Görüş

Yılın küçük sürprizleri

Tanıl Bora, Lyon'un Fransa'da zirveye dönüşünü, Avrupa liglerinde parlayan küçük takımları ve İskoçya'nın anti-alkolik kulübü Hamilton Academical'in hikâyesini kaleme aldı.

Konular: Spor
Hamilton Academical'in stadında bir ofis Adsız Alkolikler toplantılarına tahsis edilmiş durumda. [Fotoğraf: acciesfc.co.uk]

futbolun insanları tavlayan bir cilvesi, onu sporlar içinde öne çıkaran bir hususiyeti de, sürprize açıklığı değil mi? ne çare ki, körelen bir cilve bu. “iş” (futbol ekonomisi) büyüdükçe, sürprizler azalıyor. “küçük” “büyüğe” yine çelme takabiliyor ama büyük yine kalkıp yoluna gidiyor, küçüğün “imkânları” uzun soluklu rekabete yetmiyor. doğrusu, eskiden de zordu, şimdi imkânsıza yakın. yine de, kırk yılın sırtı, romantik futbolseverin gönlünü hoş edecek sürprizler oluyor şükür.

peki bu sezon, avrupa liglerinde hoş sürpriz namına neler var?

lyon’un dönüşü

beş büyük ligde şampiyonluk yarışında tek sürpriz, fransa’da lyon’un, kudretli psg ve marsilya’nın önünde ligi lider götürmesi. elbette üç sene önce gariban montepellier’nin şampiyon olması kadar görkemli bir sürpriz değil bu, ama etkileyici bir geri dönüş hikâyesi.

by Tanıl Bora


beş büyük ligde şampiyonluk yarışında tek sürpriz, fransa’da olympique lyon’un (kısaca ol derler ona), kudretli paris saint-germain ve olympique marsilya’nın önünde ligi lider götürmesi. elbette üç sene önce gariban montepellier’nin şampiyon olması kadar görkemli bir sürpriz değil bu, ama etkileyici bir geri dönüş hikâyesi.

ol, 2002-2008 arası seri yedi şampiyonlukla fransa liginin sürprizini öldürmüş, bıkkınlık yaratmıştı. ama sonra, beş senedir, başaltı takımına dönüştüler. gerilemenin nedeni, başarılı transfer politikalarındaki aksamaydı. önceleri, yetenekli oyuncuları terütazeyken alıp, elmas gibi işleyip avrupa’nın en zengin kulüplerine pazarlıyorlardı. en parlak örnekler: essien (38 milyon euro), malouda (17 milyon). kendi elmas madenleri de vardı: karim benzema ol altyapısından yetişmişti mesela (35 milyon getirdi).

2008 ve 2009’da bu bolluğa güvenip ve en nihayet şampiyonlar ligi’nde de bir marifet göstermeye heveslenip pahalı transferlere kalkıştılar. tutmadı. netice, hem mali hem sportif başarısızlıktı. vitrinleri de ilgi çekmez oldu, bütçeleri daraldı, ufaldılar.

geri dönüş hikâyesi de oradan başlıyor. 1987’den beri başkan koltuğunda oturan jean michel aulas, 2011’de altyapıya yeniden el atıp acelesiz, orta vadeli bir hazırlığa girişti. uzun süren malî ve bürokratik dertleri aşarak 2013 sonunda yeni stat inşaatına başladılar. 2016 başında açılması planlanan 60 bin kişilik stadın yılda 100 milyon euro gelir artışı getirmesi bekleniyor.

ol’un ayak sesleri duyuluyor, lâkin henüz bu sezon zirveye geri dönmesi beklenmiyordu. sezon başında, en önemli hücumcuları gomis’i satmışlardı. yeni teknik direktörleri hubert fournier’nin ilk “büyük işi” idi. 47 yaşındaki eski ol futbolcusu (1998-2000), 2010-2014 döneminde çalıştırdığı reims’i 2. lig'den 1. lig'e çıkarmıştı.

