Görüş

Pakistan'da olanlar devrim mi, esnek askeri darbe mi?

1947'den beri Pakistan toplumunu düzenleyen sosyal sözleşme bugün tehdit altında. Hedef Başbakan Navaz Şerif gibi görünse de aslında siyasi sistemdir. Tarih, siyasilerin başarısızlığını ve yıllarca müjdeledikleri demokrasiyi rayından çıkarmalarını yazacak.

Pakistan'da iktidar karşıtı gösterilerde zaman zaman eylemcilerle ile güvenlik güçleri arasında çatışmalar oluyor. [Fotoğraf: AA]

2013 yılı başına kadar pakistanlı bir kriket oyuncusuydu. milli takıma 1992'de altın madalya kazandırdı. katılımı artırmaktan çok marjinalleştiren ve dışlayan bir sistemin temelini atacak tüm siyasi reformları ve seçimlere katılmayı reddediyordu. tek gündemi rejime karşı devrimdi. ancak imran han bir anda düşüncesini değiştirdi. başta pakistan müslüman birliği (pml) ve pakistan halk partisi (ppp) olmak üzere birçok klasik siyasi partiden kendi hareketine katılanlar oldu, seçimlere girme kararı aldı ve güçlü bir zafer vadetti.  

ancak imran han'ın hesabı çarşıya uymadı ve pakistan'ın klasik partilerinin büyüklüğüne göre sınıflandırılmış siyasi sistemin derinliğini bizzat gördü. pml ve ppp arasında sandalye kapma oyunu yıllardır sürüyor. ppp iktidardan gitti ve navaz şerif liderliğindeki pml-n iktidara geldi. imran han ve partisi pakistan adalet hareketi 'pakistan tehrik-i insaf (pti)', ppp'den daha çok oy almasına rağmen milletvekili sayısında üçüncü sırada kaldı. ancak han'ın hırsı siyasete geçti ve galiyetle mağlubiyet dışında üçüncü bir seçeneğin olmadığı kriket siyasetini de yanına aldı. bu yönüyle sivrildi, ancak atladığı bir şey vardı: böyle bir yol, renklerle dolu karmaşık siyaset dünyasıyla çelişmekteydi.

bu giriş cümleleri, imran han'ın 'uzun özgürlük yürüyüşü' adını vererek çağrısını yaptığı eylemlerin iç yüzünü anlama çabasıdır. eylemlerin açık hedefi navaz şerif hükümetinin düşürülmesi, ülkenin siyaset ve seçim sistemine gerçekçi reformlar getirmekti. ancak evdeki hesap yine çarşıya uymadı. milyonluk yürüyüş vaadini yerine getiremedi ve sadece 20 bin destekçi topladı. bu duruma kızarak islamabad'a doğru yürüyüş yolunda verilen kahvaltıda 'kahvaltı değil, gösterici istiyorum' demişti.

han'ın hükümet ve rejimle ilişkileri koparmak gibi marjinal taktikleri riskliydi. kendisini gemileri yakan tarık bin ziyad olarak gördü. ancak gemileri karargâhına gittiği orduyla değil, sadece demokratik güçlerle yaktı. orduyla köprüler kuran ve hükümete karşı da teyakkuzda olan bir politika izledi.  

imran han'ın partisinin zirveye çıkışı 18 yıl aldı, ancak birkaç yanlış kararla sadece siyasi hareketini değil, demokratik sistemi de tam bir trajedinin eşiğine getirdi. oysa pakistanlılara kendisini üçüncü güç olarak kabul ettirmişti.

by Ahmed Muvaffak Zeydan

pakistanlılara sivil itaatsizlik çağrısı yaptı, elektrik-su faturalarını ödememelerini ve bankalardaki paralarını çekmelerini istedi. gurbetçilere "paranızı bankalardan değil havale sistemiyle transfer edin" dedi. uluslararası para fonlarının kredilerini ödemeyeceğini söyledi. tüm bunlar, sivil isyanın yaşanması halinde devletin iflasına, maaş, savunma, eğitim ve sağlık harcamalarını ödeyememesine ve ülkenin tümüyle çöküşüne yol açacağı yönünde içeride ve dışarıdaki endişeleri körükledi.

