Görüş

Musul'dan Kobani'ye IŞİD'in Kürtlerle savaşı ve Türkiye

YPG aylardır yarattığı IŞİD’i durdurabilen tek güç imajını yitirdi. Kobani’nin düşmesi KDP’nin Musul’daki bölgelerini kaybetmesinden çok daha ağır sonuçlar yaratır. Bu uzun vadede Suriye’deki Kürt kantonlarının sonu anlamına bile gelebilir. Kürtlere göre Türkiye gerçekten samimiyse IŞİD’in durdurulmasında yardım etmeli.

Kobani'deki IŞİD saldırılarından kaçan 130 binden fazla Kürt, sınırı geçerek Türkiye'ye sığındı. [Fotoğraf: AA]

irak şam islam devleti (işid) örgütünün ağustos ayı başında irak’ta kürtlerin kontrol ettiği bölgelere saldırması hem kürtler arasındaki iç dengeyi hem de türkiye ile kürtler arasındaki ilişkiyi etkileyen iki önemli gelişme ortaya çıkardı.

1. kürdistan demokrat partili (kdp) peşmergelerin sınırı korumadaki başarısızlığı ve ypg’nin (pkk'nın suriye uzantısı pyd'nin silahlı kanadı) sincar ve mahmur’da oynadığı rol kuzey irak’taki siyasi dengelerin sarsılmasına neden oldu.

2. türkiye ile iraklı kürtler arasında son beş yıldır inşa edilmeye çalışılan işbirliği ve güven ortamı büyük darbe aldı.

işid saldırısı sırasında kürt güvenlik güçlerinin gösterdiği performans peşmergelerin prestijini sarstı. işid saldırıları bir yandan kürtler arasındaki işbirliği gerekliliğini ortaya koyarken diğer yandan kdp ile pkk arasındaki mevcut gerilimin artmasına neden oldu. siyasi figürler kürtlerin varoluşunu ilgilendiren bir düşman karşısında birlik mesajı verseler de iki taraf arasında yıllardır süregiden ve suriye’deki olaylardan sonra artan liderlik mücadelesi iyice gün yüzüne çıktı. her iki taraf da kendisine yakın medya organları üzerinden açıkça diğerine yüklendi. pkk’ya yakın kaynaklar peşmergenin kaçtığını ve savaşacak gücü olmadığını ve ypg olmazsa sincar’da katliam olacağını vurgularken, kdp’ye yakın olanlar pkk’nın kendi rolünü abarttığını ileri sürüyordu. özellikle kerkük ve sincar’da kürdistan yurtseverler birliği (kyb) ile pkk arasında söylemsel ve eylemsel işbirliği ön plana çıkarken kdp’nin güç kaybettiği görülüyordu.

işid’in musul’daki saldırısı ile kobani saldırısı benzer özellikler taşıyor. bir anlamda kdp ve pkk yer değiştirmiş durumda.

by Serhat Erkmen

bu tartışmanın kuzey irak’taki siyasi denge üzerinde geçici ve kısmi bir etki oluşturduğu bir gerçek. fakat işid saldırıları kürtlerin siyasi geleceği üzerinde daha kalıcı bir etki yarattı. 2012’den itibaren kdp’nin artan bir şekilde dile getirdiği bağımsızlık talepleri işid saldırılarından sonra gerçekçiliğini yitirdi. abd’nin yaptığı baskı sonucunda iraklı kürtlerin merkezi hükümetle anlaşmaya gitmesi ve petrol ihracatında geri adım atması işid saldırılarından sonra kürtlerin zayıflayan otoritesinin ve artan iç çelişkilerinin bir sonucu olarak kabul edilebilir. birkaç ay önce bağdat’taki hükümette yer almaya karşı olan kürtler, maliki’nin çekilmesi ve haydar ibadi’nin verdiği sözler nedeniyle hükümetin bir parçası olmayı kabul ettiler. fakat kürtlerin hükümete katılmasının en önemli nedeni, bağımsızlık beklentilerini destekleyecek şartların olgunlaşmadığı gerçeğiyle yüzleşmeleriydi.

sonuçta kyb ile pkk’nın söylemsel olarak güçlendiği, kürtler arasındaki iç çelişkilerin su yüzüne çıktığı ve bağımsızlık söyleminin gerilediği bir süreç yaşandı. elbette bu sonuçlara pkk’nın uluslararası alanda daha fazla kabul görmesi, kürdistan bölgesel yönetimi’nin öteden beri istediği ama elde edemediği silahlara sahip olması ve tartışmalı bölgelerin büyük bir kısmını hâlâ elinde tutması gibi olgular da eklenmeli. fakat ne olursa olsun irak’taki dengeler kısa vadede kürtler açısından olumlu yönde değişmesine rağmen uzun vadede bağımsızlık taleplerinin ertelenmesine neden oldu.

