Görüş

Libya'da siyasi kriz ve Türkiye

Libya’da çeşitli siyasi aktörler ve Türkiye’deki yetkililerle yaptığım görüşmelerde edindiğim kanaat, Türkiye'nin Libya’da krizin tüm taraflarıyla iyi ilişkiler geliştirip mümkün olduğunca herkese eşit mesafede durmaya çalıştığı yönünde.

Ömer Hasi liderliğindeki Trablus merkezli hükümet, Türkiye'nin kendilerini Libya'nın tek temsilcisi olarak tanıması beklentisi içerisinde. [Fotoğraf: AA]

"biz libyalılar, türkiye’yi kardeş olarak bağrımıza bastık. ancak türkiye, libya’da sadece ‘bir kardeş’ görüyor. eğer bütün yumurtalarınızı aynı sepete korsanız, sepetin altı patladığında hepsini kaybedersiniz."

nisan 2013’te, kendisini ziyaret eden bir türk araştırmacıya söylenen bu sözler, temmuz 2012 seçimlerinde mahmud cibril’in önderliğindeki milli güçler ittifakı’ından (mgi) milletvekili seçilen ve o sıralarda milli genel kongre (mgk) sözcülüğünü yapan ömer hümeydan’a ait. mısır’da henüz cumhurbaşkanı muhammed mursi'nin devrilmediği ama kuzey afrika’da müslüman kardeşler karşıtı rüzgarların esmeye başladığı dönemde edilmişti bu sözler.

mısır’ın libya'da tarihi emelleri olduğunu düşünen hümeydan, müslüman kardeşler hareketi mensuplarının, libya’yı mısır’a yem edeceğinden endişeleniyordu. hümeydan bugün iki meclis ve iki hükümetin faaliyette bulunduğu libya’da, içinde müslüman kardeşler’in de yer aldığı trablus merkezli mgk ve hükümetin yanında. mısır’da mursi idaresine son veren 3 temmuz 2013 askeri darbesi ardından kurulan yönetim ise libya’da müslüman kardeşler karşıtı kampın arkasında.

hümeydan’ın o algısı, türkiye’nin libya'daki yerini tasvir etmesi açısından hâlâ açıklayıcı. cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’ın, 29 ağustos 2014 akşamı al jazeera kanalında yayımlanan röportajında, libya hakkındaki bir dair soruya verdiği, "libya meclisi’nin tobruk’ta toplanmasını kabul etmek mümkün değil." yanıtı, hümeydan’ın yukarıda aktardığımız cümleleriyle bir araya getirildiğinde, ankara’nın tercihinin istikametini yansıtıyor.

röportajın ardından erdoğan, libya dışişleri bakanlığı'nın açıklamasında, libya’nın içişlerine karışmakla suçlandı. türk dışişleri’nin karşı açıklamasında ise "türkiye, kardeş libya halkının içinde bulunduğu sancılı süreci bir an evvel aşması, meclisinin başkentinde güven içinde faaliyetlerini yürütebileceği bir barış, istikrar ve huzur ortamına kavuşması doğrultusunda her türlü desteği vermeye devam edecektir." denilerek erdoğan’ın sözleri diplomatik dille teyit edildi.

türkiye’nin arap baharı ülkelerinde belli kesimlere teveccühünden söz edilse bile, ankara’nın ne şu an ne de evvelinde tek bir unsura odaklı siyaset izlediği öne sürülemez. 

by Levent Baştürk

kaddafi sonrası dönemde türkiye'nin libya politikası

"arap baharı" denilen süreçte türkiye’nin, libya dahil kuzey afrika ülkelerinde ortaya çıkan yeni siyasi aktörler arasında, müslüman kardeşler hareketiyle daha uyumlu çalıştığı görüldü. mısır’daki darbe sonrası dönemde türk hükümetinin milli irade odaklı tepkisi, tüm ortadoğu hatta dünya çapında neredeyse istisnai bir tavırdı. türkiyeli ve yabancı birçok yorumcu, ankara'nın bu tavrını ideolojik pan-islamist (islam birliği yanlısı) dayanışma faktörüyle açıklamaya çalıştı. lakin bu tür yorumlar, gerçeği tam yansıtmıyor.