buna karşın hükümet imran han'ın altı maddelik girişiminin şerif'in iktidarı bırakması hariç beş maddesini kabul ederek zeytin dalı uzattı; ancak han bunu geri çevirdi. mayıs 2013 seçimlerindeki şaibeleri soruşturacak tam yetkili yargı komisyonunun oluşturulması ve seçim sisteminde reformlara gidilmesi bu girişimin en önemli maddeleriydi.  

imran han, federal parlamentodaki milletvekillerinden istifa etmelerini istedi. bu talebi yerine getirmek milletvekillerine ağır geldi. partisinin pahtun hava eyaleti hükümeti hâlâ var gücüyle çalışıyor. belki de bu yüzden imran han kendisine isyan etmeleri korkusuyla peşaver hükümetinden istifa etmesi talebinde bulunmadı.  

imran han'ın partisinin zirveye çıkışı 18 yıl aldı, ancak birkaç yanlış kararla sadece siyasi hareketini değil, demokratik sistemi de tam bir trajedinin eşiğine getirdi. oysa pakistanlılara kendisini üçüncü güç olarak kabul ettirmişti.

şerif'in bırakması ve parlamentoların feshedilmesindeki ısrar, hedefin demokratik sistemin başı olduğunu gösteriyor. klasik siyasi partilerin bunu kabul etmesi zor. böyle bir şeyi kabul etmek gelecekte birkaç bin kişinin halkın tercihini ve hükümetini devirebilmesi demektir. bu da pakistan talibanı'nın taleplerine meşruiyet kazandırabilir. bu yüzden federal parlamentonun cevabı ortak kararla şerif'in desteklenmesi ve seçilmiş hükümeti düşürmeyi amaçlayan eylemlerin kınanması yönünde oldu. bunu diğer yerel parlamentolar izledi.

bu uzun yürüyüşe paralel olarak pakistanlı din adamı kanada vatandaşı pakistan halk hareketi lideri tahir-ul kadri bir başka yürüyüşle harekete geçiyordu. kadri ve han, birlikte hareket ettikleri iddialarını yalanladı ancak gerçekler aksini söylüyor. 

Kadri (solda) ve Han (sağda) birlikte hareket ettiklerini yalanlıyor, ama gösterilerine destek veriyor. [Fotoğraf: AA]

kadri'nin 'devrim yürüyüşü' daha kalabalıktı. 30 bini geçmedi ancak katılımcılar din faktöründen dolayı daha organize ve coşkuluydu. kadri, şerif'i devirecek, kardeşiyle birlikte (lahor'da 14 kişinin öldüğü ve 80'inin yaralandığı eylemlerde eylemcilerin üzerine ateş açılması emri verilmesi suçlamasıyla) yargılayacak bir devrim çağrısı yaptı.

kadri iki yıl önce de zerdari hükümetine karşı benzer bir kalabalık toplamış ancak eylem, sonuca ulaşamamış, kendisi de kanada'ya dönmüştü. o vakitler eylem, ordunun hükümetten ödünler almak için başvurduğu baskı taktikleri olarak yorumlanmıştı.

olan biteni derinlemesine anlamak için kadri'nin geçmişine ve dini ekolüne bakmak gerekli. kadri, barelvi tarikat ekolü çevrelerinde yükselen bir isimdi. bu ekol pakistan tarihi boyunca siyasetin bir parçası oldu. tarikatın siyasi ekolünün kurucusu şah ahmed nurani'den aktarıldığı üzere ekolün siyasi olarak canlı kalması için pakistan siyasetinin bir parçası olması gerekiyordu. ancak pakistan'da 'minhac kuran' adıyla bilinen bir dizi önemli dini okulları yöneten, zerdari hükümetine karşı eylemleriyle 2012 yılında ortaya çıkan pakistan halk hareketi 'tehrik avam' (pat) adlı siyasi partiyi yöneten kadri, türkiye'deki fethullah gülen modeline benziyor. kadri, dışarıda terör kılıcının ve içeride ordunun tehdit ettiği diğer islami kurumlar gibi rahatsızlık oluşturmadığı için büyük dini okul ağına sahip.

