Görüş

Türkiye'de vergi adaleti ve etkinlik

Türkiye'de toplam vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 70’inin tüketim, yüzde 30’nun ise gelir üzerinden alınan vergilerden oluştuğu görülmektedir. Tercih edilen bu sistemle vergi, geniş tabana yayılmakta ancak vergilemede adalet ihmal edilmektedir.

Konular: Ekonomi, Türkiye
2013 yılında toplanan her 100 TL gelir vergisinin 92 TL’si ücretlilerin gelirleri üzerinden kaynakta kesinti yapılarak toplandı. [Fotoğraf: AA]

2013 yılında türkiye’de devlet genel yönetim bütçe geliri olarak 591 milyar tl gelir elde etmiştir. bu gelirin 334 milyar tl’si vergi gelirleridir. vergilerin toplam bütçe gelirlerine oranı yüzde 57, sosyal güvenlik gelirlerinin bütçe gelirlerine oranı yüzde 25, özelleştirme gelirlerinin ise yüzde 7 olarak gerçekleşmiştir. sosyal güvenlik gelirleri ve vergi gelirlerinin toplamının bütçe gelirlerine oranı yüzde 82 olması, bütçede vergi dışı gelirlerin oranının yüzde 18 olduğunu göstermektedir. bu oranlar yıldan yıla hızlı değişmediğinden önceki yıllara ait oranların da hemen hemen aynı olduğunu söyleyebiliriz.  

kamu tercihi teorisi yaklaşımına göre vergi sisteminin işlevlerinden birisi de kamu sektöründe etkili ‘karar verme mekanizmasını’ geliştirmektir. bir vergi sisteminin mali, ekonomik ve sosyal fonksiyonlarının yanı sıra bir işlevi de kamu harcamalarının maliyeti olan vergi-fiyatlarının doğru sinyalini vermesidir ki, bireyler kamu ile ilgili kararlarında bunu dikkate alabilsinler. eğer kamu harcamaları sürekli ve düzenli olarak vergilerle finanse edilirse, vatandaşlar kamu harcamalarının maliyeti hakkında daha doğru bilgi sahibi olabileceklerdir. mevcut haliyle her 100 lira gelirin yaklaşık 20 lirası vergi dışı gelirlerden gelen bir sistem ‘kamu harcamalarının maliyeti olan vergilerin vatandaşa doğru sinyali vermesi’ işlevini zayıflatmaktadır.

genel bütçe gelirlerinden sonra vergi gelirlerini yakın plana alacak olursak toplam vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 70’inin tüketim (dolaylı) vergilerinden, yüzde 30’nun ise gelir üzerinden alınan (dolaysız) vergilerden oluştuğu görülmektedir. türk vergi sisteminde dört temel vergi bulunmaktadır: 1950’den günümüze uygulanan gelir vergisi ve kurumlar vergisi; 1985’den beri uygulanan katma değer vergisi (kdv) ve 2002’den beri uygulanan özel tüketim vergisi (ötv). kdv ve ötv gelir ve kurumlar vergisine göre daha yeni vergiler olmasına rağmen vergi sisteminin en fazla getirisi olan vergiler olmuştur.

eşitlik adalet anlamına gelmez

bir vergi sisteminin adalete katkıda bulunabilmesi için durumları aynı olan mükellefler aynı şekilde vergilenmelidir. ödeme güçleri aynı olan mükelleflerin aynı tutarda vergi ödemesine yatay eşitlik denir. eğer bir vergi mükellefi bir diğerinden daha yüksek bir ödeme gücüne sahipse daha fazla vergi ödemesi ise dikey eşitlik olarak kabul edilir. dikey eşitlik az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını gerektirir. dikey eşitlik gelirleri ve servetleri yüksek olan mükelleflerin düşük olanlara oranla daha fazla vergi ödemesi ile gerçekleşir. yatay eşitlik ise aynı durumda olan kişilerin aynı oranlarda vergilendirilmesidir.

