Görüş

Rojava üzerinde PYD-KDP mücadelesi

Sınıra hendek kazılmasıyla doruğa çıkan gerginliğin ana nedenlerinden biri Erbil ile Kandil arasındaki iktidar çekişmesi. Ankara ise Kürtler arası bu gerginlikte KDP’ye yakın bir siyaset izliyor.

Irak Kürdistan Özerk Yönetimi'nin Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgesi (Rojava) sınırına hendek kazmasına PYD'liler tepkili. [Fotoğraf: AA]

irak kürdistan özerk bölgesi başkanı mesut barzani liderliğindeki kürdistan demokrat partisi (kdp) ile rojava’da yönetimi elinde bulunduran demokratik birlik partisi (pyd) arasında uzun süredir devam eden gerginlik, hendek olayıyla birlikte doruğa çıkmış durumda.

kdp bu hendeği "güvenlik nedeniyle" kazdığını ve rojava’ya karşı yapılmadığını birçok kez ifade etti. kdp’nin 17. bölge sorumlusu serbest bapiri, amerika’nın sesi kürtçe servisi’nde yayınlanan açıklamasında amaçlarının irak-şam islam devleti (işid) gibi radikal örgütlerinin bölgeye girişini engellemek olduğunu, hendeğin kürtlere karşı bir adım olarak görülmemesi gerektiğini söylemişti.

pyd ise hendeğin kazılmasını, "kdp’nin kendisine ve rojava’daki kazanımlara karşı sürdürdüğü düşmanlığın son örneği" olarak görmekte. pyd kanadının en etkili isimlerinden ilham ahmed, radikal gazetesi için kendisiyle yaptığım röportajda, rojava’da halkın kendi demokratik özerklik projesini desteklemesinin kdp’yi rahatsız ettiğini, hendek kazılmasının var olan bu rahatsızlığının bir sonucu olduğunu şu sözlerle ifade etmişti: "sözde teröristlerden, işid’den korunmak için kazmışlar bu hendeği ama bunun bahane olduğunu herkes biliyor. çünkü hendek çetelerin geçtiği bölgelerde değil, kürt güçlerin elinde olan sakin ve huzurlu yerlerde."

kdp ile pyd arasındaki gerginlik birtakım önemli nedenlere dayanmakta ki bunların başında iktidar çekişmesi yatmakta. suriye’deki krizin başlamasıyla askeri, siyasal ve toplumsal alandaki boşluğu iyi dolduran pyd, iktidarını her geçen gün daha da güçlendirdi. diğer partiler kan kaybederken, pyd hızla çekim merkezi konumuna ulaştı. bunda hiç şüphesiz pyd’nin rojava merkezli siyaseti ve yöneticilerinin halk arasından olması önemli rol oynadı.

suriye’deki krizin başlamasıyla askeri, siyasal ve toplumsal alandaki boşluğu iyi dolduran pyd, iktidarını her geçen gün güçlendirdi.

by Mutlu Çiviroğlu

buna bir örnek vermek gerekirse, pyd eşbaşkanı salih müslim’in oğlu şervan’ın yaşamını yitirdiği sırada rojava bölgesinde bulunan bir gazeteci olarak, insanların "pyd yöneticileri hiç olmazsa burada, aramızdalar ve yeri geliyor, çocukları da şehit oluyor" şeklinde konuşmalarına çok kez tanık oldum.

efrin, kobane ve cezire bölgelerinde ilan edilen kanton yönetimlerinde bazı küçük parti ve bağımsız şahsiyetler yer alsa da, güç ağırlıklı olarak pyd’nin elinde. yine, askeri açıdan da, suriye’deki en disiplinli yapıların başında gelen, kürt halk savunma birlikleri (ypg) bölgedeki tek güç olması dolayısıyla pyd’nin gücünü daha da pekiştiriyor. her ne kadar ypg genel komutanı sipan hemo, tek bir partinin gücü olduklarını net bir şekilde reddetse de kamuoyundaki algılamanın bu yönde olduğu gerçek.

buna karşılık, kdp genel anlamda rojava’daki gelişmelerin dışında kaldı. kendisine bağlı ya da yakın duran partileri erbil’de suriye kürt ulusal konseyi (enks) çatısı altında bir araya getiren kdp, bir süre bu yapılanma aracılığıyla güç sahibi olmaya çalıştı. uluslararası alanda ve suriye muhalefeti arasında belli bir oranda destek de bulan enks, umudunu bağladığı cenevre görüşmeleri’nin başarısızlığa uğramasıyla iyice etkisizleşti.

