Görüş

Mevlâna ve Mevlevilik sadece 'Sema' değil manevi bir yoldur

Sema, Hz. Mevlâna’nın “insan-ı kâmil” olarak ulaştığı zirvedir. Bize düşen, Mevlâna’nın bu noktaya nasıl ulaştığını, hangi manevi bilgilerle kendinden geçip Sema ettiğini kavramaktır. Sadece Sema seyredip Mevlâna'yı anlamak mümkün değildir.

Konular: Türkiye
Şebi Arus etkinlikleri kapsamında, 15 Aralık 2014 günü İstanbul'daki Galata Mevlevihanesi'nde bir Sema Ayini düzenlendi. [Fotoğraf: Reuters]

mevlâna celâleddin rumi’nin vefat ettiği 17 aralık haftasında düzenlenen 741. vuslat yıldönümü uluslararası anma törenleri vesilesiyle mevlevilik ve onun bir parçası olan sema, kamuoyunun gündemine geldi. burada öncelikle sema’nın ne olduğunu doğru şekilde kavramak gerekiyor. sema, mevlâna’nın anlatımıyla, “eşref-i mahlukât olan insanın tüm dünyalık istek ve arzularından sıyrılıp tüm hücrelerinde yüce yaradan’ı hissederek dönmesidir, allah’ı zikirdir.” aslında sema, hz. mevlâna’dan önce de horasan ve maveraünnehir bölgesinde var olan bir ritüeldi. mevlâna ve mevlevilik ile daha da anlam kazandı ve belli kurallara bağlandı.

sema, horasan ve maveraünnehir bölgesinde var olan bir ritüeldi. mevlâna ve mevlevilik ile daha anlam kazandı ve belli kurallara bağlandı. zamanla, osmanlı coğrafyasındaki tüm mevlevihanelerde icra edilen ve mevlevi olanların mutlak öğrenmesi gereken bir “zikir” haline geldi.

by Nuri Şimşekler

o dönemlerde, mevlâna’nın ifadesiyle ‘sema’nın ehliyetini elde eden’ yani manasını anlayabilen herkes sema edebilirdi. sema, yalnızca entelektüel kesime ait bir ritüel değildi. zamanla sema, osmanlı coğrafyasındaki tüm mevlevihanelerde icra edilen ve mevlevi olanların mutlak öğrenmesi gereken bir “zikir” haline geldi.

ancak 1950’lilerden itibaren, hele hele son 20-25 yıldır sema, maalesef turistik ve görselden ibaren bir şölen havasına girdi. tabii ki talep olunca, insanların sema’dan anlamsal olmasa bile görsel ve işitsel bir zevk almasıyla arz da çoğaldı. fuar açılışlarından düğünlere, yaz gecesi eğlencelerinden konserlere kadar olur olmaz yerlerde, üstelik eksik ve yanlış şekilde sema icra edilmeye başlandı. semazenlik maalesef bir meslek, bir tür para kazanma aracı olarak görülmeye başlandı. dini bir ritüel olan sema, turistik ve seyirlik bir unsura dönüşürken içindeki anlam boşaltıldı.

mevlâna sema’ya hapsedilmemeli

bugün gelinen noktada, hz. mevlâna’yı sema’ya hapseden, onu sadece sema’dan ibaret gören bir algı ortaya çıktı. lakin bu yanlış bir yaklaşımıdır. sema, hz. mevlâna’nın “insan-ı kâmil” olarak ulaştığı zirvedir. bize düşen, mevlâna’nın bu noktaya nasıl ulaştığını, hangi manevi bilgilerle kendinden geçip manevi şekilde sarhoş olarak sema ettiğini kavramaktır. sadece sema seyrederek mevlâna'yı anlamak mümkün değildir. zira böyle davranmak, bir romanın son sayfasını okumaya benzer. belki sonucu öğrenirsiniz, ama romandaki olaylardan haberdar olmazsınız. “kim bir kitabı tam okumadan anlayabilir ki?”

dolayısıyla hz. mevlâna’nın eserlerini okuyup istifade edebilmek, kendi eksikliğimizi onun mesajları üzerinden kavramak ve bunun telafisi yoluna gitmek en doğrusudur. mevlâna’yı yalnızca sema ile anlamaya çalışmamız, temel gıdalar yerine bisküvi, çikolata gibi tadı güzel ancak insanı doyurmayan gıdalarla beslenmekten farksızdır. bisküvi ve çikolata önceleri insana lezzet gibi gelebilir ama bizi doyurmadığı gibi eğer alışkanlığa dönüşürse hastalıklara bile yol açabilir.

sema ritüelinin popülerleşmesi, bazıları tarafından, mevlâna’nın verdiği mesajı daha geniş kitlelere ulaştırmak açısından olumlu bir unsur olarak değerlendiriliyor. sema eğer popüler kültürün parçası haline gelmeseydi, mevlana düşüncesinin bu kadar yaygın kabul göremeyebileceği öne sürülüyor. bu yaklaşımda kısmen bir haklılık payı bulunabilir. sema’dan etkilenerek mevlâna okumalarına başlamak mümkündür. ama bu etkilenme sema ile kalıp ileriye gitmezse, mevlâna’yı okuyup gerçekten anlama çabalarına dönüşmezse, yukarıda değindiğim gibi yalnızca lezzetli ama doyurmayan gıdalarla beslenmiş oluruz. maalesef günümüzde bu durum daha yaygın.

