Görüş

Nusra Cephesi’nde neler oluyor?

El-Kaide ile bağlarını kopardığını açıklayan Nusra, Ahrârü’ş-Şam gibi diğer örgütlerin bulunduğu “Fetih Ordusu” koalisyonu dahilinde hem kendisini korumak hem de Özgür Suriye Ordusu’nun boşluğunu doldurmak niyetinde olabilir.

Nusra Cephesi lideri Ebu Muhammed Colani, örgütün El Kaide ile bağını kopardığını açıkladı. [Fotoğraf: Al Jazeera]

2011 sonlarında kurulmakla birlikte 2012 başlarından itibaren adını duyurmaya başlayan ve suriye’nin kuzeyinde çok küçük bir araziyi kontrol eden nusra cephesi, insan kaynağı açısından da büyük imkânlara sahip olmayan bir örgüt. üyelerinin yüzde yetmişi suriyelilerden oluşuyor.

gücüne oranla etkinliği oldukça fazla. zira diğer örgütlere göre daha sofistike yöntemler kullanıyor. taktik ve stratejik bir akla sahip. bu gücü nedeniyle sık sık diğer gruplar nusra ile işbirliği yapıyorlar.

nusra’nın temel amacı, esed rejimini devirerek suriye’de “islami” bir rejim kurmak ve bu alanda mücadele veren en güçlü ve etkili örgütlerden.

suriye kaidesi olarak da bilinen nusra cephesi’nin başlangıçtan itibaren el-kaide’den farklı bir yapısı var. zira el-kaide’nin bölgede kötü bir şöhreti var.

gizemli bir örgüt olan nusra cephesi hakkında bilinenler oldukça sınırlı. diğer örgütlerin aksine daha sıkı bir iç disipline sahip olduğu için bölgede oldukça meşhur. bu nedenle gençler arasından kolayca üye bulabiliyor.

suriye’deki diğer radikal örgütlerden ideolojik açıdan bir farkı yok. ama üyelerinin askeri eğitimine daha fazla önem veriyor. nusra mensupları önce dini-doktrin ardından askeri eğitim alıyorlar.

amerika ve batı dünyası tarafından terörist örgüt olarak nitelendirilmekle birlikte suriye içerisinde algı böyle değil.

diğer pek çok örgütün aksine stratejisinin olması örgütü güçlü kılıyor. suriye problemini “cihad” olarak adlandırıyor ve dini metinleri yoğun olarak kullanıyor. özellikle irak’tan ders almış görünüyor. daha ziyade askeri mekânları ve askerleri hedef alıyor.

işid/daiş ve el-kaide’nin aksine cami ve türbe gibi kutsal mekânları hedef almıyor; kendi dışındakileri tekfir etmiyor. kaide’den daha farklı bir jargon kullanıyor. halk desteği, işid/daiş’e göre daha fazla. halkı ve kabileleri hedef almamaya özen gösteriyor.

uluslararası kamuoyunu dikkate alan örgüt, esed rejimine olduğu kadar uluslararası dış müdahalelere de karşı. ancak demokrasi yanlısı gruplarla da işbirliği yapmıyor. şehirler ve etrafındaki kırsal alanlarda hâkimiyet kuran nusra, esed rejimi kontrolündeki şehirlere çeşitli saldırılar düzenliyor.

nizami hükumet güçlerine karşı asimetrik bir savaş uyguluyan nusra, esed güçlerine karşı intihar bombacıları da kullanıyor. siyasi-sosyal bir grup olmaktan ziyade askeri bir yapıya sahip bir örgüt.

örgütün operasyonlarını iki kategoriye ayırmak mümkün. “emniyye” adını verdikleri operasyonları daha ziyade şam’da gerçekleştiriyorlar. “askeriyye” adını verdikleri saldırılar ise daha çok kırsal alanlarda yapılıyor. bu şekilde kendilerini esed sonrası dönemde kurulacak devlet teşkilatına hazırladıkları anlaşılıyor.

nusra, sadece silahlı mücadele eden bir örgüt de değil. özellikle devlet nizamının kaybolduğu kırsalda “kısmü’l-iğâse” adı verilen sosyal işler bölümü halka gıda, sağlık gibi hizmetler de sunuyor. “meclisü’ş-şura” adı verilen en üst konsey dini bir hiyerarşiye sahip. başkadı gibi devlet yapısını andıran görevliler de mevcut.

uluslararası kamuoyunu dikkate alan örgüt, esed rejimine olduğu kadar uluslararası dış müdahalelere de karşı. ancak demokrasi yanlısı gruplarla da işbirliği yapmıyor.

liderleri ebu muhammed el-culanî’nin ismi oldukça sembolik özellikler taşıyor. culan kelimesi, bizim golan olarak bildiğimiz israil işgali altındaki tepelerden geliyor. gerçek adının ahmed hüseyin eş-şera’a olduğu bilinen el-culanî hakkındaki bilgiler oldukça sınırlı. örgüt, kendisine ait el-minaretü’l-beyza (beyaz minare) adlı bir medya ağına da sahip.

işid’in de kullandığı referans sistemi olan tezkiye’yi kullanıyorlar. örgüte girebilmek için en az iki kumandanın referansı (tezkiye) gerekiyor. öncelikle sadakat, cesaret ve adanmışlık gibi testlerden geçtikten sonra biat alınarak tam üye olunabiliyor.

en önemli güvenlik önlemi ise “sessizlik” yani “ketum olma”. bu nedenle diğer gruplarla fikri tartışmalara da girilmiyor. örgüt üyelerinin de liderlik kadrosu ile ilişkileri çok sınırlı.

nusra’nın politika değişikliği ne anlama geliyor?

