Görüş

Kral Selman'ın dış politikası: Değişimin boyutu ve fırsatlar

Suudi dış politikasında bir değişim yaşanmaya başladı. Sorun, değişimin boyutu ve hızıyla ilgili. Ben işe Mısır dosyasıyla başlanılabileceğini düşünüyorum. Sisi üzerinde baskı uygulanabilir ya da Kral Selman, Mısır dosyasını kapatacak bir çözüm için girişimde bulunabilir.

Çalışma masasının arkasında Suudi Arabistan'ın kurucusu olan babası Abdulaziz'in resmi duran Kral Selman, hükümette ciddi değişiklikler yaptı. [Fotoğraf: AP]

suudi arabistan tahtının yeni sahibi kral selman bin abdulaziz, 23 ocak 2015 günü vefat eden kral abdullah'ın defin ve cenaze töreni başlamadan önce acil ve etkin bir dizi kararname çıkarmakta hızlı davrandı. güçlü içişleri bakanı emir muhammed bin nayif'in (emir mukrin bin abdulaziz'in veliaht olmasının ardından) ikinci veliahtlığa getirilmesi, kraliyet divanı başkanı halid tuveyciri'nin görevinden alınması ve (kral selman'ın oğlu) muhammed bin selman bin abdulaziz’in savunma bakanlığının yanında kraliyet divan başkanlığına atanması öne çıkan kararnamelerdi.

kral selman'ın hamleleriyle (sudayri klanından) muhammed bin nayif, kral abdulaziz'in ileride veliahtlığa gelecek ilk torunu olacak. mukrin bin abdulaziz'in uzun süre veliaht olarak kalmayacağını ve kral selman'ın onu değiştirmeye çalışacağına dair spekülasyonlar var.

by Ali Hüseyin Bakir

kral selman, iktidarının ilk 10 gününde, suudi arabistan tarihindeki en kapsamlı değişim operasyonunu gerçekleştirdi. bu operasyonu, emirlerin ve nüfuz sahibi isimlerin işgal ettiği hassas ve önemli birçok mevkiye kadar uzandı. hatta bazıları söz konusu değişimleri, başını halid tuveyciri ve grubunun yanı sıra kral abdullah'ın oğullarının çektiği ve kral selman'ı denklemin dışına çıkarmayı hedefleyen sessiz darbeye yönelik bir karşı devrim olarak gördü.

bu değişimlerin suudi arabistan'daki iç şartların önceliğini yansıttığı ve şu hususları hedeflediği açık:

1) 'sudayri' klanının (kral fahd, emir sultan, emir nayif ve kral selman) iktidardaki suud kraliyet ailesinde yeniden güç kazanması ve (sudayri klanından olmayan) kral abdullah'ın, kendi oğlunun suudi arabistan'ın kurucusu kral abdulaziz'in torunları içinde veliahtlık makamına getirilecek ilk isim olması için yaptığı düzenlemelerin iptal edilmesi: kral selman'ın gerçekleştirdiği değişikliklerle birlikte (sudayri klanından) muhammed bin nayif, kral abdulaziz'in ileride veliahtlığa gelecek ilk torunu olacak. emir mukrin'in uzun süre veliaht olarak kalmayacağını ve kral selman'ın ilerleyen zamanlarda onu değiştirmeye çalışacağına dair spekülasyonlar yapılıyor.

2) kral abdullah döneminin sonlarında yapılan iç değişikliklerin iptal edilmesi: kraliyet divanı başkanı, kral abdullah'ın özel sekreteri ve biat kurumu genel sekreteri olan halid tuvayciri'nin ülkenin gerçek yöneticisi olduğuna inanılıyordu. tuvayciri'nin selman'a karşı kral abdullah'ın oğullarının yanında olduğu biliniyordu.

kral selman ve etrafındaki halka, muhafazakar akımdan sayılıyor. ikinci veliaht muhammed bin nayif de terörle mücadele, ülkedeki el kaide hücrelerinin bitirilmesi ve dışarıdaki hücrelerinin kovuşturulması konularındaki güçlü tutumuyla biliniyor. tüm bunlar, suudi arabistan'daki yeni yönetimin iç düzlemdeki eğilimlerinin göstergeleri.

