Haber analiz

Fransa'da cumhurbaşkanının yetkileri

1958 yılındaki anayasa değişikliğiyle 5. Cumhuriyet'e geçen ülkede, yarı başkanlık sistemi cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanıyor.

Konular: Avrupa
Elysée Sarayı'nın giriş kapısı.
Cumhurbaşkanının resmi olarak ikamet ettiği Elysée Sarayı'nda aynı zamanda bakanlar kurulu toplanıyor. [Eric Pouhier]

Cumhurbaşkanlığı seçimi

fransa’da cumhurbaşkanını belirlemek için iki turlu çoğunluk sistemi uygulanır. adaylardan birinin mutlak çoğunluğa sahip olamaması halinde seçimde ikinci tura gidilir. ikinci turda, ilk turda en fazla oyu almış iki aday yarışır. oyların çoğunluğunu alan seçimi kazanır.

fransa’nın şu anki cumhuriyet rejimi, charles de gaulle'un cumhurbaşkanlığı sırasında yapılan 28 eylül 1958 tarihli anayasal düzenlemeler ile hayata geçirilmiştir. fransa’daki rejimin tanımı, her ne kadar tartışmalara konu olsa da genel olarak yarı başkanlık sistemi olarak yapılmaktadır.

cumhurbaşkanının üstünlüğü

1958 yılında ilan edilen 5. cumhuriyet’in ilk seçimleri anayasanın altıncı ve yedinci maddelerine göre dolaylı oylamayla gerçekleştirildi. bu oylamada cumhurbaşkanını halk doğrudan seçmedi, ancak seçtiği temsilciler aracılığıyla (milletvekilleri, senatörler, il meclisi üyeleri ve belediye meclisi üyeleri) cumhurbaşkanı belirlendi. bu, aynı zamanda şu andaki rejimin başkanının halk tarafından belirlenmediği tek seçimdir.

1962 yılındaki anayasa değişikliğiyle ‘dolaylı oylama’dan ‘genel oylama’ yöntemine geçildi. böylece cumhurbaşkanı doğrudan halkın verdiği oylarla seçilir hale geldi. bu tarihten beri de uygulama bu şekliyle devam etmektedir.

cumhurbaşkanı 2000 yılında yapılan anayasa değişikliğine kadar yedi yıl görev yapıyordu. 2000’deki değişiklikle görev süresi beş yıla indirildi.


de gaulle 2. dünya savaşı'nda işgal altındaki
fransa'nın "direniş" hareketini örgütlemişti.

charles de gaulle, 31 ocak 1964’te düzenlediği basın toplantısında “başbakan ve cumhurbaşkanının aynı kişi ve tek bir kişi olmaması normal, devletin başında bir ikiliğin kabul edilemeyeceği de aşikardır” açıklamasını yaparak cumhurbaşkanı ve başbakanın rolleri arasındaki ayrıma vurgu yapmış ve cumhurbaşkanının iktidarın esas sahibi olduğunun altını çizmiştir.

de gaulle, “anayasayı uygulayan cumhurbaşkanı, halkın adamıdır, milletin kaderine yanıt vermek için millet tarafından seçilmiştir” ifadelerini kullanmıştır.

“cumhurbaşkanı konseylerin aldığı kararları durdurma, yasaları kabul etme, anlaşmaları imzalama kendisine sunulan önerileri kabul etme ya da reddetme hakkına sahiptir” diyen de gaulle, “ancak cumhurbaşkanının üstlendiği görevin süresi, doğası ve kapsamı siyasi, parlamenter, ekonomik ve yönetimsel süreç tarafından sınırlanmıyor değil” ifadeleriyle cumhurbaşkanının yetkilerinin de belli çizgiler içinde olduğuna vurgu yapmıştır.

fransa anayasasına göre cumhurbaşkanı başbakanı atama yetkisine sahipken, onu azletme yetkisine sahip değildir. cumhurbaşkanı yalnızca başbakanın kendisine istifasını sunması halinde onu görevden alabilmektedir. bakanların durumu ise daha farklıdır. bakanlar, cumhurbaşkanı tarafından görevden alınabilir, ancak bunun için başbakanın cumhurbaşkanına öneride bulunması gerekmektedir.

anayasanın 12. maddesine göre ise cumhurbaşkanı millet meclisi’ni feshetme yetkisine tek başına sahiptir. ancak bu yetki olağanüstü hal durumlarında kullanılamaz.