özgür suriye ordusu’nun sahada varlık gösterememesi, rusya ve amerikan saldırıları sonucu işid/daiş’in kayıplar vermesi gibi gelişmeler sonrasında suriye açısından kendisini “yerli” olarak niteleyen nusra cephesi son zamanlarda politika değişikliğine gitti.

son haberlere göre el-kaide’den ayrılarak adını fethü’ş-şam cephesi olarak değiştirdiğini ilan etti. el-kaide’nin, nusra cephesi’nin lideri el-culani’ye bu konuda yeşil ışık yaktığı değerlendiriliyor. liderlerinin yaptığı açıklamaya göre, bu değişikliğin amacı abd ve rusya saldırıları için kullanılan “terörizme karşı savaş” argümanını ellerinden alarak suriye halkını korumak. bu şekilde kendilerini işid/daiş’den de ayrıştırmış oluyorlar.

peki, nusra şimdi neden böyle bir politika değişikliğine gidiyor?

nusra cephesi bu politika değişikliğinin sinyallerini aslında son birkaç aydır veriyordu. liderleri el-culani mayıs sonunda yaptığı açıklamada temel amaçlarının suriye’de beşşar esed rejimini değiştirmek olduğunu ve batılıları, azınlıkları hedef almadıklarını açıklamıştı. mutedil bir örgüt görüntüsü vermeye çalışıyor gibiydi.

nusra cephesi, son zamanlarda “fetih ordusu” adı verilen içerisinde ahrârü’ş-şam’ın da bulunduğu, beşşar esed muhalifi grupların şemsiye örgütünde yer alıyor. batı’nın ortak düşmanı olan işid’den farklı olduğunu göstermeye çalışyor. ancak sahadaki uygulamalar durumun her zaman böyle olmadığını gösteriyor.

tabii bu niyetlerinde ne kadar samimi olduklarını zaman içerisindeki uygulamalar gösterecek. zira radikalleşmiş gruplarda özellikle işid/daiş’in de uyguladığı “temkîn” (fetö gibi örgütlerde buna “tedbir” deniyor) adı verilen bir dönem var. buna göre bu tür gruplar yeterince güçlü olmadıklarını düşündüklerinde daha müsamahalı davranışlar sergileyerek kendilerini gizleyebiliyorlar. nusra da daha fazla güçlenmek amacıyla dünya kamuoyunda meşru görülen “sadece esed rejimine karşı savaşıyor” görüntüsü vermek istiyor olabilir. işid/daiş, el-kaide gibi gruplar da daha önce bu tür taktikleri denemiş ve başarılı olmuşlardı.

nusra’nın bu açıklamayı yapmasının abd ve rusya’nın işid/daiş ve nusra cephesi gibi örgütlere karşı ortak operasyonlar yapma sinyalleri vermesinden sonra gelmesi manidar.

rusya destekli rejim güçleri halep’te, abd menbiç’te ilerliyor, suriye’deki bölünmüşlüğün artık bir konsolidasyona doğru gidiyor, özgür suriye ordusu ise adeta buharlaşıyor. işte böyle bir ortamda, el-kaide ile bağlarını kopardığını açıklayan nusra, ahrârü’ş-şam gibi diğer örgütlerin bulunduğu “fetih ordusu” koalisyonu dahilinde hem kendisini korumak hem de özgür suriye ordusu’nun boşluğunu doldurmak niyetinde olabilir.

abd ve müttefikleri de özgür suriye ordusu’nun herhangi bir başarı elde edememesi üzerine fetih ordusu’nu destekliyor olabilir ve bu nedenle el-culanî’nin açıklaması önemli. zira hem esed rejimi hem de işid’e karşı olan abd’nin sahada çok fazla seçeneği yok. özellikle de abd’nin bölgedeki en önemli müttefiği olan türkiye ile ilişkilerinin de çok gergin olduğu bu dönemde.

doç. dr. cengiz tomar, marmara üniversitesi ortadoğu araştırmaları enstitüsü (ode) ve fen edebiyat fakültesi tarih bölümü öğretim üyesi. 1992'de marmara üniversitesi fen edebiyat fakültesi tarih bölümü'nü bitirdi. yüksek lisans ve doktorasını aynı okul ve bölümde tamamladı. ürdün ve edinburgh üniversitelerinde islam ve ortadoğu tarihi ile arapça eğitimi aldı. 2003-2005 yıllarında şam üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 2011-2014 yıllarında marmara üniversitesi ode müdür yardımcısı ve siyasi tarih ve uluslararası ilişkiler anabilim dalı başkanı olarak görev yapan tomar'ın, arap coğrafyasının tarihi ve kültürüne dair akademik makaleleri bulunuyor.

twitter'dan takip edin: @cengiztomar

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Cengiz Tomar

prof. dr. cengiz tomar, marmara üniversitesi ortadoğu araştırmaları enstitüsü (ode) ve fen edebiyat fakültesi tarih bölümü öğretim üyesi. 1992'de marmara üniversitesi fen edebiyat fakültesi tarih bölümü'nü bitirdi. yüksek lisans ve doktorasını aynı okul ve bölümde tamamladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;