bir vergi sistemi hem yatay eşitliği, hem de dikey eşitliği sağlayabiliyorsa vergi adaleti sağlanmış kabul edilir. eşitlik ile adalet günlük dilde aynı anlamda kullanılabilmektedir. ancak farklı olanlara eşit davranmak adaleti sağlamaz. diğer bir anlatımla, eşitliği sağlamak adaleti sağlamayabilir. örneğin, vergilemede dikey eşitliği sağlamak için farklı ödeme gücü olanlara eşit davranılmaması gerekmektedir.

tüketim vergileri objektif ve düz oranlı, gelir vergileri ise sübjektif ve artan oranlı vergilerdir. gelir vergilerinin en önemli avantajı vergi adaleti açısındandır. zira farklı kişilere ve/veya farklı gelir seviyelerine farklı oranlarda vergi oranları uygulanabilmesine imkân vermektedir. teorik olarak gelir vergisi hem artan oranlı olması, hem de gelir üzerinden alınması nedeniyle gelire karşı esnek bir vergidir. kdv ve ötv sabit oranlı olması nedeniyle esnekliği düşük bir vergilerdir. devletin hiçbir müdahalesi olmamasına karşın, ekonomik dalgalanmaların aksi yönünde hareket ederek ekonomik dalgalanmaların negatif etkisini azaltan ekonomik araçlara otomatik stabilizatör denir. türkiye’de kişisel gelir vergisi artan oranlı vergi tarifesine tabi olduğundan bu tarife vergi esnekliğine ve otomatik stabilizatör olma özelliğine sahiptir. gelir vergisinin bu teorik avantajlarını uygulamada azaltan bazı nedenler bulunmaktadır. 2013 yılında toplanan her 100 tl gelir vergisinin 92 tl’si ücretlilerin gelirleri üzerinden kaynakta kesinti yapılarak toplanmıştır. bu oran yıllar içinde artmış, beyana dayalı gelir vergisinin payı azalmıştır. böyle bir yapıda toplanan gelir vergisinin ‘adalet üzerindeki olumlu etkisi’ ve ‘ekonomik dalgalanmaların negatif etkisini azaltması işlevi’ beklenen seviyenin altında gerçekleşecektir.

gelir vergilerinin adalet üzerindeki olumlu etkisi olmasına rağmen, ekonomik etkinlik açısından tüketim vergileri daha avantajlıdır. tüketim vergilerinin düz oranlı olması ve üretimden değil tüketim üzerinden alınması nedeniyle, tüketim vergileri tasarrufları negatif yönde etkilemezler ve hatta sermaye birikimine olumlu katkıda bulunurlar. bu nedenle yatırım kararları üzerinde tüketim vergilerinin etkisi objektif ve tarafsız kabul edilmektedir.

vergi sisteminin yüzde 70’inin tüketim vergilerinden, yüzde 30’nun ise gelir üzerinden alınan vergilerden oluştuğu bir ülkede, vergilemede adaletin birincil planda olmadığı söylenebilir. vergileme ile gelir dağılımı dengesizliği arasındaki ilişki de dikkate alınacak olursa tüketim vergisi ağırlıklı bir vergi sistemin bir yandan vergilemede adaleti olumsuz etkilerken diğer yandan gelir dağılımı dengesizliğini de daha artırıcı bir etkisi olacaktır. türkiye’de tüketim vergilerinin payının giderek artırılması, buna karşılık gelir üzerinden alınan vergilerin payının azaltılması politikası, adaletten ziyade ekonomik etkinliğin artırılmasının tercih edildiğini göstermektedir.

son yıllarda artırılan kayıt dışı ekonomi ile mücadele politikaları ile vergileme-siyaset arasındaki hassas dengenin kurulmasındaki zorluk, kayıt dışı ekonomi ile mücadeleden beklenen olumlu etkilerinin ancak uzun dönemde realize edilebileceğini göstermektedir. 

