Görüş

Türkiye'de Kürt sorunu ve barışçıl çözümü

Kürt sorunu, yalnızca ölüm ve kan sürecini durdurmak için değil Türkiye’nin gelecek vizyonunu gerçekleştirmek için çok acil çözülmesi gereken bir sorun olarak görülüyor.

Konular: Ortadoğu, Türkiye
MİT Müsteşarı Hakan Fidan
Hakan Fidan istifası en çok dikkat çeken isim oldu. [Foto: AA-Arsiv]

türkiye’de kürt sorunu, 1923’te türkiye cumhuriyeti’nin (tc) kuruluşundan itibaren bütün türk hükümetlerinin karşılaştığı en önemli meselelerden biri sayılmaktadır. hatta öyle ki kürt sorunu, ülkenin güvenliğini tehdit eden, ekonomisini zorlayan ve kapsamlı büyümesini engelleyen kronik bir problem haline gelmiştir. bunun yanı sıra kürt sorunu, özellikle de devam eden çekişmeler gölgesinde, türkiye’nin bölgedeki rolünü sınırlamakta ve birçok bölgesel güç, bu sorunu kendi çekişmeleri ve özlemleri için bir kart olarak kullanmak istemektedir.

geçtiğimiz yıllarda, bilhassa da 1920’ler ve 1930’larda iktidara gelen türk hükümetleri, birçok silahlı kürt isyanını bastırdı, kürt sorununun varlığını inkar etti, kürt oluşumuna karşı inkar, marjinalleştirme ve dışlama politikası izledi. ancak her ayaklanmanın bastırılmasıyla birlikte kürtler davalarına daha fazla tutunuyor, yeniden organize olma ve mahrum bırakıldıkları hakları aramak için şiddet döngüsüne tekrar girme güçlerini ispatlıyorlardı. kürt sorununun, son yıllarda kürtlere haklarını elde etmeleri ve ulusal taleplerini gerçekleştirmeleri için tarihi bir fırsatın bulunduğu mesajını veren arap baharı devrimlerinin gölgesi altında bölgesel ve uluslararası boyut kazanması sonrasında; söz konusu haklar olmaksızın kürtlerin silahlarını devretme ve dağdaki kalelerinden inmeye hazır olmaları pek beklenmiyor.

türkiye ve çözüm çabaları

türkiye’nin adalet ve kalkınma partisi (akp) dönemindeki politikası, kürt sorununa yaklaşma ve bu sorun ile hükümetin yaptığı reformlar arasında bağlantı kurarak onu barışçıl şekilde çözme girişimi üzerine oturuyor. başbakan recep tayyip erdoğan’ın, geri adım atması öncesi yani 2009 yılındaki demokratik açılım planı kapsamında sunduğu kürt yol haritası kapsamında, belirli çabalar harcanması da dahil, önemli sosyal ve siyasi dönüşümlerin gerçekleştiği bir gözlemci için sır değil.

keza kürtçe televizyon yayını ve kürtçe öğrenme hakkı gibi bir dizi açılımcı adımlar atıldı. fakat eş zamanlı olarak; pkk’yı terör hanesine koyma, örgütle diyaloğa geçilmesi veya örgütün tanınmasına karşı çıkma, türkiye içinde veya dışında örgüte yönelik güvenlik yöntemine başvurma politikası sürdürüldü.

bugün bizzat erdoğan’ın görevlendirmesiyle, türk istihbarat örgütü mit’in başındaki kişi olan hakan fidan ile pkk’nın (türkiye’deki) imralı adası’nda hapishanede tutulan lideri abdullah öcalan arasında, çözüm çerçevesine veya belgesine ulaşılması amaçlı müzakereler yeniden başlamıştır. müzakerelerle beraber her iki tarafta da farklı bir dil, büyük umutlar ve bu tarihi adımın başarılı olmasının önemine dair derin bir anlayış hakim. hali hazırdaki çabalarda dikkat çeken nokta, 2009’da (norveç’in başkenti) oslo’da taraflar arasında yapılan gizli görüşmelerin aksine, bütün tarafları ve her iki kanattan siyasi güçleri sürece katma girişimidir.

