Gülen örgütü soruşturmaları

Böcek davasında 5. duruşma

Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde ofisine dinleme cihazı konulmasıyla ilgili davada Romanya'da yakalanan tutuklu iki polis ifade verdi. Mahkeme tahliye taleplerini reddetti, dava 25 Mayıs'a ertelendi.

Elleri arkadan kelepçeli olan eski emniyet müdürü Sedat Zavar, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin nezaretinde getirildi. [Fotoğraf: AA]

cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisine "böcek" olarak adlandırılan dinleme cihazı konulmasıyla ilgili 13 kişi hakkında açılan davanın beşinci duruşması yapıldı. 

ankara 7. ağır ceza mahkemesindeki duruşmada, firariyken romanya'da yakalanarak türkiye'ye getirilen tutuklu sanıklar, emniyet genel müdürlüğü istihbarat daire başkanlığı teknik şube müdür yardımcısı sedat zavar ve polis memuru ilker usta savunma yaptı. 

dinleme cihazı koyduğu suçlamasını "kesinlikle" reddeden zavar, teknik şube müdürlüğünün yönetmeliğine göre, devlet yöneticilerinin kullandığı mekanlardaki arama-taramalara katılabileceğini savundu. zavar, "ikametgahta bir, ofiste de bir ya da iki kere arama yapmış olabilirim. arama taramaya görevli bürodaki çalışanlar ve en yüksek rütbeli kim varsa, o gider. kendimi bildim bileli, hiçbir yere, hiçbir kimse yalnız giremez. bu, mümkün değil çünkü çok problem olmuştur. başbakanlıktakiler ve konutta çalışanlar da arama taramada bize iştirak etmişlerdir" ifadesini kullandı.

eski polis memuru usta da "suçlamaları kabul etmiyorum. daha önce verdiğim ifadeler doğrudur" dedi.

cumhurbaşkanı erdoğan'ın avukatı ali özkaya'nın, sanıklardan eski başbakanlık koruma dairesi başkanı mehmet yüksel'in, "ben, daire başkanı olduktan sonra belirtilen tarihlerde kimseye arama izni vermedim. bilseydim, girmelerine de izin vermezdim" dediğini hatırlatması üzerine zavar, şunları söyledi:

"ben zaten 'izinsiz girdim' demiyorum. 'girdim' de demiyorum. girdiysek oranın refakatiyle girmişizdir. kim kimden izin alacak, kim izin verecek, bunları ben bilmem. biz, şube müdürümüz kanalıyla gönderiliyoruz. bana bu hususta emir ve talimat veren (firari sanık) ali özdoğan'dır. sistemi anlamadan, çok acayip hikayeler yazılır. bana görev yazıldığında yerine getirmek zorundayım."

"istihbarat dairesinden yardım isterken, benden izin alması lazım"

söz alan yüksel, birim amirlerine "boş zamanlarınızda, ayda iki kere, sayın başbakanımızın kullandığı ofisleri arayın" talimatı verdiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"bu birim benden önce kurulmadı, böyle arama yapılmıyordu. zavar, benim personelim değildi. biz bir birim kurduk. arama kısmının başında bir emniyet amiri vardı. bu aramaları kendi ekibimizle yapıyorduk. tutuksuz yargılanan diğer sanıklar benim ekibimdendir. zavar'ın yaptığı aramadan haberim yok. ben, birim amirine arama yetkisi veririm, gününü kendi tayin eder. amir serhat demir'dir. nerenin, ne zaman aranacağına kendisi karar verir. bu aramalardan birinde istihbarat dairesinden yardım almışsa, ben ve yardımcılarım bundan haberdar değilizdir."

yardım isterken benden izin alması lazım çünkü biz, kendi işimizi kendimiz görürüz."

yüksel, bir soru üzerine, arama-tarama konusunda 2010 veya 2011'de bazı cihazları aldıktan sonra yeterli hale geldiklerini, daha önce emniyet genel müdürlüğü istihbarat dairesinden yardım aldıklarını ifade etti.

sanık zavar ise birimlerin sürekli etkileşim halinde olduğunu, birbirlerini aradıklarını savunarak, "bizim orası hastane gibidir" dedi.

cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın avukatı ali özkaya da zavar'ın sanık serhat demir'le eylül 2011'e kadar hiçbir telefon irtibatı olmadığını, bu tarihten sonra telefon görüşmelerine başladığını belirterek, birlikte fransa'ya gittiklerini dile getirdi.

zavar da bunun üzerine 40-50 sınıf, 650-700 de devre arkadaşı bulunduğunu, bunlardan irtibatlı olmadıklarıyla bile her an temasa geçebileceğini ifade ederek, fransa'ya istihbarat malzemeleri fuarına gittiklerini söyledi.

cumhurbaşkanı erdoğan'ın avukatı özkaya, sanık usta'ya aynı fuara resmi görevle gidip gitmediğini sordu.

usta'nın, "yıllık izin alarak gittim" cevabı üzerine özkaya, "emniyet genel müdürlüğüne sordum, izin de almamış" bilgisini verdi.

tekrar söz alan zavar, fuarın, emniyet'in teknoloji takibi kapsamında izlendiğini aktararak, "belki emniyet genel müdürlüğünden o fuara 50 personel katılmıştır. kendi imkanlarıyla gitmek isteyenler de olabilir" şeklinde konuştu.

müşteki cumhurbaşkanı erdoğan'ın avukatı özkaya, dinleme cihazı bedeli olarak zavar'ın hesabından ödeme yapıldığına ilişkin belgeyi gösterdi.

bunun üzerine zavar, istihbarat malzemelerinin şahıslara değil, kurumlara satıldığını kaydederek, "bende öyle para yok ki ödeyeyim. ben bir cihaz önerdiysem, bir yazışmam vardır. o getirilsin. hesap bana ait değil. kime ait olduğunu da bilmiyorum" dedi.

duruşma, 25 mayıs'da ertelendi

tutuklu sanıkların avukatları, müvekkillerinin tahliyelerini, sanıklardan zeki bulut'un avukatı ise müvekkilinin duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.

mahkeme heyeti, cumhuriyet savcısı şaban yavuz'un talebi doğrultusunda sanıkların tutukluluklarının devamına karar verdi.

bulut'u duruşmalardan vareste tutan heyet, dinleme cihazı bulunmasına ilişkin ankara cumhuriyet başsavcılığına elektronik posta gönderen "mehmet kaya"nın tespiti için ilgili kurumlara müzekkere yazılmasını kararlaştırdı.

emniyet genel müdürlüğü istihbarat daire başkanlığından, duruşmada bahsi geçen makbuzda, sanık zavar'ın isminin hangi gerekçeyle bulunduğunun açıklanmasının istenmesini kararlaştıran heyet, istihbarat daire başkanlığının arama-taramaya ilişkin faaliyetlerinin sorulmasına ve firari sanıklar hakkındaki yakalama emirlerinin devamına karar vererek, duruşmayı 25 mayıs'a erteledi.

'böcek' iddianamesi

eski ankara cumhuriyet savcısı durak çetin'in hazırladığı iddianamede, erdoğan'ın başbakanlığı sırasında resmi konutunun 24 kasım 2011-29 aralık 2011, keçiören'deki ikametgahındaki çalışma ofisinin ise 25 kasım 2011-29 aralık 2011 arasında dinlendiği belirtiliyor.

iddianamede, dinleme cihazlarının, 2011'de başbakanlığın onayı ile mit ekibinin erdoğan'ın keçiören'deki ikametgahı, ak parti genel merkezi, başbakanlık merkez bina ve başbakanlık resmi konut'taki çalışma ofislerinde, gizli dinleme ve gözetleme sistemlerine karşı teknik arama çalışmaları sırasında, çoklu prizler içine yerleştirilmiş olarak bulunduğu kaydediliyor.

sanıklardan ali özdoğan, sedat zavar, serhat demir, ahmet türer, enes çiğci ve ilker usta'ya, "başbakan'ı siyasi casusluk amacıyla dinlemek, kamu görevlisinin özel hayatın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek" suçları yöneltiliyor ve 21'er yıldan 36 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyetleri isteniyor.

sanıklar harun yavuz, ibrahim sarı, hurşit gölbaşı, seyit saydam, mehmet yüksel, zeki bulut ve hasan palaz'ın ise aynı suçların işlenmesine yardım ettikleri belirtiliyor.

kaynak: anadolu ajansı

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;