suudi dış politikasındaki değişimin göstergeleri

suudi arabistan, hali hazırda üç büyük dış sorunla mücadele ediyor:

i) iran'ın bölgedeki nüfuzunun modern tarihte benzeri görülmemiş seviyeye yükselmesi ve iran'a bağlı silahlı milislerin arap dünyasındaki birçok ülkeyi (sonuncusu suudi arabistan'ın arka bahçesi yemen) ele geçirmesi.

ii) irak ve şam islam devleti (işid) ve el kaide gibi silahlı aşırı grupların yükselişi, kontrol ettikleri alanların genişlemesi ve suudi arabistan'ı çevreleyen bölgelerdeki faaliyetlerin artması.

iii) bölgesel güç dengesindeki uçurumu iran'ın lehine olacak şekilde derinleştirecek bir anlaşmaya doğru yol alan amerikan-iran nükleer müzakereleri.

suudi dış politikasının genel itibariyle klasik, muhafazalar ve gelişmelere geç cevap veren bir politika olduğu malum. ancak yukarıda bahsi geçen sorunlar, (tabi riyad bu sorunlarla mücadele etmek istiyorsa) suud dış politikasında hızlı değişikliklerin hayata geçirilmesini zorunlu kılıyor. suudiler, yaşanan iç değişimlerin de gösterdiği üzere, bunu çok iyi biliyorlar.

değişimlerin, önceliği her daim iç şartlara veren klasik suudi denklemine olumlu yansıdığı doğru. birçok gösterge, aynı değişimlerin bazılarının, riyad'ın dış politikasına da yansıyacağına delalet etmekte. bu göstergelerden bazıları şunlar:

1) halid tuvayciri'nin kraliyet divanı başkanlığından alınması: tuvayciri, islamcılara ve özellikle siyasal islamcı hareketlere karşı düşmanca eğilimleriyle tanınıyor. keza tuvayciri (birleşik arap emirlikleri'nin abu dabi emirliği veliahtı muhammed bin zayid ile birlikte) mısır'da 3 temmuz 2013'te yaşanan darbenin mühendisi, müslüman kardeşler (ihvanı müslimin) ve tüm muhaliflerine karşı kanlı bir kampanya yürüten abdulfettah sisi'nin ana destekçisi olarak görülüyor.

2) bender bin sultan'ın görevinden alınması: bender'in uzun süredir suriye ve yemen dosyalarından sorumlu olduğu biliniyor. riyad şimdi bu iki sorunla oldukça zor bir pozisyonda mücadele ediyor.

3) muhammed bin zayid veya temsilcisi ile sisi'nin, kral abdullah'ın taziyesinin ilk gününde riyad'da hazır bulunmamaları.

tüm bunlar, tuvayciri-zayid-sisi ekseni ile kral selman arasında bir anlaşmazlığın bulunduğu yönündeki inancı güçlendiren göstergeler.

4) şura meclisi'nin dışişleri bakanı suud bin faysal'ı ifade çağırma talebinin onaylanması suretiyle bir ilke imza atılması: ortadoğu'daki en hararetli ülkelerin yaşadığı hızlı değişimlerin yanı sıra riyad'ın bölge ülkeleri ve uluslararası güçlerle ilişkileri hakkında suud bin faysal'ın ifadesine başvurulması bekleniyor.

sisi'nin dış politikasının riyad'ın dış politikasıyla tamamen zıt gitmesi, değişim savını güçlendiriyor. zira sisi'nin sivillere uyguladığı şiddetli baskı ve işlediği büyük cinayetler, insanları silahlanmaya sevk ederek teröre ortam yaratıyor. 

by Ali Hüseyin Bakir

1975'ten beri dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan suud bin faysal'ın, "suudi arabistan'ın sorunu müslüman kardeşler cemaati ile değil, ihvan genel mürşidi'ne (ihvan başkanlığına) biat edenlerle." yollu açıklaması, şura meclisi'nin faysal'a dair tutumunu değiştirmedi. şura meclisi'nin bu tutumu, en azından ihvan'a yönelik farklı bir dil kullanıldığının göstergesi. suudi arabistan dışişleri bakanlığı, birçok düzlemde bazı değişikliklere sahne olacaktır.

