Görüş

'Yabancı sınırı' değil 'yerli sınırı' açıldı

'10 yıldır anlatmaya çalıştığımız “yabancı sınırının yerli defekti”nin daha ilk 2 ayda rahatlama sinyalleri vermesi harika. Bu sezon Enes'i Belçika'da, Sezer'i Fransa'da, Egemen'i-Selçuk'u İsviçre'de, Batuhan'ı Almanya'da izleyecek olmamızın altında kesinlikle serbest piyasa ekonomisi koşulları var. Yıllardır “yabancı sınırı” dediğimiz şey aslında yerlileri sınırlayan bir şeydi galiba...'

Enes'i transfer eden Manchester City onu Genk takımına kiraladı. [Genk]

yazılarımızı-programlarımızı göz ucuyla takip edenler bilirler... yabancı sınırının türk futboluna iki görünmez darbesi olduğunu dile getirmeye çalıştım hep: birincisi, yerlilere ödenen astronomik maaşlar nedeniyle yurtdışına gitmeyi, bireysel olarak gelişmeyi hiç düşünmemeleri. ikincisi de gurbetçi oyuncuların 19-20 yaşında milyonluk maaşlarla türkiye'ye dönüşü. almanya'da-fransa'da-hollanda'da kalıp gelişmeye gerek duymamaları. ve kısa bir süre sonra bu maaşın altında ezilip yok olmaları.

bu sezon bu iki büyük darbenin yumuşadığını görüyorum mutlulukla. yerlilerin maaşları zaman içinde daha da düşecek, normalleşecek artık. gurbetçiler kolay yolu seçmeyecek, batıda gelişmeyi sürdürecek. ayrıca “süper lig'de yabancılar oynayacak ve ulusal takıma oyuncu bulamayacağız” ezberinin de yıkılacağına inanıyorum ben: sahi, o yerli, süper lig'de o yabancıyı geçip formayı alamıyorsa, uluslararası maçta da onu yenemez ki zaten!

galatasaray
jem'i deneyip, dzem'i denememek!

galatasaray'da transfer dönemi notları netameli. hamza hamzaoğlu'nun yöntemini destekleyenleri de, onu kıyasıya eleştirenleri de anlıyorum. hamzaoğlu, geçen yılı 2 kupayla kapatmış oyuncularına güveniyor, onlarla kurduğu karşılıklı sevgi bağını transferlerle yıpratmak istemiyor. özellikle de bazı yerlilere ipleri lüzumundan fazla teslim etmiş gibi. itiraf edeyim, bana göre vizyoner bir bakış açısı değil bu. ve özellikle şampiyonlar ligi için bu kadronun yeterli olduğunu düşünmek, çok çok iyimser bir bakış açısı.  

lukas podolski: hazırlık maçlarında santrafor, sağ açık ve on numara pozisyonlarında denedi onu hamza hoca. santrafor transfer etmezlerse nedeni ona güvenmeleri olacak. kamp notu iyi. sadece biraz gereksiz bir gerginliği var. celta vigo maçında cabral ile yumruklaşması gereksizdi. süper kupa'daki bursa maçına da gergin başlayıp ilerleyen dakikalarda biraz sakinleşti.

jem paul karacan: onun için hayal kırıklığı demeyeceğim, çünkü teknik kadro onunla ilgili hayal bile kurmamalıydı. ayrıca hamzaoğlu'nun isviçre'nin ilk 11 oyuncusu dzemaili'yi kazanmayı hiç düşünmeyip, jem paul için ısrarcı olmasını da anlayamıyorum.

lionel carole: çok yönlü bir oyuncu izlenimi verdi; sol bek, sol açık ve stoperde vasatın üstünde performanslar gösterdi. ried maçında ikinci devrede sol açığa geçip yaptığı işleri sol bekte de yapabileceği umut edilirse, faydalı bir transfer görüntüsü var. ama hamza hoca'nın süper kupa finalinde onu değil jem'i 18'e almasına bakılırsa kafalar karışık olmalı.

bilal kısa: bilal'le ilgili beklentilerin yüksek olmaması onun avantajı. çünkü bu beklenti düzeyinin fazlasını yapabileceğini biliyor. kalitesi belli. melo'nun gelgitleri, hamit'in sağlık istikrarsızlığı göz önüne alınırsa, daha ilk 10 haftada takımın süreklilerinden biri olabilir. 

jose rodriguez: inter karşısında kumaşının iyi olduğunu belli etti. ama türkiye'ye bu yaşlarda gelmiş yabancıların takım içi kurtlar sofrasında kaybolma ihtimalleri de yüksek oluyor. bruma, stoch, waris, hiçbirisi barınamadı nitekim. rodriguez de barınamazsa, hatayı sadece onda aramamak lazım.

fenerbahçe
revizyon, yüzde 80'de kaldı

fenerbahçe'nin bir revizyona ihtiyacı vardı ve yaz transfer döneminde bu revizyonu yüzde 80 oranında başarıyla halletti. ama bir aziz yıldırım klasiği; fenerbahçe'nin tecrübeli başkanı bu revizyonları hep yüzde 80'de bırakıyor, yüzde 100'e taşıyamıyor. bu sezonun da eksiği orta sahada, kalede ve stoper bölgesindeki rekabetsizlik. volkan'ın sezona yine düşük viteste başlaması ve fabiano'nun hazırlık maçı performanslarıyla onu hiç tehdit etmemesi bir korelasyon arz etmiyor mu sizce de?

simon kjaer: şu ana kadar takımın en faydalı transferi olarak göze çarptı. br aylık fenerbahçe takımının, bin yıllık shakhtar organizasyonundan 3 gol yemesi, onun suçu değil kesinlikle.