öte yandan cumhurbaşkanı, anayasa mahkemesi’nin üç üyesini ve anayasa mahkemesi başkanını atayabilir. kriz zamanlarında bağımsızlık ve bütünlüğe yönelik tehditlere karşı tüm yetkileri kendinde toplayabilir.


françois mitterand (sağda) ile jacques chirac (solda) arasında
1986 - 1988 yılları arasında ikilik yaşanmıştı. [reuters]

siyasi kriz durumu

meclis üyelerinin çoğunluğunun cumhurbaşkanı ile farklı siyasi gruptan olması halinde (kohabitasyon dönemi) cumhurbaşkanı meclisi feshedebilir. ancak fesihten sonra yapılan seçimler sonucunda toplanan yeni millet meclisi bir yıl içinde ikinci kez feshedilemez. bu durumda farklı görüşteki grubun oluşturacağı hükümet için yetkilendirme yapmak zorundadır ve yürütme yetkisini daha fazla paylaşmak durumunda kalacaktır. aksi halde, yani cumhurbaşkanıyla aynı siyasi görüşte kişilerin meclisi oluşturması halinde ise cumhurbaşkanı sistem içinde ön plana çıkmaktadır.

1986 - 1988, 1993 - 1995 yılları arasında ve 1997 seçimleri sonrasında meclis ile cumhurbaşkanı arasında ikilik yaşanmış, ortaya çıkan düğüm 2000 yılında cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıla indirilmesiyle aşılmaya çalışılmıştır.

yüksek başkan’ eleştirisi

nicolas sarkozy’nin mayıs 2007’de cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından genel bir tartışma konusu olan cumhurbaşkanının yetkileri medya ve kamuoyunda yeniden aksetti. fransız basını hem dış hem de iç siyasete etklin olan sarkozy için “üst başkan/yüksek başkan” yakıştırmasını kullanmaya başladı.

fransa’da 5. cumhuriyet tarihinde geleneksel olarak (anayasada da belirtildiği üzere) cumhurbaşkanları dış politikaya odaklanırken, iç politikada söz hakkını ağırlıklı olarak başbakana bıraktılar; ancak sarkozy iktidarı boyunca her iki alandaki politikalarda da belirleyici oldu.

sarkozy, yakın arkadaşı olduğu bilinen françois fillon’u başbakan olarak atadığı için de yoğun eleştirilere maruz kalmıştı.

reformların yetkiler üzerinde etkisi

fransız anayasa hukuku uzmanı francis hamon’a göre son anayasanın oluşturulduğu 1958 yılından bu yana çeşitli değişiklikler yapıldı, ancak bu değişikliklerin çoğu bir şekilde cumhurbaşkanının yetkilerinin artmasıyla sonuçlandı. 1962’de yapılan değişiklikle sadece cumhurbaşkanının seçim yöntemi ‘dolaylı seçim’den ‘genel seçim’e değişmedi, otoritesi ve meşruiyeti de güçlendi. bu tarihten itibaren cumhurbaşkanı ulusal politikaları belirliyor ve hükümeti yönlendiriyor.

2000 yılında yapılan değişiklikle ise sadece cumhurbaşkanının görev süresi azaltılmadı; aynı zamanda güncel olaylar konusundaki etkinliği de arttı. zira kohabitasyon dönemleri aslında cumhurbaşkanının izole edilerek güç dengesinin sağlandığı dönemler oluyordu. görev süresinin azaltılmasıyla buna müdahale edilmiş olundu.

2008 anayasa reformu

23 temmuz 2008’de kabul edilen reformun amacı, parlamentoya daha fazla yetki tanıyarak cumhurbaşkanının gücünü dengelenmesiydi. böylece parlamento, kendisinden 1958’de alınan alınan bazı ayrıcalıklar geri kazanmış oldu. kabul edilen değişikliklere göre bir cumhurbaşkanı en fazla iki defa seçilebilecek. reformla, parlamentoya cumhurbaşkanının yaptığı bazı atamaları veto etme ve kendi gündemini belirleme yetkisi de tanındı. reformun, cumhurbaşkanına parlamentoda konuşma yapma hakkını tanıması ile başbakanın saf dışı edilebileceği, dolayısıyla yasama ve yürütmenin ayrılığı ilkesine gölge düşüreceği tartışmalarına yol açmıştı.

kaynak: al jazeera ve la documentation française

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;