1- luis suarez: sadece boyunun yetmediklerini ısırıyor!

suarez turnuvaya yetenekli ayaklarıyla damga vurmaya çok yaklaşmıştı ki keskin dişleri bir kez daha şovu çaldı! uruguaylı oyuncu sadece beş yıl içinde üçüncü kez muhataplarını ısırınca fifa ona dört ay kimseyi ısırmama cezası kesti. ben fifa’nın ceza kriterlemesini doğru buluyorum çünkü suarez’in davranışı oyunu lekeledi, spor alanının dışına çıktı. fifa, güzel oyununu korumak için bu tarz spor ahlakının çizgilerini zorlayan davranışları lanetlemek zorunda.

dikkat çekici ya da sadece eğlenceli bir detay: suarez’in şimdiye kadar ısırdığı üç oyuncu da 30 yaş civarında, yani her biri suarez’den neredeyse üçer yaş büyük. üstelik üç oyuncunun da şanssızlığı, suarez’den üçer, beşer santim uzun olmaları; yani omuzlarının uruguaylı santrforun çene hizasına gelmesi!      

luis suarez, 24.1.1987 doğumlu, 180 cm. boyunda.
otman bakkal, 27.2.1985 doğumlu, 183 cm. boyunda.
branislav ivanovic, 22.2.1984 doğumlu, 188 cm. boyunda.
giorgio chiellini, 14.8.1984 doğumlu, 186 cm. boyunda.

2- miroslav klose: rekoru çok istiyor

brezilya’ya gelen 736 futbolcu içinde herhalde en heyecanlısı o. halen dünya kupaları tarihinin en golcü iki oyuncusundan biri ve kalan 15 günde tek bir gol daha atarsa bu unvanın tek başına sahibi olacak.

klose belli ki rekoru kırmayı da çok istiyor, zira 26 yaşında yapmadıklarını 36’sında yaptığını gözlemliyoruz. gana önünde 90+5’te mesut özil’in kaptırdığı topta geriye öyle bir depar attı, afrikalıları öyle bir kovaladı ki herhalde löw de, mesut da, tüm almanlar da onun bu isteğine hayret ettiler.

löw bu isteği, onu amerika maçında 45 dakika kullanarak ödüllendirdi. klose bu kez gol bulamadı ama yine coşkusunu tüm alman halkına gösterdi: 90+3’te amerika’nın brad davis’le yakaladığı o harika kontratakta topu kesen lahm’ın arkasında yine o vardı: 36’lık klose...

eğer klose çok istediği o bir golü atarsa dünya kupası’nın tüm zamanlar gol krallığı şöyle şekillenecek:
m.klose 4 turnuva 16 gol
ronaldo 3 turnuva 15 gol
g.müller 2 turnuva 14 gol
fontaine 1 turnuva 13 gol

3- thomas müller: klose’yi en fazla korkutan adam

sadece 24 yaşında ama üçüncü büyük turnuva tecrübesini yaşıyor. genlerinden gelen soğukkanlılığıyla gol pozisyonlarında bitiricilik yüzdesi olağanüstü. dünya kupaları tarihindeki ilk dokuz maçına dokuz gol sığdırması da herhalde ancak böyle açıklanabilir.

şu anda dünya kupaları tarihinin en golcü 35 oyuncusundan brezilya’da aktif olan sadece iki kişi var: klose ve müller. bir başka deyişle dünya kupaları tarihinde yedi gol ve üstü atan 35 oyuncudan sadece ikisi turnuvaya devam ediyor... müller’in bu sessiz ve derinden gelişi herhalde en çok rekora fena halde konsantre olmuş klose’yi ürkütüyordur!

bu turnuvada bir gol daha atarsa lineker’i, iki atarsa klinsmann’ı, üç atarsa pele’yi, beş atarsa müller’i, altı atarsa da ronaldo-klose’yi yakalayacak. ve bu çocuk daha 24 yaşında... klose bu rekora sahip olmak istiyorsa bir yolunu bulup müller’den kurtulmalı!

