Görüş

Tunus halkının siyasete dönüşü

Tunus halkı, Zeynel Abidin Bin Ali diktatörlüğünü devirmesi sonrası 23 Ekim 2011 günü yapılan Kurucu Meclis seçimlerinde, modern tarihinde ilk defa sözünü özgür iradesiyle söyledi.

Konular: Afrika, Arap Baharı
Tunuslu kadınlar Tunus bayrağıyla seçim zaferini kutluyor.
Tunus'ta 55 yıl sonra yapılan ilk çok partili seçimde En Nahda sandalyelerin yüzde 40'ından fazlasını kazandı. [Reuters]

ortada tunus halkının bu sınavı muhteşem bir başarıyla geçtiği yönünde neredeyse tam bir oybirliği var. zira seçimler dünyanın izlediği güvenli bir atmosferde, nezih, şeffaf ve tarafsız şekilde yapıldı. kaybedenler ve kazananlar fazla uzatmadan, isyan etmeden veya abartmadan sonucu kabul ettiler. tunus halkı bu seçim kazanımıyla siyaset sahasına yeniden dönmüş oldu. bu halk, gerçek dışı modernlik iddiaları gölgesinde yarım asırdan fazla bir süre boyunca bu sahanın dışında kalmıştı.

belki de seçim engelini sağ salim geçme başarısından daha da önemlisi, tunus halkının şeyh abdulaziz es sealibi (1920’de tunus anayasa partisi’nin kurucusu) liderliğindeki ulusal islami hareketin mücadelesini verdiği tarihi hedefine ulaşmış olmasıdır. bu hedef, tunus halkının özgür iradesini ifade eden anayasayı belirleyecek ve ardından çoğulcu parlamenter sistemi kuracak seçilmiş kurucu meclisi oluşturmaktı. 

ayrıca ortada islamcı en nahda hareketinin seçimlerde parlak ve sürpriz bir başarı elde ettiği konusunda neredeyse tam bir oybirliği var. en nahda hareketinin elde ettiği üstünlüğün ön plana çıkan kalitesinin en önemli göstergesi, mecliste milletvekilliğini kazanan 49 kadın adayın 42’sinin islamcı en nahda hareketinden olmasıdır. oysa laikler bu hareketi kadını marjinalleştirmekle suçluyordu. aynı durum farklı derecede de olsa tanınmış hukukçu dr. munsif el merzuki’nin liderliğini yaptığı cumhuriyetçi kongre partisi için de geçerli. parti seçimlerde üstün bir başarı gösterdi ve islamcı en nahda hareketinden sonra ikinci sırayı aldı.

ancak tunus seçimlerinde yaşananları tanımlarken sergilenen bütünlük, yaşananları yorumlamaya veya başarı sebeplerini irdelemeye geçtiğimizde çabucak dağıldı ve yerini bölünmüşlüğe bıraktı. burada yöntemler farklılaştı, yorum ve açıklamalar bir dizi yaklaşıma bölündü. şu iki yaklaşım ön plana çıktı: birincisini ‘kendini’ muaf tutma ve dışarıdan bir yorum arama yaklaşımı şeklinde, ikincisini ise ‘kendini’ sorgulama ve içeriden bir yorum arama yaklaşımı diye adlandırıyoruz. 

birinci yaklaşım nihilist bir eğilime sahip: şöyle ki bu yaklaşım başarıyı birinci derecede ‘kendisi’ dışında bulunan faktörlere bağlamaya çalışıyor. tunus şartlarında bu ‘kendisi’ genel olarak tunus halkı, islamcı en nahda hareketi ve cumhuriyetçi kongre partisi’dir. bu yaklaşım, başarısızlığı ise ‘kendisine’, yani halkın, partilerinin ve hareketlerinin içindeki yapısal faktörlere bağlamaktadır.

‘kendini’ sorgulama yaklaşımı ise başarı ve başarısızlığı birinci derecede ‘kendine’ bağlamaktadır, ancak her iki durumda da dışarıda yaşanan faktörlerin etkisini göz ardı etmemektedir. bu yaklaşım ‘kendi’ içinden yorum yaparak başlamakta, içindeki güç faktörleri ve zayıflık noktalarıyla ‘kendisini’ sorgulamakta, ardından etrafında yaşananları dikkate almakta, bütün iç ve dış denetimlerin göbeğinde yer almanın çıkarına olduğunu idrak etmektedir.

‘kendini’ muaf tutma teorisi yeni bir teori değil ve özellikle en nahda hareketiyle birlikte ilk kez uygulanmıyor. arap ve islam dünyasının farklı bölgelerinde islamcı hareketlerin ve partilerin elde ettiği başarılar yorumlanırken de uygulanmıştı. söz gelimi türkiye’de 2002 seçimlerinde adalet ve kalkınma partisi’nin başarısı (akp), 2006 parlamento seçimlerinde hamas hareketinin başarısı, 2005’teki mısır parlamento seçimlerinde müslüman kardeşler cemaatinin başarısı hep bu minval üzerine değerlendirildi. bu seçimlerde başarıdan ‘kendini’ muaf tutma ve başarıyı başka dış faktörlere bağlama teorisi uygulandı. bütün bu başarılar arasında niteliksel farklılıkların bulunmasına rağmen türk adalet ve kalkınma partisi’nin başarısına ilişkin yorumlar, öz itibariyle filistin’de hamas’ın veya mısır’da ihvan’ın ve son olarak tunus’ta islamcı en nahda hareketinin başarısına ilişkin yapılan yorumlardan farklı değildi.