kürt milletvekilleri ahmet türk ve ayla akat’ın, olan bitenin içeriğini gözden geçirmek için, fidan ile görüşmeler sırasında öcalan’ı cezaevinde ziyaret etmeleri, nitelikli bir atılım oluşturdu. zira türk ve akat'ın imralı ziyareti, tür itibariyle bir ilkti. hatta önceden bulunmayan bir güven ortamı yarattı; cezaevi içinde yaşananları dışarıya aktarmakta, türk ve kürt güçlerinin ilk tepkilerini öğrenme noktasında başarılı oldu. bu da sorunu, geçmişte yaşandığı gibi, sadece bir görüşme olmaktan çıkarıp genel bir özgürlük meselesi haline getirdi.


pkk lideri abdullah öcalan, 1999 yılından beri imralı adası'ndaki
yüksek güvenlikli hapishanede tutuluyor. [aa]
 

türk basınının sızdırdığı kaynaklara göre, türk hükümetinin bakış açısı; ateşkes ilan edilmesi, kürt savaşçılarının türkiye içinden (kuzey irak’taki) kandil dağı’nda yer alan kamplarına çekilmesi, savaşçıların silahsızlandırılmasına başlanılması ve örgüt üyelerine genel af çıkarılmasına dayanıyor. bunun yanında pkk liderlerinin geleceğinin ele alınması, pkk’lılara güvenli sığınak temin edilmesi ve yüzlerce kürt mahkumun serbest bırakılmasını, bu adımların zincirleme şekilde atılmasını ve ikinci aşamaya yani siyasi çözüm aşamasına geçilmesine izin verilmesini içeriyor. sadece kürt bölgelerini değil bütün türkiye’yi kapsayan yerel yönetim yasasının kabul edilmesi, siyasi çözüm sürecinin en önemli niteliklerinden.

türk bakış açısı karşısında kürt bakış açısı da şu belirli adımlara dayanıyor: öcalan’ın cezaevindeki durumunun ele alınması, pkk’nın içeride ve dışarıdaki tüm unsurları ve liderleri için genel af, anayasada kürt kimliğinin tanınması ve kürtlere ülkenin güneydoğusundaki bölgelerde özerk yönetim verilmesi.

iki bakış açısı arasında yapılacak basit bir karşılaştırma, türk tarafının pkk’nın silahsızlandırılması ve kürtlerin özerk oluşumunu tanımaktan kaçılmasına yoğunlaştığını, kürt tarafının ise kapsamlı ve kalıcı siyasi çözüm sonunda silahının alınmasıyla irtibatlı tam bir çözüme odaklandığını ortaya koyabilir.

öcalan hem düğüm hem çözüm

öcalan’ın cezaevine konuluşunun üzerinden yaklaşık 15 yıl geçmesine rağmen bu adam, hâlâ türkiye’de kürt sorununun geleceği ve 35 yıl önce kurduğu pkk'nın politikasının belirlenmesinde tek söz sahibi.

görünen o ki türk hükümeti bu gerçeği anladı. dolayısıyla onu terörist, çocuk katili ve idam edilmeyi hak eden bir suçlu olarak nitelediği yıllardan sonra, örgütündeki askeri liderlere silahlarını bırakmaları ve siyasi çözüme girmeleri yönünde mesajlar göndermesine ikna etme umuduyla öcalan’a yöneldi.

ancak öcalan’ı yakından tanıyanlar, bu adamın türk vaatlerine güvenmediğini anlar. zira öcalan, gerek seçim veya siyasi amaçlı gerekse de belirli kartları kazanma amaçlı olsun, bu vaatlerde belirli hedefleri gerçekleştirmeye yönelik bir tür siyasi manevrayı çok sık görüyor. belki de burada, irak cumhurbaşkanı celal talabani'nin kendisi ile türkiye’nin eski cumhurbaşkanlarından turgut özal arasında arabuluculuk yaptığı önceki deneyiminden hareket ediyor. bu arabuluculuk sonucunda özal, kürt sorununun çözümü için federasyon formülünü kabul etti. fakat çok geçmeden, iki isim arasındaki dolaylı görüşmelerin ortaya çıkmasından haftalar sonra, zehirlenerek öldüğünü ifade eden raporlar ortasında, gizemli şartlar içinde vefat etti.