sisi ve ihvan ile ilişkiler

kral selman'ın suud dış politikasında (bilhassa sisi rejimi ve ihvan konusunda) bir değişimin varlığına işaret eden yorumlara sessiz kalmasına rağmen mısır'daki medya organları ve sisi'ye bağlılıkları bilinen mısırlı gazeteciler, tahta oturduğu ilk günden itibaren siyaset programlarında kral selman'a saldırdılar. bu da suudi arabistan'ın yeni kralının sisi hakkındaki tutumunun, selefinden farklı olacağını teyit ediyor. nitekim suudi destekli tv kanalı el arabiye, sürekli sisi rejimine destek veren iki siyaset programının yayınını durdurdu. kahire ve ankara'daki suudi büyükelçiliklerinde değişiklerin yaşanmasının yakın olduğu, mart 2015'te düzenlenecek ve yüzeysel olacağı yönündeki tespitlerin yapıldığı bağışçılar toplantısında sisi'ye verilmesi öngörülen desteğin türü ve boyutunun azalacağına dair bilgiler geliyor.

tüm bunlar, suudi arabistan'ın sisi'ye olan tavrının değiştiğinin göstergeleri. kral selman'ın elbette ihvan'ın müttefiki olacağını ifade etmiyoruz. fakat selefinin yaptığı gibi sisi'nin müttefiki de olmayacaktır. sadece bu bile, denklemde bir tür değişimin yaşanması için yeterlidir.

sisi'nin dış politikasının riyad'ın dış politikasıyla tamamen zıt gitmesi, değişim gerektiği savını güçlendiriyor. zira mısır'da sivillere uygulanan şiddetli baskı ve işlenen büyük cinayetler, insanları silahlanmaya sevk ederek teröre uygun ortam yaratıyor. ilımlı islamcıların terör hareketleri olarak görülmesi, aşırı islami grupların doğuşuna yol açıyor ve bireylerinin intikam almak için terörist örgütlere katılımını kolaylaştırıyor. bütün bunlar, suudi arabistan'ın çıkarları ve büyüyen işid tehlikesiyle mücadele eğilimleriyle çelişiyor. sisi'nin suriye'de beşşar esed'e karşı iran ve rusya'ya benzer destekleyici tutum izlemesini de buna ekleyebilirsiniz. ki bu da esed'in devrilmesini isteyen suudi tutumuyla çelişiyor.

sisi'nin körfez ülkelerini aşağılamasıyla, kendisine verdikleri ve toplam 40 milyar dolara ulaşan destek paralarını yağmalamasıyla ilgili ses kayıtlarının ortaya çıkmasıyla birlikte kral selman'ın sisi ile telefon görüşmesindeki açıklaması yayımlandı. selman görüşmede, mısır'ın istikrar ve güvenliğine yönelik tutumlarının değişmeyeceğini söylüyordu. suudi kralı'nın sözleri doğru ve net. zira sisi'den değil, mısır'dan bahsediyor. üstelik sisi'nin suudi tutumunda köklü bir değişim yaşanabileceğini hissetmeye başlaması bu kanaati güçlendiriyor. sisi öncelikle irak ve iran eksenine açıldı. sonrasında birleşik arap emirlikleri ve israil ile ilişkilerini güçlendirmeye çalıştığı, ardından da yemen'deki kaosla mücadele konusunda riyad'a yeni hizmetler sunmaya başladı

türkiye ve abd ile ilişkiler

ele aldığımız dış sorunlar karşısında suudi arabistan'ın başta türkiye ve abd olmak üzere bölgesel ve uluslararası güçlerle ilişkilerini gözden geçirmek için hızlı hareket etmesi gerektiğini düşünenler var. cemal haşikci gibi bazı arap elitler, riyad'ın bahsedilen sorunlarla mücadele edebilmesi için ankara ve washington ile stratejik işbirliğine gitmesi gerektiğini düşünüyorlar. okuduğunuz makalenin yazarı da dahil başka yorumcular da geçmişte suudi arabistan, katar ve türkiye arasında bu sorunlarla mücadele etmek için ortak bölgesel bir ajanda belirlenmesini önermişlerdi. zira sayılan ülkelerin suriye, irak ve yemen'de artan sorunlar, iran'ın ve bölgedeki milislerinin yanı sıra işid'in nüfuzunun yayılması karşısında çıkarları ve bakış açıları neredeyse tamamen örtüşüyor. şimdi bunun gerçekleşmesi için geçmiştekinden daha büyük bir fırsat doğdu. özellikle de tarafları o yöne doğru sevk eden yeni veriler varken…