enks, kendi içinde yer alan ondan fazla partinin yarattığı çözümsüzlük ve hantallık nedeniyle zaten pek de işlevsel olamıyordu. enks’yi oluşturan parti üst kadrolarının rojava yerine erbil’de konumlanmaları, var olan gelişmelere karşı politika üretmek yerine, sürekli pyd’ye karşıt konumda olma görüntüsü çizmeleri, rojava'da etkisiz kalmalarının önemli nedenleri arasında sayılabilir.

kdp bu duruma son vermek ve rojava siyasetinde daha fazla söz sahibi olmak için son bir hamle olarak yeni bir parti kuruluşuna öncülük etti. partinin suriye’deki kolu olan ‘suriye kürt demokrat partisi’, bölgedeki yaygın adıyla ‘el parti’ ile azadi partisi’nin her iki kanadı ve son dönemde kurulan ‘yekiti kurdistani’ adlı küçük partinin katılımıyla kürdistan demokrat partisi-suriye'nin (kdp-s) kuruluşu bir süre önce erbil’de ilan edildi. bu yeni oluşumun rojava’daki dengelere nasıl bir etkide bulunacağı merakla beklenen bir konu.

kdp ile pyd arasında devam eden gerginliğin bir diğer ana nedeni ise hiç kuşku yok ki, erbil ile kandil arasındaki iktidar çekişmesi. pyd yetkilileri, resmi ağızdan pkk ile organik bağı olduklarını reddetse de abdullah öcalan’ın düşüncelerinin kendileri açısından "ilham kaynağı" olduğunu her fırsatta dile getiriyorlar. dolayısıyla rojava’daki gerginlik bir bakıma bu durumun da yansıması.

pkk, pyd’yi desteklerken, kdp ise önce enks, şimdi ise yeni kurdurduğu kdp-s’yi destekleyerek rojava’daki iktidar savaşını sürdürmeye çalışıyor. bu durumu daha iyi anlamak için her iki partiye bakmakta fayda var.

Suriye'deki Kürt partileri, 2012'nin Temmuz ayında Barzani'nin çağrısıyla toplanıp 'Erbil Mutabakatı'nı imzalamıştı. [Fotoğraf: AA]

kdp ile pkk tüm kürtler arasındaki en güçlü iki parti. pkk, kürtlerin yaşadığı türkiye, suriye ve iran’da ve de diasporadaki en güçlü siyasi, askeri ve toplumsal yapı konumunda. pkk’nin irak kürdistan bölgesi’nde de kdp dışındaki partilerle, özellikle de değişim hareketi (goran) ve kürdistan yurtseverler birliği (kyb) ile iyi ilişkileri mevcut.

kdp ise kürdistan bölgesel yönetimi başkanlığını elinde bulunduran ve oradaki hükümetin de büyük ortağı olan bir parti. kdp, sahip olduğu ekonomik, politik ve askeri gücün yanı sıra diplomatik alanda da kürtler arasındaki en güçlü yapı.

bu iki güç arasındaki iktidar savaşı ve kürtlerin lideri olma mücadelesi birçok alanda kendini hissettirmekte. geçen yıl yapılması planlanan ancak "kongrenin liderini kim olacağı, temsiliyet oranının nasıl belirleneceği" gibi sorunlar yüzünden henüz gerçekleşemeyen kürt ulusal kongresi de asıl olarak bu iktidar çekişmesinin bir sonucu olarak ertelenmişti.

kandil ile erbil arasındaki siyasi çekişmenin, kürtlere kimin liderlik edeceği mücadelesinin en belirgin sahası elbette ki rojava. pkk, lideri öcalan’ın uzun süre kitle çalışması yürüttüğü ve halkla güçlü bağlar kurduğu rojava’ya büyük önem veriyor. gerçekten de öcalan’ın suriye kürtleri arasındaki popülaritesi ve itibarı birçok çevre tarafından bilinen bir durum ve bölgeyi ziyaret edenler bu durumu yakından görebiliyor. pkk’nin kendi içindeki suriye kürtlerinin büyük bölümünü rojava’ya gönderdiği ve bu kişilerin ypg’nin yapılanmasına önemli rol oynadıkları biliniyor. bu nedenle de pkk, bu bölgeyi kendi mücadelesinin uygulama alanı olarak görüyor.

rojava siyasetinde geride kalan kdp’nin, sınıra hendek kazması ve pyd hakkında sert demeçler vermesi, bu mücadelesinden pek de vazgeçmeyeceği anlamına geliyor.

