2015 Genel Seçimi

Davutoğlu: 6-7 Ekim olayları isyan davetiydi

Başbakan Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ı iki ayrı kimlikli olmakla suçladı, "1 Ekim’deki Selahattin Demirtaş ile 6 Ekim’deki Selahattin Demirtaş, iki ayrı kimliktir. 6-7 Ekim olaylarında yaptıkları şey, bir isyan davetiydi" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Mardin Şehir Müzesi'nde, TRT "Başbakan ile Özel Yayın" programında soruları yanıtladı.

başbakan davutoğlu, mardin şehir müzesi'nde, trt "başbakan ile özel yayın" programında, gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.

hdp eş genel başkanı selahattin demirtaş‘ın "keşke hakkari’deki havalimanının açılışında biz de olsaydık" ifadesini kullandığını belirten davutoğlu, “demirtaş, keşke bu psikolojiyi ve bu dili her zaman kullansa” diye konuştu. davutoğlu, şöyle devam etti:

“beni, selahattin demirtaş ile ilgili sükutu hayale uğratan husus şu; selahattin bey ve onun temsil ettiği siyasi yaklaşımda, şizofrenik demeyeyim, o anlamda tıbbi bir şeyle kullanmıyorum ama çok da klasikleşmiş psikolojide, ‘divided self’ ingilizce'sini söyleyeyim, yani  parçalanmış benlik.  parçalanmış benlik, yani bir baktığınızda şöyle görünür, bir baktığınızda böyle görünür. şimdi parçalanmış benlik gibi egoya sahip olan bir kimliğin işaretlerini görüyorum selahattin demirtaş’ta.”

"6-7 ekim olaylarında yaptıkları şey bir isyan davetiydi"

davutoğlu, demirtaş’ı, 1 ekim’de, başbakanlık makamında kabul ettiğini, bu kabulün de bir mesaj olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

“1 ekim’deki selahattin demirtaş ile 6 ekim’deki selahattin demirtaş, iki ayrı kimliktir. ben karşımda bir kimlikli kişileri muhatap olarak görmek isterim. anlaşamazsak da bir kimlikte olsun. ama bir anda kimlik değiştirdiği zaman kişiler, o andan itibaren muhatap olma niteliğini kaybetmeye başlarlar ya da muhatap olsa bile gerçek bir iletişim olmaz. şimdi 6 ekim’de gencecik çocukları sokağa döken ve kobani olayları üzerinden haksız bir şekilde türkiye’yi suçlayan bir yaklaşımla türkiyelilik yan yana durur mu? 6-7 ekim olaylarında yaptıkları şey açık söyleyeyim, bir isyan davetiydi. şimdi de bir bakıyorsunuz kadıköy’de 1 ekim’deki benimle konuşan demirtaş gibi konuşuyor, buralara geldiğinde veya ak parti’ye saldırmak icap ettiğinde, 6 ekim’deki demirtaş gibi konuşuyor”

“terör örgütüyle ilişkisini kessin de diyor musunuz” sorusunu yanıtlayan davutoğlu, “onu kastediyorum. söylediğim şey açık” ifadesini kullandı.

"herkesin çift kimlikleri bırakması lazım"

demirtaş’ın, “barajı geçemezsek sivil itaatsizlik” ifadesini kullandığını söyleyen davutoğlu, şöyle devam etti:

“peki, biz şunu diyor muyuz; iktidar olmazsak sivil itaatsizlik ya da biz 2002’de dedik mi, ‘bu hareketin genel başkanı, kurucu genel başkanı yasaklandı, eğer bir şey olursa, sivil itaatsizlik yaparız’ dedik mi? partimiz kapatılma sürecine girdi, 2008’de, dedik mi? 28 şubat’ta, hepimiz zulüm gördük, halkı isyana teşvik ettik mi? türkiyelileşmek, bu toprağa ait olma hissini yaşamaktır. hdp’nin bu konuda biraz daha yol alması lazım. allah’ın izniyle kazanacağız ama diyelim ki herhangi bir tercih olursa, milletimizin tercihine saygı duyarız, yolumuza devam ederiz fakat önemli olan şu; herkesin çifte kimlikleri bırakması lazım ve türkiyelilikten ne anladığımızı hepimizin ortaya koyması lazım."

"kendi bildiğimiz yolda devam ederiz"

çözüm sürecinde hdp'nin tutumuna bakmayacaklarını vurgulayan başbakan davutoğlu, "nasıl 'kürtleri, hdp temsil etmiyor' diyorsam, çözüm süreci de bizim malımızdır, milletin malıdır. hdp eğer beraber bu konuya katkıda bulunmak isterse bulunur. bulunmazsa biz kendi bildiğimiz yolda devam ederiz" diye konuştu. 

davutoğlu, katkıda bulunmanın yolunun ise hdp'nin şiddetle arasına demir perde gibi bir şey koyması olduğunu söyledi.