trablus merkezli libya yönetimi çevrelerinde, türkiye’nin kendilerini libya’nın tek meşru otoritesi olarak tanıması beklentisi mevcut. trablus yönetimini destekleyen çevrelerle temaslarım sırasında bu beklentiyi ben de gözlemledim. ama 20-21 ekim 2014 tarihlerinde adalet ve kalkınma partisi (ak parti) ankara milletvekili emrullah işler’in, türkiye cumhurbaşkanı ve hükümetinin özel temsilcisi olarak libya’yı ziyaret edip trablus ve tobruk temsilcileriyle görüşmesi, ankara’nın esas tavrını ortaya koyuyor. işler’in libya dönüşü tobruk’taki temsilciler meclisi (tm) tarafından onanan hükümeti, ülkenin resmi otoritesi şeklinde zikretmesi; ankara’nın sadece islamcı hareketler merkezli bir siyaset izlemeyip söz konusu ülkeler ve uluslararası camianın tercihlerini de hesaba kattığının göstergesi.

türkiye’nin arap baharı ülkelerinde belli kesimlere yönelik teveccühünden söz etmek mümkün olsa bile, ankara’nın ne şu an ne de evvelinde tek bir siyasi unsura odaklı siyaset izlediğini öne sürmek, gerçeği izahtan uzak. kaldı ki, türkiye’nin belli bir kesime teveccühle yaklaşması da iktidarın ideolojik tercihlerinden kaynaklanmıyor. bu tavır, daha ziyade, müslüman kardeşler vb. unsurların, bulundukları ülkelerde türkiye’ye karşı en az önyargılı kesim olmalarıyla bağlantılı.

ankara, kuzey afrika ülkelerinde arap baharı’nda ortaya çıkan önemli siyasi aktörlerin tümüyle olumlu ilişki kurmaya çalıştı o aktörler içinde, müslüman kardeşler ve diğer islamcı unsurların türkiye’ye daha yakın durmaları, ankara’nın onlarla orantısız bir yakınlık içinde olduğu algısının ortaya çıkmasına yol açtı.

libya özelinde konuşursak; ak parti hükümetinin mısır’daki darbeye yönelik kararlı tavrı ve erdoğan’ın tm’nin tobruk’ta toplanmasını eleştirmesi, türkiye’nin libya politikası konusunda var olan yanlış algıları pekiştirdi. halbuki libya’da çeşitli siyasi aktörler ve türkiye’deki yetkililerle yaptığım görüşmeler sonucu edindiğim kanaat, genelde türkiye'nin libya’da bütün taraflarla iyi ilişkiler geliştirip mümkün olduğunca herkese eşit mesafede durmaya özen gösterdiği yönünde.

libya'daki müslüman kardeşler hareketini etkisiz kılma misyonunu üstlenen cia bağlantılı general halife hafter ve çevresinin türkiye karşıtlığı, aslında değişim karşıtı statükocu refleksin yansıması. 

by Levent Baştürk

libya'daki müslüman kardeşler hareketini etkisiz kılma misyonunu üstlenen cia bağlantılı general halife hafter ve çevresinin türkiye karşıtlığı, aslında değişim karşıtı statükocu refleksin yansıması. erdoğan’ın sözlerine tobruk merkezli hükümetten gelen tepkiler de, bu hükümetin hafter ile ittifakı ve bu ittifakın dayandığı mısır, suudi arabistan ve birleşik arap emirlikleri gibi ülkelerde yakın ilişkilerinin doğal bir sonucu.

libya'daki muhtemel çözüm arayışında türkiye etkisi

hafter ve onun arkasındaki ülkelerin açık karşıtlıklarına rağmen türkiye, libya’da hâlâ etki alanına sahip. fakat bu alan, yaptırım uygulama veya belli yönde davranılmasını dikte etme noktasında değil. dolayısıyla türkiye, libya’da daha ziyade ikna edici bir faktör etkisi gösterebilir. böylesi bir rolden en yüksek seviyede olumlu sonuç alınması için türkiye, oluşturulacak bir uluslararası diyalog girişimi heyetinde mutlaka yer almalı. hatta türkiye’nin böyle bir heyette yer alması, zaruret. bunun da iki sebebi var:

1) son bir yıllık süreçte uluslararası toplum tarafından adeta etkisizleştirilmek istenen trablus ve çevresine hakim güçlerin, dışarıdan aktif bir silahlı müdahale olmadıkça elimine edilemeyeceğinin ortaya çıkması.

