Görüş

Türkiye için uzlaşma vakti

Mahalli yönetimlerin belirlendiği bilindik bir yerel seçimden ziyade, Başbakan Erdoğan ve partisi AKP'nin oy gücünü gösterecek bir referandum gibi algılanan 30 Mart yerel seçimleri geride kaldı. Artık ülkede son dönemde yaşanan gerilim ve ayrılıklar bir kenara bırakılıp uzlaşma sürecine girilmeli. Bu noktada muhalefetin de hükümete karşı duruşunda sorumluluk sahibi davranması şart.

Başbakan Erdoğan, 30 Mart 2014 gecesindeki balkon konuşmasında, "paralel yapı" olarak adlandırdığı örgütlenme ile mücadele mesajı verdi. [AFP]

türkiye'de 30 mart 2014 günü gerçekleştirilen yerel seçimler, adalet ve kalkınma partisi (akp) iktidarına rahatlatıcı bir çoğunluk oyu sağladı. esasen başbakan recep tayyip erdoğan'a yönelik bir referandum olarak görülen seçimde akp, oyların yüzde 45'inden fazlasına sahip olurken, ana muhalefet cumhuriyet halk partisi (chp) yüzde 28 civarında oy aldı. erdoğan, seçim sonuçlarını "demokrasinin zaferi" ve rakiplerinin uyguladığı "ahlak dışı, plansız projesiz siyasete" vurulmuş bir darbe olarak nitelendirdi.

türkiye şimdi son dönemde açılan siyasi çatlaklarını iyileştirmeye yönelmelidir.

türkiye siyaseti, içinde bulunduğu siyasal çölün ortasında, komşu ülkelerin siyaset arenasında bulunmayan bir direnç ortaya koydu. ekonomi, on yıl gibi kısa bir süre zarfında üç kat büyüyerek, türkiye'yi gayri safi yurtiçi hasıla (gsyih) bazında dünyanın en büyük 16. ekonomisi konumuna taşıdı.

ordu, sivil denetime tabi kılınırken, toplumsal bütünleşmede ciddi bir iyileşme yaşandı. post-kemalist, aşırı laik, milliyetçi kesimin engellemeleri ve gücün mutlak sahibi olarak sosyo-ekonomik ve siyasi durağanlığın başını çeken ordu düşünülürse, bahsi geçen bu ekonomik ve siyasi başarı son derece önemlidir.

fakat türkiye, 2013 yazından bu yana siyasi şiddet ve söylentiler tarafından kuşatılmış halde. sorunlar, istanbul'un taksim semtindeki gezi parkı'na yönelik kentsel gelişim projesinin hayata geçirilme girişimine karşı 28 mayıs 2013'te düzenlenen bir protesto ile başladı. şiddete dönen eylemler, erdoğan yönetimini hedef alır hale geldi. aralık ayına gelindiğinde ise akp iktidarına ilişkin yolsuzluk iddiaları ile ortam daha da kötüleşti.

bir süre önce "ulusal güvenlik" kaygısıyla sosyal paylaşım siteleri twitter ve youtube'a getirilen yasak ve engellemeler de tansiyonu yükseltti. erdoğan, bir zamanlar müttefiki olan fethullah gülen ve cemaatini, emniyet ve yargı içinde örgütlenmekle suçladı. erdoğan'a göre, akp hükümeti'ne zarar vermek amacıyla yolsuzluk soruşturması tertip eden ve istihbarat bilgilerini (telefon konuşması iddiaları biçiminde) youtube üzerinden sızdıranlar bu örgütlenmenin mensuplarıydı. gülen bu suçlamaları reddetti.

akp, demokrasi yolundan çıkmamalı

hukuk ve hesap verebilirlik ilkeleri ile yönetilen demokratik bir ülkenin, hem içeride hem de dış dünya tarafından mercek altında tutulması anlaşılabilir bir durum.

bununla birlikte, türk demokrasisinin henüz gelişme aşamasını tamamlamadığı ve askeri darbelerin de yaşandığı uzun ve dengesiz bir siyasi sürecin ardından geçtiğimiz on yılda ancak kendisine zemin bulabildiğini de unutmamak gerek. bu bağlamda henüz katedilmesi gereken uzun bir yol var ve bu süreçte kazanan da yapıcı siyaset olmalıdır.

muhalefet, halkın kararını ağırbaşlılık ve alicenaplıkla kabullenip modern bir türkiye yaratma yolunda hükümet ile yapıcı bir biçimde çalışmalıdır. 

by Muhammed Abdul Bari

30 mart'ta aldığı seçim galibiyeti, akp'ye güçlü pozisyonu çerçevesinde kendini gözden geçirmesi için alan sağlıyor. kirli siyaset varsa gün ışığına çıkarılmalıdır.

lakin bu işlem, düzgün bir yargı süreci ile yapılmalıdır. siyasi dirayetini kanıtlayan iktidar partisinin, kendisine oy vermeyenlerin güvenini kazanma konusunda da benzer bir bilgelik göstermesi şart. süreklilik arz eden seçim başarılarını, temelde ekonomi alanındaki başarısına borçlu olan akp, bu konuya öncelik vermeye devam etmelidir.  

