Görüş

Türkiye'de medya - iktidar ilişkilerinin en kötü dönemi

Cumhuriyet tarihi boyunca basın kuruluşları hiçbir zaman iktidardan tam olarak bağımsız hareket etmedi. Ancak 1980'lerden itibaren değişen ekonomik yapı ve çıkar ilişkileri bu denklemi, yatırımları da içeren başka bir alana taşıdı.

Gezi Parkı protestoları sırasında Penguen graffitisi.
Gezi Parkı eylemleri sırasında kimi ana akım medya kuruluşlarının tutumu tepki çekmiş, pek çok kişinin medya algısını değiştirmişti. [Mélih, flickr]

türkiye'de medya ve iktidar ilişkileri şimdiye dek hiç olmadığı kadar 'şeffaf' halde ve tartışılıyor. her gün bir yenisi yayınlanan ses kayıtları ve gazetecilerin tanıklıkları sayesinde yıllardır medya patronlarının yatırımlarını takip ederek ya da çeşitli kurumlardan, gazetecilerden sızan bilgilerle kanıtlamaya çalışılan patronaj ilişkileri ayrıntılarıyla ifşa edilir oldu. bu dönemde eleştirilerin odağı haline gelen fatih altaylı'nın itirazının aksine görüldü ki, medyayı var eden çıkar ilişkileri ve bazı gazetecilerin bu ilişkilerdeki işlevi, diğerlerinin baskılar karşısındaki kırılganlığı tam da zannedildiği gibi.

türkiye'de basın, kuruluşundan beri hiçbir zaman iktidardan bağımsız, yalnızca gazeteciliği öne alan bir yayıncılık çizgisi benimsemedi. bu durum çoğunlukla gazeteciliğin bir meslekten ziyade, misyon olarak görülmesinden kaynaklandı. cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde toplumu dönüştürmeyi görev edinen gazeteciler ve gazeteci olan sahipleri, iktidarla uyumlu oldukları takdirde milletvekilliği ile ödüllendirildi; aksi takdirde sürgüne yollanıp aç kalmasınlar diye küçük memuriyetlere atanarak cezalandırıldı. muhalif olanlar hemen her dönem iktidar eliyle susturuldu.

ancak 1980'lere gelindiğinde ekonomik yapıyla birlikte değişen sahiplik yapısı nedeniyle iktidar, basına müdahaleyi başka alanlarda yatırımları bulunan ve kendisiyle iyi geçinmeye/pazarlık etmeye hevesli patronlar eliyle yürütmeye başladı.

medya sahibi olmanın getirileri

hasan cemal cumhuriyet'i çok sevmiştim isimli kitabında, 1988'de koç grubu'nun başbakan ve cumhurbaşkanından randevu alabilmek için gazete çıkarma niyetinden bahseder. koç grubu gazete çıkarmadı, ancak sermayenin medyaya bakışı hiç değişmedi. en son örnek olarak demirören grubu'nun zarar ettiği bilindiği halde doğan grubu'ndan milliyet ve vatan'ı almış olmasının altında da benzer bir motivasyonun yattığı, mustafa hoş ve derya sazak'ın tanıklıklarından okunabilir. hatta etki alanları çok sınırlı olsa da, yerel medya sahipleri bile medyanın araçsal faydasını aynı sözcüklerle dile getiriyor "[...] bir basın patronu olarak randevu almak var, bir fabrika patronu olarak randevu almak var."

medya sahipleri iktidarla iyi geçindikleri sürece devletten ihaleler alıp büyüyor. son dönem en büyük kamu ihalelerinde doğuş grubu istanbul karaköy'de bulunan galataport'u alırken, star gazetesi ve 24tv'nin ortaklarından fettah tamince haliçport ihalesini kazandı.

