Görüş

Son sekize neden kalamadık?

Beşiktaş sahasında Club Brugge'a 3-1 mağlup olarak UEFA Avrupa Ligi'ne veda etti. Uğur Meleke, siyah beyazlıların son sekize kalamama nedenlerini kaleme aldı.

Konular: Spor, Futbol, Beşiktaş
Beşiktaş, bu sezon Avrupa Ligi'nde ilk defa sahasında mağlup oldu. [Fotoğraf: AA]

uefa üyesi 53 ülkeden 45’i nisan-mayıs-haziran aylarında televizyon başına oturacak ve şampiyonlar ligi’yle avrupa ligi’nin elit 16 takımını izleyecek. kupalarda son 3 aya sadece 8 seçkin ülke girecek. ispanya, almanya, italya, fransa, portekiz, ukrayna ve rusya’dan sonra sekizinci ülke biz olabilirdik. belçika oldu maalesef... peki kıtanın seçkin 8 ülkesi içine türkiye yerine belçika’nın, turnuvanın son 8’ine de beşiktaş yerine brugge’ün girmesinin nedenleri neydi? neyi yanlış yaptı türkler?

belçika’nın projesi daha iyi

belçika ligi’nde kasımpaşa’dan pahalı tek bir takım var: o da brugge değil! anderlecht…

belki paraları az, ama bütçelerini türklerden daha iyi değerlendirdikleri kesin. milli takımları şu anda fifa sıralamasının dördüncüsü. brezilya’nın ve ispanya’nın üstündeler. evet, ulusal takımlarında genelde lejyoner oyuncuları forma giyiyor diyebilirsiniz ama ligleri de çıkışta. 2010’da 14’üncü oldukları uefa ülkeler sıralamasında bugün 10’uncu basamağa tırmandılar. hatta gelecek yıl da 9’unculuğa yükseliyorlar. 

sadece 462 milyon euro ederinde bir ligle, 36,800 puan toplamaları demek; avrupa’da her puana yaklaşık 12,500 euro harcamaları demek. 960 milyon euroluk spor toto süper lig’se avrupa’da her puan için yaklaşık 30 bin euro harcıyor. 

by Uğur Meleke


uefa ülkeler sıralamasını belirleyen son 5 yıldaki avrupa performansları 36,800 puan... sadece 462 milyon euro ederinde bir ligle, 36,800 puan toplamaları demek; avrupa’da her puana yaklaşık 12,500 euro harcamaları demek.

960 milyon euroluk spor toto süper lig’se avrupa’da her puan için yaklaşık 30 bin euro harcıyor. sanırım beşiktaş-brugge kıyasına girmeden önce, belçika futbol operasyonunun verimliliğini bir kenara not etmek gerekiyordu.

uefa, brugge’ü tanımıyor ama biliç çekiniyordu!

ülke kıyasını cebe koyup, kulüp kıyası yapmak lazım sanırım artık...

beşiktaş-brugge eşleşmesinde her iki maçın başında ekrana yansıyan dizilişlere dikkat ettiniz mi bilmiyorum. beşiktaş’ın dizilişleri her iki maçta da doğruydu. isimler yerli yerindeydi. istanbul’da 4-2-3-1’den 4-4-2’ye dönülmesine rağmen, uefa doğru verdi beşiktaş’ın saha dizilişlerini.

brugge’ün ekran görüntüleriyse her iki maçta da yanlıştı. ilk maçta refaelov-de sutter çift santrfor gösterdiler oysa refaelov sağ açık oynadı. de sutter tek santrfordu.

dünse daha da saçmaladılar! ilk maçla bire bir aynı dizilen, herkesin pozisyonunu koruduğu, sadece mbombo/izquierdo değişikliği yapan brugge’ü kimse tanımıyordu sanırım doğru düzgün! uefa, brugge’ü ekrana 4-3-3 dizdi. tek santrfor oynayan de sutter’i sağa koymuştu. ve santrforda yılların savunma oyuncusu de fauw vardı! orijini sağ bek olan, iki maçtır ön libero oynayan de fauw! yani necip’i santrfora koymak gibi bir hata bu… üstelik uefa bu işlerde bayağı hassas ve bayağı da başarılı iken.

ben eurosport’a da baktım, orada da ilk dakikada brugge’ün dizilişi farklıydı. bunu söyleme nedenim şu: brugge’ü sadece biz değil, avrupa da çok yakın tanımıyor. bu seviyeye neredeyse hiçbir elit takımla karşılaşmadan geldiler. beşiktaş tottenham ve liverpool’u alt ederek mart’ı görürken, onlar hjk helsinki’yle aalborg’la oynuyorlardı! beşiktaş’ın onlardan çekinecek bir şeyi yoktu, esas brugge çekiniyordu zaten.

preud’homme iki maçta da riske girmedi. bu sezon avrupa’da-ligde defalarca üçlü savunma oynamasına rağmen beşiktaş’a karşı dörtlüye hiç dokunmadı. hatta önlerine bir de savunmacı, de fauw’u ekledi. birçok maçta çift santrfor oynamalarına rağmen beşiktaş’a karşı iki müsabakaya da tek santrfor başladılar. ama maalesef, brugge beşiktaş’tan bu kadar çekinirken; biliç brugge’den daha fazla çekiniyordu. 

biliç, brugge’a liverpool muamelesi yaptı adeta. beklemek, beklemek ve bir tane atıp tekrar beklemekti amaç. oysa brugge, liverpool değildi kesinlikle.

