Görüş

Küresel sistemde karmaşa çağı

Berlin Duvarı'nın yıkılışının ve 40 yıllık Soğuk Savaş döneminin sona erişinin üzerinden 25 yıl geçti. Dünya genelinde önemli güçler arasında sağlanan işbirliği ile barışın yaygınlaştığı bir dönem geçirdik. Şimdi ise o dönem de sona eriyor, düzenden ve barıştan çok daha uzak bir sürece giriliyor.

Richard Haass, Ortadoğu'nun şu an modern bir Otuz Yıl Savaşı'nın ilk safhasında olduğu görüşünde. [Fotoğraf: Reuters]

bir dönemin tarihi önemde olup olmadığını, o dönem sona ermeden anlamak güçtür. örneğin rönesans, ancak geriye dönük olarak değerlendirildiğinde rönesans olmuş; öncesindeki karanlık çağ ve diğer dönemler de aynı şekilde sonradan adlandırılmıştır. bunun nedeni son derece basit: umut vadeden ya da tedirgin edici bir gelişmenin münferit mi, yoksa kalıcı bir eğilimin başlangıcı mı olduğunu bilmek imkânsız.  

bununla birlikte, şu anda dünya tarihinde bir dönemin bitişine ve bir yenisinin doğuşuna tanıklık etmekte olduğumuzu söyleyebilirim. berlin duvarı'nın yıkılışının ve 40 yıllık soğuk savaş döneminin sona erişinin üzerinden 25 yıl geçti. soğuk savaş'ın ardından amerika birleşik devletleri'nin üstünlük kazandığı, pek çoklarının refah seviyesinin arttığı, nispeten açık sayılabilecek toplum yapıları ve siyasi sistemlerin fazlalaştığı ve dünya genelinde önemli güçler arasında sağlanan işbirliği ile barışın yaygınlaştığı bir dönem geçirdik. şimdi ise o dönem de sona eriyor, düzenden ve barıştan çok daha uzak bir sürece giriliyor. 

ortadoğu, şu anda siyasi ve dini bağların, ulusal sınırlar içinde ve ötesinde uzun ve kanlı çatışmaları körüklediği, modern bir otuz yıl savaşı'nın ilk safhasında. rusya ise ukrayna ve diğer bölgelerdeki tutumu ile avrupa'nın askeri güçle toprak alınamayacağı ilkesine dayalı ve çoğunlukla istikrarlı düzenine meydan okuyor. 

asya kendi payına büyük ölçüde barış içinde. fakat bu, hassas bir barış; bir türlü çözüme kavuşturulamamış toprak iddiaları, artan milliyetçilik, çatışmaları önleyecek ya da hafifletebilecek kuvvetten yoksun ikili veya bölgesel diplomatik düzenlemelerin yetersizliği nedeniyle her an bozulabilir. öte yandan, iklim değişikliğini yavaşlatmaya, ticareti geliştirmeye, dijital çağa yeni kurallar oluşturmaya ve bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ya da kontrol altına alınmasına yönelik küresel çabalar da yetersiz kalmakta.   

bu yaşananlara sebep olan şeylerin bir kısmı, dünyadaki önemli değişimleri yansıtıyor; buna gücün gittikçe daha fazla devlet ve devlet dışı aktör (terör örgütlerinden milislere, büyük şirketlerden stk'lara kadar) arasında dağılması da dahil. sera gazı emisyonları ve de uyuşturucu, silah, terörist ve hastalık gibi unsurların küresel çapta yayılmasıyla başa çıkmak, en iyi koşullarda dahi kolay bir iş değilken, ne yapılması gerektiğine dair fikir birliğinin olmaması ve mutabakat olsa bile harekete geçecek iradenin gösterilmemesi durumu daha da güçleştiriyor. 

yeni bir karanlık çağ'ın eşiğinde olduğumuzu iddia etmiyorum. bu yeni karmaşa ortamını geri püskürtme olasılığı da var. ancak ülkelerin iç siyaseti, uluslararası uzlaşmanın olmayışı ve abd'nin etkisinin zayıflaması nedeniyle elde edilebileceklerin sınırlı kalması muhtemel. 