by Ceren Sözeri

medya patronlarını iktidara bağımlı kılan nedenlerin başında elbette ekonomik çıkarlar geliyor. 2011 yılında tesev için hazırladığımız raporda detaylı bir şekilde ortaya koyduğumuz gibi pek çok medya kuruluşu, özellikle de gazeteler ekonomik olarak rasyonel olmayan şartlar altında faaliyet gösteriyor, hatta çoğu zarar etmesine rağmen yayınlarını sürdürüyor. hatta bazı medya patronlarının bu sektöre siyasilerin ricası/baskısı nedeniyle girdikleri, bu zarara katlanmak zorunda bırakıldıkları, gerek kendi ifadeleri, gerekse turkuvaz medya grubu'nun satışıyla ilgili son günlerde ortaya çıkan ses kayıtlarıyla bilinir hale geldi.

bununla birlikte medya sahipleri iktidarla iyi geçindikleri sürece devletten ihaleler alıp büyüyor. son dönem en büyük kamu ihalelerinde doğuş grubu istanbul karaköy'de bulunan galataport'u alırken, star gazetesi ve 24tv'nin ortaklarından fettah tamince haliçport ihalesini kazandı. son olarak sabah-atv'yi içine alan turkuvaz medya'yı satın alan zirve holding'in bağlı olduğu kalyon inşaat'ın pek çok kamu ihalesini kazanmış olması ses kayıtlarının ortaya çıkmasından önce dikkati çeken ilk nokta olmuştu.

medya patronlarının büyümesinde kamu ihalelerinin payı günden güne artmış olmakla birlikte, medya iktidar ilişkilerindeki iktidarın ekonomi alanındaki büyüklüğü ve vergi gibi araçları bir cezalandırma ya da ödüllendirme yöntemi olarak kullanmasının belirleyici olduğunu da belirtmek gerek. doğan grubu'na 2009 yılında kesilen o döneme dek görülmemiş büyüklükte vergi cezası onu küçülmek zorunda bırakırken, medya içinde ya da dışındaki sermayedarlara verilmiş bir mesaj olarak algılandı. nitekim doğan grubu iki gazetenin satışından sonra, vergi affından yararlanarak düşürülen ve yeniden yapılandırılan bu borcu kapatabildi. benzer şekilde geçtiğimiz yıl hükümete yakınlığı ile bilinen cengiz inşaat, yeni şafak gazetesi'nin sahibi albayrak grubu ve kanal a televizyonunun sahibi elektromed şirketi'nin 608,8 milyon liralık vergi borcunun silindiği ortaya çıktı.

türkiye'de sermayedarların medya sahibi olmalarının ardında yatan tek neden ekonomik büyüme değil. dolayısıyla medya gruplarının yatırım tablosunda bazı medya gruplarının medya dışı şirketlerinin olmaması, her zaman iktidarla doğru temas-mesafe ilişkisi kurdukları anlamına gelmiyor. özellikle küçük ölçekli medyalarda ve yerel medya sahipliğinde siyasi beklentiler ön plana çıkarken, bazı durumlarda medya, iktidarla siyasi pazarlık için olmazsa olmaz bir araca dönüşüyor. örneğin son dönemde hükümete muhalif tarafa geçen gülen ccmaatine ait medya kuruluşlarının sadece medya özgürlüğü için mücadele ettiğini söylemek ya da medya güçlerinin olmaması durumunda, örneğin dershanelerin kapatılması konusunda bu kadar etkin bir muhalefeti sürdürebileceklerini düşünmek zor.

iktidarla patronlar arasına sıkışan basın özgürlüğü

medya sahipliğinin var olma amacı dışında ekonomik ya da siyasi beklentilere odaklanması, iktidarın konumunu güçlendirmek için bu beklentileri baskı ya da ödüllendirme yoluyla kullanması türkiye'de gazeteciliği ve medya içeriklerini hiç olmadığı kadar kötü duruma getirdi. artık medyada hangi olayların haberleştirileceği hangilerinin göz ardı edileceği, hangi gazetecilerin işten atılacağı iktidar tarafından belirleniyor, medya patronları tarafından da derhal uygulanıyor. artık patronun çıkarlarını gözetmeyi görev edinen genel yayın yönetmenleri de yeterli gelmiyor, iktidar medya gruplarına bizzat yönetici atıyor. bu sayede istenen yayın politikası dışına çıkan gazeteciler medyadan uzaklaştırılırken iktidara yakın olmakla övünen gazeteciler ön plana çıkartılıyor hatta bizzat iktidar eliyle yükseltiliyor.

