Görüş

Yeni Soğuk Savaş'ın ilk adresi: Ukrayna

Yeni nesil rekabet, ideolojiler değil enerji paylaşımı üzerinden şekilleniyor. Avrupa Birliği'nin Rusya’ya yaklaşım konusunda ABD’ye göre çok daha tedbirli olma nedeni de bu enerji bağımlılığı.

Ukraynalı yetkililer, ülkenin doğusundaki sorunu çözmek için Rusya, ABD ve AB temsilcileriyle 17 Nisan'da Cenevre'de bir araya gelmişti. [Fotoğraf: AFP/Getty Images]

ukrayna’daki siyasal kriz içinden çıkılmaz bir hale bürünürken, sorunu çözme yolunda adım atması beklenen aktörler ise yaşanan çatışmaları ve her geçen gün artan can kaybını izlemekten başka bir şey yapmamaya devam etmektedir. geçen günlerde gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimleri ise ülkedeki coğrafi, siyasal ve etnik bölünmüşlüğe bir çözüm getirmekten çok, bu bölünmüşlüğü meşrulaştıran bir araç olarak görülmeye başlanmıştır.

ülkenin doğusu ile batısı arasındaki toplumsal ayrım çizgisi neredeyse tam olarak belirginleştiği ve bahsedilen ayrım çizgisinin doğusunda ve batısında konumlanmış toprak parçaları aktör bazında farklı jeopolitik tercihlere eklemlendiği için, ukrayna’nın batı ile rusya arasındaki yeni nesil mücadelenin cephe ülkesi haline geldiği söylenmelidir. ukrayna’yı araçsallaştıran ve bu yeni nesil rekabetin, siyasal çatışmaları donduran soğuk savaş’a öykünürcesine yeni nesil bir soğuk savaş olarak ifade edilmesi ise son dönemin en popüler tanımlamalarından biri haline gelmiştir.

yeni nesil soğuk savaş’ın esas odak noktasını enerji paylaşım mücadelesi ve enerji aktarım projeleri oluşturacağa benzemektedir. bu bağlamda, coğrafi anlamda kafkasya/hazar bölgesi ile doğu avrupa arasında doğu-batı yönlü olarak uzanan ve enerji zengini coğrafyalar ile enerji ihtiyacı içerisindeki avrupa arasında konumlanan ukrayna’nın çok önemli bir ülke olduğu ortadadır. soğuk savaş döneminde almanya’nın doğu ve batı olarak bölündüğü ve bu iki ayrı almanya’nın farklı kutuplara eklemlendiği dikkate alındığında, ukrayna’daki mevcut bölünmüşlük anlam kazanmaktadır. yani, yeni soğuk savaş’ın cephe ülkesi ukrayna olacağa benzemektedir.

esasen ukrayna, rusya ile batı (abd/ab) arasındaki konjonktürel çatışmanın ön plana çıktığı ilk eski sovyet ülkesi değildir. 2008 yılında gürcistan’da yaşanan savaş ve ardından bu ülkenin batılılar için fiilen, rusya için resmen üçe bölünmüş olması yeni nesil soğuk savaş’ın habercisi olan en önemli gelişme olarak görülmelidir. üstelik bu çatışmanın yansıyabileceği farklı ülkeler/coğrafyalar da vardır. zira yeni nesil soğuk savaş’a yön veren en önemli husus, etnik/dinsel/bölgesel anlaşmazlıklara/çatışmalara bağlı olarak beliren donmuş çatışma bölgelerinin rusya tarafından kullanılmasıdır.

rusya’nın bu stratejisi oldukça işlevseldir ve putin doktrini olarak adlandırılmaktadır. soğuk savaş dönemindeki doktrinlere benzer bir şekilde coğrafi bir vurgu bağlamında işletilen bu doktrinin hedefinde yer alan diğer ülkeler, transdinyester ve hatta gagavuzya sorunları üzerinden moldova; dağlık karabağ meselesi üzerinden azerbaycan, cevaheti meselesi aracılığıyla gürcistan ve hatta güney sibirya vurgusu ile kazakistan’dır. rusya, bahsedilen ülkelerin dış politika stratejilerinin kendisine ciddi anlamda zarar vermeye başlaması halinde putin doktrini’ni yeniden işleterek, kendisine sempati duyan bu donmuş çatışma bölgeleri üzerinden yeni kartlar ileri sürebilir.

bu kez doğu ile batı blokları gibi yıkılmaz duvarlar örülmesi söz konusu olmayacaktır. gelişen iletişim olanakları, taraflara yarar sağlayan bağımlılık ilişkileri ve derin bir ideolojik rekabetin söz konusu olmaması bu durumun en önemli nedenleri.

by Göktürk Tüysüzoğlu

yeni nesil soğuk savaş’ın enerji kaynakları/projeleri üzerinden şekillendirileceğini söylemiştik. bu durum, mücadelenin bu kez ideolojik rekabet üzerinden değil jeopolitik ve ekonomik rekabet/çatışma üzerinden yürüyeceğini göstermektedir. etnik, dinsel veya bölgesel vurgular üzerinden yaşatılan ya da canlandırılacak toplumsal anlaşmazlıklar ise yeni nesil soğuk savaş’ın üzerini örten birer kamuflaj malzemesi olarak görülmelidir. ne var ki, bu kez çatışan tarafların birbirleriyle olan ilişkilerinin açık bir düşmanlığa dökülmesi ve doğu ile batı blokları gibi yıkılmaz duvarlar örülerek ortaya konması söz konusu olmayacaktır. gelişen iletişim olanakları, taraflara yarar sağlayan bağımlılık ilişkileri ve derin bir ideolojik rekabetin söz konusu olmaması bu durumun en önemli nedenleri olacaktır.

