Haber analiz

Türkiye'nin Nevruz hikayesi

Onlarca insanın yaşamını yitirdiği 1992 kutlamalarıyla kitlesel hale bürünen bahar bayramının 21 yıl sonrasında, PKK lideri Öcalan'ın örgüte silah bırakma çağrısı okundu.

2013 yılındaki kutlamalar Kürt Sorunu'nun çözüm adımlarında bir dönüm noktası oldu. [Reuters-Arsiv]

asya kıtasının ortasından balkanlara kadar milyonlarca kilometrekarelik bir coğrafyada baharın gelişini müjdeleyen nevruz bayramı'nın türkiye'deki dönüm noktası 1992 yılıydı. o tarihten önce meydanlarda yakılan küçük ateşlerin üstünden mülki erkanın atladığı resmi törenlerle kutlanan nevruz, ilk kez kitlesel bir hal aldı.

çıkış noktası itibarıyla birçok söylentiye konu olan nevruz hakkında en çok rağbet edilen hikaye iran mitolojisine dayanıyor. günümüzde pek çok kürt tarihçi tarafından kürt mitolojisinin bir parçası olarak kabul edilen demirci kawa efsanesi bunlardan birisi. efsaneye göre zalim pers kralı zahhak’a direnen kawa, saraya yürüyerek kralı öldürür, ardından insanlar bunu müjdelemek için ateşler yakar.

bir diğer hikaye de baharın gelişi ve doğanın uyanışıyla ilgili. diyarbakır yerlisi olan ve bugün 80 yaşında olan osman müftüoğlu eskiden kutlanan nevruzları hatırlıyor: ailece pikniklere gidildiğini, o piknikte yakılan ateşlerin üzerinden atlandığını ve gençlerin bu pikniklerde tanışıp kaynaştıklarını anlatıyor. müftüoğlu efsanevi aşıklar mem ile zin’in de bir nevruz pikniğinde tanıştıklarını ekliyor sözlerine.

araştırmacı yazar şeyhmus diken de pkk’nın kuruluşundan önce nevruz ritüelinin sadece ateş yakmak ve doğanın uyanışını kutlamak için gidilen piknikte törensel bir nitelik kazandığını anlatıyor. pkk’nın kuruluşu ve özellikle 1992'deki olaylardan sonra kitlesel eylemlere dönüştüğünü ve bu eylemlerde demirci kawa efsanesi'nin öne çıkarıldığını söylüyor.

olaylı gösteri

ordu birlikleri ve pkk'lılar arasındaki çatışmaların şiddetini artırdığı dönemde, başbakanlık koltuğunda süleyman demirel, genelkurmay başkanlığı koltuğunda doğan güreş ve olağanüstü hal bölgevalisi (ohal) koltuğunda ünal erkan oturuyordu.

sıkıyönetim altında tutulan ülkenin güneydoğusunda sekiz yıldır silahlı eylem yapan pkk'nın 1992 yılındaki nevruz kutlamalarında bağımsızlık ilan edeceği söylentisi, bölgedeki gerilimi tırmandırdı.

kutlamalar için özel önlemler alındı, bölgeye asker ve polis takviyesi yapıldı. kamu çalışanlarının izinleri kaldırıldı, devlet memurları eşlerini ve çocuklarını memleketlerine gönderdi.

yükselen tansiyonun gazete sayfalarına taşınması ve üstelik irak sınırında yer alan şırnak'a bağlı cizre'de 21 mart'tan bir gün önce pkk'ya karşı savaşan iki korucunun öldürülmesi, gerilimi zirve noktasına çıkardı.

ve beklenen nevruz, gelip çattı. cizre'de yürüyüşe geçen çoğunluğu kürtlerden oluşan kitle, mezarlığı ziyaret ettikten sonra ateş yakmak ve kutlamaları başlatmak üzere ilçe merkezine doğru hareket etti.

kalabalık ilçenin ana caddesi üzerine geldiğinde silah sesleri duyuldu, ardından binalardan ve sokak aralarından kitleye kurşun yağdı. çatışmalar özellikle cudi mahallesi'nde yoğunlaştı.

tüm bölgeye yayılan şiddet

cizre'de silahların ölüm kustuğu dakikalarda, şırnak il merkezi ve hemen batıdaki mardin'in nusaybin ilçesi'nde de göstericilerle güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı.