bugün şartların özal dönemindekinden farklı olduğu kesin. nitekim iktidardaki akp, üç başkanlığı (parlamento, hükümet ve cumhurbaşkanlığı) elinde tutuyor; ordunun ve derin devletin hegemonyasından da kurtulmuş durumda. belki de yukarıdakilerin hepsi, (türk devletinin genel yapısına ve bu devletin tarihsel olarak inşa edildiği temellere dokunduğu için bu adımların zorluğunu kabul etmekle birlikte) akp’ye kürt sorununun barışçıl şekilde çözülmesi için tarihi adımlar atması amacıyla daha fazla güç unsuru veriyor. tüm bunların bir güven, değer, yönetim ve mekanizma oluşturduğu açık. bütün bu adımların arkasında stratejik bir çıkar olduğuna kanaat getirilmeksizin bu temellerden kurtulmak kolay değildir.

türk hükümetinin, kürt sorununda barışçıl çözüme ulaşmak amacıyla öcalan ile arabulucu olmaksızın doğrudan müzakerelere girmesi, iç ve dış sebeplerden dolayı bu sorunun barışçıl çözümünün öneminin kavrandığına delildir. ancak türkiye’nin mevcut sıkıntısı, cezaevinde bulunan ve sıfatı terörist ve katil olan bir adamla diyalog kurmak zorunda kalmasında. buradaki sorun, tarih boyunca haklarından mahrum olan ve bunun bedelini ağır şekilde ödeyen bir halkı savunan bu adamın, terörist konumundan çıkıp kürtlerin çoğu zaman (güney afrika'da ırk ayrımına dayalı apartheid rejimine karşı mücadele eden) nelson mandela ile karşılaştırdığı direnişçi konumuna geçişine nasıl ikna olunacağıdır.

ayrıca burada türkiye’nin bir diğer sıkıntısı, pkk savaşçılarını dağdan indirebilecek tek ismin öcalan olduğunun ve türkiye kürtleri sahasında pkk’nın yerini alabilecek veya alternatif oluşturabilecek bir partinin bulunmadığının farkına varmasıdır. zira türkiye, parlamentoda 36 milletvekili ile temsil edilen barış ve demokrasi partisi'nin (bdp) dahi pkk’nın siyasi kolundan başka bir şey olmadığı ve öcalan’dan talimatlar aldığını çok iyi biliyor. dolayısıyla bu adam gerçekten de hem düğüm hem çözüm. görünen o ki ankara, zorluğuna rağmen doğrudan onunla müzakere etmek suretiyle öcalan ile beraber olası çözüm kıyısına geçmeye karar verdi.

siyasi çözümün kaçınılmazlığı

ortada, kürt sorununa kabul edilebilir bir çözüm geliştirilmeksizin türkiye'de demokrasinin eksik kalacağı yönünde derin bir türk kanaati var. erdoğan da, geçmişte kürtlerin kalesi diyarbakır şehrine yaptığı bir ziyaret sırasında, türkiye’de demokrasinin kürt sorunundan geçtiğini belirterek bu sorunu çözme sözü vermişti.

bugün bahsi geçen sorun, yalnızca ölüm ve kan sürecini durdurmak için değil türkiye’nin gelecek vizyonunu gerçekleştirmek için çok acil çözülmesi gereken bir sorun olarak görülüyor. çünkü bu sorun çözümlenmeden ne ülkede güvenlik, istikrar ve iç barış sağlanır; ne kapsamlı bir kalkınma, devam eden bir büyüme ve ekonomik ilerleme gerçekleşir; ne de türkiye, iran, irak ve suriye arasında dağılmış bölgedeki kürtler kazanılır. kürtlerin sorunu, bölgesel ve uluslararası bir ilgi görmektedir ve artan ölçüde güç unsuru kazanmaktadır. daha da önemlisi, bölgesel ve uluslararası çekişmelere bağlı olarak bu sorunun, türkiye’nin sırtında her an patlayabilecek bir kart olmaktan çıkarılmasıdır.