kadri, barelviliği siyasi sisteme isyan eden organize siyasi bir güç gibi sunmaya çalışıyor ve bazı güvenlik kaynakları kadri'nin şu iki sebepten dolayı iran'la ilişkileri olabileceği ihtimalini uzak görmüyor: ilki barelviliğin düşünsel anlamda şiilikle benzerlikler taşıması; ikincisi, hanefi deobandi ekolü, selefilik ve cemaati islami'nin aksine arap ve islam dünyası uzantısını kaybettiği için iran'ın kullanımına daha açık olması.

gözardı etmenin bedeli

imran han, 2013 seçimlerine şaibe karıştırıldığı iddiasıyla dört bölgede oyların yeniden sayılması çağrısı yaptı. şerif bu çağrıya karşılık vermedi. hatta lahor'da 14 pat aktivistinin ölümünü ve 80'inin yaralanmasını kayıtlara geçirmemesi yönünde polise baskı yaptı. şerif, oyların yeniden sayılması çağrısını gözardı etmekle birlikte, kendisini göstericilerin üzerine ateş açma emri vermekle suçlayan eylemcileri razı etmek için pencap eyaleti başbakanı olan kardeşi şahbaz'ı feda edeceğinin işaretlerini verdi. 

hükümet 15 aylık dönemde yolsuzlukla mücadelede başarısız oldu. pakistan'ı bitiren veya herkesin çağrısını yaptığı seçim reformlarını yaralayan bu tehlikeli olguya son verecek yasaları çıkarmadı.

ancak hükümet, para birimi rupi'yi büyük değer kaybına uğraması sonrası sabitleyebildi ve enflasyonun yüzde 8 oranında düşmesiyle birlikte merkez bankası'ndaki nakit rezervini korudu.

protestocular şerif ailesindeki akraba ilişkilerini iyi kullandı. navaz şerif'in kardeşi şahbaz'ın pencap eyaletinin başbakanı olduğunu söyledik. damadı ishak dar ise merkezi hükümette maliye bakanı. kızı meryem de 1 milyar dolarlık, başbakan'ın gençlik programı'nın başında bulunuyor. 

pakistan hükümeti sadece dört seçim bölgesinde oyların yeniden sayımına karşı çıkarak ve eylemcilerin, kendi arkadaşlarının öldürülmesinden şerif'in kardeşi şahbaz'ı sorumlu tutan tutanaklarının kabulünü erteleyerek hata yaptı. 

şerif, halkın verdiği yetkiyi arkasına aldı ancak bu yetki 1993 ve 1999'da iki defa devrilmekten kendisini kurtaramadı. bununla birlikte asıf ali zerdari gibi olmadığını ve askeri baskıları kabul etmeyeceğini belirterek siyasi mütevazılık çağrısı yapanlarla tartışmasını sürdürdü.  

şerif, destekçilerinin eylemcilerle askeri darbeye zemin hazırlayacak bir çatışmaya girmesini engellemek için onları sokağa dökmeyebilir. gerçi nabız yoklamak veya destekçilerini toplama dozunu yükseltmek için bazı destekçilerini harekete geçirmişti.

kârlı çıkan ordu

bir ingiliz atasözünde de geçtiği gibi 'kedi torbadan çıktı' ve askerin eylemlerdeki rolü görüldü. eylemcilerin liderleri ordu binasının yolunu tuttular, askerleri 'garantör ve hakem' görerek onlarla görüştüler. ayrıca siyasi sistemin kırılganlığı gözler önüne serildi. partiler, parlamento ve yargı, ülkeyi felç eden ve günlük kaybı 1.5 milyon dolara varan krizi çözemedi. muhalefetin ve hükümetin gözü ülkenin gerçek sahibi görülen askerdeydi.

ordunun müdahalesine en sert yanıt imran han hareketinin bazı liderlerinden geldi. orduya yönelik ateşli açıklamalarıyla bilinen cavid haşimi, "bundan sonra başımızı yukarı kaldıramayacağız. bugün tüm siyasiler için utanç verici bir gün. yeterli zaman olmasına rağmen krizi çözemediler" açıklamasında bulundu. han, daha sonra haşimi'yi partiden kovdu.