geniş karadeniz havzası ve genel itibarıyla avrasya coğrafyası ise yeni nesil soğuk savaş’ın merkezi olarak görülmelidir. ancak bu noktada ab ile abd arasında rusya’ya yaklaşım hususunda ciddi bir nüans farklılığı olduğunu ve ab’nin doğuya doğru genişlemesi sonrası daha da belirgin hale gelen ve coğrafi yakınlık ile alakalı tehdit hissiyatının yanı sıra enerji gereksinimleri (bazı ülkeler açısından bağımlılığı) ve ticari işbirliği ilişkilerinin, ab’yi, rusya’ya yaklaşım konusunda abd’ye oranla çok daha tedbirli olmaya ittiğini söyleyebiliriz. almanya şansölyesi angela merkel’in ukrayna krizine yaklaşımı ve açıklamalarının arkasında bu gerçekliği net bir şekilde fark etmek mümkündür. abd ise rusya’ya enerji anlamında hiçbir bağımlılığının olmaması ve esas itibarıyla çin tehdidine odaklanması gibi nedenler ile avrasya’da başlamış olan bu yeni nesil soğuk savaş’a yeterince ciddi eğilmiş değildir.

işte ukrayna krizi tam olarak bu bağlam içerisinde yaşanmaktadır. ülkenin batısı ile doğusu arasındaki ayrılığı tetikleyen altyapı unsurları etnik ve tarihsel sebepler olmakla birlikte, bu anlaşmazlığın tırmandırılmasının ve çatışmanın önlenemez bir boyuta yükselmesinin esas nedeni, rusya ile batı arasındaki yeni nesil soğuk savaş’tır.

karadeniz kıyısında, bölgesel anlamda çok daha izole ve ukraynalılar ile tatarların ortak bir paydada birleşememeleri nedeniyle rusların kontrolünde olan bölgesi kırım’ı kendisine bağlayan rusya, doğu ukrayna’daki krizin devamlılığından yana bir tavır sergileyerek ve net bir söylemde bulunmayarak, hem batı yanlısı bir pozisyon benimsemiş olan ukrayna’nın geleceğine ipotek koymakta hem de krizin devam etmesinin kendisine sağladığı avantajlardan yararlanmayı planlamaktadır. nitekim bir silahı ya da kozu hemen kullanıp tüketmektense, sürekli olarak elde tutup, kullanılacağına dair tehditler savurmak ve böylece azami seviyede kazanç sağlamak çok daha mantıklıdır.

rusya, bu stratejiyi dağlık karabağ ve transdinyester’de yıllardır uyguluyor. abhazya ve güney osetya’da ise uzun süre uyguladı ve en çok ihtiyaç duyduğu anda kullandı. donetsk ve luhansk bölgelerinde oluşturulan ve rusya tarafından ekonomik, lojistik ve askeri anlamda desteklendiği her halinden belli olan “de facto” bağımsız yönetimsel yapılar, rusya’nın ukrayna’da kullandığı silahlarıdır. hatta rusya, ukrayna yönetimi ile bu bölgeler arasındaki silahlı çatışmaları, hatta her an başlayabilecek geniş kapsamlı bir iç savaşı durdurmak üzere bölgeye “barış gücü” gönderme seçeneğini de gündeme getirebilir. böyle bir durumda, barış gücünün konumlanacağı çizgi avrupa’nın doğu sınırını oluşturacak ve yeni soğuk savaş bağlamında berlin duvarı’na benzer bir sembolik öneme sahip olabilecektir. 

ukrayna’da devlet başkanlığı koltuğuna oturan “çikolata kralı” lakaplı milyarder işadamı petro poroşenko, hem rusya yanlısı bölgeler partisi’ni hem de turuncu devrim’e yön veren viktor yuşçenko’nun batı yanlısı “bizim ukrayna” hareketini hayata geçiren ekibin içerisinde yer almış ilginç bir siyasi figürdür. nitekim turuncu devrim döneminde dışişleri, rusya yanlısı yanukovic döneminde de ticaret ve kalkınma bakanlığı yapmıştır.

bu bağlamda, poroşenko’nun, vitali kliçko, yuliya timoşenko ve hatta arseniy yatsenyuk’a oranda çok daha dengeci bir isim olduğu belirtilmelidir. ancak son kertede, seçimlerde kendisiyle yarışan timoşenko dâhil, kiev’deki siyasetçilerin desteğini almış durumdadır ve ukrayna devlet başkanı olarak ülkenin doğusundaki kriz bağlamında askeri seçenekleri kullanmaktan başka çaresi yok gibi görünmektedir. bu durum, yeni nesil soğuk savaş çerçevesinde, rusya’nın, doğu ukrayna’ya verdiği desteği kesmeyeceği gerçekliği ile birleştiği noktada ukrayna’nın siyasal geleceğini tam bir belirsizliğe eklemlemektedir. 

yrd. doç. dr. göktürk tüysüzoğlu, giresun üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'nde öğretim üyesidir. ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde makaleleri yayımlandı. başta milliyet ve radikal gazeteleri olmak üzere birçok medya organı için yazılar kaleme aldı. çalışmalarını geniş karadeniz havzası, balkanlar ve güney kafkasya üzerinde yoğunlaştıran tüysüzoğlu'nun, 'karadeniz havzası’nda rekabet analizi: işbirliği söylemlerinin bölgesel çatışma beklentilerine yansıması' (derin yayınları, 2013) adlı bir kitabı bulunuyor.

twitter’dan takip edin: @gokkturk

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Göktürk Tüysüzoğlu

giresun üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi. ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde makaleleri yayımlandı. başta milliyet ve radikal gazeteleri olmak üzere birçok medya organı için yazılar kaleme aldı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;