tunus şartları ile benzer yönler bulunduğu için türkiye şartlarını örnek olarak alalım. türkiye’de adalet ve kalkınma partisi’nin yükselişi ve 2002’de iktidara gelişi, ülkeyi yöneten ve ülke işlerinin idaresinde açık ara başarısız olan laik partilerin yolsuzluklarının sonucu olduğu yorumları yapıldı. bazıları akp’nin başarısını, bazen avrupa, çoğu zaman da amerikan dış desteğiyle açıklamaya kadar götürdü. akp’nin başarısını yorumlarken ‘kendini’ başarıdan muaf tutma yaklaşımının rahminden çıkmış en iyi yorum, bu başarının türkiye devletinin laikliğine, hukukun, kurumların, yargının ve güçlü sivil toplumun varlığına dayandırılmasıdır. ‘kendini’ başarıdan muaf tutma yaklaşımının yandaşları, akp içindeki hiçbir güç faktörünü görmediler. ‘kendini’ sorgulama yaklaşımının yandaşları ise akp’nin başarısını gelişmiş siyasi söylemine, farklı sosyal gruplardan geniş ve çeşitli kitleleri harekete geçirme gücüne (ki böylelikle herkesin partisi ‘catch-all-party’ oldu) bağladılar.

savunduğumuz düşüncenin kanıtı

türkiye şartlarını yorumlarken ‘kendini’ muaf tutma yaklaşımının söylemlerini dikkate alırsak dile getirdikleri sebeplerin etkinliğinin sadece akp ile sınırlı kaldığına dair tek bir kanıt bulamıyoruz. zira 50’ye yakın türk partisi, akp ile birlikte seçimlere katıldı. bu partilerin çoğunluğu da daha önce iktidara, yolsuzluk ve başarısızlığa ortak değildi. doğal olarak halkın çoğunluğunun bu partiler arasından birisini seçme imkanı vardı. burada başarının sebebi 2002 kasım seçimleri öncesi türkiye’yi yöneten doğru yol partisi ve anavatan partisinin yolsuzluğu ve başarısızlığına bağlanmaktadır. eğer başarının sırrı devletin laikliğinde, kökleşmiş hukuk, yargı ve sivil kurumlarında ise, böyle bir devletin  olumlu etkilerinin sadece akp için değil, bütün partiler için geçerli olması kaçınılmaz. akp’nin seçimleri kazanmasının dış desteğin sonucu olduğu sözü ise nihilist aşamaların en üst düzeyinin ve bütün bir türkiye halkının başarıdan soyutlanmasının ifadesidir.

genel şekliyle tunus olayı düzleminde ‘kendini’ başarılardan muaf tutma yaklaşımının yandaşları, tunus halkının ilk demokratik sınavı geçmedeki üstünlüğünün kolektif bilincinde saklı uygarlık yeteneğiyle hiçbir ilişkisinin olmadığını düşünüyorlar. ayrıca bu üstünlük, böyle bir başarının gerçekleşmesinde ‘kendi’ öz eğilimlerine değil, muhammed hasaneyn heykel’in 23 eylül 2011’de el ehram gazetesindeki söyleşisindeki ifade ettiği üzere yeni bir sykes-picot üretenlerin eğilim ve yeteneğine dayandırılıyor.

‘kendini’ sorgulama yaklaşımı, tunus’ta yaşananları en derin ve nesnel şekilde anlamaya destek olmaktadır. zira tunus’ta yaşananlar, yeni sykes-picot üretenlerin (bu kimseler güçleri yetse tunus’taki sevinci kursaklarda bırakana kadar hiç dinlenmezler) eğilimlerine bilinçsiz şekilde olumlu karşılık vermekten ibaret değildir. ancak hiç kimse ortada tunus seçimlerinin yapıldığı yeni bir atmosfer olduğunu inkar etmiyor. tunus’ta diğer arap ülkeleriyle karşılaştırdığımızda nispeten yüksek bir eğitim düzeyi, bütün tunus partilerinde yeni anayasayı uzaklaştırıcı ve ötekileştiren değil, uzlaşmacı bir ruhla yazma yönünde genel bir eğilim var. raşid el gannuşi seçim sonuçları ilan edilmeden önce ve sonra net şekilde bunun altını çizdi. ayrıca ortada tarafsızlık ve siyasi rekabetlere taraf olarak girmeme ilkesine bağlı bir ordu bulunuyor. bütün bunlar yeni sykes-picot üretenlerin değil, tunus halkının sayesinde yaşanmaktadır.

ibrahim el beyumi ganim 1998-1999 yılları arasında birleşmiş milletler kuveyt kalkınma programı bilim koordinatörlüğü yapmış, türkiye uzmanı mısırlı yazar, siyaset bilimci, mısır sosyal araştırmalar merkezi araştırma ve anket bölümü başkanıdır.

bu makalenin bir nüshası daha önce el ehram gazetesinde yayımlandı.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İbrahim El Beyumi Ganim

1998-1999 yılları arasında birleşmiş milletler kuveyt kalkınma programı bilim koordinatörlüğü yapmış türkiye uzmanı mısırlı yazar, siyaset bilimci, mısır sosyal araştırmalar merkezi araştırma ve anket bölümü başkanıdır. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;