belki de bu sebepler bir bütün olarak, kürt sorununu barışçıl çözümün rayına koyması ve hazırlığı süren yeni anayasaya dahil etmesi yönünde, akp hükümeti açısından güçlü bir etken oluşturuyor.

korkular ve engeller

kürt sorununun barışçıl şekilde çözülmesine ihtiyaç hissetmek, çözümün yakın olduğu anlamına gelmez. sebep ise sadece güven yokluğu değil aynı zamanda tarafların, arzulanan çözümü gerçekleştirecek büyük ödünler vermelerinin zorluğudur.

hiç kuşkusuz ankara, kürtlerin özerk yönetim talebini bir anda kabul edemez. çünkü böyle bir kabul, kendiliğinden kürtlerin ulusal taleplerinin çıtasının yükselmesine ve bölgedeki coğrafi haritaları değiştirebilecek bağımsız kürt devletinin (pkk böyle bir devleti istemediğini belirtse dahi) kurulmasına yol açacaktır.

bunun yanı sıra o yönde bir kabul, türkiye içinde büyük etkilere sebebiyet verecek; akp hükümetini ihanet ve türkiye’yi bölmeye çalışmakla suçlamak için yeterli olacaktır. milliyetçi hareket partisi (mhp), şimdiden ideolojik veya seçimle ilgili sebeplerle bu suçlamaları tekrarlamaya başlarken; (tc'nin kurucusu) atatürk’ün tarihi mirasçısı cumhuriyet halk partisi (chp), suriye krizi konusundaki anlaşmazlığın etkisiyle akp’nin politikasını adım adım gözlemektedir.

diğer taraftan pkk’nın, silahsızlanmaya ve ankara’dan kesinlikle gelmeyebilecek siyasi çözümü beklemeye ikna olması imkansız. ayrıca ankara güvenlik yöntemini sürdürürken türkiye’nin siyasi çözüm eğilimine inanmak da imkansız. şöyle ki, içeride askeri operasyonlar durmuyor ve pkk’nın içerideki ve dışarıdaki kalelerine yönelik hava bombardımanı sürüyor. örgüt için sorun bu şekliyle, siyasi çözüme teslim olmaya daha yakın görünüyor.

dolayısıyla türkiye, öcalan’dan pkk’ya silahını bırakması çağrısının çıkmasına bel bağlamış (ki çok kötü koşullarda bile bunu yapmayan öcalan’dan böyle bir çağrının gelmesi uzak bir ihtimal olmakla birlikte) gibidir. lakin örgütü yöneten askeri liderler, kürtlerin kürt kimliğinin tanınmasını sağlayacak, türkiye için güvenlik ve istikrar getirecek kapsamlı siyasi çözüme götürmeyecek her hangi bir diyaloğu başarısız kılacaklardır.

türkiye’de kürt sorununa tarihi çözüme varılması, hiç kuşkusuz tarihi kararlara, tam bir iradeye, samimi bir niyete, benzeri görülmemiş pratik adımlara ve muazzam çabalara ihtiyaç duymaktadır. çünkü sorunun çözüm rayına konulmasının tek garantisi budur. çözümsüzlük, büyük ve kronik sorunların ertelenmesinin mümkün olmadığı bir zamanda ateş ve kan döngüsünde kalmak demektir. özellikle de bölge halkları nezdinde özgürlük ve onur sorunu, arap baharı devrimleriyle her şeyin üstüne çıkmışken…

1967 suriye doğumlu yazar, suriye televizyonunda haber editörü ve müdürü olarak çalıştı, iran merkezli el alem televizyonunun şam muhabirliği ve müdürlüğünü yaptı. el hayat, en nehar ve el müstakbel gibi gazetelerde makaleleri yayınlandı. türkiye ve kürt konularında uzman olan yazarın, 'türkiye ve dış politikanın sorunları' adını taşıyan bir kitabı da bulunuyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Hurşid Deli

1967 suriye doğumlu yazar, suriye televizyonunda haber editörü ve müdürü olarak çalıştı. iran merkezli el alem televizyonunun şam muhabirliği ve müdürlüğünü yaptı. el hayat, en nehar ve el müstakbel gibi gazetelerde makaleleri yayımlandı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;