by Mutlu Çiviroğlu

kdp ise hem mele mustafa barzani’nin "kürtlük davasının" en önemli temsilcisi olduğu, hem de rojava’daki en eski partinin 1957 yılında kurulan suriye kürt demokrat partisi olduğu düşüncesiyle bölgedeki en eski ve en meşru yapı olduğunu savunuyor. kdp’nin daha doğrusu barzani isminin cezire bölgesinde önemli desteği olduğunu da vurgulamak lazım. bu nedenlerle kdp rojava’da doğal olarak söz söyleme hakkı bulunduğuna inanıyor.

gelinen noktada kdp’nin rojava siyasetinde ana aktör olma mücadelesinde oldukça geride kaldığı, dengelerin büyük oranda pkk’den yana olduğu görülüyor. kdp’nin, irak kürdistan bölgesi’nde yer alan tüm partilerin karşı çıkmasına rağmen rojava sınırına hendek kazması ve pyd hakkında sert demeçler vermesi, bu mücadelesinden pek de vazgeçmeyeceği anlamına geliyor.

ankara'nın yaklaşımı değişti

kürtler arası bu gerginlikte ankara ise kdp’ye yakın bir siyaset izliyor. aslında ankara, suriye meselesine yaklaşımına önce "kürtsüz" başladı. daha sonra erbil üzerinden enks ile görüşmeler yaptı ve bu oluşum üzerinden kürtlerle diyalog geliştirmeye çalıştı. fakat enks’nin güçsüzlüğünü gördüğünden ve gelişmelerin pyd ekseninde cereyan ettiğini anlayınca, pyd ile de temas kurmaya başladı. salih müslim’in sürpriz şekilde türkiye’ye davet edilmesi rojava’da olumlu bir hava yarattı. her ne kadar müslim’in ilk ziyaretini ikinci bir ziyaret takip etse de ilişkiler hiç de istenilen düzeye ulaşmadı ve bu durum pyd cephesinde hayal kırıklığına yol açtı. 

yine de son dönemlerde ankara ile rojava kürtleri ve pyd arasında bazı olumlu gelişmelerin olduğunu hatırlatmakta fayda var. geçen ay cezire ve kobane kantonu heyetleri türkiye’yi ziyaret ettiler. özellikle urfa’nın suruç ilçesinin karşısında yer alan kobane’den gelen heyetin ziyareti oldukça ilginçti, çünkü bu ziyaret sırasında süleyman şah türbesi’nin korunması konusunda anlaşmaya varıldığı bildiriliyor.

bunu destekleyen gelişme ise 23 nisan’da mürşitpınar sınır kapısı’ndan kobane kantonu’nun izniyle rojava’ya giren türk askeri konvoyunun işid kontrolündeki karakozak köprüsü’ne kadar ypg tarafından korunmasıydı. yine, türkiye’nin ypg kontrolündeki sınır kapılarında insani geçişleri daha esnek hale getirdiği, birleşmiş milletler, türkiye ve efrin kantonu’nun ortak çalışmaları sonucu bölgedeki mültecilere yardım çalışmalarını sürmesi de olumlu gelişmeler olarak göze çarpmakta.

her ne kadar son günlerde karşılıklı medya savaşı artmış olsa da tabandan gelen bu baskılar sonucunda kdp ile pkk’nin yakın zamanda birtakım üst düzey görüşmeler yapması muhtemel. kürdistan bölgesel yönetimi başbakanı neçirvan barzani geçen haftalarda bu konuda bazı ipuçları vermişti. birkaç gün önce kürdistan bölgesi’nde bulunan cezire kantonu heyetinin bu konuda bazı görüşmeler yapmış olması mümkün. son olarak, kürtler arası gerginliğe bakıldığında bu durumun kürt kamuoyunda büyük rahatsızlık yarattığı ve her iki taraftan da bu gerginliğe son verecek adımlar beklediği görülüyor.

washington’da yaşayan gazeteci ve analist mutlu çiviroğlu, amerika’nın sesi (voa), radikal, cnn ve bbc vb. yayın organlarında rojava, kürt sorunu ve washington’daki gelişmeler üzerine yorum ve analizler yazmakta, röportajlar yapmaktadır. ayrıca, erbil merkezli rudaw gazetesinin ingilizce baskısında özellikle suriye ve türkiye’deki kürt sorunu, amerika’nın bölgeye yönelik siyaseti gibi konularda makale ve analizler yazmaktadır.

twitter'dan takip edin: @mutludc

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Mutlu Çiviroğlu

washington’da yaşayan gazeteci ve analist mutlu çiviroğlu, amerika’nın sesi (voa), radikal, cnn ve bbc vb. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;