bağımlılık ilişkileri bu kadar açıkken medya sahiplerinin farklı davranmalarını beklemek ya da toplumun bir kesimine karşı 'istiklal savaşı' verdiğini düşünen iktidarın medya özgürlüğünü kısıtlayan koşulları iyileştireceğini düşünmek kısa vadede fazla iyimser bir yaklaşım olur.

by Ceren Sözeri

türkiye tutuklu gazeteciler sıralamasında iki yıldır üst üste dünya lideri. devlet tarafından dağıtılmasına kimsenin itiraz etmediği basın kartları, gazetecilikte akreditasyon işlevi görerek, buna sahip olmayan özellikle kürt gazetecilerin terörle mücadele kanunu kapsamında 'örgüt üyesi' oldukları gerekçesiyle tutuklanmasına ve yargılanmasına neden oluyor. bununla birlikte bütün bu baskı ve oto sansür iklimi gazeteciler arasında yatay dayanışmanın oluşmasını sağlayamıyor. sendikalaşmanın önündeki engeller yetmezmiş gibi siyasi kutuplaşmaya paralel olarak gazeteciler de bölünmüş durumda. her kesim sadece kendine yakın gazetecilerin özgürlüğünü savunuyor. tepe noktalarda bulunan gazeteciler konumlarını, kurumda haberciliğin teminatı olarak görecek kadar önemsiyor ve kovulana dek baskılara boyun eğmeyi sürdürüyor. daha alt düzeydeki editör ve muhabirler ise yaşamlarını sürdürmek için bu yapıya mecbur olduklarını biliyor. basın özgürlüğü konusu ancak popüler gazeteci/köşe yazarı işten atıldığında ya da ses kayıtlarının konusu olduğunda gündeme geliyor, bir sonrakine kadar unutuluyor.

bağımlılık ilişkileri bu kadar açıkken medya sahiplerinin farklı davranmalarını beklemek ya da toplumun bir kesimine karşı 'istiklal savaşı' verdiğini düşünen iktidarın medya özgürlüğünü kısıtlayan koşulları iyileştireceğini düşünmek kısa vadede fazla iyimser bir yaklaşım olur. medyanın dönüşümü için artık okuyucuların/izleyicilerin de harekete geçmesi gerekiyor. gezi direnişi pek çok kişinin ana akım medyaya bakışını değiştirdi ve bir çeşit uyanış sağladı. internetle birlikte habere/bilgiye ulaşmada seçenekler arttı. ancak unutulmamalı ki iyi gazetecilere ve onların mesleklerini sürdürebilmelerine her zamankinden daha çok ihtiyaç var. bu yüzden medya politikalarında gazetecilerle birlikte direnmek, bağımsız habercilik yapan alternatif kanalları daha çok desteklemek gerekiyor.

ceren sözeri, galatasaray üniversitesi iletişim fakültesi öğretim üyesi. 2011 yılında türkiye ekonomik ve sosyal etüdler vakfı (tesev) için hazırlanan türkiye'de medyanın ekonomi politiği: sektör analizi raporunun yazarlarından biri. ardından dilek kurban ile birlikte iktidarın çarkında medya: türkiye'de medya bağımsızlığı ve özgürlüğü önündeki siyasi, yasal ve ekonomik engeller başlıklı rapor ve türkiye'de özgür ve bağımsız bir basın için siyasa önerileri'ni kaleme aldı.

twitter'dan takip edin: @cerensozeri

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ceren Sözeri

galatasaray üniversitesi iletişim fakültesi öğretim üyesi. 2011 yılında türkiye ekonomik ve sosyal etüdler vakfı (tesev) için hazırlanan türkiye'de medyanın ekonomi politiği: sektör analizi raporunun yazarlarından biri. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;