by Uğur Meleke


belçika’da rakibi tanımıyordu, 2-1’lik şanssız bir yenilgi aldı diyelim... istanbul’da bu ekibe karşı 1-0’ı değil, 3-0’ı-4-0’ı hedeflemeliydi beşiktaş. biliç, brugge’a liverpool muamelesi yaptı adeta. beklemek, beklemek ve bir tane atıp tekrar beklemekti amaç. oysa brugge, liverpool değildi kesinlikle.

biliç’in necip’i öpmesi yeterliydi!

biliç’in çok gol hedeflemesi gereken bu maçta oyuncu tercihleri nasıldı peki?

ben, slaven biliç’in necip sevgisini anlıyor ve destekliyorum... çok yetenekli olmayan, belki çok akıllı da olmayan bir oyuncu, ekstra gayret, ekstra eforla kapasitesinin yüzde 99’unu değil, yüzde 100’ünü koyuyor sahaya. çok saygıdeğer, çok alışılmadık bir iş, necip’in yaptığı.

evet, anlıyorum, necip’in bu saygıdeğer performansı öpücüğü hak etti kesinlikle. ama her maç oynama zorunluluğu getirmiyor bu necip’e. birincisi, brugge takımı uzun bir takım. ersan’ın hava savaşına çok ihtiyaç vardı. ikincisi de, ersan-franco birbirlerini çok daha iyi tanıyan, tamamlayan bir ikili. franco, ersan’la oynadığında sağ stoperken; necip’in yanında sola geçmek zorunda kalıyor. ve saçmalıyorlar. dün onların anlaşmazlıklarından bir gol, hatta iki gol geldi olimpiyat’ta... üstüne bir de maç eksiği olan tolga’nın 35 günlük sakatlıktan çıkıp sezonun en kritik maçında 11’e konulmasını ekleyin. bahsedilen ağrısı oynamasına engel bir ağrı değilse, istim üstündeki cenk gönen’le devam edilmesi daha doğru olurdu şüphesiz.

bu arada beşiktaş mağlup oldu evet ama biliç’in çift santrfor başlama düşüncesi bence doğruydu. sadece pektemek bu kadar dağınıkken acaba cenk daha erken tercih edilemez miydi diye düşünüyor insan...

beşiktaş tribününe yakışmadı

evet, beşiktaş tribünü de tolga’nın, necip’in, mustafa’nın performansından memnun olmayabilir ama henüz durum 1-1’ken, beşiktaş tura ortak olmaya yalnızca 1 gol mesafedeyken protesto için biraz erken değil miydi?

ben “tribünler kayıtsız şartsız desteklemeli, protesto etmemeli” fikrine hiçbir zaman sıcak bakmadım. bir bireyin hislerine ipotek konulamayacağı gibi, kitlelerin hislerine de ipotek konulamaz. alkışlamakta da ıslıklamakta da sınırsız özgürdür bence tribünler…

yalnız…

bir eleştiri değil, bir sitem olarak kabul ediniz bunu. 

hayatımda bir futbol maçında bir tribünün rakip takımı bizzat yendiğine yalnızca bir kez şahit oldum: beşiktaş’ın 2007’de liverpool’u serdar ve bobo’nun golleriyle 2-1 yendiği maçta... aynı tribünün, dün gece daha durum 1-1’ken rakip takıma yenilmesine sitemim de bu yüzden sanırım. 

by Uğur Meleke


şanslıyım, dünyanın dört bir yanında yüzlerce maç izleme fırsatım oldu... hayatımda bir futbol maçında bir tribünün rakip takımı bizzat yendiğine yalnızca bir kez şahit oldum: beşiktaş’ın 2007’de liverpool’u serdar ve bobo’nun golleriyle 2-1 yendiği maçta...

aynı tribünün, dün gece daha durum 1-1’ken rakip takıma yenilmesine sitemim de bu yüzden sanırım.

hakem de berbattı

mağlubiyete bahane olur ya da olamaz, bilmiyorum. ama maçın rus hakemi karasev’in de çok başarısız bir müsabaka yönettiğini kaydetmek gerek.

bu maçtan önce roma’daki roma-fiorentina maçını izledim. cüneyt çakır ve ekibi gayet iyi bir performans gösterdiler italya’da. fiorentina’nın ikinci golünde çizgi hakemi halis özkahya’nın tamamı dışarı çıkmamış topu yakalaması ve oynatması on numara bir karardı.

sonra istanbul’a döndük ve felaket bir yönetim izledik rus hakemden... daha altıncı dakikada son adam mechele’in demba ba’yı düşürdüğü pozisyonda ne düşündü anlamak güç. mechele’in topla teması yok. demba ba’nın düşmek için bir nedeni yok. topu kontrol etmiş ve kaleciyle karşı karşıya kalacak. mechele’in demba ba’nın üstüne düşme nedeni ne olabilir ki artık!

karasev, mechele’i 6’ncı dakikada atamadıktan sonra dağıldı zaten... 73’te franco’nun ceza alanında kaptırdığı topta gedoz’u düşürmesi de net penaltıydı. ayrıca olcay’ı da sarıyla/ihtarla yetinilmesi gereken bir anda direkt kırmızıdan atması da gösteri amaçlı gibi.

uefa’nın bu turdan sonra karasev’e görev verip vermeyeceğini çok merak ediyorum doğrusu.

uğur meleke, milliyet gazetesi spor yazarı.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;