4- cüneyt çakır: gururumuz iyi başladı

brezilya-meksika görevlendirmesini bence sıradan bir görevlendirme olarak görmemek gerek. zira ilk maçta japon hakem nishimura’nın verdiği tartışmalı penaltı, ikinci müsabakada bütün gözleri hakeme çevirmişti. fifa, brezilya’yı kolluyor muydu? ev sahiplerinin hakem seçimleri kasıtlı mıydı?

tabii ki sadece üstünüzde böyle bir baskı hissedip brezilya aleyhinde gereksiz bir hassasiyet içinde olursanız koca bir ülkeyi karşınıza almanız da mümkün. ve brezilya aleyhinde kritik bir hata da –kabul edelim ki- bu turnuvada bir hakemin ipini çekebilir. yani cüneyt çakır, brezilya-meksika maçındaki adil yönetimiyle büyük iş başardı aslında.

cezayir-rusya maçıyla beraber, grupları iki iyi maç yöneterek tamamlayan hakemimiz, dokuz avrupalı içinde en genci. yani aslında bu kadar tecrübeli içinde bu kadar ön plana çıkmak, gerçekten büyük iş.
 
5- allan nyom: neymar’ı iterek fitili ateşledi

kamerun turnuvanın en büyük hayal kırıklığı yaratan takımlarından biri. a grubu’nda hemen hemen hiçbir iz bırakamadan, bütün maçları kaybederek brezilya’ya veda ettiler ama bir oyuncuları bir hareketiyle belki de turnuvanın kaderine tesir etti.

turnuvanın en büyük yıldız adaylarından neymar, hırvatistan maçındaki iyi başlangıcından sonra meksika önünde yavaşlamıştı. eğer kamerun önünde de etkisiz bir futbol oynasa, eleştiri oklarının ona dönmesi işten bile değildi.

ama ne olduysa kamerun maçının 15’inci dakikasında oldu. aut çizgisi dışında bir pozisyonda kamerunlu nyom’un gereksiz yere neymar’ı itip yere düşürmesi, genç oyuncunun adeta fitilini ateşledi. bu gereksiz saldırganlıktan sonra harika iki hareketle tribünleri kazandı, harika iki golle de maçı.

ve nyom, kupayı izleyen birçok insanın adını bile bilmediği bir oyuncu, belki de neymar’ı oyuna katarak kupanın kaderini değiştirdi.  

6- paul pogba: disiplin gösterisi, fransa’ya yaradı

ekim 2013’te fransa playoff ilk maçında ukrayna’ya 2-0 kaybettiğinde ülke karışmıştı. deschamps ve oyuncuları dört kara gün geçirdiler ama rövanştaki coşkulu galibiyetleri milli takımı yeniden ateşledi. deschamps’ı yeniden hayata bağlayan kriterse şuydu: milli takımda sadece yüzde yüzünü veren oyuncular oynayacak. kulüp performansını ulusal formaya yansıtmayan takıma girmeyecek. formasını terinin son damlasına kadar ıslatmayan, brezilya’ya gelemeyecek.

nasri bu yüzden brezilya’ya gelemedi. pogba da bu yüzden isviçre maçına 11’de başlamadı. honduras önündeki ciddiyetsiz davranışlarına ve kırmızı karta yol açabilecek aşırılığına deschamps taviz vermedi. ve şu anda fransa tekrar oyunun içindeyse, birçok şeyi deschamps’ın milli takım disiplinini tekrar sağlamasına borçlu.

7- miguel herrera: playoff maçları ile ulusun kaderini değiştirdi

bu turnuvanın sürpriz yıldızlarından meksika’nın da kaderi, fransa'nınkine benzer... onlar da çok zorlu olmayan eleme aşamasında felaket bir performans gösterdiler ve utanç verici şekilde playoff oynamaya mahkum oldular. eleme grubunda 10 maçın sadece ikisini kazanan meksika, ancak ezeli rakipleri amerika’nın prestij maçında panama’yı yenmesiyle dünya kupası playoff’u oynamaya hak kazandı.