yaşananlar ordunun şerif'in seçimleri kazanmasını başından beri sindiremediği tezini güçlendiriyor. ancak kaybeden sadece şerif olmadı, pakistan'ın kırılgan demokrasisi de risk altına girdi.

by Ahmed Muvaffak Zeydan

bazıları olan biteni mısır ve tayland modelinin bir kopyası olarak görüyor. eylemcilerin liderleri sorunu tek başlarına çözememeleri ve siyasi sistemin seçilmiş hükümeti güç yoluyla devrilmesine direnmesi sonrası askerin başkenti olarak bilinen rawalpindi'ye yöneldiler. mısır modelini isteyen cılız çağrılar utanç vericiydi ve sokakta hiçbir ağırlığı yoktur. güçleri, pervez müşerref'in kurduğu, ordunun partisi olarak bilinen pakistan müslüman birliği (pml-q) ile sınırlı kaldı. bu parti askerin döndüğü ve seçilmiş hükümetlerin devrildiği mısır ve tayland modellerinin tekrarında hiçbir sıkıntı görmüyor. ancak pakistan, mısır ve tayland değil. yüksek mahkeme, 15 yargıcın askeri yönetim aleyhinde görüş bildirmesiyle askeri müdahaleye nokta koydu ve bu kararın iptali mümkün değil.

ordu, kriz zamanlarında olduğu gibi devlet üzerinde vesayet sahibiydi. ancak askerin gelecekte siyasetin dışına itilmesi konusunda protestocuların liderlerine güvenemeyeceği de bir gerçek. ayrıca ülkede egemen gücün parlamento değil, ordu olduğu görüldü. yoksa niçin muhalefet tüm siyasi güçleri barındıran parlamentonun kararlarını kabul etmeyip askeri siyasetin çamuruna çekerek yargının ve sivil toplum kuruluşlarının kararlarını reddetsin.

ordunun krizi bitirme amaçlı müdahalesinin başka krizlere yol açtığı ve pakistan'ın durgun siyaset sularına büyük bir taş attığı yorumları yapılıyor. ülkenin konusu artık bu olacak. hatta siyasilerin başarısızlığını ve yıllarca müjdeledikleri demokrasiyi rayından çıkarmalarını yazacak tarihçiler için önemli bir ders kitabı olabilir. bu siyasiler kendi parti ve şahsi çıkarlarını ülkenin ve demokrasinin çıkarlarına yeğlediler.  

kırılgan demokrasi risk altında

ordunun hikâyesi, tarafları diyaloga çağıran bildirisini yayınlamasıyla başladı. ayrıca ordu, protestocuların parlamento ve hükümet binalarının bulunduğu kırmızı bölge'ye girmesi üzerine başbakanın buraya asker yerleştirme çağrısını da yerine getirdi. asker buna karşın eylemcileri, milli sembol oldukları için hükümet binalarına saldırmamaları konusunda uyarmakla yetindi. ingiliz economist dergisi 'oldukça gerilmiş bir ip üzerinde' diye söz ettiği pakistan'da askerin bildirisini "ordu perde arkasından her şeyi idare ediyor" şeklinde yorumladı. zira ordunun koruduğu parlamento binasının basılması ve hiçbir tepkiyle karşılaşmaksızın ana kapısının kırılması başka ne anlama gelebilir? bu durum ordunun şerif'in seçimleri kazanmasını başından beri sindiremediği tezini güçlendiriyor.

komutanların olağanüstü toplantıları sonrası yayınladıkları bildiri ve "silahlı kuvvetler devletin tüm kurumlarını koruyacaktır ve ulusal taleplere cevap vermekte ağır davranmayacaktır" gibi mayınlı ifadeler sert bir müdahale olarak anlaşılabilir. ne var ki bu müdahale askerin alışkanlık haline getirdiği bir gelenektir. 1993'te dönemin komutanı abdulvahid kakar, birlikte çalışamayan devlet başkanı gulam ishak han ve başbakan navaz şerif'i istifaya zorlamak için müdahale etmişti. 2009'da eski ordu komutanı işfak keyani, zerdari'nin talebiyle müdahalede bulunmuştu. şerif, zerdari'yi yüksek mahkeme yargıçlarının göreve iadesi için uzun bir yürüyüşle tehdit ediyordu. "garantör veya hakem" görülen asker, yargıçların dönüşüne karar verdi ve eylem sona erdi. ancak bugünün yeni gelişmesi rejime karşı devrim isteyenlerin orduyu müdahale etmeye çağırması.