seçimde istediği neticeyi elde eden erdoğan, artık daha fazla tevazu ve yüce gönüllülük gösterebilecek bir konumda. keza türkiye'deki siyasi muhalefet, halkın kararını ağırbaşlılık ve alicenaplıkla kabullenip modern bir türkiye yaratma yolunda hükümet ile yapıcı bir biçimde çalışmalıdır. zira istikrarlı ve olgun bir demokrasi, iktidar ve muhalefetin zıt nitelikler taşımasını icap ettiriyor.

türkiye'nin siyasi modeli, sadece müslüman dünyasında değil, gelişmekte olan pek çok ülke tarafından da takip ediliyor. demokrasi, hukuk devleti ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı bir modelde, ister milliyetçi ister laik ister islamcı olsun, her kesimin ılımlı bir siyasi duruş göstermesi gerekiyor.

gelişen dünyada aşırılık yanlısı siyasi fanatiklere karşı tek teminat, bir arada yaşamak, hoşgörü ve siyasi ılımlılık taraftarlarının birliğidir. ortadoğu ve diğer gelişmekte olan ülkeler, sonsuza dek batı'nın hegemonyacı güçlerine bağımlı kalamazlar.

arap dünyasındaki ülkelerin çoğunluğu, bağımsızlıklarını kazanmalarını izleyen süreçte, yakın zamana dek mutlak monarşi veya askeri diktatörlük ile yönetildi. demokratik süreçler, hukuk devleti, ifade özgürlüğü ve haysiyet talep eden muhalifler, siyaset sahasından sistematik şekilde mahrum bırakılıyordu.

birkaç yıl önce tunus'ta başlayan arap baharı, insanlara kendi kendilerini yönetebilmeleri için bir fırsat verdi. fakat suriye'nin izlediği, kendi kendine zarar veren yol ve mısır'da ordunun düzenlediği karşı devrim, arap dünyasındaki ilerlemenin başına bela olmuş vaziyette. batı'nın kararsız ve ilkesiz duruşu ise gidişatı daha da kötüleştiriyor.

bir zamanlar medeniyetin beşiği olan bu bölgede çok fazla kutuplaşma, hoşgörüsüzlük, ölüm ve yıkım var. irak, suriye ve mısır'da kasten dökülen kan yüzünden, filistin'in süregiden ızdırabı dünya toplumu tarafından neredeyse unutuldu. bu anarşinin ortasında, türkiye siyasetinin bocalama lüksü yoktur.

türkiye'de güçlü demokrasi için güçlü ve sorumluluk sahibi bir muhalefete ihtiyaç var. seçim politikasında sürekli yenilgi alan muhalefet, yalnızca halkla daha sıkı bağlar kurup işin hizmet yönüne ağırlık vererek bunun üstesinden gelebilir.

muhaliflerin hükümetle ilgili memnuniyetsizliklerinin yolu, mutlak suretle sahip oldukları siyasi tabanı pekiştirmelerinden geçiyor. ve elbette hükümeti, şiddete başvurarak değil, sorumlu bir tavır içinde sorgulamaları lazım. istikrar ve devamlılık için izlenecek siyaset de şüphesiz şeffaf, haysiyetli ve enerjik olmalıdır.

eğitimci, toplum aktivisti ve yazar olan dr. muhammed abdul bari, aynı zamanda britanya müslüman toplumu bünyesinde ebeveyn danışmanıdır. 1953 yılında bangladeş’te (o sırada doğu pakistan) doğdu. chittagong üniversitesi’nde fizik öğrenimi gördü. bangladeş hava kuvvetleri’ne katıldı. subaylık görevinden ayrılarak ingiltere’ye yerleşti. london king’s college’da fizik alanında doktorasını tamamladı ve öğretmenlik sertifikası aldı. özel eğitim ihtiyaçları uzmanı (davranış desteği) olarak eğitim sektöründe çalıştı. 2006- 2010 yıllarında britanya müslüman konseyi genel sekreterliği'ni üstlendi. 'marriage and family building in islam', 'a guide to parenting' ve 'race, religion and muslim identity in britain' adlı kitapları yayımladı. 

şu anda ebeveynlik konusunda serbest danışmanlık yapıyor, toplum meseleleri ve sosyal konularda yazılar kaleme alıyor. 2002'den bu yana da  doğu londra camii mütevelli heyeti başkanı olarak görev yapıyor. topluma yaptığı katkılardan dolayı 2003'te britanya şövalye nişanı verilen de. bari, 2005 yılında kraliyet sanat cemiyeti üyeliği'ne 2008'de ise londra üniversitesi kraliçe mary onur üyeliği'ne getirildi.

twitter'dan takip edin: @mabdulbari

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Muhammed Abdul Bari

eğitimci, toplum aktivisti, yazar ve britanya müslüman toplumu bünyesinde ebeveyn danışmanıdır. 1953 yılında bangladeş’te (o sırada doğu pakistan) doğdu. chittagong üniversitesi’nde fizik öğrenimi gördü. bangladeş hava kuvvetleri’ne katıldı. subaylık görevinden ayrılarak ingiltere’ye yerleşti. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;