işid saldırılarının diğer bir önemli boyutu türkiye ile iraklı kürtler arasındaki ilişkiler üzerine etkisidir. son beş yıldır türkiye’nin iraklı kürtlerin hamiliğine soyunduğu bir gerçek. ticari ilişkiler, sosyal ve kültürel alana tam olarak taşınamasa da özellikle adalet ve kalkınma partisi (akp) ile kdp arasında karşılıklı çıkar ve beklentiye dayalı bir stratejik ilişki gelişti. türkiye, başta özel şirketler üzerinden başlattığı petrol macerasını tartışmalı bölgeleri de kapsayacak ölçüde bir devlet politikasına dönüştürdü. hatta, bu nedenle irak merkezi hükümetiyle defalarca karşı karşıya geldi. dahası türkiye ile iraklı kürtler arasındaki ilişki, irakla sınırlı kalmadı. çözüm süreci’nde kdp, akp’ye söylemsel ve pratik destek verdi. türkiye’de sürecin tıkandığı dönemlerde dahi kdp'li liderler sürecin öneminden bahsediyorlardı.

bu gelişmeler başta kdp’de olmak üzere iraklı kürtlerin büyük bir kısmında türkiye’nin olası bir saldırıda kürtleri koruyacağı beklentisini yarattı. öyle ki, irak hükümetiyle bir çatışma yaşanması durumunda türkiye’nin kürtleri bağdat’a karşı koruyacağı düşüncesi dillendiriliyordu. oysa ağustos başında yaşananlar her şeyi değiştirdi. işid’in erbil’e 35 km. yaklaştığı anda türkiye’den yardım bekleyen kürtler bu yardımı alamadığında, bu durum en çok kdp’de hayal kırıklığı yarattı. türkiye’nin yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi ve türkiye'nin musul konsolosluğu personelinin rehin tutulması nedeniyle işid’e karşı açık bir tavır alamaması kürtler açısından anlaşılabilir olsa da kabul edilebilir değildi. nitekim aynı günlerde iran’ın askeri yardım yapması daha sonra mesut barzani tarafından "herkesten önce iran yardım etti" diye övgüye mazhar oldu.

Kobani hakkında bilinmesi gerekenler için tıklayınız.

bölgede görüştüğümüz bazı yorumcular türkiye’nin olası bir işid saldırısında yardım etmeyeceği görüşünde; ancak başta önde gelen siyasi isimler olmak üzere kürtlerin önemli bir kısmının türkiye’nin stratejik çıkarları nedeniyle kürtleri yalnız bırakmayacaklarını düşündüklerini söylüyorlar. bu nedenle türkiye’ye yönelik kızgınlık had safhada. son birkaç gün içinde bazı üst düzey kürt yetkililer hayal kırıklıklarını açıkça ilan ettiler. bu durumun ikili ilişkilere zarar vermemesi için bu yetkililere bu konuda konuşmama uyarısı bile geldi. ancak tam da bu sırada türkiye ile bölgedeki kürtleri ikinci kez samimiyet sınavından geçiren başka bir süreç yaşanmaya başladı.

kobani saldırısı ve değişen dengeler

işid’in musul’daki saldırısı ile kobani saldırısı benzer özellikler taşıyor. bir anlamda kdp ve pkk yer değiştirmiş durumda. bilindiği gibi kobani aylardır kuşatma altında. ancak ypg son birkaç güne kadar bu kuşatmaya direnebiliyordu. aynı musul’da olduğu gibi işid önceliği olan bölgeleri ele geçirdikten sonra yine kürt bölgelerine yöneldi. irak’ta öncelik, musul, telafer ve kerkük’ün güneyiydi. bu cephelerde öngördüğü ilerlemeyi sağladıktan ve bazı yerlerde ilerlemesi durduktan sonra musul’da kürt kontrolündeki yerlere saldırmıştı. şimdi aynısı suriye’de yaşanıyor. deyr ez zor, haseke’nin güneyi, rakka ve halep’teki önemli üsleri ele geçirdikten sonra işid diğer muhaliflere saldırmıştı. ilerlemesi durunca bu sefer kobani’ye döndü ve yine bütün dengeler değişti.

