkması muhtemeldir. özellikle de körfez toplumlarında ki önemli çevreler, elçilerin çekilmesi adımının temelde birbirlerine akrabalık ve nesep (aşiret ve aynı aile) bağlarıyla bağlı halkların çıkarına olacağını düşünmemektedirler. ayrıca genelde arap kamuoyu, doha'nın özellikle de mısır, tunus, libya, suriye ve yemen gibi değişim rüzgarlarının estiği ülkelerdeki halkların kendi geleceklerini belirleme tercihlerinin desteklenmesi konusunda benimsediği politikalara sıcak bakmaktadırlar.

2) ülkeleri arasında politikalardaki uyuşmazlığın bir sonucu olarak kik'ten herhangi bir üye ülkenin çekilmesi hiç kuşkusuz örgütün çatırdamasına ve ardından dağılmasına götürecektir. özellikle de kik, suudi arabistan'ın umman sultanlığı tarafından reddedilen ve hatta projenin benimsenmesi halinde örgütten çekilme tehdidi cevabını alan birlik projesini sunması sonrası istikrarsız bir süreçten geçerken…

3) bu krizden ilk zarar gören, arap dünyasındaki 'demokrasidir'. şöyle ki bu çekişmeler demokrasiyi güçlendirme yönünde uygulamalara giren ülkelerin deneyimlerinin olgunlaşması ve başarısı lehinde olmayacaktır.

4) amerikan tutumu istikrarsızlığını koruyor ve taraflardan birine açıkça meyletmiyor. bu tutum abd'yi körfez bölgesindeki müttefiklerine bağlayan çıkarlar gereği şaşırtıcı değil. abd başkanı barack obama'nın mart ayı sonunda bölgeye yapması beklenen ziyaretler sırasında bu kriz için arabuluculuk yapması beklenmiyor.

5) katar, siyasal islam'ın arap baharı ülkelerindeki oluşumlarıyla iyi ilişkilere sahip olması itibariyle siyasal islam ile ilgili her konuda bir aktör, özne ve arabulucu olarak önemini koruyacaktır.

6) suudi arabistan'ın katar'ı içine alıp kendi nüfuzuna katma eğilimine paralel olarak riyad doğu komşu iran'la mücadele için ortak bir cephe kurmak istiyor. bu bağlamda umman sultanlığı ve katar devleti bu eğilime karşıt bir tutum sergiliyor. iki devlet de riyad ile tahran arasındaki kötü ilişkilere rağmen iran'la iyi komşuluk ilişkileri kurmaktaki kararlı tutumlarını korudu.

7) suudi arabistan ile katar'ın suriye muhalefetinin desteklenmesi ve suriye rejiminin devrimi bitirme çabalarının ve girişimlerinin başarısız kılınması noktasındaki tutumları büyük ölçüde örtüşüyor. zira her iki ülkenin çıkarları bu yönde. dolayısıyla tarafların suriye muhalif çevreleri destekleyen taraflara maddi ve askeri destek sunmayı sürdürmeleri beklenmektedir.

8) filistin sorunuyla ilgili olarak tutumlardaki farklılık iyice belirginleşiyor. özellikle de suudi arabistan'ın ihvan'ı terör örgütleri listesine alması sonrası... bu karar gelecekte 2007 yazından beri gazze'yi kontrolünde tutan hamas hareketiyle işbirliğini zorlaştıracaktır. katar devleti se gazze ve ramallah'taki bütün filistinli taraflarla iyi ilişkilerini koruyor. bu da tüm filistinli taraflar arasında uzlaşmaya varılması için gelecekte katar'a arabuluculuk rolü oynaması noktasında daha büyük bir alan açacaktır. özellikle de arabuluculuk ilkesi, katar anayasasının 7'nci maddesinde yer alan katar dış politikasının en önemli belirleyicilerinden biridir.

senaryolar

gündemdeki senaryolardan birisi katar'ın bölgedeki eksen dosyalardaki rolünün şeytanlaştırılmasına çalışılması suretiyle suudi arabistan ve müttefikleri tarafından krizin 'tırmandırılması' olabilir ancak bu şeytanlaştırmanın (bir seçenek olarak alınması halinde)başarı dinamikleri, kaynakların sığlığı dikkate alındığında güçlü olmayacaktır. zira körfez ülkelerinin iç içe geçmişliği ve bölge halkları arasındaki ailevi kenetlenme bu şeytanlaştırmayı püskürten bir duvar görevi görecektir.

bir diğer senaryo 'şartların bir süreye kadar olduğu gibi sürmesinde' saklı. katar devletinin bu dış politikasını, değişmez ilkelerini ve açık tutumlarını değiştirme olasılığı bulunmamaktadır. buna karşın suudi arabistan'ın da kendi taleplerinden ödün vermesi beklenmemektedir. dolayısıyla bu krizden çıkış yolu, 25-26 mart 2014 tarihlerinde başkent kuveyt'te yapılan 25. arap birliği zirvesi'nin ev sahibi ve başkanı sıfatıyla kuveyt devletinin, yakın gelecekte üstlenebileceği arabuluculuk sayesinde tarafların razı olabileceği bir formülde anlaşmaya varmak olacaktır. ancak buradaki daha derin bir sorun, krizi patlatacak derecede tıkanıklığa yol açan ve çelişkili politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkan anlaşmazlığın tarafları arasında kök salan 'güvensizlik' hissidir.

dr. cemal abdullah, körfez konularında uzman araştırmacı ve yazardır.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Cemal Abdullah

al jazeera center for studies (ajsc) araştırmacısı. körfez konularında uzman olan dr. abdullah, konuyla ilgili birçok çalışmaya imza attı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;