tabi bu arada şunu da üzerine basarak belirtmek isterim. “sema ilgi görüyor, herkesin hoşuna gidiyor, o halde biz sema gösterilerini çoğaltalım, yaygınlaştıralım.” gibi bir anlayış yanlıştır. çünkü talep çoğalınca arzın kalitesi düşebilir. sema’nın belli usul ve kaideleri vardır. sema, söz konusu usul ve kaidelere tam anlamıyla riayet edilerek icra edilmelidir. oysa şimdilerde, tam olarak sema eğitimini tamamlamamış, gerekli izni almamış birkaç kişi, bakıyorsunuz büyük bir meydandaki dükkanın açılışında dönüyor. onların dönüşü esnasında fonda ilahiler çalıyor. bu hatalı bir uygulamadır.

sema için mutlaka âyin-i şerif yani sema için bestelenmiş musiki icra edilmelidir. sema’nın tam olabilmesi için öncesinde kurân-ı kerim ve nat-ı mevlâna okunması, kudüm ve ney vuruş-sesleri, ardından üç tur devr-i veledi, âyin-i şerif eşliğinde dört selam sema, tekrar kurân-ı kerim okunması, post duası edilmesive gülbank çekilmesi gerekir. elbette tüm bunlar icra edilse bile, bu işi yapanlar ehil değillerse ve bunları uygun bir mekanda gerçekleştirmiyorlarsa buna ‘mukâbele-i şerif’ dediğimiz sema denmez.

sema’nın belli usul ve kaideleri vardır. bunlara riayet edilerek icra edilmeli. şimdilerde, sema eğitimini tamamlamamış, gerekli izni almamış kişiler, bir dükkanın açılışında dönüyorlar. onların dönüşü esnasında fonda ilahiler çalıyor. bu hatalı bir uygulamadır.

by Nuri Şimşekler

sema gösterilerinin ruhuna uygun biçimde yapılmasını sağlamak, mevlâna ve mevleviliğin bir tüketim unsuruna dönüşmesini önlemek mümkün müdür? yoksa kapitalizmin geldiği noktada, bu artık kaçınılmaz şekilde kabullenilmesi gereken bir gerçek midir? bu cam alıcı sorular önümüzde duruyor.

evet, bugün kapitalizm vaktimizi, aklımız, bedenimizi, değer yargılarımızı ele geçirmiş durumda maalesef. ama unutmayalım ki ruhumuz yerinde duruyor. işte bizler de eğer ruhumuzla, ruh aklımızla düşünebilirsek kapitalizmi yenebilir, insani değerlerimize dönebiliriz. zaten mevlâna’nın eserlerinde vurguladığı nokta, tam da budur. aslında sema’yı koruyup gelecek kuşaklara doğru biçimde iletecek olanlar, bu işin geleneğinden gelen kişiler olacak.

mevlevi kültürü, türkiye cumhuriyeti kültür ve turizm bakanlığı’nın başvurusu üzerine 2005 yılında unesco (birleşmiş milletler eğitim, bilim ve kültür örgütü) tarafından tescil edilerek somut olmayan dünya kültürel miras listesi’ne eklendi. bu çerçevede, kültür bakanlığı’nın unesco dosyasını hazırlayan uluslararası mevlâna vakfı, mevlâna’nın soyu ve mevlevilik geleneğinden gelenler ile akademisyenlerden oluşan bir üst kurul oluşturup çalışmalar yaparak kısmen bu dejenerasyonun önüne geçmeye çalıştı. 2008 yılında da dönemin kültür bakanı ertuğrul günay’ın imzasıyla bir genelde yayınlayarak sema’nın nasıl, nerede ve kimler tarafından yapılabileceği maddeler halinde yazıya döküldü.

her ne kadar eskiye nazaran hayli azaldıysa da maalesef aslına uygun olmayan bu üzücü sema gösterileri hâlâ devam ediyor. bu sorunun kesin şekilde önüne geçilmesinin yolu, nasıl somut kültürel mirası koruma kanunu varsa, somut olmayan kültürel değerlerimizle ilgili de bir kanun yapılmasından geçiyor. bu konuda hükümetimiz tarafından yapılan çalışmalarda belli bir aşamaya gelinmesi çok umut verici.

doç. dr. nuri şimşekler, selçuk üniversitesi mevlâna araştırmaları enstitüsü müdürü ve edebiyat fakültesi fars dili ve edebiyatı bölümü öğretim üyesi. konya'da doğdu. ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi fars dili ve edebiyatı bölümü'nden mezun oldu. selçuk üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü'nde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. çalışmalarını mevlâna ve onun eseri mesnevî üzerinde yoğunlaştıran şimşek'in kitapları şunlardır: 'pîr aşkına: mevlevi şeyhi midhat bahârî'nin mektupları' (timaş, 2009), 'halife ii. abdülhamid'in hac siyaseti' (timaş, 2009), 'mevlâna'yı anlayabilmek' (rumi, 2010) ve (yakup şafak ile birlikte) 'konulara göre mesnevî'den özdeyişler' (akçağ, 2011).

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. 

Nuri Şimşekler

selçuk üniversitesi mevlâna araştırmaları enstitüsü müdürü ve edebiyat fakültesi fars dili ve edebiyatı bölümü öğretim üyesi. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;