bu playoff’larda takımın başında olan miguel herrera, elemeler boyunca meksika’yı çalıştıran tam dördüncü teknik adamdı. yeni zelanda ile oynanacak playoff maçları öncesi takıma bir elektroşok vermesi gerektiğini biliyordu. bu tarihi playoff maçlarına hiçbir lejyoneri çağırmadı ve iki müsabakayı sadece meksika ligi oyuncularıyla oynadı. yeni zelanda’yı iki maçta dokuz gol atarak elediler ve o iki maçın lejyonerlere verdiği ders, takımı dünya kupası’nda da hâlâ canlı tutan unsur.

javi hernandez’in bile dünya kupası’nda yedek olma nedeni bu. yeni zelanda önünde harika iş çıkaran peralta, dünya kupası’nda da ilk tercih. ve bu ciddiyetsiz takımın kimliğini değiştiren herrera şimdiden bir milli kahraman.

8- xherdan shaqiri: tek bir harika gün

ottmar hitzfeld, miguel herrera’nın aksine harika bir eleme grubu performansı yakaladı ve güvendiği oyunculardan kolay kolay vazgeçmeyen bir teknik adam. 22 yaşındaki xherdan shaqiri de, hitzfeld’in güvendiği adamlardan biri.

ekvador önünde fifa onu maçın adamı seçti. honduras önündeyse zaten kariyerinin en iyi günündeydi. drmic’in de yardımlarıyla üç harika gol attı ve tek bir günde isviçre futbol tarihine geçti:

öncelikle, shaqiri’nin hat-trick’i, dünya kupaları tarihinin ellinci üçlemesi idi. shaqiri, josef hügi’den tam tamına 60 yıl sonra bir dünya kupası’nda üç gol atan ilk isviçreli oyuncu oldu. ve bu üç gol, onu dünya kupaları tarihinde en golcü dördüncü isviçreli oyuncu yaptı. ne gün, değil mi?

9- karim benzema: altı golü olabilirdi

turnuvanın ilk 48 maçında 10 penaltı düdüğü çalındı ve kaçıran tek adam o... üstelik honduras kalecisi valladares’in içeriye ittiği topu da, isviçre maçının son düdüğüyle beraber filelerle buluşan şutu da o vurmuştu. yani biraz şanslı olsa şu anda üç değil, tam altı golü olabilirdi!

peki şu anda altı golü olsaydı ne olurdu? daha şimdiden, fransa dünya kupaları tarihinin fontaine’den sonra en golcü ikinci oyuncusu olurdu. aynı zamanda bir dünya kupası’nda hat-trick yapan ikinci fransız olurdu (ilki yine fontaine). ayrıca bir dünya kupası’nda üç golü geçebilen ikinci fransız olurdu (evet, o da yalnızca fontaine!).

belli ki fransızlar’ın, tarihlerine biraz daha renk katmak için benzema’ya ihtiyaçları var!

10- leroy fer: beklenen kafa golü

kosta rika, beşli savunma düzeni ile ölüm grubundan namağlup lider çıktı. meksika beşli savunma ile brezilya’yı kilitledi. hollanda gibi bir futbol devi üç maçta da beşli savunma oynadı ve 10 golle kupanın en skorer takımı! arjantin turnuvaya beşli savunma ile başladı, italya beşli savunma ile bitirdi. ama en enteresan beşli savunma şili’ninkiydi.

beşli savunmalarının göbeğindeki iki adam, silva ve medel, kulüplerinde ön libero oynuyorlar. gerideki beşlinin boy ortalaması 1,74, en uzunu 1,78... hatta hollanda maçında ilk 11’in en uzunu 1,78’di! rakip hollanda’da da ise 1,80 üstü sekiz adam vardı.

böyle bir maçta istediğiniz kadar iyi futbolcularınız olsun, istediğiniz kadar teknik-taktik disiplin içinde oynayın, bir duran topta bir uzun adam gelir ve bütün planlarınızı başınıza yıkar.

bir metre 88 santimlik hollandalı leroy fer’in kafa golü de böyle bir goldü işte. tarihin en beklenen kafa golü!  

uğur meleke, milliyet gazetesi spor yazarı. 

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.