askerin dişlerini çektiğine dair söylentilerin yayılması sonrası seçilmiş başbakan navaz şerif güçlü bir halk iradesiyle kuşanmış değil artık. wall streeet journal gazetesi yayınladığı uzun bir analizde ordunun şerif'ten güvenlik ve dış politikanın stratejik önemdeki dosyalarını aldığını yazdı. gazete ayrıca, pakistanlı yorumcu ayşe sıddıka'nın "şerif'in bu eylemlerden kurtulması halinde sadece ismen başbakan olarak kalacağı ve dünyanın kendisini ciddiye almayacağı" yönündeki analizini aktardı. ancak kaybeden sadece şerif olmadı, pakistan'ın kırılgan demokrasisi de risk altına girdi.

reuters'ın yayınladığı uzun bir raporda "siyasi kriz orduyu pakistan treninde makinist koltuğuna yerleştirdi" ifadesi yer alıyor. ajans bu raporda analist amır metin'in şu yorumunu da aktarıyor: "imran han en zayıf siyasetçi oldukça ve hükümet de boyun eğdikçe ordu askeri darbeye gerek duymaz. ordu kendi gündemini hiçbir şey yapmadan uyguluyor."

buna karşın askerin müdahalesinin, ordunun veziristan'ın kuzeyindeki taliban savaşçılarına yönelik operasyonlarındaki performansını etkileyeceği ve hindistan'la ilişkilerin gerileceği yönünde yerel ve uluslararası endişeler var. analizler iki ülke sınırındaki gerilimin 1971'den bu yana ilk defa bu kadar arttığını söylüyor. ayrıca ordu şerif'in abd'nin çekilmesi sonrası afganistan'a müdahale edilmemesi yönündeki eğiliminden hoşnut değil.

eski komutanlardan general eslem beg, ordunun performansına yönelik endişesini kendi üslûbuyla şöyle yansıtıyor: "yığınların demokrasisi ordunun sorunlarla mücadele etme gücü ve kararlılığını zayıflatacaktır. askerin kırmızı bölge'ye yerleştirilmesi başından beri hataydı. ordunun islamabad'ı protestoculardan temizlemesi, kadri ve imran'ı evlerine göndermesi gerekirdi."

bazı bölgesel ve uluslararası güçlerin pakistan şartlarını mısır ve libya gibi ülkelere benzetme girişimleri olduğu yönünde endişeler var. hindistan istihbaratının eski başkanı vikram sud'un makalesi, askerin pakistan'a dönüş ihtimaline işaret ediyor. sud şöyle diyor: "bizimle pakistanlı siyasetçiler arasındaki iyi ilişkilere ordu müsaade etmez. şerif, afganistan talibanı'na desteğin arkasındaki isimdi. pakistan sivil hükümetleriyle olan girişim ve diyaloglar askeri zayıflatıyor ve siyasileri güçlendiriyor. asker ise bunu kabul etmez."

1947'den beri pakistan toplumunu düzenleyen sosyal sözleşme bugün tehdit altında. hedef şerif gibi görünse de aslında siyasi sistemdir. bu sistem yeni toplum kesimlerini içine almaktaki zafiyeti sebebiyle bağlam dışında kaldı. siyasi derebeylik zihniyetinin hegemonyası altında bu zafiyet bir realite halini aldı.

ülkenin tehlikeli eğilimlere kaydığı yönünde endişeler artıyor. bugün yargılanan demokratik sistemdir. bu sistemin yıkılması halinde hiç kimsenin boşluğu doldurması mümkün olmayacaktır.

ahmed muvaffak zeydan, al jazeera'nin pakistan direktörü ve pakistan konularında uzman suriyeli yazar.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ahmed Muvaffak Zeydan

al jazeera'ın pakistan direktörü ve pakistan konularında uzman suriyeli gazeteci. yazarın 'kızıl afganistan. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;