şener özbayraklı: transferin sürpriz yıldızı da o. mental olarak büyük takımda oynamaya çok hazır bir görüntü çizdi. hazırlık maçlarında rakip dip çizgide kendine özel bir yer yaptı adeta! gökhan'ı beklendiğinden çok zorlayacak.

fernandao: bursa'da bıraktığı yerden devam ediyor. ama henüz bursa'nın oynadığı türden rakiplerle oynamadı fenerbahçe. shakhtar'ın süper lig'de verilen açıkları vermemesi çok doğal.

robin van persie: kalitesinden, kariyerinden sual olunmaz. sezona böyle bir sakatlıkla başlaması eleştiri oklarını ona çevirdi ama bence değerlendirmek için çok erken. 2 resmi maça hazır olamadı diye van persie'yi eleştirmek insafsızca bence.

nani: sihirli günlerinde değil artık. ama yaş aldıkça olgunlaşmış, takımın pas trafiğine daha fazla katkı veriyor. defansif görevlerini yapma konusunda pereira'yla çarpışacak muhtemelen.

josef de souza: bütün bir yıl onu tartışacağız sanırım. çünkü kaliteli. çünkü zeki. ama mehmet topal gibi 90 dakikanın 90'ında uyanık değil. arada kesintileri oluyor. oysa onun pozisyonu hep uyanık, hep diri olmayı gerektiriyor.

abdoulaye ba: kjaer ve alves'i zorlaması imkansız. hava toplarındaki hakimiyeti onu süper lig'de dördüncü alternatif olarak tutabilir; ama fenerbahçe'nin alves'i tehdit edecek bir stoper seçeneğine ihtiyacı vardı bence.

fabiano ribeiro: zob ahan önünde ayaklarında gevelediği top... sivas maçında iki kritik hata. guimaraes maçında yediği frikik golü. volkan'ı tehdit edebilecek bir görüntü vermedi henüz.


beşiktaş
spor-toto süper lig tolgay sezonu şanssızlığı 

beşiktaş gibi genç ve potansiyeli artırılabilir oyunculardan kurulu bir takıma şenol güneş takviyesi doğru karar. o yüzden beşiktaş'ın parayla aldığı oyuncuların yanına 1-2 de güneş transferi ekleyeceği hissediliyordu hazırlık maçlarında. eslem'in özgüveni çok dikkat çekici. muhammet enes de bu yıl olmasa da gelecek yıl güçlü bir biçimde saflara katılacak gibi. ama güneş'in sihirli dokunuşlarla halletmesinin zor olduğu kısım, orta sahadaki alternatifsizlik.

bu sezon bence tolgay'ın sezonu olacakken talihsiz bir sakatlık, onu çok kötü bir anda durdurdu. sezona atiba-oğuzhan-sosa üçlüsüyle başlanacak gibi ama o bölgede gerçek bir rekabet olmaması, sonsuza kadar bu seçeneklerle gidilemeyeceğinin göstergesi. eğer veli ve tolgay'ın dönüşleri sürpriz bir biçimde öne alınamayacaksa, orta sahaya alternatif arayışı doğal ve doğru. adaylar arasında adı geçen ozan tufan, bursa'da da kalsa, istanbul'a da gitse a milli takım 11'indeki yerini koruyacak kalitede bir futbolcu bence.

andreas beck: onun iş disiplini ve istikrarı, zaten tescilli özellikleri. hazırlık maçlarında da kesitler sundu bu ciddiyetinden. iki kenarda da oynayabiliyor; çok sık olmasa da, tosiç'in stoperde, onun sol bekte olduğu günleri de göreceğiz bence.

dusko tosiç: hazırlık döneminin iyilerindendi. stoperde de sol bekte de görev almaya hazır. topu iyi kullanıyor oluşu, güneş'in kafasını karıştırdı bence. lille önünde stoper başladı. sezona stoperde başlarsa da şaşırmayacağım.

rhodolfo: zavrc ve zadar maçlarında ayağı iyi bir stoper olduğunu net bir biçimde gösterdi. olympiakos sınavıysa hızlı oyunculara karşı zorluk yaşayabileceğini işaret etti. bir şanssızlık yaşamazsa savunmanın bankosu.

ricardo quaresma: onunla ilgili izlenimlerim karışık. zavrc ve zadar maçlarında hemen klasını gösterdi, hemen skora tesir etti. ama beşiktaş'taki daha 10'uncu dakikasında rabona ortalarla filan başlaması, kafa karıştırıyor. ayakları yere daha sağlam basmalı. yaşının gerektirdiği liderlik ve olgunluğu göstermeli bu kez. bir oyuncunun “yeteneklerini göstermesi” ile “yetenek gösterisi yapması” arasında ince bir çizgi var bence. quaresma gerektiği yerde yeteneklerini göstermeli, ama her maçı bireysel yetenek gösterisine çevirmemeli.

mario gomez: süper lig'de sezonun en iyi transferlerinden biri. hem sol hem sağ ile, hem de kafayla atacağı goller için resmi maçları beklemek yeterli sanırım.

uğur meleke, milliyet gazetesi spor yazarı.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;