ol beklenmedik bir biçimde ligi lider götürüyor – bu hafta lille deplasmanında yenilince psg’yle aralarındaki farkın bir puana inmesi endişe verici olsa da... biri psg’de biri montepellier’de şampiyonluk görmüş iki savunmacı: jallet (31) ve kamerunlu bédimo (30), bir de orta sahada 31’lik gourcuff dışında, gencecik bir takım. orta saha ve forvetleri, savunma-hücum tasnifini anlamsızlaştıran çok yönlü oyuncularla dolu: corentin tolisso (20), cezayirli nabil fekir (21), yassine benzia (20), kamerunlu clinton n'jie (21) ve tabii alexandre lacazette (23). takımında ve genç milli takımlarda, sonradan oyuna katılan kulübe sakini olarak bir sabır testinden geçen lacazette, bu sezon avrupa futbolunun belki de en büyük yeni yıldız adayı. 26 haftanın 24’ünde oynadı, 21 golü beş asisti var. talibi çok fakat ol yönetimi, artık satış yapmaya mahkum olmadığını söylüyor.

acemi heyecanlar

avrupa’nın küçük liglerinde, bizi hayret ve meraka düşürecek bir iki sürprizden söz edebiliriz.

bulgaristan’da çiçek açan büyük sürpriz, artık eskidi bile. deliorman kulübü ludogorets razgrad, 2011’de hayatında ilk kez çıktığı bulgar a ligi'nde üç sene üst üste şampiyon oldu, bu sene de yarışın içinde ayrıntılı hikâyesi buradan okunabilir. 

danimarka süper ligi lideri fc midtjylland, bir tazelik. 1889’dan beri danimarka şampiyonu olmuş 18 marka arasında yer almayan, toy bir kulüp. 1999’da iki küçük kulübün birleşmesiyle kuruldu, hemen o sezon 1. lig'den süper lig'e çıkmayı başardı, o zamandan beri de yukarıyı tırmalıyor: dört kez kupa finalisti, 2007 ve 2008’de ikinci oldu. bu yıl maç başına iki ortalamayla gol azgını, dokuz puan farkla önde, şampiyonluğu kesin gibi.

red bull salzburg’un saltanat sürdüğü avusturya’da, viyanalılara ve diğer köklü müesseselere kafa tutan iki acemi takım boy gösterdi bu sene. tarihlerinde avrupa kupası yüzü görmemişken, ilk dörde kurulan iki gariban kasaba kulübü: 25 bin nüfuslu bir yerin kulübü olan 1931 doğumlu wolfsberger ac en üst lige hayatında ilk kez 2013’te çıktı. ülkenin en az gelişmiş eyaleti olan kärnten’in (karintiya) futboldaki gelmiş geçmiş en başarılı derecesini yapacak gibi görünüyor. 6 bin 500 nüfuslu köy irisi bir yerde mukim bulunan 1929 doğumlu rheindorf altach da en üst lige ilk defa 2006’da çıkmış, üç sezon sonra düşmüş,  bu sezon başında geri dönmüştü. geçen hafta sonu ikisi karşılaştılar; altach, wolfsberg’i yenerek ikincilik yarışında önemli bir hamle yaptı.

anti-alkolik takım

hamilton academical başkanı colin mcgowan, eski bir bağımlı: alkol, tiner, kokain, eroin, ne ararsanız. birkaç kez intihara teşebbüs etmiş. bir noktada lanet edip adsız alkolikler’e katılarak “temizlendikten” sonra, iyileşmenin son adımına gelmiş: başkalarına yardım et.

by Tanıl Bora


değişik bir sürpriz ve değişik bir başarı hikâyesi de iskoçya’dan. iskoçya premier liginde üç yıl önce glasgow rangers’in 4. lig'e düşürülmesi, “ötekilere” biraz alan açtı. celtic’in hâkimiyetini kimse sarsamıyor ama bari biraz kendini gösterme fırsatı doğdu. işte, o fırsattan yararlananlardan biri de hamilton academical fc.