"kapalı toplantı salonlarında, lüks otel salonlarında ya da rahat miting meydanlarında 'şiddete karşıyım' demek yetmez" değerlendirmesinde bulunan başbakan davutoğlu, şu açıklamaları yaptı:

"şu anda hala dağlarda bir takım şiddet unsurları, ağrı diyadin'de olduğu gibi şehre inip, köye inip baskı yapabilecek durumdalarsa... biz biliyoruz kimin nerede olduğunu. sayılarıyla biliyoruz, bunun gereğini de yaparız. yani her hangi bir şekilde teröre yönelirlerse bunun karşılığını vermek bir devlet olmanın gereğidir. ne olur? yine birçok annenin gözyaşı dökülür bu topraklara. biz bunu istemeyiz. bunu istemediğimiz için gereğini yaparız. gereği hdp için nedir? hdp için gereği, 'silahları bırakın' çağrısını yapmaktır. 'artık bu ülkede silaha yer yok.' bu çağrıyı yapması ve meşru siyaset içinde yer almasıdır." 

"deklarasyonun anlamı yok"

çözüm süreci'ni hdp ile başlatmadıklarına dikkati çeken davutoğlu, sürecin kendi iradeleriyle aldıkları kararlarla buraya geldiğini, bunun vatandaşlara duydukları saygıdan dolayı olduğunu ifade etti.

davutoğlu, çözüm süreci'nin daha sonraki aşamasında nihai olanın silahların bırakılması olduğuna işaret ederek, "şimdi türkiye'de silahı, terörü meşru kılan ne var? bir grup aydının deklarasyonu oldu, çoğuda tanıdığım isimler. hdp'ye destek beyanında bulundular, bulunabilirler, siyasi tercihlerini ifade edebilirler. ama beni üzen taraf şu, bu isimlerin özgürlükçülük ve barış adına bu açıklamayı yaptıklarını ifade ederken dönüp hdp'ye, pkk'ya şiddeti bırakın demokrasilerde terör olmaz, silah olmaz dememeleri, diyememeleri. o zaman o yaptıkları deklarasyonun bir kıymeti harbiyesi yok. çünkü meseleleri bir şey inşa etmek değil, bir şeyi yıkmak. ak parti yıkılsın da ne olursa olsun gibi düşünen bir çevre var" ifadesini kullandı.

ak parti'ye yapılan saldırıların olduğunu, ellerinde pkk'nın muhtarlara gönderdiği tehdit mektupları bulunduğunu belirten davutoğlu, oy konusunda da köylerin tehdit edildiğini bildirdi.

korkudan şikayet beyanında bulunmayan ama resmi beyanda bulunmadan söylenenler olduğuna değinen davutoğlu, "bunları görmeyeceksiniz, ak parti'nin milletvekili adayı burhan kayatürk'ün açık bir şekilde otobüsüne saldırıp yaralanmasını, yasin aktay'ın saldırıya uğramasını, bölgede esen terörü görmeyeceksiniz ak parti'ye dönük olarak deklarasyonda bulunacaksınız, bunlar üzücü" görüşünü paylaştı.

"vatandaşımızın tehdit altında yaşamasını kabullenemeyiz"

tedbirlerin alınabilmesi için vatandaşın da cesaretle gelip "şu kişi bana şu tehditte bulundu" diyebilmesinin gerekliliğini dile getiren davutoğlu, "öyle bir psikolojik mahalle baskısı oluşturuluyor ki bu genel bir uygulama olarak yaygınlaşır ama hukuki bir sürece dönüşemeyebilir" dedi.

davutoğlu, bir ilde tabanı kuvvetli, önemli bir topluluğun önderinin yanına gelerek, kendilerine birtakım baskıların yapıldığını belirtmesi üzerine valiye talimat verdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"(seçim süreci falan önemli değil. gereği anında yapılacak) dedim. her şeyi göze alırız, bir tek vatandaşımızın tehdit altında yaşamasını kabullenemeyiz. aba altından sopa göstererek; 'ya meclis'e şu kadar güçle geliriz' ama geldiğinde de bakın 'silahı bırakırım' demiyor. geldiğinde; 'ben meclis'e barajı aşıp gelirsem pkk da dahil hepsi silahı bırakacak, artık bizim silahla işimiz yok, biz meclis'te mücadele edeceğiz' dese biz onlarla yine siyasi mücadele yaparız. daha vahimi şu; 'ben meclis'e gelsem de silahı orada tutacağım' diyor. silahı orada tuttun mu meclis'teki mevcudiyetinin anlamı ne oluyor? silah üzerinden elde edeceği hesabı ne ise onu meclis'te ikisini bir arada denkleştirmek. böyle bir demokrasiden bahsedilebilir mi? bu, özgürlük içinde değerlendirilebilir mi? hangi liberal felsefede 'bir tarafta silah tutulup diğer tarafta oy istenir' diye bir yaklaşımı var? türkiye'de kime ne baskı var şu anda? kim asimilasyoncu politikalara maruz kalıyor?  zaten öyle bir devlet olsa seçim olmaz, hdp kurulmaz, hdp de meclis'e gireceğim diye uğraşamaz. bunlar serbest iken silaha niye ihtiyaç hissediyor? silahı bırakın her şeyi konuşuruz, anayasayı da her şeyi de.”

mardin'deki programı kapsamında kasimiye medresesi'nde kürtçe, arapça ve türkçe mevlid-i şerif dinlediğini belirten davutoğlu, kürtçe mevlid-i şerif'in de kültür ve turizm bakanlığınca basıldığını ve bugün dağıtıldığını söyledi. 

kaynak: trt 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;