2) tobruk’ta tm oluşturulduktan sonra, haziran 2014’te yapılan düşük katılımlı bir seçimi tek meşruiyet unsuru olarak görmeye meyleden dışı aktörlere, trablus merkezli mgk ve hükümetin artık güvenmemesi.

hesaba katılması gereken bir diğer unsur da 6 kasım 2014’te libya anayasa mahkemesi’nin verdiği kararın, artık tm’nin de meşruiyetinin sorgulanırlığını pekiştiren bir durum ortaya çıkarması. gelinen aşamada, ukrayna,suriye ve irak’ta yeterince sorun yaşayan batı, libya’ya müdahale fikrine şu an için sıcak bakmıyor ve çatışan taraflar arasında bir uzlaşı sağlamaya vurgu yapıyor. bir ara ülkeye hakim olan tm’yi tek meşru unsur gören tavırdan, çözüm için trablus merkezli mgk ve hükümeti ile onlara destek veren unsurları da dahil etmenin şart olduğunun altını çizen bir anlayışa tekrar dönüldü. bunun, mısır ve onun körfez’deki destekçilerinin işine gelmeyeceği kesin. ama onlar da libya’da destekledikleri kesimin iktidarı ele geçirmesini sağlama kapasite ve yeteneğinden yoksun.

2011 yılında muammer kaddafi’ye karşı gerçekleştirilen libya müdahalesinde büyük pay sahibi olan batılı ülkeler arasında libya’daki siyasi dengedeki güç paylaşımı konusunda ciddi bir görüş ayrılığı yaşandığını söylemek mümkün. ancak bugün gelinen noktada, çatışan taraflar arasında müzakere yoluyla uzlaşıya varılması ve çözüm bulunması yönündeki birleşmiş milletler önerisi etrafında bir görüş birliği söz konusu.

türkiye zaten böylesi bir uzlaşıyı, sürekli ve sapma olmadan savunageldi. mevcut çatışmaya, sıfır toplamlı bir oyun olarak bakılmayıp taraflar arasında karşılıklı tavizlerle varılacak uzlaşıyla çözüm aranması gerekiyor. çözüm arayışına girildiği takdirde, her ne kadar türkiye ile batılı ülkeler, libya bazında bazı hususlarda görüş ayrılıklarına sahip olsalar dahi, ankara'ya ağır bir maliyet ödetecek bir tavrı dayatan yönde bir politikada ısrarlı olmayacaklardır. 

sonuç olarak, libya'da hiçbir siyasi blok veya ittifakın diğeri üstünde mutlak hakimiyet kurup ülkeyi tek başına yönetemeyeceği açık. libya'nın bütün güçlerinin, ülkeyi kaostan çıkaracak bir çözümde uzlaşması zaruret teşkil ediyor. bunun için de şeytanlaştırıcı bir tavırdan ziyade, uluslararası aktörlerin de katkıda bulunacağı bir müzakere sürecinin tesisi yolunda güven telkin edici adımların atılması şart. eğer amaç, libya'da kaosa son verecek bir formül bulmaksa, türkiye’nin libya’da aranacak bir çözümde, uzlaştırmaya aracı olanlar arasında yer alması, şüphesiz olumlu bir netice doğuracaktır.

levent baştürk, eskişehir osmangazi üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim görevlisi ve araştırmacı-yazar. ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi uluslararası ilişkiler bölümü’nden mezun oldu. pittsburgh ve denver üniversitelerinde uluslararası ilişkiler ve mukayeseli siyaset dallarında lisans üstü çalışmalar yaptı. abd ve türkiye’de çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde, türk siyaseti ve uluslararası ilişkiler konularında yazıları yayımlandı. halen dünya bülteni haber portalı için çalışıyor.

twitter'dan takip edin: @leventbasturk

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Levent Baştürk

eskişehir osmangazi üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim görevlisi ve araştırmacı-yazar. 1964 yılında merzifon'da doğdu. ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi uluslararası ilişkiler bölümü’nden mezun oldu. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;