adından anlaşılacağı gibi, ta 1874’te, üniversite rektörlüğü ve öğrencilerince kurulmuş bir kulüp bu. tarihlerindeki en büyük başarı, 1992 ve 1993’te lig kupasını kazanmak (iskoçya’nın en prestijli kupa organizasyonu değil bu).

yıllarca alt kümelerde süründükten sonra bu sezon başında premier lig'e çıktılar. kesin düşme adayıydılar. dokuzuncu haftada celtic’i glasgow’da yenerek dikkat çektiler. ilk haftalarda ilk üçteydiler, şimdi beşinci, muhtemelen play-off'a kalacaklar.

takımın yaş ortalaması 20. teknik direktör alex neil 33 yaşında; atrenör-oyuncu sıfatıyla, arada sırada formasını kuşanıp sahaya çıkıyor. yüksek ve uzun top geleneğine meydan okuyan kısa paslı zevkli bir oyun oynuyorlar. 20 yaş altı takımları ülkenin en iyileri arasında sayılıyor.

bu ehemmiyetsiz kulübe bu hamleyi yaptıran adam, başkan colin mcgowan, eski bir bağımlı: alkol, tiner, kokain, eroin, ne ararsanız. birkaç kez intihara teşebbüs etmiş. bir noktada lanet edip adsız alkolikler’e katılarak “temizlendikten” sonra, iyileşmenin son adımına gelmiş: başkalarına yardım et. hamilton academical fc’ye el atmasındaki saik de bu: başkalarına bir yardımım olsun.

2001’de üç arkadaşıyla beraber 1 sterlin vererek müflis vaziyetteki kulübü satın almış. takım 200 seyirci ortalamasıyla 4. lig'de sürünüyormuş o sıralar. 2008’de en üst lige çıkmayı başarmışlar. üç yıl sonra düşmüşler, bu sezon başı geri dönmüşler.

kulüp başkanı colin mcgowan’ın esas davası bağımlılıkla mücadele. stadın altında bir ofis adsız alkolikler grubu toplantılarına tahsisli. amy winehouse ve kurt cobain müzikleri eşliğinde, tribünlerde kokain, alkol, narkotik, kumar bağımlılarının öz yardım gruplarının duyuruları yapılıyor. iskoçya, alkol ve kokain kullanımının en yüksek olduğu ülkelerden biri. alkolizmin yol açtığı sağlık ve bakım masraflarının kişi başına yıllık 1800 sterlin olduğu hesaplanıyor. hmailton kulübü başkanı mcgowan “‘bu işi bırakın’ demiyoruz,” diyor, “sizin için sorun haline geldiyse, kendinize yardım edebilmeniz için yardımcı olalım.”

eduardo galeano’nun futbol dilencisi, böyle hikâyelere de el açar. düne kadar sadece mahalli kamuoyunun ilgilendiği bir kasaba takımının avrupa kupaları için kılıç kuşanması, kolları iğne izleriyle delik deşik bir tövbekâr bağımlıyla mütevazı bir kulübün buluşmasının ikisini de hayata döndürmesi, onu şükrettirmeye yeter. bereket versin…

tanıl bora, ankara üniversitesi sbf mezunu. iletişim yayınları’nda editör, birikim dergisi yayın koordinatörü. radikal’de haftalık futbol yazıları yazdı. siyasal ideolojilerle ilgili yayınları dışında, futbola dair kitapları arasında karhanede romantizm (iletişim, 2006) ve çizgi açığı (turgut yüksel’le beraber, iletişim, 2013) bulunmaktadır.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
 

Tanıl Bora

iletişim yayınları’nda editör, birikim dergisi yayın koordinatörü. radikal’de haftalık futbol yazıları yazdı.  Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;