mısır dosyasını kapatmadan; suudi arabistan, katar ve türkiye'nin ajandalarını birleştirmeden abd'ye yönelmek boş uğraş olacaktır. ortak tutum alındığında washington'ın riyad, doha ve ankara'nın rolü ve ağırlığını görmezden gelmesi zorlaşacaktır.

by Ali Hüseyin Bakir

kral selman'nın cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan ile şahsi ilişkileri çok iyidir. keza katar yönetimi ile de öyle. ikinci veliaht muhammed bin nayif ilk dış ziyaretini katar'a yaptı. erdoğan da afrika ziyaretini yarıda kesip doğrudan taziyeye gittiğinde suudiler, ankara'nın olumlu mesajlarını aldılar. keza kral abdullah'ın ölümü sonrası türk bayrağının yarıya indirilmesinin riyad'da olumlu etkisi oldu. suud krallığı'nın bu jeste, selman'ın ilk dış ziyaretini türkiye'ye yaparak karşılık verebileceği söyleniyor. tabi erdoğan kısa süre zarfında riyad'a gitmezse…

lakin ben haşikci'nin aksine, şu süreçte washington'a bel bağlamanın mümkün olmadığını düşünüyorum. çünkü başkan barack obama'nın tüm politikaları, şu an iran ile anlaşarak washington-tahran ilişkilerini geliştirmek etrafında yoğunlaşıyor. obama, iran ile anlaşmak uğruna (israil, türkiye ve suudi arabistan da dahil) ortadoğu'daki bütün klasik müttefikleriyle mücadele etmeye, onların çıkar ve endişelerini görmezlikten gelmeye hazır olduğunu gösterdi. bu yüzden mısır dosyasını kapatmadan; suudi arabistan, katar ve türkiye'nin ajandalarını birleştirmeden abd'ye yönelmek boş bir uğraş olacaktır. çünkü ancak o vakit washington üzerinde baskı kurulabilir. ortak bir tutum alındığı takdirde washington'ın riyad, doha ve ankara'nın rolü ve ağırlığını görmezden gelmesi zorlaşacaktır.

hiç kuşkusuz suudi dış politikasında bir değişim yaşanmaya başladı. sorun, değişimin boyutu ve hızıyla ilgili. ben işe mısır dosyasıyla başlanılabileceğini düşünüyorum. bu da ya sisi üzerinde baskı uygulayarak ya da kral selman'ın mısır dosyasını kapatacak bir çözüm için doğrudan girişimde bulunmasıyla olabilir. katar, türkiye ile mısır arasında arabuluculuğa hazır olduğunu açıklamıştı. ayrıca türk yetkililer de çözüm koşullarının sağlanması halinde mısır girişimine olumlu yaklaşmaya hazır olduklarını ifade ettiler. o vakit suudi arabistan, katar ve türkiye, ortak bir ajandayla bölgesel başka sorunlara daha iyi eğilebilirler. bazıları riyad'ın gelecek dönemde bu yönde hareket edebileceğini düşünüyor. 

ali hüseyin bakir, uluslararası ilişkiler uzmanı ve siyasi danışman. beyrut arap üniversitesi'nden mezun oldu. arapça, ingilizce ve türkçe kitap bölümleri kaleme alan bakir'in makale ve araştırmaları, başta al jazeera center for studies olmak üzere çeşitli platformlarda yayımlanıyor. bakir, doktora çalışmalarını lübnan’da sürdürüyor.

twitter’dan takip edin: @alibakeer

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ali Hüseyin Bakir

uluslararası ilişkiler uzmanı ve siyasi danışman. beyrut arap üniversitesi'nden mezun oldu. arapça, ingilizce ve türkçe kitap bölümleri kaleme alan bakir'in makale ve araştırmaları, başta al jazeera center for studies olmak üzere çeşitli platformlarda yayımlanıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;