Görüş

Refah devletinden inovasyon devletine

Yirminci yüzyılda kapitalizmi demokratikleştiren, dolayısıyla ona istikrar kazandıran refah devleti olmuştu. Yirmi birinci yüzyıl için de benzer şekilde "inovasyon devleti"ne geçiş şart.

Yeni teknolojilerin büyük bölümü emekten tasarruf sağlıyor; düşük ve orta vasıflı işçilerin yerini makineler alıyor. [Fotoğraf: Getty]

dünya ekonomisi bir endişenin pençesinde: "istihdam katili" teknoloji endişesi. avrupa'nın 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında sosyalist hareketin yükselişine verdiği tepki tarihin gidişatını nasıl şekillendirdiyse, bu meselenin ele alınış biçimi de dünyadaki piyasa ekonomileri ve demokratik yönetimlerin kaderini belirleyecek.

yeni sanayi emekçileri sınıfı örgütlenmeye başlayınca, hükümetler de karl marx'ın öngördüğü tabandan gelecek devrim tehdidini siyasi ve sosyal hakları genişleterek, piyasaları düzenleyerek, kapsamlı aktarımlar ve sosyal güvenlik sağlayan bir refah devleti kurarak ve makro ekonominin iniş çıkışlarını yumuşatarak dağıttı. aslına bakılırsa, kapitalizm daha kapsayıcı hâle getirilip işçilere sistemden pay verilerek yeniden icat edilmiş oldu.

günümüzün teknolojik devrimleri de benzer biçimde kapsamlı bir yeniden şekillendirme sürecini gerekli kılıyor. robot bilimi, biyoteknoloji, dijital teknolojiler ve diğer alanlardaki keşif ve yeni uygulamaların potansiyel faydalarını her yerde kolayca görebiliyoruz. aslında, pek çok kişi dünya ekonomisinin yeni bir teknoloji patlamasının eşiğinde olabileceğine inanıyor.

bu noktada sorun şu ki, bu yeni teknolojilerin büyük bölümü emekten tasarruf sağlıyor. düşük ve orta vasıflı işçilerin yerini, çok daha az sayıda yüksek vasıflı işçi tarafından kullanılan makineler alıyor.

elbette bazı düşük vasıflı işlerin kolayca otomatikleştirilmesi mümkün değil. örnek vermek gerekirse, temizlik görevlilerinin yerini – en azından şimdilik – robotlar alamıyor. fakat teknolojik inovasyon karşısında gerçekten koruma altında olan meslek sayısı son derece az. mesela düşünün: gelecekte iş yerleri daha dijital hâle gelirken, insan kaynaklı çöpler azalacak ve dolayısıyla temizlik görevlilerine yönelik talep de daha az olacak.

insanların işini robotların yaptığı bir dünyada işsizlik de mutlaka yüksek olur diye bir kaide yok. fakat öyle bir ortamda üretkenlik kazanımlarında aslan payının yeni teknolojilerin ve bu teknolojileri içeren makinelerin sahiplerine düşeceği kesin. iş gücünün büyük bir kısmı işsizliğe ya da düşük ücretlere mahkûm.

biraz yaratıcı düşünce ve kurumsal mühendislik yardımıyla kapitalizmi – bir kez daha – kendisinden kurtarabiliriz. bunun anahtarı, yıkıcı yeni teknolojilerin bir yandan büyük çaplı sosyal kazanımlar sağlarken, diğer yandan da müstakil kayıplara yol açtığını fark etmekte yatıyor. 

by Dani Rodrik

aslında bu bahsettiğim, gelişmiş ülkelerde en az kırk yıldır yaşanmakta olan bir şey. yetenek ve sermaye yoğun teknolojiler, 1970'lerin sonundan bu yana artan eşitsizliğin ardındaki başlıca sebep. tüm işaretler, bu eğilimin devam ederek tarihte benzerine rastlanmamış seviyelerde bir eşitsizlik ve yaygın bir toplumsal ve siyasi çatışma tehdidi yaratmasının muhtemel olduğunu gösteriyor.

fakat böyle olmak zorunda değil. biraz yaratıcı düşünce ve kurumsal mühendislik yardımıyla kapitalizmi – bir kez daha – kendisinden kurtarabiliriz.

bunun anahtarı, yıkıcı yeni teknolojilerin bir yandan büyük çaplı sosyal kazanımlar sağlarken, diğer yandan da müstakil kayıplara yol açtığını fark etmekte yatıyor. bu kazanım ve kayıpları herkesin yararına olacak şekilde yeniden yapılandırmak mümkün. geçmişte kapitalizmin yeniden icat edilme sürecinde olduğu gibi, devlet bu konuda da büyük rol oynamalı.