6 kasım 2014 günü başbakan ahmet davutoğlu 'güçlü ve dengeli büyüme için yapısal dönüşüm'' başlığıyla onuncu kalkınma planı kapsamında öncelikli dönüşüm programlarına ilişkin eylem planlarını açıkladı. bu kapsamda 2018 yılında 1,3 trilyon dolar gayri safi yurtiçi hasıla (gsyh) hedeflenmektedir. bu hedefe ulaşılması için özel sektör kadar kamu sektörünün de büyümesi gerekmektedir. kamu sektörünün tamamlayıcı yatırımlarla özel sektöre destek olması gerekmektedir. gsyh’si 1,3 trilyon dolar olan bir ülkenin gereksinim duyduğu kamu harcamalarını yapabilmesi için daha yüksek vergi gelirine ihtiyaç duyulacaktır. 

türkiye’de tüketim vergilerinin payının giderek artırılması, buna karşılık gelir üzerinden alınan vergilerin payının azaltılması politikası, adaletten ziyade ekonomik etkinliğin artırılmasının tercih edildiğini göstermektedir.

by İsa Sağbaş

mevcut tüketim vergisi ağırlıklı vergi yapısı ile vergi geniş tabana yayılmakta ancak vergilemede adalet ihmal edilmektedir. ülkenin en önemli ekonomik problemi haline gelen cari işlemler açığı ile tüketim miktarı arasında pozitif bir ilişki bulunmaktadır. daha fazla tüketim ihtiyacı yerli üretimle karşılanamadığı için talep yurt dışı kaynaklardan karşılanmaktadır. tüketim vergileri bir miktar da olsa tüketimi azaltıcı etkiye sahiptir zira vergi fiyat içinde gizlidir. dolayısıyla selektif tüketim vergi politikaları ile cari işlemler açığı azaltılabilir.

türkiye’de sektör bazlı bölgesel teşvik politikalarında gelir vergileri teşviki ve sosyal güvenlik primi desteği ile yatırımın artırılması hedeflenmektedir. teşvik kapsamındaki sektörlerin nihai malları üzerinde uygulanacak tüketim vergileri teşviklerinin yatırım miktarı ve rekabet gücünün artması üzerinde olumlu etkisi olacaktır. bu tür bir politikanın ülke içi üretimin artması ve cari işlemler açığının azaltılmasında olumlu etkisinin olması beklenebilir. gelir vergisi de cari işlemler açığının azaltılmasında yardımcı olabilir. nicholas kaldor 1908-1986 yılları arasında yaşamış, hayatının büyük bir kısmını ingiltere’de geçirmiş macar asıllı bilim adamıdır. ingiltere’de 1966 ile 1970 yılları arasında uygulanan imalat sektörünü teşvik etmek için hizmet sektöründe çalışanlardan daha fazla vergi alınması kaldor’un hayata geçirilmiş düşüncelerinden birisidir. özellikle bu politika ‘seçici vergileme yöntemleri’ kullanılarak piyasa ekonomisinin yönlendirilmesine örnek gösterilebilir.

1215 yılında ingiltere’de kralın kabul ettiği magna carta libertatum (büyük özgürlük fermanı) ile tarihte ilk kez, krala ait vergilendirme yetkisi sınırlandırılmıştır. magna carta ile başlayıp gelişen süreçte vergileme yetkisi kraldan aşamalarla alınıp, halka (veya halkın temsilcilerine) verilmiştir. bu nedenle demokratik bir ülkede halktan hangi vergilerin, hangi oranlarla alınacağına yine halk (temsilcileri aracılığıyla) karar vermektedir. bu meyanda bir ülkede uygulanan vergi sisteminin ve politikalarının adaleti ve etkinliği sağlaması (veya yeterince sağlamaması) konusu da halkın kendi tercihlerinin bir sonucudur.

prof. dr. isa sağbaş, afyon kocatepe üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi maliye bölüm başkanı. ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi maliye bölümü'nden mezun oldu. maliye bakanlığı'nda çalıştı. ingiltere’de birmingham üniversitesi'nde kamu ekonomisi yönetimi yüksek lisansını ve yerel yönetimler maliyesi alanında doktorasını tamamladı. 

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İsa Sağbaş

afyon kocatepe üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi maliye bölüm başkanı. ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi maliye bölümü'nden mezun oldu. maliye bakanlığı'nda çalıştı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;