by Richard N. Haass

dünya genelinde artan karışıklığın sebeplerinden bir bölümü de abd ile ilgili. 2003 irak savaşı, sünni-şii gerilimini alevlendirerek, iran'ın emelleri önündeki kritik bir engeli kaldırmış oldu. diğer taraftan, suriye'de rejim değişikliği çağrısında bulunan abd, sonrasında bunun gerçekleşmesi için pek az şey yaptı. hatta rejim güçlerinin amerika'nın uyarılarına kulak asmayarak defalarca kimyasal silah kullanmasına rağmen harekete geçmedi. bölgede oluşan güç boşluğunu ise irak şam islam devleti (işid) doldurdu. abd, asya'da ise (stratejik "eksen" adı altında) daha fazla katılım öngören yeni bir politika ortaya attı, ancak bunu gerçeğe dönüştürmek için çok az çabaladı.

tüm bunlar, abd'nin itibar ve güvenilirliğine dair yaygın bir şüphe oluşmasına neden oldu. sonuç olarak birçok hükümet ve diğer unsur bağımsız hareket etmeye başladı.

dünya genelinde artan istikrarsızlığın yerel sebepleri de yok değil. ortadoğu, devlet ile toplum arasında sınırlar ya da dinin bunlar içindeki rolü konusunda aşırı hoşgörüsüzlükten ve uzlaşma eksikliğinden muzdarip. öte yandan, bölge ülkeleri ve yakın komşuları, aşırıcılığın yükselişini önlemek veya bu tür akımlarla ortaya çıktıkları anda ve noktada mücadele etmek adına pek az gayret gösteriyor.

vladimir putin liderliğindeki rusya, imparatorluk döneminde kaybettiği toprakları tehdit ve güç kullanarak geri almaya kararlı görünüyor. avrupa, küresel çapta önemli bir rol oynamasını sağlayacak araçların da, zihniyetin de giderek daha fazla eksikliğini çekiyor. asya'da birçok hükümet, halkını komşuları ile zor fakat gerekli bir uzlaşmaya hazırlamak yerine, milliyetçiliği hoş görüyor veya teşvik ediyor.  

yeni bir karanlık çağ'ın eşiğinde olduğumuzu iddia etmiyorum. karşılıklı bağımlılık, hükümetlerin yapabileceklerini frenler. altı yıl önce dibe vuran dünya ekonomisi, bir şekilde kurtulmayı başardı. avrupa ve latin amerika, büyük ölçüde istikrar içinde. afrika'da da gidişat o yönde.  

bu yeni karmaşa ortamını geri püskürtme olasılığı da var. uluslararası müzakereler sayesinde iran nükleer silah üretecek kapasiteden önemli ölçüde yoksun bırakılabilir; böylelikle de komşuları, iran'a saldırma ya da kendi nükleer silahlarını üretme ihtiyacı duymazlar. işid'i askeri açıdan zayıflatacak, örgüte insan gücü ve para akışını azaltacak, potansiyel olarak örgütün hedefinde olanları destekleyecek adımlar atılabilir. yaptırımlar ve düşük petrol fiyatları, rusya'nın ukrayna konusunda ödün vermesinde etkili olabilir. asya hükümetleri, barışı destekleyecek bölgesel düzenlemelere gidebilir.

ancak ülkelerin iç siyaseti, uluslararası uzlaşmanın olmayışı ve abd'nin başka hiçbir ülke tarafından ikame edilmesi mümkün olmayan etkisinin zayıflaması - ki bu ülkelerin bazıları düzenin gelişimi için bu etkinin zayıflamasını destekliyor bile - nedeniyle, elde edilebileceklerin sınırlı kalması muhtemel. sonuç ise barış ve refaha daha uzak ve karşı karşıya kaldığı sorunlarla başa çıkma kabiliyeti soğuk savaş sonrası döneme kıyasla daha düşük bir dünya olacaktır.

richard n. haass, abd'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından dış ilişkiler konseyi (cfr) başkanı. 'foreign policy begins at home: the case for putting america’s house in order' (2013), 'war of necessity, war of choice (2009) ve 'the opportunity: america's moment to alter history's course' (2006) başta olmak üzere birçok kitabı bulunuyor. 

twitter'dan takip edin: @richardhaass

bu makalenin ilk nüshası project syndicate tarafından yayımlanmıştır.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Richard N. Haass

abd'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından council on foreign relations (cfr) başkanı. 1951'de new york'ta doğdu. oxford üniversi'nde doktora yaptı. başkan george bush'un (1989-1993) özel asistanı ve ulusal güvenlik konseyi ortadoğu işleri direktörü olarak çalıştı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;