yeni teknolojilerin nasıl geliştiğini ele alalım. her potansiyel mucit, büyük bir avantajla olduğu kadar ciddi miktarda riskle de karşı karşıyadır. inovasyon başarılı olursa, bu yeniliğe öncülük eden de, toplumun geneli de büyük bir kazanım elde etmiş olur. ama başarısız olursa, mucidin şansı kalmaz. peşine düşülen tüm yeni fikirler arasında sadece birkaçı sonunda ticari açıdan başarıya ulaşır.

yeni bir inovasyon çağının başındayken bu riskler bilhassa yüksektir. bu durumda toplumsal açıdan arzu edilen yenilikçi çaba düzeyine ulaşmak için ya yüksek risk almaya hazır gözüpek girişimcilere ya da yeterli miktarda risk sermayesine ihtiyaç var.

gelişmiş ekonomilerde finans piyasaları; girişim sermayeleri, hisselerin halka açılması, özel sermaye gibi farklı düzenlemeler vasıtasıyla risk sermayesi sağlıyor. ancak devletin de bu rolü (üstelik daha büyük çaplı olarak) üstlenmemesi için bir neden yok. bu şekilde pek çok teknolojik inovasyonun yolu açılmakla kalmayıp, bunların sağlayacağı faydalar da doğruca toplumun bütününe yönlendirilmiş olur.

mariana mazzucato'nun da belirttiği üzere, devlet zaten yeni teknolojilerin finansmanında önemli bir rol oynuyor. internet ve iphone'da kullanılan kilit teknolojilerin çoğu, devlet destekli ar-ge programları ve abd savunma bakanlığı projelerinin birer getirisi. fakat devlet bu tür başarılı teknolojilerin ticarileştirilmesinden genel anlamda hiçbir pay almayarak, kârı tamamen özel yatırımcılara bırakıyor.

mesela devletin, finans piyasalarında tahvil çıkararak pek çok farklı yeni teknolojiye sermaye hissedarı olan, profesyonel yönetimli kamu girişim fonları kurduğunu düşünelim. bu fonlar, piyasa ilkeleriyle işleyecek ve siyasi otoritelere düzenlik olarak hesap vermek zorunda olacak (özellikle de kârlılık oranları belirlenen eşiğin altına düştüğünde), ama diğer açılardan bağımsız kalacak.

kamu girişim sermayesi için doğru kurumları tasarlamak zor olabilir. fakat merkez bankaları, bu tür fonların nasıl günlük siyasi baskılardan bağımsız olarak işleyebileceğine dair bir model sunuyor. toplum, kendisine aracılık eden unsur, yani devlet vasıtasıyla yeni nesil teknoloji ve makinelerin ortak sahibi oluyor.

kamu girişim fonlarının yeni teknolojilerin ticarileştirilmesinden elde edilen kârdaki payları, "toplumsal inovasyon" payı olarak sıradan vatandaşlara geri dönecektir; bu, işçilerin emek piyasasındaki kazançlarını tamamlayan bir gelir akışı niteliğinde olacaktır. ayrıca böylece çalışma saatleri azalacak ve sonunda marx'ın düşlediği gibi, bireylerin teknolojik gelişmeler sayesinde "sabahları avlanıp, öğleden sonraları balık tutup, akşamları büyükbaş hayvan besleyip, akşam yemeğinden sonra eleştiri yapabildikleri" bir topluma yaklaşılmış olacaktır.

yirminci yüzyılda kapitalizmi demokratikleştiren, dolayısıyla ona istikrar kazandıran refah devleti olmuştu. yirmi birinci yüzyıl için de benzer şekilde "inovasyon devleti"ne geçiş şart. refah devletinin zayıf noktası, yüksek düzeyde vergilendirme getirirken, buna karşılık yenilikçi kapasiteye dengeleyici bir yatırımı da teşvik etmemesiydi. yukarıda belirtilen çizgide kurulmuş bir inovasyon devleti, bu tür yatırımların gerektirdiği teşvikler ile sermayeyi bağdaştıracaktır. 

dani rodrik, ileri araştırma enstitüsü sosyal bilimler fakültesi öğretim üyesidir. globalization paradox: democracy and the future of the world economy (küreselleşme paradoksu: demokrasi ve dünya ekonomisinin geleceği) kitabının yazarıdır.

twitter'dan takip edin: @rodrikdani

bu makalenin ilk nüshası project syndicate tarafından yayımlanmıştır.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Dani Rodrik

 dani rodrik, ileri araştırma enstitüsü sosyal bilimler fakültesi öğretim üyesidir. globalization paradox: democracy and the future of the world economy (küreselleşme paradoksu: demokrasi ve dünya ekonomisinin geleceği) kitabının yazarıdır. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;