ypg, kdp’ye bağlı peşmergeler gibi savaş alanından çekilmedi. fakat aylardır yarattığı işid’i durdurabilen tek güç imajını yitirdi. bu noktada ypg’nin sincar’da oynadığı kurtarıcı rolünü kdp oynamak istiyor. böylece musul’da yitirdiği prestiji suriye’de yeniden edinme arayışında. bu kdp’ye suriye’deki kürt bölgelerinde yitirdiği etkinliği dahi yeniden getirebilir. fakat kobani’nin düşmesi ypg için toprak kaybının ötesinde bir anlam ifade ediyor.

nedeni ne olursa olsun gelinen noktada türkiye ve kürtler arasında zaten tam olarak oturmamış olan güven duygusu büyük bir darbe aldı. 

by Serhat Erkmen

kobani düşerse irak’takinin tersine kaybedilen bölgeyi geri almak çok güç. çünkü etrafında uzun süre varlığını koruyup saldırıya hazırlanabileceği bir alan yok. bu yüzden ypg’nin kobani’yi olası kaybı kdp’nin musul’daki bölgelerini kaybetmesinden çok daha ağır sonuçlar yaratır. bu uzun vadede suriye’deki kürt kantonlarının sonu anlamına bile gelebilir. çünkü, kobani düşerse ypg’nin buraya geri dönebilmesi ancak diğer muhaliflerin desteğine bağlı. bu grupların ne kadar destek vereceği ise meçhul. bu nedenle ypg, kdp’nin aksine tekrar geri almasının çok güç olduğu bir stratejik bölgeyi kaybetmek üzere. bu durum suriye’deki kürt kazanımlarının kaybı nedeniyle bir alarm durumu yarattı.

bölgedeki kürtler yeniden ortak mücadele çağrısı yapıyorlar. dış desteğin gelmesi hem zaman alacak hem de havadan ağır silah desteği göndermek güç. iran ve diğer ülkeler isteseler de doğrudan yardıma gidebilecek durumda değiller. abd ve batılı müttefikler hava desteği vermediği sürece tek yardım kaynağı türkiye üzerinden olabilir. bu durum peşmergenin kobani’ye yardıma gitmesi için de geçerli. musul’da ypg ile kpd arasında ortak sınır vardı. şimdi peşmergeler gitmek istese bile bölgeye doğrudan erişimleri yok. bu yüzden kürtlerin yüzü bir kez daha türkiye’ye döndü.

türkiye çatışmalardan kaçan kürtlere kapısını açmasıyla kısmi bir sempati kazanmış olabilir. fakat gerek irak gerekse suriye’deki kürt hareketlerin büyük kısmı olan bitenden doğrudan türkiye’yi suçluyor. kürt medyasında bazı isimler buna dirense de türkiye’nin işid’e destek verdiği veya en azından engellemediği görüşü yaygın. insani yardımlar bu görüşü değiştirmeye yetmiyor. kürtlere göre türkiye gerçekten samimiyse işid’in durdurulmasında yardım etmeli. kürtlerin birliğinden söz edenler ise somut adım atamıyorlar ve türkiye’ye bel bağlıyorlar. üstelik konsolosluk görevlileri de teslim edilmiş durumda. bu nedenle başta kdp olmak üzere kürt partiler türkiye’nin işid konusunda kürtlerle dayanışma içinde olmasını bekliyor. türkiye ise üzerinde düşen insani görevleri yapmakla birlikte stratejik sonuçları olabilecek bir çatışmanın içine dahil olmayı istemiyor.

türkiye’nin tercihi uzun vadeli bir stratejik beklentinin ürünü olabilir. fakat izlediği politika türkiye’nin kürtlerle yakınlaşma sürecini derinden etkiliyor. hem iraklı kürtler hem de pkk çizgisindeki partiler neredeyse olan bitenden türkiye’yi suçlama noktasına geldi. nedeni ne olursa olsun gelinen noktada türkiye ve kürtler arasında zaten tam olarak oturmamış olan güven duygusu büyük bir darbe aldı. bu durumun petrolden, çözüm süreci’ne, pkk’yla mücadeleden iran’ın bölgedeki etkinliğini artırmasına kadar geniş bir yelpazede sonuçları olacaktır.

serhat erkmen, ahi evran üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi ve 21.yy türkiye enstitüsü ortadoğu ve afrika masası başkanı. ümit özdağ ve sedat laçiner ile birlikte 'irak krizi (2002-2003)' kitabını derleyen erkmen, 21. yüzyılda sosyal bilimler dergisi'nin editörlüğünü yürütüyor.

twitter'dan takip edin: @serhaterkmen

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Serhat Erkmen

ahi evran üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi ve 21.yy türkiye enstitüsü ortadoğu ve afrika masası başkanı. doktorasını ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü'nde tamamladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;