üç gün süren ve tüm bölgeye yayılan olaylarda yaklaşık yüz kişi hayatını kaybetti. sabah gazetesi muhabiri izzet kezer de yaşamını yitirenlerden biriydi.

nevruz, şiddetin bölgeyi kasıp kavurduğu 1992 yılındaki kutlamalardan sonra bir bayramdan çok kitlesel eylemlere dönüştü, her 21 mart şiddete sahne oldu. pkk'nın, 1984 yılındaki ilk silahlı eylemini takip eden sekiz sene boyunca bu denli siyasi bir anlam yüklenmeyen kutlamalar, yaşanan olaylar neticesinde hem kürtlerin hem de devlet teşkilatının etkileşimi ile politize bir hale büründü.

1998'e gelindiğinde nevruz'un kutlanmasına izin verildi, ancak inisiyatif mülki amirlere bırakıldı. vali veya kaymakamların tasarrufu ne olursa olsun, kitlesel eylemler devam etti ve türkiye'de yaşayanlar bahar bayramını hep şiddet ve çatışmalarla hatırladı.

'bağımsızlık ilanı' değil, çatışmasızlık mesajı

aradan geçen 21 yılın ardından, türkiye yepyeni bir nevruz'a uyandı. çok değil bir yıl önce 2012 nevruz’unda erken kutlamalara izin verilmemişti. diyarbakır’da güvenlik gerekçesiyle kutlamalar yasaklanmış, tıpkı 1992 yılında olduğu gibi bölgeye istanbul ve ankara dahil 16 ilden polis takviyesi yapılmıştı.

buna rağmen kentin her mahallesinden nevruz alanına yürüyüş başladı. güvenlik güçleri meydana çıkan tüm cadde ve sokakları kuşatmış; giriş çıkışlara izin vermiyordu. ancak alanın kıyısındaki unutulan bir tarladan geçen binlerce kişi ulaşmayı başardı. kalabalıkların meydanı doldurduğunu gören güvenlik güçleri kentin çeşitli yerlerinde başlayan küçük çaplı olayların büyümemesi için barikatları kaldırarak girişlere izin verdi. neyse ki 1990’lı yıllar geride kalmıştı ve kutlamalara katılanlar sessizce evlerine döndüler.

bir yıl sonraki nevruz organizasyonunda ise farklılıklar dikkat çekiyordu. polis sadece alanın girişinde eğreti bir arama ile yetiniyor, pek çok noktada belediyelerin görevlendirdiği zabıtalar kontrolü sağlıyordu. önceki nevruzlarda genelde parmakla sayılabilecek kadar abdullah öcalan posteri açılırken, 2013 kutlamalarına öcalan ve pkk’nın renklerini simgeleyen yeşil, kırmızı, sarı renkteki bayraklar damgasını vuruyordu. vücuda sarılarak gizlice alana sokulan poster, bayrak ve pankartlar bu kez açıkça taşınabiliyordu.

her yıl pek çok noktada kutlanan nevruz bayramı bu kez sadece diyarbakır’da kutlandı. gündemde pkk’nın 'bağımsızlık ilanı' değil imralı adası'nda ömür boyu hapis cezasını çeken lideri abdullah öcalan’ın mesajı vardı. bunun için diğer nevruzlar iptal edilmiş, popüler kürt sanatçıları programa dahil edilmemiş ve tüm dikkatlerin verilecek mesajda olması hedeflenmişti.

öcalan'dan gelen ve diyarbakır'da yüzbinlerin önünde okunan mesaj, pkk'ya savaşa son vermesini ve sınır dışına çekilmesini söylüyordu. meydanı dolduran yüz binlerce insan ve o duyguyu izleyicilerine taşıyan beş yüzü aşkın medya mensubu tarihi bir ana tanıklık ediyordu. yıllarca önce bağımsızlıktan bahsedilmesinden endişe edilen nevruz’da, bu sefer silahlara veda mesajı okunuyordu.

elbette silahların susması gidenleri geri getirmeyecek, ancak başka canların gitmesine engel olacak. tabii ki, birileri yine ara sokaklardan ateş etmezse...

abdülkadir konuksever'i twitter'dan takip edin: @kadirkonuksever

kaynak: al jazeera

Abdülkadir Konuksever

1971 yılında diyarbakır'da doğdu. 1990 yılında gazeteciliğe başladı. ulusal ve uluslararası yayın kuruluşlarında çalıştı. basılı iki öykü kitabı bulunan konuksever, al jazeera türk diyarbakır ofisi muhabiri olarak görev yapmaktadır.  Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;